1. HABERLER

  2. ARŞİV

  3. 'Babam 'Ben yaşlıyım, bana bir şey yapmazlar' diyerek köyde kalmıştı...'
Babam Ben yaşlıyım, bana bir şey yapmazlar diyerek köyde kalmıştı...

'Babam 'Ben yaşlıyım, bana bir şey yapmazlar' diyerek köyde kalmıştı...'

Siskilipli Maria’nın babası Hacıkosta Papayeorgiu, amcası Yosif Papayeorgiu, amcasının karısı yani yengesi Hristallu, babasının kızkardeşi yani halası Anastasia Kamenu ile eniştesi Hristodulos Kamenos “kayıp”. Maria Nikiforu Papayeorgi

A+A-

 

 

 

Siskilipli Maria’nın babası Hacıkosta Papayeorgiu, amcası Yosif Papayeorgiu, amcasının karısı yani yengesi Hristallu, babasının kızkardeşi yani halası Anastasia Kamenu ile eniştesi Hristodulos Kamenos “kayıp”.

Maria Nikiforu Papayeorgiu’yla röportajımızın son bölümü şöyle:

MARİA NİKİFORU PAPAYEORGİU: Halamın evinin altında hendekler vardı, oraya gidip saklanmaya çalışmıştık. Annemi ise evde bırakmıştık, o ekmek pişirmeye devam ediyordu!

Ben çok hastalanmıştım, şoktan ötürü – kusmak istiyordum, tuvalete gitmek istiyordum... Hendeciğin içine sıkışık biçimde girmiştik, tuvalete gidemiyorduk, hiçbirşey yapamıyorduk...

Halamın kocası Haralambos felçli idi... 25 Temmuz 1974’te yaşanıyordu bunlar...

O gece Karava’dan kaçıp eşi ve çocuklarıyla birlikte bir aile gelmişti köyümüze, çok korkmuştu bu aile, o gece bizde kaldılar ve bize de “Gelin birlikte kaçalım” dediler ertesi günü...

Erkek kardeşim ziyaretimize gelmişti, karısı ve iki küçük çocuğuyla birlikte, nasıl olduğumuzu merak etmişti. Bu kardeşimin adı Yorgos Papadopulos’tur. Bize geldikleri saat bombalanmıştı avlumuz...

Hendeğe giderken korkumdan düşmüştüm... Annem bana “Çantanı hazırla” demişti ve param olup olmadığını sormuştu. Nereye gideceğimizi bilmiyorduk. Ben de “Amaan! Şimdi çanta düşünecek zaman mı ki?” diye düşünmüştüm.

Böylece erkek kardeşimin arabasına bindik – annem, ben ve Hristofi’nin karısı Eleni... Ağridaki (Alemdağ), Larnaka tis Lapitu (Kozanköy), Kondomenos (Kördemen – Kılıçaslan) üzerinden gidiyorduk. Biz köyden ayrılır ayrılmaz, Türk tanklarının köye girdiğini gördük...

 

SORU: Peki ya babanız?

MARİA NİKİFORU PAPAYEORGİU: Erkek kardeşim babamı bulmaya çalışıyordu çünkü babam köyün altında bulunan hayvanlarına bakmaya gitmişti... Hayvanları bombardımandan korumaya çalışıyordu, ineklerimiz vardı, eşeklerimiz vardı... O dönem koyunlarımızı ve keçilerimizi elden çıkarmıştık çünkü babam ameliyat olmuştu...

Erkek kardeşimin eşi babama “Baba gel gidelim, Türkler köye gelecek, buradan kaçmalıyız” dedi.

Babam ise “Hayır köyümden kaçacak değilim. Ben yaşlı bir insanım, yaşlı bir insana bir şey yapmazlar” demişti... “Annene söyleyin ben köyden kaçmayacam ama siz gidin köyden” demişti.

Birkaç dakikalığına durup arkamıza bakmıştık: Tanklar köye giriyordu...

Ağridaki (Alemdağ) yolunu aldık – Ağridaki (Alemdağ) köyünden insanlar çok şaşırmıştı, bize “Ma nere gidersiniz? Neçün kaçarsınız?” diyorlardı.

