1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. ‘HEMEN KRİZ MASASI OLUŞMALI’
‘HEMEN KRİZ MASASI OLUŞMALI’

‘HEMEN KRİZ MASASI OLUŞMALI’

Ekonomist Doç. Dr. Erdal Güryay ‘ekonomik olarak 2017 yılı zor bir yıl olacak’ vurgusunda bulundu, yetkililere çağrı yaptı

A+A-

• “Aman öldük, bittik demiyorum. Ama 2017 zor bir ekonomik yıl olacak. Öyle görülüyor.”
• “Hem insanlar, hem tüm sektörler etkilenecek. Bunu önlemek zor KKTC otoriteleri için… Zaten böyle bir dertleri de yok. Halbuki hemen kriz masasının oluşması lazım. Tek tek sektörlerin ve kişilerin nasıl etkileneceği tanımlanmalı.”
• “Biz nasıl TL’den vazgeçip de başka bir para birimine geçeriz diye kafamda soru var. Geçilmez demiyorum, geçilebilir. Ama Türkiye’ye ne diyeceğiz? Bizim bütçemize dolar mı ver? diyeceğiz. Bu çok mantıklı gelmiyor bana.”
• “Sorun kendi yapımızdır. Biz daha nasıl bir ülke, nasıl bir ekonomi istediğimizi bilmiyoruz. Var mı öyle bir kayıt bizde? Yok. Ne istediğimizi biliyor muyuz, hangi sektörlere önem vereceğiz, hangi sektörler ile büyüyeceğiz var mı böyle bir plan?”
• “Ne yapılıyor, Türkiye ile protokol imzalanıyor. Biz protokoller ile ülkeyi geliştirmeye, büyütmeye çalışan bir garip bir ülkeyiz.”
• “TL’ye çeviriyorlar borçlarını anlıyorum ama TL’nin ne olacağını bilmiyoruz. TL faizlerinin artması söz konusu.”

 

 

Fayka Arseven KİŞİ

Ekonomist Doç. Dr. Erdal Güryay, dövizdeki yükseliş trendinin devam edeceğini ifade ederek,  yetkililerin hemen kriz masası oluşturması gerektiğine dikkat çekti.
Dövizdeki yükselişten sadece kişilerin değil, hem kişi hem de tüm sektörlerin etkileneceğini vurgulayan Güryay, “Tek tek sektörlerin ve kişilerin nasıl etkileneceği tanımlanmalı” dedi.
Kişilerin kazandıkları para biriminden borçlanmalarını öneren Güryay, “Döviz borçlar şimdi TL’ye çevriliyor, anlıyorum ama TL’nin ne olacağını bilmiyoruz. TL faizlerinin artması da söz konusudur” açıklamasında bulundu.
Ekonomist Doç. Dr. Erdal Güryay ile bu hafta dövizdeki yükselişi ve bizi bekleyen tabloyu konuştuk.

• Dövizdeki yükseliş devam ediyor. Dövizdeki yükseliş nereye gidiyor, nerede durması bekleniyor?
• ERDAL GÜRYAY
: Bunu cevaplamak kolay değil. Ama yükseliş trendinin devam edeceği, açık ve nettir. Bunun birçok sebebi vardır. Birincisi; dünya konjonktüründeki değişim, en önemlisi de ABD’nin yeni seçilmiş Başkanı’nın uygulayacağı politikalarla ilgili sinyaller… İkincisi ise; TC’nin kendi iç yapısı artı bölgedeki jeopolitik sorunlar…

• Döviz her daim bir dönem yükselir ama tekrar bir düşüşe geçer. Bu defakinin farkı nedir?
• ERDAL GÜRYAY:
Gelişmekte olan ülkelerin birçoğunun yapısal sorunları vardır. Büyümeleri için mutlaka dışarıdan finansmana ihtiyacı vardır. Finansman da dediğiniz zaman bu dolardır, eurodur, sterlindir, sert para birimleri dediğimiz para birimleridir. Bu ülkelerin bunlara ihtiyacı vardır. Başka türlü büyümeleri mümkün değildir. Aynı zamanda bu ülkelerin kendi iç yapısal sorunları vardır. Bu ikisi birleşince hem dışa bağımlılık hem içteki yapısal sorunlar bu ülkelerin paralarını çok zayıf bir konuma getiriyor. Bu nedenle de ABD, AB gibi ülkelerde ve birliklerdeki politik değişimler, gelişmekte olan ülkelerin paralarına doğrudan etki ediyor, sebep bu.

