
Adalet ve Kaz Ciğeri İkilemi
Keyif ve sefa uğruna, varlık uğruna yoksun kesimlere şiddet ve izolasyon uygulamaktan geri durmayan bir ayrıcalıklılar kulübü saltanat sürüyor.
Sinan Evcan
[email protected]
Fransa mutfağının ünlü gastronomi yemeği “foie gras”, yani yağlanmış kaz ciğeri oldukça pahalı ve lezzetli bir lüks tüketim ürünüdür ama ne pahasına?
Gariban ördekler bir kümese tıkılarak zorla mısırla beslenirler, aç olmasalar dahi zorla besleme devam ettirilir. En sonunda yüksek nişastalı ürünlerle beslenen kazlar siroz olurlar. Tam da siroz teşhisi konduğu an ördeği kesme ve ciğerini çıkarma anıdır. İşte bu sirozlu yağlanmış ciğer beş yıldızlı Michelin restoranlarından, büyük otellerin, iş insanlarının sofralarına bir lezzet ürünü olarak taşınır.
İspanya’nın Lechazo de Castilla bölgesinde süt kuzuları en fazla 35 günlükken kesilir. Bu körpe ve kartlaşmamış yumuşak kuzu etinin sırrı kuzuların sadece anne sütüyle beslendikten sonra hemen kesilmelerinden gelir. Bu da İspanya’nın gastronomi kültürünün bir ürünüdür. Yüzyıllardır devam eden La Corrida boğa güreşlerinin de aynı kültürden gelmesine şaşmamak gerek.
Yengeçlerin canlı canlı ses çıkararak kaynatılması da hayvan ve acı çekmek temasını insanlığın gündemine getirmeli bence.
Belki denilecek ki daha bir hafta öncesine kadar insanlık, canlı canlı ölümü bekleyen Gazzelilerin, süt kuzusu çocukların ölüm haberlerini dinliyordu. Belki sorulacak ki “İnsana duyarsız dünya hayvana mı duyarlılık gösterecek?”
Epey bir zamandır eminiz ki dünya acımasız bir dünya ve 2. Dünya Savaşı’nın sonundan itibaren insani ve demokratik değerlere geri dönermiş gibi yapsa da döngüsel olarak zulme, otoriterliğe, duyarsızlığa tekrar evrilen bir dünya mevcut. Keyif ve sefa uğruna, varlık uğruna yoksun kesimlere şiddet ve izolasyon uygulamaktan geri durmayan bir ayrıcalıklılar kulübü saltanat sürüyor.
İşin ilginç yanı fakirin fakire, yoksunun yoksuna uyguladığı şiddetler ve kıyımlar, ayrıcalıklının ellerini kirletmeden uygulamaya çalıştığı dolaylı şiddetten çok daha primitif ve kanlı görünümlü. Suriye iç savaşında bunun farklı örneklerini gördük. Yoksunlar çoğu zaman ayrıcalıkların dizayn ettikleri pastanın paylaşımında kiralık katil rolünü oynamaya mecbur kalıyorlar.
Süregiden soykırımı bir süreliğine erteleyen Trump Towers’ın meleği görünümlü iş insanı, büyük bir kıyımı bir süre erteleyerek ve sürgündeki insanların bir tane sağlam binası kalmamış Gazze’ye dönmesinin önünü açarak ana akım medyada kahraman gibi muamele görebiliyor.
Depremden sonra insanların barınmaları için çadır kurulur, elektrik verilir. Gazze’de insanlar bina yıkımlarının, hafriyatların arasından evlerini bulmaya çalışırken nereye kadar bu alt yapısı sıfırlanmış yerde yaşayabilecekler? Ama tabii soykırım bitti bununla yetinsinler, hayatları bağışlandı değil mi?... Ana akım medyanın ve ayrıcalıklıların yaratmaya çalıştığı algı bu maalesef.
Ayrıcalıklar ve konfor, empati yeteneğini azaltır. Bu konuda kan dökülmeyen coğrafyalarda yaşayan, sosyal medyamızla, günlük rutinlerimizle, doyan karnımızla görece konforlu hayatlar yaşayan hepimiz bu empati duygusundan az çok yoksun hale geldik. Etrafımızda anestezik ve odaklanmayı önleyen bir sürü uyaran var. Evet bunlar oksimoron bir şekilde hem anestezik hem de uyaran.
Belirli yaşlara gelince önce dişler kendini belli eder. Diş sıkıntıları, araya kaçan yemek parçaları... Diş yapısı gevşer, gevşeyene kimse dayanamaz, araya kaçar. İlle de temizlemek gerekir.
20’li yaşların endişesi, idealizmi bir başkadır. Hayat sonsuz gelir insana, adaletsizlikler göze batar. Adrenalin başkaldırma ruhunu tetikler. Gelecek belirsizdir. Ya ana akım yörüngesine oturulacak, ya da marjlarda yaşanılacak. Ya da dünyayı değiştirmeye yeltenilecek... Sıkıysa…
40’ların ortasına gelince gevşeme başlar. En iyi, en sağlıklı hayatı yaşasan bile yer çekimi seni yıpratır.
40’lı yaşlarda kenara köşeye bir şeyler biriktirip de maddi sorun yaşamayanlar genelde gastronomik inceliklere merak salabilirler. Süt kuzuları, yağlanmış kaz ciğerleri... Trump Towers’dan paraşütle Barış 2025’in açılış merasimi...Yeni bir otelin açılış merasimi gibi hafriyata yürüyüş...
Bu şekilde her şey kozmetik ve yapay zekadan vicdan beklemek gibi bir şey... İşte öyle bi şey.


