Annem ise “Biz göçmeniz, göçmen olduk” dedi kendilerine.

Kondomenos’a (Kördemen – Kılıçaslan) vardık – sonra tam sınıra geldiğimizde bombardıman şiddetlendi ve biz Kapudi’ye (Kalkanlı) gittik, Omorfo’da birkaç gün kaldık oradaki arkadaşlarımızla. Oradan da Pedulla’ya gittik.

Kardeşim geri dönüp babamı aramak istiyordu fakat onun gitmesine izin verilmemişti çünkü artık sınır kapanmıştı.

Köyde başka köylüler daha kalmıştı, onlar da yavaş yavaş köyü terkettiler. Özel bir otobüsle kaçmaya çalıştı bazıları ancak pek çok köylümüz de Siskilip’te (Akçiçek) kaldı.

 

SORU: Bu köyden tam 23 kişi “kayıp”tır, bunlardan 21’i köyde kalanlardı... Yalnızca iki tanesi asker olarak başka bölgelerdeydiler ve bulundukları yerde “kayıp” edildiler. Ancak 21 kişi köyün içinden “kayıp” edilmiştir.

MARİA NİKİFORU PAPAYEORGİU: Ayios Demetios’ta iki hanım vardı, biri evli değildi, ötekisi de dul idi. Köyde Türkler tutup bazı kadınlara tecavüz etmişler, sonra onlar köyden kaçmışlar... Gece kaçmışlar... Bu iki hanım her sabah gelip annemle kahve içerlerdi... Ve bu olanları konuşurlardı...

 

SORU: Evet, bu köydeki tecavüzleri yazmıştık... 14 kişinin bulunduğu bir evde de tecavüzler yaşanmıştı... 14 yaşındaki bir kız çocuğu 15’inci kişiydi ve ona da tecavüz etmişler fakat bir tek o hayatta kalmıştı...

MARİA NİKİFORU PAPAYEORGİU: Evet, bu kızın hamile kaldığı ortaya çıkınca ona kürtaj yapmışlardı fakat bu kız o gün o evde olanlarla ilgili hiç konuşmadı...

 

SORU: Bu evde yaşananlar 3 Ağustos 1974’te yaşanmıştı, oysa sizin babanız 26 Temmuz 1974’ten “kayıp”tır.

MARİA NİKİFORU PAPAYEORGİU: Babam o evde olamazdı zaten çünkü epeyi uzaktı bizim evimize orası... O evdeki 14 kişinin adını biliyor musun?

 

SORU: Bu konuda birşeyler yazdım geçmişte, Siskilip’i çok yazdım. Ancak en iyisi siz bu konuda Kayıplar Komitesi yetkilisi Kallis’e gidip sorabilirsiniz, dosyalara bakabilirsiniz, bilgi isteyebilirsiniz.

MARİA NİKİFORU PAPAYEORGİU: Bayan Sulyotis vardı Kayıplar Komitesi’nde, Yosif Papayeorgiu’nun kimlik kartını kızına çağırıp vermiş, o evde bulundu diye... Sen de o eve gittin yeğenimle birlikte... O evde K. vardı, hamile bırakılmıştı Türkler tarafından, 14 yaşındaydı...

 

SORU: O zaman bu kız, o evde kimler vardı, hatırlayabilir...

MARİA NİKİFORU PAPAYEORGİU: Küçüktü ama...

 

SORU: 2-3 yaşlarında bir çocuk değildi bu kızcık, ona “kayıp” insanların fotoğrafları gösterilirse, bu evde kimlerin olduğunu söyleyebilecek durumdadır... Ancak “kayıplar” konusunda böyle bir durum vardır her zaman, her iki tarafta da, çok fazla detay bilinsin istenmez...

MARİA NİKİFORU PAPAYEORGİU: O köyde doğmadıydı o kız...

 

SORU: Farketmez ki, fotoğraflardan hatırlayabilir kim vardı o evde... 26 Temmuz 1974’ten beridir babanız “kayıp”tır – onu en son gören Mihalis’in eşi idi...