“Türkiye’ye bizim bütçemize dolar mı ver? diyeceğiz”

• Döviz yükselmeye başlayınca ülkemizde ‘Euro’ya geçiş’ söylemleri de artıyor. Var mı bunun oluru?
• ERDAL GÜRYAY:
Mümkün değildir demiyorum. Eğer ülkemiz kendi kendine yeter bir ülke olmuş olsaydı başka bir para birimini kullanmak kolay olurdu. Yani dünyada bunu yapan ülkeler vardır. Amerikan Dolarını kendi para birimi olarak kullanan ülkeler var. Ama bizim böyle bir durumumuz yok. Biz çünkü Türkiye’ye finansal ve mali bağımlıyız. Bütçemizin yüzde 30’nu TC karşılıyor, bunun haricinde birçok yatırımı TC yapıyor. Biz nasıl TL’den vazgeçip de başka bir para birimine geçeriz diye kafamda soru var. Geçilmez demiyorum, geçilebilir. Ama Türkiye’ye ne diyeceğiz? Bizim bütçemize dolar mı ver? diyeceğiz. Bu çok mantıklı gelmiyor bana. Artı geçsek bile bunun bize ne kadar faydası olacağını da hesaplamak lazım.

• Peki biz ne yapacağız? TL ile devam mı?
• ERDAL GÜRYAY
: Başka şansımız yok.

• Dışa bağımlılığımız çok, ne tedbir alınması gerekir? 
• ERDAL GÜRYAY:
Her şeyimiz dışarıdan geliyor. Kaynağımız çok az olan bir ülke olduğumuz için ithalata bağımlıyız. Bunu değiştirmek çok kolay değildir. Hatta mümkün de değildir. Yani şu an hangi para birimine geçersek geçelim, eğer kendi yapımızı düzeltmezsek, hiçbir şey fark etmeyecek aslında. TL zayıf olduğundan dolayı devamlı değer kaybediyor, biz de etkileniyoruz, doğru ama başka bir para birimine geçsek de, biz bu yapı ile sorunlarımızı çözecek değiliz. Çünkü sorunlar para ile ilgili değil.
Sorun kendi yapımızdır. Biz daha nasıl bir ülke, nasıl bir ekonomi istediğimizi bilmiyoruz. Var mı öyle bir kayıt bizde? Yok. Ne istediğimizi biliyor muyuz, hangi sektörlere önem vereceğiz, hangi sektörler ile büyüyeceğiz var mı böyle bir plan? Yok. Zannedersem 10 yıldan fazladır bu ülkede plan yapılmıyor. Ne yapılıyor? Türkiye ile protokol imzalanıyor. Biz protokoller ile ülkeyi geliştirmeye, büyütmeye çalışan bir garip bir ülkeyiz. O nedenle her şeyden önce, bizim için hangi para birimini kullanacağımızdan öte, o da önemli ama ‘biz kendimizi nereye taşımak istiyoruz’ sorusuna cevap vermemiz lazım. Nasıl bir ülke, nasıl bir ekonomi istiyoruz? O nedenle orta ve uzun vadeli plan gerekir.
Bakınız Türkiye orta ve uzun vadeli plan yapıyor. Ama biz yapmıyoruz. Biz ne yapıyoruz? Türkiye ile protokol yapıyoruz. Protokollerde zaten ne vardır? Türkiye’nin bizim için düşündükleri vardır. Bizim düşüncemiz yoktur diye düşünüyorum. Çünkü bu protokoller hep hazır geliyor. Günün sonunda görüyoruz ki protokoller aslında Türkiye’nin bizim hakkımızdaki düşünceleridir.

• Kendi yapımızla ilgili çalışma yapmak için önümüzde engel mi var? Neden yapılmıyor?
• Erdal GÜRYAY:
Bence hiçbir engel yoktur. Neden yapılmadığını siyasilere sormak gerekir ama ben kolaycılık diyorum. Artı Türkiye’nin büyük baskısı da vardır büyük ihtimalle, Türkiye’ye karşı duramama da vardır işin içinde… Yani bakıyorsunuz protokollere, bana göre o protokollerde KKTC’nin geleceği ile ilgili güzel şeyler yoktur.

