1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. Suyla işbirliği -Tamera Ekoköyündeki Göletler
Suyla işbirliği -Tamera Ekoköyündeki Göletler

Suyla işbirliği -Tamera Ekoköyündeki Göletler

Suyla işbirliği -Tamera Ekoköyündeki Göletler

A+A-

 

Anıl Özgürün
anilozgurun@gmail.com

Su yaşamın kaynağıdır... Bununla birlikte suyun kendisi de yaşamdır… Suyun olmaması, yaşamın engellenmesi, kesintiye uğramasıdır… Su insanın kendi çıkarları doğrultusunda kullanabileceği, sadece fiziksel ve kimyasal özelliklere sahip bir varlık değildir... Bunun ötesindedir. İnsan doğayla olan bağlantısını kaybettiği için var olan şekliyle onu anlamakta güçlük yaşar, ezberden giderek mevcut durumu sürdürmeye çalışır.

Tamera Ekoloji Bölümü yöneticisi Berand Mueller’in dediği gibi “su canlıdır ve her canlı gibi kendi olma ve hareket etme özgürlüğüne ihtiyacı vardır.” Su sürekli ve düzenli hareket eder. Kıvrılarak akar, akarken canlı ve taze kalır. Aynı zamanda toprağın altına sızar. Toprak büyük miktardaki suyu emer, böylece seller önlenir. Suyun bu hareketine büyük su döngüsü adı verilir. Büyük su döngüsü bölgesel küçük su döngülerinden oluşur. Yağmur; şehirlere, ormansızlaşmış ve otlatılmayla çoraklaşmış arazilere düştüğü zaman toprak tarafından emilemez. Su üst toprağı alarak erozyonu artırır. Hızlı akan su dereleri doldurur ve taşarak sellere sebep olur. Kendi çevrimini tamamlayamayan daha küçük alanlardaki döngü büyük döngüyü de bozar.

Doğal ekosistem insan müdahalesi olmadan dengeli bir şekilde ve biyoçeşitlilik kurallarına göre varlığını sürdürür.  Suyun toprakla, suyun havayla, suyun canlılarla ilişkisi vardır. Düşünce sistemimizi değiştirip suyun canlı olduğunu anlamamız, eylemlerimizi ve suyla olan ilişkimizi de değiştirecektir.  İnsanoğlu ve içinde bulunduğu mevcut sistem doğaya egemen olup onu sömürmeyi hakkı olarak görüyor. İnsanlık olarak biz doğanın üstünde değiliz; doğanın bir parçasıyız. insanlar kendi çıkarları doğrultusunda suyu tutup zaptedeceklerini ve istedikleri yere yönlendireceklerini varsayarlar ve bir süreliğine de öyleymiş gibi görünebilir. Ancak su kendi doğasına uygun şekilde davranmaya devam eder. Barajlar dolarak  ömrünü 50 yılda tamamlar. Şehirler sular altında kalır. O zaman da adına doğal felaket deriz ancak bu felaketler insan kaynaklıdır.

Dünyada yaklaşık 1 milyar insan temiz suya ulaşamaz. 2.5 milyar insanın da yeterli sağlıklı suya erişimi yoktur. 6-8 milyon arasında insan suya dayanan hastalıklardan ve felaketlerden hayatını kaybetmektedir (www.unwater.org). Bugün dünyada kuraklık 30-40 yıl öncesine göre çok daha geniş toprakları tehdit etmektedir. Öyle ki günümüzde karaların % 40’ı kurak bölge sınıfına girmektedir. Yarı kurak olan bölgelerde dahi çölleşme başladı. Birleşmiş Milletler 2010-2020 yılları arasındaki 10 yıllık dönemi “çöller ve çölleşmeye karşı mücadele” yılları olarak ilan etti.

Ne yazık ki kurak alanların çok büyük bir kısmı en fakir ülkelerde bulunmaktadır. Afrikanın % 66’sı kurak ve yarı kuraktır. Sub-sahra denilen sahranın güneyinde ise su kıtlığı çeken insanların sayısı Afrika nüfüsünün 3’de 1’i kadardır. Hastalıklar, su kaynaklarına sahip olmak için savaşlar ve türlerin yok oluşu suyun/susuzluğun doğurduğu çarpıcı sonuçlardır.

