1. HABERLER

  2. ARŞİV

  3. Kısa bir zaman sonraki meslekleri 'sanat' ama gelecekleri konusunda çok endişeliler!
Kısa bir zaman sonraki meslekleri sanat ama gelecekleri konusunda çok endişeliler!

Kısa bir zaman sonraki meslekleri 'sanat' ama gelecekleri konusunda çok endişeliler!

SÖZ ONLARIN; Melis Unayoğlu; Güzel Sanatlar Lisesi’nden bu yıl mezun oluyorum. Annemin ilgimi fark edip beni piyano kurslarına yazdırmasıyla müzikle olan hayatım da başlamış oldu. Yedi senelik bir piyano geçmişim var. Açıkçası müzik benim yaşam ka

A+A-

 

SÖZ ONLARIN;

Melis Unayoğlu; Güzel Sanatlar Lisesi’nden bu yıl mezun oluyorum. Annemin ilgimi fark edip beni piyano kurslarına yazdırmasıyla müzikle olan hayatım da başlamış oldu. Yedi senelik bir piyano geçmişim var. Açıkçası müzik benim yaşam kaynağım. Özel yetenek sınavlarını geçip de bir müzik okulunda eğitim almaya başladıktan sonra ise hayatım tamamen değişti. Müzikle akademik olarak iç içeyim ve çok mutluyum. İkinci enstrüman olarak viyolonsel çalıyorum. Üniversite eğitimim için hazırlıklarım sürüyor ve konservatuarın opera bölümünde devam etmek istiyorum. Ses, bizim en değerli enstrümanımız dır diye düşünüyorum. Bunu da en iyi şekilde kullanmak istiyorum. Maalesef tüm bu isteklerime ve azmime rağmen bizim ülkemizde sanata hiç değer verilmiyor. Buna çok üzülüyorum. Avrupa’ya baktığımızda insanlar sanatsal etkinliklere katılmak için salonları dolduruyorlar. Onların sanata olan bağlılıkları ve saygılarını görünce ben buralardan mutlu olmakla yetiniyorum. Klasik müzik eğitimi alıyorum ve klasik müziği çok seviyorum. Klasik müzik dinlemek insana o kadar iyi geliyor ki, hatta onun sayesinde kanser ile mücadele eden bir kızın kanseri yendiğini öğrendim ve çok mutlu oldum. Atatürk demişti “Sanatsız kalmış bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir” diye. Sanırım bu eksiği şimdilerde bizler toplum olarak yaşamaktayız.

Nejla Egemen;  Bu sene müzik okuludan mezun olacağım. Büyük umutlarla ve hedeflerle girmiştim. Bu okulda olmamın esas nedeni müziğe karşı olan aşırı tutkuydu belki de. Önceleri bilinçsizce nereye doğru gidiyorum derken öğretmenler yönlendiriyorlar sizi. Tüm olanaksızlıklara eksikliklere ve sistemsizliklere rağmen uğraşıyorlar. En büyük hayalimdir sahneler. Sahne özgürlüktür. Dört tarafı denizlerle kaplı bir adada yaşarken bu duyguları, bir kapı olarak görmek istedim sanatı. Hayallerimi, yaratıcılığımı, o kapıdan süzülüp bir kuş gibi sahneye, zirveye konmak isterdim. Belki bir opera orkestrasında, belki de bir solo keman konçertosuyla…”.Toplumun aynası sanattır” derler ya hep. Barış’tır sanat. Toplumların arasındaki arabulucudur bazen. En başarılı elçidir bence, sanat. Dünya toplumlarına hizmet eden gerçek sanatı bizlerin ne kadar kabullenebildiğimiz de bir soru işareti. Sanatın elinden ne kadar tutuldu ki, sanatçının da tutulabilsin? Sanat nezaman desteklendi ki o da bizi desteklesin? Destek olmadan sanat da olmuyor işte. Ne kadar çabalasanız, emek verseniz, bir yerden sonra durduruyorlar sanki. Hani küçük bir toplumuz ya, ilgililerin ne kadar ilgili olduklarını çözmek hiç de zor değil. Keman çalarak katıldığım Halk Dansları Federasyonu etkinliğinde öğrendim ki, devletin kendi kültürüne ayırdığı  “100 tl”. genel olarak sanata ve sanatçıya ayrılan miktarı çok merak ediyorum. Sanatçılarımız başarılarından dolayı ödüllendiriliyorlar mı acaba? Sanat mı? Sanatçı mı? Destek mi? Bir haber yok!

Meryem Ataoğlu; Bu yıl Güzel Sanatlar Lisesi’ndeki son yılım. Müzikle olan bağım ilkokul yıllarında dayımın bana kemanı sevdirmesiyle başladı. Zaman geçti tabii. 9 senedir keman çalıyorum. Hani derler ya “Müzik ruhun gıdasıdır” diye. Çok basit bir anlatım ama, gerçekten doğru. Mutluluğumuz bir müziğin ritmidir bazen. Mutsuzlukta ise sözler etkileyicidir çoğu kez. Hayatımızın her anı müziktir. Bir enstrüman çalmasak bile, araba kornası, kuşların sesleri, doğadaki tüm sesler müziktir. Bu duygular bende çok fazla ve ben de müziği meslek olarak seçtim. Piyano çalmayı okulumda öğrendim. En üzüldüğüm nokta ise verdiğimiz konserlere olan ilgisizlik. Artık bu toplumda sanata olan ilgisizliğin ve saygısızlığın en üst düzeyde olduğuna inanıyorum. Oysa bu ülkede çok iyi sanatçılar var. Onları el üstünde tutmak varken, “tüm dünyada olduğu gibi” hiçbir şey yapmıyoruz, yapamıyoruz belki de. Tüm sanat dallarının olduğu gibi müzik de bir ayrıcalıktır toplumlar için. Sanatçıların ayrıcalıklı saygın insanlar olduğu dünyanın neden bu kadar uzağındayız merak ediyorum ve çok üzülüyorum.

Ayçin Bolçocuk; Güzel Sanatlarda son sınıfım. Güzel bir üniversitede okumak ilk hedefim tabii ki. Türkiye ye da Kıbrıs’taki ilgili bölümleri düşünüyorum. Müziğin hayatımdaki önemi çok büyük ve müzik yaparken kendimi iyi hissediyorum. 9 seneden beridir müzikle ilgiliyim. Piyano dersleri yanında yaylı çalgılardan Viyola derslerine giriyorum. Şan üzerinde kendimi geliştirip üniversitede şan ana dalını seçmeyi hedefliyorum. Eskiden sanata daha fazla önem verildiğini söylüyor büyüklerimiz.  Ancak,  günümüzde hiç de öyle olmadığını yaşadığımız hayatta açıkça görmekteyiz. Sanırım bizlerin sanatta attığımız adımlar kimsenin umurunda olmayacak. Umursanmıyoruz. Düşünsenize, bir orkestramız olsa, konserler verse. Yurtdışından gelecek ünlü virtüözler’e çalınsa. Bizler de onları örnek alabilsek. Onları izleyerek sanat ufkumuz genişlese. Teknikler öğrensek. Neyse galiba hayal bunlar. Ben  Kanser Hastaları Yardım Derneği bünyesindeki “Umut Orkestrası” nda viyola çalıyorum kendimi  bununla geliştirmeye çalışıyorum ve mutlu oluyorum. Sahne heyecanımı yenmeye çalışıyorum. Unutmadan, iyi bir müzik öğretmeni olmak istiyorum. .   (DEVAM EDECEK)

 

 

 

 

 

 

 

 

Bu haber toplam 1053 defa okunmuştur