1. HABERLER

  2. HABERLER

  3. “Bu yönetim anlayışı kaderimiz değildir”
“Bu yönetim anlayışı kaderimiz değildir”

“Bu yönetim anlayışı kaderimiz değildir”

Doğuş Derya: “Kadınları ölümle burun buruna yaşamak zorunda bırakan bu yönetim anlayışı kaderimiz değildir.”

A+A-

Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Kadın Örgütü Başkanı Doğuş Derya, İskele Long Beach bölgesinde 16 yaşındaki Zehie Helin Reessur‘un bir inşaatta bulunan cansız bedeninin, ülkede kadınlara yönelik şiddetin korkunç boyutlara vardığının acı bir göstergesi olduğunu söyledi.

Derya, ülkede yaşanan şiddet olaylarının her geçen gün arttığını, her gün 3 kadının şiddete maruz kaldığı gerekçesiyle polise başvurduğunu söyleyerek, “atanmış hükümet, kadına yönelik şiddetin önlenmesi için gerekli kurumsal düzenlemeleri yapmaktan kaçındığı için kadınlar, maruz kaldıkları şiddeti durduracak destekten mahrum yaşamak zorunda bırakılıyor” dedi.

Derya, “Ülkemizin anayasal düzenini bozan gerici faaliyetlere sessiz kalan, topraklarımızı bir "rant şebekesine" devretmek için yasa değişiklikleri sunan, devletin tüm kurumlarının içini boşaltarak toplumsal irademizi devreden bu hükümetin ülkede yaşanan şiddet olaylarını durdurmak için tek bir adım bile atmaması kabul edilebilir değildir” şeklinde konuştu.

“Kadınları ölümle burun buruna yaşamak zorunda bırakan bu yönetim anlayışı kaderimiz değildir” diyen Derya, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“Atanmış Başbakan Ünal Üstel yönetimindeki Bakanlar Kurulu, ülkemizdeki demokrasi, hukuk düzeni ve sosyal devlet anlayışını berhava etmek için her gün yeni bir adım atarken, ülkemizde yaşanmaya devam eden kadına yönelik şiddet de artarak devam ediyor. Bu sabah İskele Long Beach bölgesinde 16 yaşındaki Zehie Helin Reessur‘un bir inşaatta bulunan cansız bedeni, ülkemizde kadınlara yönelik şiddetin korkunç boyutlara vardığının acı bir göstergesidir. Ülkede yaşanan şiddet olaylarının her geçen gün arttığını, her gün 3 kadının şiddete maruz kaldığı gerekçesiyle polise başvurduğunu görmezden gelen atanmış hükümet, kadına yönelik şiddetin önlenmesi için gerekli kurumsal düzenlemeleri yapmaktan kaçındığı için kadınlar, maruz kaldıkları şiddeti durduracak destekten mahrum yaşamak zorunda bırakılıyor. Ülkemizin anayasal düzenini bozan gerici faaliyetlere sessiz kalan, topraklarımızı bir "rant şebekesine" devretmek için yasa değişiklikleri sunan, devletin tüm kurumlarının içini boşaltarak toplumsal irademizi devreden bu hükümetin ülkede yaşanan şiddet olaylarını durdurmak için tek bir adım bile atmaması kabul edilebilir değildir. Dili, dini, etnik kökeni ya da sınıfsal durumu fark etmeksizin, bu ülkede yaşayan her bir bireyin güvenlik içinde yaşamasından sorumlu olan atanmış hükümet, ülkeyi peşkeş çekmek ve toplumsal irademizi devretmek için harcadığı zamanın yüzde birini bile şiddete maruz kalan kadınların yaşadığı vahameti durdurmak için harcamamaktadır. 2014 yılında geçen Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dairesi'nin aktif hale getirilmesi yanında, polis teşkilatında kurulan Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Birimi'nin güçlendirilmesi, ALO İmdat hatlarının açılması için gerekli düzenlemelerin yapılması ertelenemeyecek acil meselelerdir.  Kadınları ölümle burun buruna yaşamak zorunda bırakan bu yönetim anlayışı kaderimiz değildir.”

Bu haber toplam 1781 defa okunmuştur