• Aslında bir diğer sorun yapılan protokoller de uygulanmıyor…
• Erdal GÜRYAY:
Alıştık… Türkiye ne kadarını yaparsak yapalım, buradaki stratejik ihtiyaçları nedeniyle Türkiye, bize protokol de yardım yapmaya da devam edecek. Ama nereye kadar…

‘Çözüme hazırlanmak gibi derdimiz yok’

• Kıbrıs müzakereleri görüşülürken, ‘çözüme ne kadar hazırız’ sorusu da gündemde öne çıkıyor. Sizce ne kadar hazırız?
• Erdal GÜRYAY:
Hiçbir zaman çözüme hazır olmayacağız gibi bir düşünceye kapıldım. Çünkü çözüme hazırlanmak gibi bir derdimiz yok. AB uyum yasaları vs. vs. bu konuda bir şey yapıldığını görmüyorum. Çözüm olduğu gün hepsini önümüzde bulacağız. O zaman mecburen yapacağız. Ama zaman kaybı... Halbuki şimdiden başlamalıyız. Çözüm olur veya olmaz. AB mevzuatı normal liberal ülkelerin uygulamak zorunda olduğu mevzuattır. Ben kendimi her ne kadar liberal görmesem de liberal bir ülkeyiz.  O yüzden bu yasaların ülkede uygulanmasında fayda var diye düşünüyorum.
Çözüme hazır değiliz. ‘Eşit ekonomi’ diye de söylemler oluyor özellikle çözüm karşıtları tarafından. Eşit ekonomi hiçbir zaman olmayacak. Çözüm olmadan 2 eşit ekonomi mümkün değildir. Bizden çünkü yüz metre ötedirler. Biz onları yakalamaya çalışıp da, o zaman çözüm yapma niyetinde olanlar var. Böyle bir şey mümkün değildir. Tanınmış ve tanınmamış 2 bölgenin eşit ekonomik düzeye gelip de anlaşma yapmasını bekleyen varsa, mümkün değildir.

• Başbakan Yardımcısı ve Maliye Bakanı Serdar Denktaş’ın ‘kriz henüz başlamadı’ yönünde yorumları oldu. Denktaş ne demek istedi?
• Erdal GÜRYAY:
Döviz yükselmeye şimdi başladı. Döviz borcu olanlar ve geliri TL olanlar yakında sıkışmaya başlayacak. Herhalde demek istediği budur. Gerek iş insanları olsun gerek halktan insanlar olsun. Artı yurt dışına ithal bağımlı bir ülkeyiz. Her şeyi döviz ile satın alıyoruz, pahalılık, enflasyon… Yani sonuçta şu anda sinyallerdir, daha krize girmedik. Bir önlem alınır, alınmaz onu da çok bilemiyorum.

• Önlem alınamaz mı?
• Erdal GÜRYAY:
Çok zor. Bizim için çok zor. Her şeyden önce para bizim olmadığı için önlemler paranın değerini korumak için Türkiye tarafından alınacak. Ama TL’nin ne kadar değer kaybetmesini önleyecek, şüphem var. Çünkü önümüzdeki ay da FED’in toplantısı var ve faiz artırımı var.  2017’de de çok sık faiz artırımı olacağı gibi bir sinyal geliyor. Nedenleri de şudur; ABD’nin yeni seçilen başkanının programında mali politikalarla büyüme hedefi var. Yani bütçe… Devlet bütçesinin açıklarının artacağı, devlet borçlanmasının artacağı, bunun enflasyon yaratacağı, enflasyonu dizginlemek için de faizlerin yükseltilmesi gerekeceği beklentisi var. Aralık ayında FED faiz artıracak, bu kesin. Ama Trump’ın bu genişletici mali politikaları nedeniyle 2017’de de FED’in 3 veya 4 defa daha faiz artırımına gitme beklentisi var. Bir ülkenin parasının faizleri arttığı zaman diğer ülkelerin paralarına göre değer kazanıyor. TL değer kaybedecek. TL’nin değer kaybetmesi tekrar TC Merkez Bankası’nın faiz artırımını gerektirecek. Bu da zincirleme bir etki meydana getirecek.

