
KEDİ – TORBA
“Özker Özgür’ü Anlamak” gecesinde, yine anılara yolculuk yaptık.
‘Dün’e dair anlatılar ‘yarın’a dair mesajlar içeriyordu, elbette önemliydi...
***
Sürekli “anıların” tekrarlanmasını, bazen
“Özker Özgür’ü Anlamak” gecesinde, yine anılara yolculuk yaptık.
‘Dün’e dair anlatılar ‘yarın’a dair mesajlar içeriyordu, elbette önemliydi...
***
Sürekli “anıların” tekrarlanmasını, bazen “nostalji”ye hapsolmak anlamında tehlikeli bulurum...
Geçmişe takılır kalırsınız.
Oysa yaşam ilerler...
Evet unutmamak gerekir...
Ama “yarın”dan çok “dün”e de saplanmamak.
***
Bir de bu “anı geceleri”nin üzüldüğüm yanı şu...
Gençler pek izlemez, katılmaz.
Böylece ne olur, anıların sahipleri, birbirlerine anlatmaya başlar, birlikte yaşadıklarını...
***
Barış Burcu’nun 90’lı yıllardaki CTP’nin ilk koalisyon deneyimine dair paylaşımı, ilginçti...
O dönemde, önceki gün kaybettiğimiz TMT’nin “as”larından Tremeşeli şu istihbaratı vermiş:
“Türkiye’den gelen 500 kişiye, Kıbrıs’ta doğmuş gibi kimlik ve silah ruhsatı verdiler. TMT B’yi kuruyorlar...”
Tremeşeli’ye, “Bir TMT’ci olarak bize bu istihbaratı niye getiriyorsun” diye sormuşlar...
Demiş ki, “Biz EOKA’ya karşı mücadele ettik, oysa bu yapı, Kıbrıslı Türkler’e karşı kuruluyor...”
Özker Hoca, dönemin Başbakanı’ndan “yeni vatandaşlıklar”ın ve “silah ruhsatları”nın listesini istemiş bunun üzerine, alamamış.
Sonra biliyorsunuz meşhur, “davul bizim boynumuzda, tokmak başkasının elinde” sözleri ile yaşanan tartışmaları...
***
İzzet İzcan’ın yine Özker Hoca’nın anlatısından verdiği örnek beynimde yer etti...
“Bir torbanın içine atılmış kedileriz. Torbanın ağzını bağlamışlar. Biz çırpındıkça birbirimizi tırmalıyoruz, kanatıyoruz, birbirimizi yiyoruz. Oysa anlasak ki yapmamız gereken, hep birlikte torbanın ağzını açmak; bunun için uğraşsak, özgürlüğümüzü kazanacağız... Kurtulacağız...”
Evet, hâla torbanın içindeyiz galiba ve devam ediyoruz, birbirimizi kanatmaya.
Böyle giderse torbanın ağzını açmaya ne elimiz kalacak, ne de takadımız...
Ne de “biz” kalacağız galiba...

















