1. HABERLER

  2. ARŞİV

  3. HAYAT BİR TERCÜME HATASIDIR
HAYAT BİR TERCÜME HATASIDIR

HAYAT BİR TERCÜME HATASIDIR

Hayattaki en büyük varlığımız ne? diye sorunca hemen şunlar geliyor aklıma: Biriktirdiğimiz güzel anılar, bazı güzel bakışlar, sevgi dolu sözler… Bir mücadele sonucu ulaşılan başarıların kutlama anları, bir aşkın henüz örselenmediği başlangıç g

A+A-

 

Hayattaki en büyük varlığımız ne? diye sorunca hemen şunlar geliyor aklıma:  Biriktirdiğimiz güzel anılar, bazı güzel bakışlar, sevgi dolu sözler…  Bir mücadele sonucu ulaşılan başarıların kutlama  anları, bir  aşkın henüz örselenmediği başlangıç  günleri  mesela…  Birisini mutlu ettiğimizde gözlerinde gördüğümüz ışık, bir arkadaşımıza verdiğimiz bir armağanın, yaptığımız bir sürprizin bizi de içine çeken mutluluk bulutu…  Ölüme doğru giderken geriye baktığımızda sadece bunların değerli olduğunu net biçimde göreceğiz. Kusursuz güzellikte anılarımız olmayacak kuşkusuz.  Pek çok güzel anının içinde bizi rahatsız eden ufak detaylar, bazı pürüzler de vardır ne yazık ki… Öyle olsalar bile güzel anılar albümüne eklemişizdir onları. Kötü olan, bütün bu mutlu anıların sonradan yaşanılan bazı acı anlar tarafından karartılmasıdır. Sonradan yaşanılanların şiddeti silip geçmiştir onca değerli anıyı. Bir sepet içinde çürüyen tek bir incir diğerlerini de bozmuştur.

Bir olay sen onu kafanda neye tercüme etmişsen öyledir. Aynı olayın çok farklı tercümeleri de olabilir çünkü. Hayat bir tercüme hatasıdır çoğu zaman… Boşuna akmıştır bazı gözyaşları… Kalpler boşuna paramparça olmuştur. Bazen de içimizdeki tercüman bilerek yanlış çevirir bazı durumları. Öylesi daha iyi olacaktır çünkü… Çevirinin bir diğer türlüsü acı verecektir. Bazen de bir şeyin bitmesinin daha iyi olacağını hissettiğimizden bilerek bizi vedaya götürecek bir çeviri yaparız. Çevirinin şiddeti bir bıçak gibi keser hayatı… Öyle çevirmişizdir ve bitmiştir artık. İçimizdeki dengeyi yeni baştan kurabilmek için mecburuzdur buna…

Aynı insan, aynı olay için sayısız farklı yorum vardır. Karmaşık süreçler oluşturmuştur bu yorumları… En garip olanı ise aynı insan hakkında farklı dönemlerde farklı yorumlara sahip olmamızdır. 

Hayatın sürdürebilirliği için anlatılar seçicilikle kurulur. İşimize yarayan, bağlama uyan ve katkı koyan ayrıntıları seçerken bunu bozabilecek diğerlerini görmezden geliriz. 

Bazen birilerinin bize verdiği sessizliklerde yaptığımız kurgular vardır. O kadar kötü deneyimler yaşamışızdır ki bir dram yazarına dönüşürüz hemen…  Hayatın bize hep kötü davranacağına inanmışızdır bir kere… Sayısız senaryo içinden en acıklısına, en kahredici olana yöneliriz. Hatta geçmişe dönüp güzel günlerde yaptığımız tercümeleri bile değiştiririz. Aslında hiç de sandığımız ve inandırıldığımız kadar sevmemiştir bizi… Bugünkü uzaklaşmanın sayısız ipuçları gizlidir geçmişte…

Kendimizle ilgili algımızda sorun vardır çoğu zaman… Sayısız suçluluk duygularıyla doluyuzdur. Kendi zaaflarımızın herkesten çok farkındayızdır.  Bizi dehşete düşüren, başkalarının bilmesini hiç istemediğimiz sırlarımız olabilir.

Kimi insanlara ne kadar “seni seviyorum” desek, bunu kanıtlayacak şeyler yapsak da buna inanmazlar. Sevilmeye layık olmadıklarına dair bir içsel algının esiridirler çünkü… Kendi kalplerini kendileri kırmışlardır öncelikle… Hayat onları örseledikçe bununla başa çıkamadıkları için kendilerine lanet etmişlerdir.  Başkalarıyla derdi olanların kendileriyle de önemli dertleri vardır. İnsanlık halleridir bunlar. Hassas dengelerle doludur hayat, hep tetikte olmayı dayatır; ürkütücüdür...

Hiç de adil değildir bu dünya… Uğradığımız haksızlıklar bir duvar örer önümüze. Başkalarının bozuk aynalarında yanlış görürüz kendimizi… Başkalarının çevirilerindeki bizi tanıyamayız. Öylesine yaralanmışızdır ki acımıza katlanabilmek için haykırmaktan başka çaremiz kalmamıştır. Hiç hak etmeyenleri yaralarız çoğu zaman… Yanlış yönlenmiş bir öfkeyle kırıp geçtiklerimizin hiddeti bize yönlenir sonra… Bu kez daha da bileniriz onlara karşı… Onlar ise daha da bilenir bize karşı… Hiç gereği yokken nefrete keser dünya…

Öyle bir an gelir ki kelimeler kifayetsiz kalır isyanımızı dillendirmeye…

Her yanlışlık insana dairdir. Çoğu zaman öyle boş acılar çektiririz ki birbirimize sonunda ölüm olan bu dünyada…  Her türlü örgütlenmiş, kurumsallaşmış zulümle başa çıkmak zorunda olduğumuz bu dünyada…

Teselli bulabilmek için birbirimize böylesine ihtiyacımız varken, başka türlü de yaşayabilmek pekala mümkünken böyle kötü hikayelere ait olmamız içimi  acıtıyor işte… Beni kıranlardan ötürü… Benim kırdıklarımdan ötürü… Tercüme hatalarıyla dolu yanlış yaşanmış hayatlarımızdan ötürü... Kalbi yanlış çalışan insanlara kapılmış şu acınası ruhumdan ötürü…

Önce kendimi sonra başkalarını bağışlayabilmek istiyorum.  Nafile çaba! Farkındayım bunun…  Yine de bu kalpten gelen dileğim duyula!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bu haber toplam 1995 defa okunmuştur