İber yarımadasında Portekizin Alentejo bölgesindeki Tamera Ekoköyü’nde insanlar, suya daha farklı bir açıdan bakıp kendi sistemlerini yarattılar. Doğayı iyileştirmek, bozulan su döngüsünü onarmak amacıyla su tutma alanları oluşturdular. 2007’den beri doğaya uyumlu inşa ettikleri göletlerle suyu tutuyorlar ve arazide hareket etmesini sağlıyorlar. Aynı zamanda yağan yağmur hendeklerle eğime göre toprağa emdiriliyor.

Göletlerin tasarımını Avusturyalı permakültür uzmanı Sep Holzer’den öğrendiler. Buna göre birbiriyle bağlantılı göl ve gölcükler oluşturulur. Yağmur suyu sıkıştırılmış kilden oluşan duvarın arkasında depolanır. Duvarın yapımında suyun toprak katmanlarına sızabilmesi için beton ve su yalıtımı kullanılmaz. Duvar su geçirmez tabakaya kadar iner. Duvar, yapı esnasında kil suyla ıslatılarak sıkıştırılır. Daha sonra her iki tarafa da toprak yığılır, humusla örtülür ve üzerine bitki ekilir. Ayrıca göletlerdeki su hareket edebileceği şekilde tasarlanır. Eğime bağlı olarak toprakta da suyu tutup akışını sağlarlar. Çünkü doğada su hareket halindedir ve varlığını hareketlerine borçludur.

Tamera Ekolojik köyünde su tutma alanları oluşturulurken 3 önemli ilke dikkate alınır:

- Göletin uzun kenarı mümkünse hakim rüzgara paralel yapılır. Böylece rüzgar suyun oksijenlenmesini sağlar. Oksijen suyu temiziler. Rüzgarla kıyıya çökelti parçaları taşınır ve su bitkileri de bunu bünyelerine alırlar.
- Gölet kıyıları asla düzleştirilmez. Kıvrımlı kıyılar yaratılır. Böylece su akıntılar oluşturabilir.
- Göletin tabanında sığ ve derin bölümler yaratılır. Böylece farklı sıcaklık kuşakları yaratılıp termodinamik oluşturulur. Böylece su canlıları çeşitlenir. Organizmalar yaşam alanı bulur.

Sonucunda bitki örtüsü ve hayvan türlerinin çeşitliliğini artırarak o bölgenin erozyona uğramış topraklarını iyileştirdiler. Bununla birlikte yarı kurak alanlarda kendi yiyeceklerini ve enerjilerinin %80’ini sağlayarak bolluk ve bereketi yaratıp dünyaya model oluyorlar. Kenya ve Haiti gibi ülkelerde de su ile olan çalışmalara destek verip, var olan anlayış ve modellerin tersine ama doğaya uyumlu ve insanca yaşamaya uygun modellerin gelişmesine de destek oluyorlar. Mevcut dünya düzeni bugün bizi açlık, hastalık, savaşa inandırırken insanlar çaresizliğe gömülüp, harekete geçmiyor… Aslında çözümler o kadar da saklı değil… Kendi gücüne sahip çıkıp değiştirebilmeye olan inancın, birlikte çalışmanın ve işbirliğinin olduğu yerde, açlık, hastalık ve savaş; bolluk sağlık ve barışla yer değiştirir...

Tüm yaşam bibirine bağlıdır. Düşünce sisteminde başlayan değişiklikle yaşamın yeniden tabiatla bütünleşmesi mümkündür. Doğaya bütünsel bakış açısıyla bakmaya ve doğayla işbirliği yapmaya ihtiyacımız var. Doğayı anlamaya çalışırken onunla yeniden bağlantı kurmamız gerekmektedir. Doğanın ve suyun gücü bizim bildiğimizin de ötesindedir. Bunu kabul edip, saygı gösterdiğimizde insanla doğa ilişkisini iyileştirdiğimiz zaman eylemlerimiz de değişecektir. Tamera ekoköyündeki göletler ve yaşam bu yeni anlayışa göre oluşturulmuş örnek bir modeldir.

 

Bu haber toplam 1641 defa okunmuştur
Gaile 298. Sayısı

Gaile 298. Sayısı