
İbrahim Şevki milliyetçiliği
“O ses Türkiye” adlı yarışma programı adeta ‘memleket meselesi’ haline geldi.
Bir zamanlar Eurovision şarkı yarışmaları da öyle algılanırdı.
Sanki o yarışmada dereceye girmekle başlar göğe erecekti. Oysa sonradan herkes algıladı
“O ses Türkiye” adlı yarışma programı adeta ‘memleket meselesi’ haline geldi.
Bir zamanlar Eurovision şarkı yarışmaları da öyle algılanırdı.
Sanki o yarışmada dereceye girmekle başlar göğe erecekti. Oysa sonradan herkes algıladı ki Eurovision şarkı yarışmasının bir hükmü yok!..
Nitekim yıllarca ‘sondan bir önceki sıra’yı ‘başarı’ gibi gören Türkiye, o yarışmada birincilik bile elde edebildi. Tabii başlar göğe eğmedi!..
**
“O ses Türkiye”, Türkiye televizyonlarının ticari kaygılara dayalı popüler programlarından biri…
Birçok ülke televizyonunda benzerleri var.
Medyanın gücünü paraya çevirebilmek için insanlar bir ‘yarış’ içine sokuluyorlar. Bu yarışın ‘adil’, ‘mantıklı’, ‘bilimsel’ olmasını kimse beklemiyor.
Yetenek, beceri, bilgi gibi unsurlar yerine çoğunlukla güzellik/yakışıklılık, parlatılabilirlik, medyatiklik gibi özellikler ön plana çıkıyor.
Hatta ‘şaklabanlık’ yapanların el üstünde tutulduğu, sırf ‘şaklabanlık’ yapsınlar diye ekrana çıkarıldığı da oldu, oluyor sıklıkla…
**
“O ses Türkiye” programının Pazar gecesi biten son dönem yayınları burada da bir tür ‘milli maç’a çevrildi.
Oysa adı üstünde: O ses Türkiye’ydi, Kıbrıs değil!..
Gelgelelim pazar gece yarısından itibaren sadece ‘a-sosyal’ internet sitelerinde değil, sokakta da ‘tavan’ yapan mevzu, İbrahim Şevki’nin aldığı derece oldu.
Bir şiddet, bir celal ki sormayın gitsin!..
“İbrahim’e haksızlık yapılmış…”
“Zaten Türk halkından ne beklenirmiş…”
“Acun komplo yapmış…”
“İbrahim Şevki’ye atılan sms’ler gizlenmiş…”
“İbrahim, Kıbrıslı olduğu için hakkı yenilmiş…”
Ve daha neler neler…
**
Şu cümleyi kurup, öyle devam edeyim: İbrahim Şevki’nin yarışmada elde ettiği derece başarıdır. İbrahim’in müzik yeteneği olduğu da ortadadır.
Ancak müzik gibi bir sanat dalında ‘başarı’nın sms’le belirlenmesini kabullenmek de mümkün değil.
Sms yöntemiyle ‘sanatçı’ olunsaydı eğer, ‘sanat’ kavramı epey değişikliğe uğrardı!..
Bununla beraber, “O ses Türkiye”de yarışan ve derece alanların ister sempati, ister ‘teşkilat işi’ olsun, elde ettikleri sonuç oradadır.
Zaten yarışmanın organizatörleri de “en iyi ses sanatçısı”nı belirleme gailesinde değiller. Öyle olsa Timur Selçuk, Fazıl Say, Zülfü Livaneli gibi müzik ustalarından oluşan bir jüri kurarlardı.
**
Dolayısıyla eni-konu bir “sms yarışması”ydı bu ve esas amacı orada yarışmaya sokulan insanlar üzerinden para kazanmaktı.
Program yapımcısının bu ve benzeri programlar sayesinde “TV patronu” haline geldiği biliniyor. Bu serveti de bu programları illüzyona uğramışçasına gözünü ekrandan ayırmayan “izleyiciler” sayesinde yaptığını anımsatmak gerekiyor.
Bütün “izleyici”lere!..
**
Öte yandan “O ses Türkiye”de İbrahim Şevki’nin finale kalmasını büyük bir coşkuyla karşılayan Kıbrıslı Türklerin, finalde çıkan sonuca bu kadar hayret ve feveran etmesi her bakımdan çok enteresan bir durumdur.
Eğer yarışmadan İbrahim “birinci” çıksaydı, acaba tepkiler ne olacaktı?
Söyleyeyim: “Ya ya ya, şa şa şa… İbo İbo çok yaşa!..”
Kimse “haksızlık”tan falan bahsetmeyecekti.
Ötekileştirici ifadeler kullanılmayacaktı.
Alt tarafı bir TV şovu bu kadar öfkeli bir sosyal travmaya dönüşmeyecekti.
“O ses Türkiye” olmayı herkes kabullenecek, “O ses Kıbrıs” demek akıllara bile gelmeyecekti.
**
Üzgünüm ama, milliyetçilik hücrelerimize işlemiş!..
İbrahim Şevki’ye sevinir ve üzülürken verdiğimiz toplumsal tepkiler bunu gösteriyor maalesef…
Ve keşke…
Keşke bu ülkede yetişen İbrahim Şevki gibi değerlere her zaman sahip çıkabilsek…
Şova gerek kalmadan…