• Döviz yükseldiği zaman akıllara gelen bir diğer nokta ise özel okulların, üniversitelerin, ev kiraları gibi bazı alanların döviz üzerinden ödenmesi… Bu noktada da hep ‘hükümet önlem alsın’ algısı oluşuyor. Hükümet belli başlı ana noktalarda önlem alabilir mi?
• Erdal GÜRYAY:
Serbest piyasada hükümetin ne kira ne fiyat belirleme şansı yoktur. Bunu yapmaya çalışırsa her şey kayıt dışı olacak. Yani diyecek ki; kiraları sabitledim, bu kadar olacak. Kira sözleşmesi yapılacak ama ekstra parayı elden alacak. Bunu önlemek kolay değil. Küçük ülke olmamıza rağmen kolay değil.

• Döviz konusunda elimizden bir şey gelmiyor, peki ‘ah vah mı’ çekeceğiz, ne yapacağız?
• Erdal GÜRYAY:
Bir kere para politikası aracın yoktur. Bu bitmiştir. Kendi paran olmadığı için para üzerinde hiçbir politika uygulayamazsın. Mali politikalar var elinde, e onu da uygulayamazsın. Zaten bütçen açık veren bir ülke ve başka bir ülke tarafından açığın kapatılıyor. Ne kaldı elimizde? Neredeyse bunu önleyecek politik araç KKTC otoritelerinin elinde yok, yok.

• Bireysel olarak insanlara bu durumda ne tavsiye edersiniz?
• Erdal GÜRYAY
: Borçlanacaksanız kazandığınız para biriminden borçlanın. Bunun ötesinde çok kolay da tavsiye vermek doğru değil.

• Şimdi döviz borçlarının TL’ye dönüştürülmesi var. Bu doğru mu?
• Erdal GÜRYAY:
Zaten uçtu uçacağı kadar… TL’ye çeviriyorlar borçlarını anlıyorum ama TL’nin ne olacağını bilmiyoruz. TL faizlerinin artması söz konusudur. Nedeni de şu; TL’nin değer kaybetmesini önlemek için Türkiye’nin elindeki en büyük koz faiz artırımıdır. Faizler arttığı zaman da TL faizleri artacaktır. Yani bu olay zincirleme bir etki yapıyor. Birini değiştirdiğiniz zaman diğerini bozuyorsunuz. 2017 zor bir yıl olacak gibi görülüyor. 

• Öngörüleriniz çok karamsar, iyimser bir tablo hiç mi yok?
• Erdal GÜRYAY:
Aman öldük, bittik demiyorum. Ama 2017 zor bir ekonomik yıl olacak. Öyle görülüyor. Trump devraldığı zaman koltuğu bu söylemlerini ne kadar hayata geçirecek bilmiyoruz. Ama bahsettiğim zincirleme etki devam edecektir. Genişletici mali politikalar enflasyon yaratıcıdır. Enflasyonu önlemek için FED faiz artıracaktır. FED, faiz artırdığı zaman dolar değer kazanacak, diğer ülke para birimleri değer kaybedecek. Bunu önlemek için o ülkelerin Merkez Bankaları faiz artıracak. Öyle bir çemberdir. Bunu önlemenin yolu KKTC olarak sıfıra yakındır. Türkiye için de çok kolay değildir. Çünkü Türkiye’de de ciddi yapısal sorunlar vardır.
Yapısal sorunlarını çözmeden Türkiye  elinde birçok politik araç olmasına rağmen çok fazla da bunu değiştirecek gücü yoktur. Elinde araç vardır, para politikası var, mali politikası var ama yapısal sorunları duruyor. Dışa bağımlı büyüme, cari açıkla büyüyor Türkiye, dışarıdan para gelmezse Türkiye büyümez. Büyümeyen bir ülkenin de ne kadar uygularsanız uygulayın ne para politikası, ne mali politikası fazla bir etki yaratmaz. Dışa bağımlıdır. Dışarıdan para gelmesi için de iyi faiz vermeniz gerekir. Eğer ABD iki veriyorsa faize, siz dört vermek zorundasınız, parayı çekebilmeniz için. 4 verdiğiniz zaman da sizin cari açığınız büyüyecek. Cari açık büyüdük sonra bağımlılığınız artacak, paranız değersizleşecek. Yani sonu yok bunun. Türkiye’nin oturup yapısal sorunlarını tek tek önüne koyup bunları çözmesi lazım. En büyük yapısal sorunu cari açığıdır. Bir miktar düşürmelerine rağmen halen yüksektir. Eğitimi de bilim, araştırma temelinde kurmazsa Türkiye, bütün Türkiye’yi üniversite eğitiminden geçirseniz, olmaz. Üniversite mezunu olmak değildir mesele… Araştırma, geliştirme, patent alma…  Güney Kore öyle büyüdü. Evet, eğitime önem verdi ama eğitimden sonra da bu insanların yenilik yapmasına öncülük etti. Bunun için finansman lazım. Ama Türkiye’de böyle bir şey göremiyoruz.
Türkiye’de yüzde 11 civarı işsizlik var. Genç nüfus arasında yüzde 25’lere dayanıyor. Bunu önleyecek politika da yok.