MARİA NİKİFORU PAPAYEORGİU: Hiçbir haber yoktur, hiçbirşey duymadık... Barikatlar açıldıktan sonra köye gittiğimde, çeşmeden su içmeye çalışınca, oradaki yaşlı bir Kıbrıslıtürk kadın beni durdurmuş, “O sudan içme da iyi değil, gelin eve size kahve yapayım” demişti. “Neden? Bu su bizim zamanımızda içilirdi” deyince, “Yok, ölüleri gömdüler karşıdaki kuyuya, bu su oradan gelir, onun için içme” demiş ve beni evine çağırarak su vermişti.

 

SORU: Evet, birlikte gidip baktık bu havuzcuğa... Anneniz vefat etti...

MARİA NİKİFORU PAPAYEORGİU: Evet, 2009’da vefat etti... Babamdan bir haber beklerdi – içten içe inanırdı sanırım ki ölmüştür ama gene da beklerdi... Köye gitmeyi hiçbir zaman istemediydi... Çok teklif ettik kendine, “Gel gidelim göresin köyü” diye ama gitmedi. Bir defa ona bir şişe su götürdüydüm köyden, “Bu köyümüzün akarsuyundandır” demiştim ona... O kadar...

 

SORU: Benim sormadığım, söylemek istediğiniz bir şey var mıdır?

MARİA NİKİFORU PAPAYEORGİU: Eğer birileri bir şey biliyorsa bizim köydeki “kayıplar”la ilgili, bana söyleyebilirsen bunu çok memnun olurum...

 

 


 

 

FILELEFTHEROS

 

“Kayıp tespit kazıları sürüyor...”

 

Lefkoşa, 14 Ocak 2013 (T.A.K): Otonom Kayıp Şahıslar Komitesi tarafından güney ve kuzey Kıbrıs’ta çeşitli bölgelerde yapılan kazıların devam ettiği belirtildi.

Fileleftheros gazetesi, Komitenin Kıbrıslırum üyesi Aristos Aristotelus’un Kıbrıslırum Meclisi’ne yakın zamanda verdiği bilgide, Kıbrıs çapında 8 bölgede kazıların devam ettiğini söylediğini yazdı.

Aristotelus, Gönyeli, Hamitköy (Hamit Mandres), Meriç (Mora), Taşkent (Vuno), Mehmetçik (Galatia), Yeşilırmak (Potamo tu Kambu), Esenköy (Armenohori) ve Eskimetoş (Paliometoho) bölgelerinde kazıların devam ettiğini belirtti.

Gazete ayrıca, Arsitotelus’un bürosunda 2007 yılından beridir görev yapan ve kayıp mezarlarına ilişkin verilen bilgileri ve ihbarları araştırarak sonrasında Komiteye bildiren emekli iki Kıbrıslırum İstihbarat Teşkilatı (KİP) polisinin görev sürelerinin uzatılmasının beklendiğini yazdı.

Habere göre Kıbrıslırum Meclisi Ekonomi Komitesi, bugünkü oturumunda iki emekli polisin sözleşmelerinin uzatılması konusunu ele alacak.

Öte yandan Alithia gazetesi, Kıbrıslırum kayıpların yakınlarına verilen devlet ödeneklerinde büyük bir haksızlığın söz konusu olduğunu, devlet memuru olan kayıpların yakınlarına verilen ödenekler ile memur olmayanların yakınlarına verilenler arasında büyük uçurum bulunduğunu yazdı.

Gazete, 1974’te kayıplar listesine giren bin 619 Rum kayıptan sadece 44’ünün devlet memuru olduğunu ve devletin bu şahısların eş, çocuk ya da ebeveynlerine kayıpların maaşlarını ve emekli olmaları durumunda ikramiyelerini vermeyi sürdürdüğünü yazdı.

Bunda tuhaf bir durum olmadığını ancak asıl tuhaflığın, söz konusu kaybın yakın akrabası bulunmaması durumunda maaşı ve diğer ödeneklerinin “altıncı dereceden akrabaya” kadar ödenebilmesi olduğunu yazan gazete, memur olmayan kayıpların birinci ve ikinci derece yakınlarına ise, eşe 700, anne-babaya ise 160 Euro aylık maaş gibi komik ödenekler verildiğini vurguladı.

(TAK Ajansı Rumca Basın Bülteni’nden – 14.1.2013)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bu haber toplam 1724 defa okunmuştur