
KALBİN KAPILARI
Yaşamak bir çeşit anı toplayıcılığıdır. Her gün, her dem, anılar biriktiririz. “Bende incecik sızlar kaldı/ Benden sende ne kaldı?” diye sormuştum bir şiirimde. Kimbilir başkalarında, bize o incecik sızıları bırakanlarda, neler kalmıştır biz
Yaşamak bir çeşit anı toplayıcılığıdır. Her gün, her dem, anılar biriktiririz. “Bende incecik sızlar kaldı/ Benden sende ne kaldı?” diye sormuştum bir şiirimde. Kimbilir başkalarında, bize o incecik sızıları bırakanlarda, neler kalmıştır bizden? Hatırlama sorunludur ama... Bir çeşit anlatı kurmaktır hatırlamak. Bazı detayları silip bazılarını öne çıkarırız.. Aynı olayı herbirimiz başka ayrıntılarıyla anımsarız.
Bazen öyle kalabalıklaşır ki bellek evimiz, bir köşede sessizce bekleyen bir konuğu fark edemeyiz. Öteki konuklardan birisi her yanı doldurarak kendini yıldız yapmış, tüm dikkatleri üstüne çekmiştir belki de... Bazı anlar ise bir ömür boyu kalır bizimle. Bir yerlerden ışık verirler ya da şiddet saçarlar. Şiddet içerenler daha bir belirgindir. Onları her anımsayışta aynı iç sızısıyla kıvranırız, aynı tokat çarpar yüzümüze.
Ne yapılabilir bu acıtan anıların zulmünden kurtulmak için bilemiyorum. Onları anlamak, bağışlamak, başka bir bağlama oturtmak verdikleri acıyı biraz azaltabilir belki... Geriye dönüp silemeyiz o dehşet anlarını. Hiç yaşanmamışlar gibi yapamayız. Onlarla yaşamaya alışmaktır en iyisi. Belki de kötü anılarımız olmasa güzel olanların değerini bilemezdik. Bize içtenliksiz davranan, sahte sevgilerle yaklaşanlar olmasa gerçekten sevenleri ayırt edemezdik. Yine de “keşke öyle olmasaydı” diye yazıklanır insan. Kalbe bir kere yazılanı silmek nasıl da zordur.
Birzamanlar çok sevmiş olduklarını silerken acıyla inler, kanar insanın kalbi. En kötüsü kendini suçlamaktır. Filmi defalarca geriye sarıp kendi yanlışını aramaktır. Geçmiş geleceği karartıp durur böylece. Oysa başka bir hayattır artık bizi bekleyen. Sevilecek yeni insanlar, solanlar yerine ekilecek yeni çiçekler vardır. Bunu bilmek eskinin gölgesinden kurtaramaz yine de insanı... Nefret etmeyi bilmeyenler, kalbini katılaştıramayanlar işte böyle acı çekmeye mahkumdurlar.
Kendisini bu kadar üzenleri anımsarken niye sızlar insanın burnunun direği, niye geçmişe dönüp sımsıkı sarılabilmek ister böylelerine? Belki de başka biridir, olmayan biridir aslında özlediğimiz. Bir yalancın kalbimize çizilmiş, bizim kurguladığımız suretidir.
Sevgilerin en büyüğü anne sevgisi olarak bilinir ya... Herşeyi bağışlayan bir sevgi türüdür bu. Sadece kadınlara özgü değildir. Bazı erkeklerde de görmüşümdür bazı kadınlarda göremediğim gibi. Koşulsuz, bağışlayan bir sevgi türüdür bu... Başkalarındaki yaralı çocuğu seversin. Yaptıklarını anlarsın. Bir yerde okumuştum. Bir grup genç, yaşlı bir kadının evini talan etmiş, kendisini tartaklamış, evde yemeklerini yiyip parasını çalmışlar. Daha sonra polis olaya el koyunca yaşlı kadına şikayetçi olup olmadığını sormuş. Kadın demiş ki : “Bu çocuklardan değil başkalarından şikayetçiyim. Bu çocuklara çok kötü davranmışlar. Onları sevgisiz, aç ve parasız bırakmışlar.” Nasıl da içime dokunmuştu bu yaşlı kadının insan sevgisi. Bir çocuğa kötü davranılınca neler olabileceğini bilen bir annenin sevgisidir bu...
Bazı kötülükleri bağışlamak mümkün değildir kuşkusuz. İnsanın kanını donduran durumlar vardır. Bazen öyle kızarsın ki ilahi adaletin ancak bu kişinin başına yıldırım filan düşmesiyle gerçekleşeceğini düşünürsün. Öfke anlarına aittir kuşkusuz böylesi düşünceler. Kimse için kötülük isteyemeyenlerdenim ben. Bazen hafiften bir intikam duygusuna kapılsam da sonradan pişmanlık duyacağım zararsız şeyler olur yaptıklarım.
Savaş gibi ,faşizm, ırkçılık, kapitalizm, cinsiyetçilik, homofobi vb. gibi örgütlü kötülüklerdir esas uğraşılması gereken. Bunların taşıyıcıları ve savunucularıyla mücadele edilecektir kuşkusuz. Gündelik hayatlarımız, ilişkilerimizde de mikro düzeyde görülür bunların tezahürleri. İki kişi arasında başlar her şey.
Mikro ya da mikro düzeydeki her türlü zulüm kuşatmış durumda bizi... İnsan ve kötülük hep kolkola.O yüzden acıtır insanı, kalbe bir iyilik olarak kazınmış olanın yitip gitmesi... Kendini , kahreden bir zulme dönüştürmesi...
Kimileri bu korkunç dünyada varolabilmek için mecbur kalmışlardır bazı kötülüklere... Dinleyince içimizi burkacak bir hikayesi vardır pek çok insanın. Herkesi sevemeyiz,bu kalabalık dünyada bazı insanları seçeriz yine de... Kalbimiz bir kez kabul etmişse onları, gitmeleri çok zor gelir. En başta ölümün durduğu ayrılıktır insanlığın en hazin hikayesi... Giden de kalan da acır çoğu zaman. Girmek de çıkmak da zordur kalbin kapısından.

