• KKTC Bütçesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
• Erdal GÜRYAY:
Bizim bütçe klasiktir. Bir önceki yılı alıp, belli bir oranla çarpıp aynısını koyarlar önümüze. Bütçede derin bir analiz, ihtiyaç analizi yok. Enflasyon kadar pat, pat… Zaten bütçenin yüzde 80’ni maaş ve ücretlerdir. Bunun ne planını yapacaksın ki? Bu devlet yatırım yapmıyor. Çünkü  yatırımları TC’ye devrettik. Bizim bütçenin politik bir araç olma, ekonomik araç olma gibi bir derdi de yoktur. Zaten hükümetlerin tek performans göstergesi nedir biliyor musunuz? Maaş ödeme, teşvik ödeme… Maaş ödedi mi tamamdır o hükümet. Performans göstergemiz bu. Ekonomi ne kadar büyüdü, işsizlik… Böyle bir göstergemiz yoktur.  
Maaş, teşvik ödendi mi başka derdimiz de yok. Ama bunu dert etmesi gereken politikacılardır. İnsanlara yol göstermesi lazım, o da yok.

• Son olarak vurgulamak istediğiniz?
• Erdal GÜRYAY:
Biz aslında işte insanlar ne yapacak diyoruz ama işletmeler de ne yapacak sormamız lazım. Bankalar örneğin. Şimdi kredi verdiği insan bankaya geri ödeme yapamadığı zaman bankalar da sorun yaşar. İthalatçı firma ne yapacak? Hepsi sorun. Sadece borcu olan insanlar etkilenmiyor. Bunun zincirleme etkisi var. Bir bankanın 10 büyük müşterisi ‘ben ödeyemiyorum’ derse,  o banka zora girer ve bu bütün bankalar için geçerlidir.
İthalatçı firma malını dolar 2.70 iken dağıttı, şu an geri ödeyecek 3.30’dan. Nasıl ödeyecek? Bütün karı gitmiştir. Üstüne zarar da etmiştir.
Hem insanlar hem tüm sektörler etkilenecek. Bunu önlemek zor KKTC otoriteleri için… Zaten böyle bir dertleri de yok. Halbuki hemen kriz masasının oluşması lazımdır. Tek tek sektörlerin ve kişilerin nasıl etkileneceğinin tanımlanması lazımdı. Ne yapabilirizi ve biz ne yapmalıyızı Türkiye’den ne isteyeceğimizi de düşünmemiz gerekirdi. Be arkadaşlar biz sizin paranızı kullanırız sizden dolayıdır, bu konuda bir şey yapalım diyebilmemiz gerekir. Ama yok.

• Biz bir şey yapmak için krizi mi bekliyoruz?
• Erdal GÜRYAY:
Evet çünkü alıştık ona. Çünkü bizim politikacılarımız gidip de bir şeyi anlatma yeteneğine de sahip değil galiba. İlla ki yola birilerini dökecekler ve diyecekler ‘gördünüz işte yoldadırlar, bir şey yapın’. Gidin anlatın derdinizi ama yok.

 

Bu haber toplam 2802 defa okunmuştur