1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. ‘Barikatları aşmak için BEKLEMEYELİM’
‘Barikatları aşmak için BEKLEMEYELİM’

‘Barikatları aşmak için BEKLEMEYELİM’

Bir grup Kıbrıslı Türk ve Rum, Karpaz’dan Baf’a bisiklet sürecek. Cuma sabah Karpaz’dan hareket eden grup, yaklaşık 400 kilometre pedal çevirecek

A+A-

Bisikletlerle bariyerleri aşacaklar


Ödül Aşık ÜLKER

   Bir grup Kıbrıslı Türk ve Rum, Karpaz’dan Baf’a bisiklet sürecek. Cuma sabah Karpaz’dan hareket eden grup, yaklaşık 400 kilometre pedal çevirerek, Kaleburnu, Kumyalı, Kaplıca, Alagadi, Girne, Güzelyurt, Kalopanayiotis, Psokas, Lysos güzerhagını takip edip 26 Nisan Cuma gün Akama/Baf’a ulaşacak.

   Aktivist, Proje Yöneticisi, Eğitmen, Yazar, Çevirmen Aydın Mehmet Ali ve Hackney Cypriot Association Başkanı Andreas Michaelides, yola çıkmadan bu yıl dördüncüsünü yapmakta oldukları “Bisikletlerle Bariyerleri Aşmak” (Cycling Across Barriers) hakkında Yenidüzen’e konuştu.

   “Barışı insanlar yapar, bunun için bir araya gelmemiz, birlikte çalışmamız lazım” diyen Aydın Mehmet Ali, “Kıbrıs bölünmüş bir ada, ancak bu sadece hayali olan ve kimseye yarar sağlamayan bir bölünmüşlük. Bariyerleri aşmak için beklemeyin...” dedi.

   Michaelides de, Kıbrıslı Türklerle Rumların 1976 yılından beri Hackney Cypriot Association’da birlikte çalıştıklarını, özellikle iki tarafın milliyetçilerinin baskılarına karşı mücadele ettiklerini anlattı. Başarı için insanların sürece dahil edilmesinin önemine de vurgu yapan Michaelides, “Eğer birşeyi başarmak istiyorsanız, birlik, bütünlüğe ihtiyacınız vardır. Bence siyasiler, liderler insanları süreçlere dahil etmezse, sonucu onlara kabul ettiremezler. 2004’te de bu olmuştu” diye konuştu.

   Farklı milletlerden bireyler da Karpaz’dan başlayan bisiklet turunda gruba katıldı. Aydın Mehmet Ali ve Andreas Michaelides, Akama’da bitecek tura katılmak isteyenlerin 0533 860 61 74 ve 00357 96576235 numaralı telefonlarından onlara ulaşılabileceğini belirtti.

Michaelides: “Milliyetçiler Kıbrıslıların bir arada olmasını istemedi”

• Soru: Öncelikle sizin hikayenizi dinleyebilir miyiz, Londra’ya ne zaman, neden gittiniz?
• Michaelides:
62 yılında İngiltere’ye üniversite eğitimi için gittim. Sonrasında evlendim, çocuklarım, torunlarım oldu. 1976 yılında, Yunan darbesi ve Türkiye’nin işgalinden sonra, Hackney’de Hackney Cypriot Association adlı bir örgüt kurduk. Esas amaç iki toplumla ve tabi diğer Kıbrıslılarla, Maronitlerle, Ermenilerle çalışmaktı. Ayrıca Türkiye’den gelen bazı insanlarla, Kürtlerle de çalıştık. Çoğunluk Kıbrıslılardı. Gerçek bir mücadele verdik. Her iki tarafın milliyetçileri karşı çıktı özellikle Kıbrıslıların bir arada olmasını istemediler. Milliyetçi sağ kesim bizim birlikte çalışmamızı istemiyordu. Mücadele ettik. Derneğin hem çalışanları, hem yönetici kadrosu iki topluma mensup kişilerden oluşuyordu. O zamandan beri çalışmalarımıza devam ediyoruz. Hackney Cypriot Association’da gönüllü veya ödenekli olarak çalışan gençlerin bazıları adaya döndü, aynı ideoloji ve prensipleri devam ettiriyorlar.
• Mehmet Ali: Ben 1963’te Amerika için burs almıştım. Kıbrıs’ta 63-64 yıllarındaki kavgalar nedeniyle annem “geri dönme, tecavüze uğrarsın, yolda giderken kaybolursun, öldürülsün. Londra’ya teyzene git” dedi. Teyzemi tanımıyordum, hiç karşılaşmamıştık ama Londra’ya gittim. Lise eğitimim yarım kalmıştı, liseyi Londra’da bitirmek durumunda kaldım, sonrasında üniversite ve devamı geldi.

Mehmet Ali: “Barışı insanlar yapar

   Biz Andreas’la 40 yıldan uzun bir zamandır birbirimizi tanıyoruz ve birlikte çalışıyoruz. Lise sonrası kolejlerde öğretim görevlisi olarak çalışıyordum ve gençleri bir araya getiriyorduk. Bazı şeyler kolay olmadı. Kıbrıs Türk toplumunun sağ kanadı benim Kıbrıslı Rumlarla çalışmamdan hoşlanmadı. Hatta sol kanattan bile “neden Kıbrıslı Rumlarla bu kadar göstere göstere çalışıyorsun, arkadaş olabilirsin, çok göstermeden çalışabilirsin” gibi yaklaşımlar oldu. Üstümde önemli bir baskı vardı. Ama barışı insanlar yapar, bunun için bir araya gelmemiz, birlikte çalışmamız lazım. Yani bu bilinçli bir tercihti.
   Ben, o dönemlerde birleşme ve birliktelik konusunda çekinmeden konuşan tek Kıbrıslı Türk kadındım. Kıbrıs’ta Kıbrıslı Türk kimliği ile ilgili konferans bile düzenleyemediğim zamanlar oldu, o konferansı 1986’da Londra’da yaptım ve genç entellektüelleri oraya davet ettım. Sonrasında “Edebiyatta Kıbrıslı Türk Kimliği” kitabını hem İngilizce, hem de Türkçe olarak yayınlattım. Kıbrıs’ta da pek çok projelerim oldu. Bazı projelere benim yeni Kıbrıslılar olarak tanımladıklarımın çocukları da katıldı. Bu tür şeyler insanların duymaktan pek hoşlanmadığı şeyler. Bazı projelere asker, polis müdahale etti, projeyi kapatmaya çalıştılar. Kısacası benim bariyerlere karşı sürekli bir mücadelem var. Fiziksel bariyerler yanında beyinlerdeki bariyerler de var. Çalışmalarım hep bunlarla ilgili oldu. İnsanların bana ne olduğum ve olmadığım, hangi kimliğe ait olduğum, nerede yaşamam, ne yapmam ve ne yapmamam gerektiğini söylemelerine hep karşı durdum. Dedem benim terzi olup, kocamın ve çocuklarımın kıyafetlerini dikmem gerektiğini söylerdi. Ben “hayır, ben okuyacağım” demiştim.

 

Mehmet Ali: “Denktaş engellemişti”

• Soru: (Aydın Mehmet Ali’ye) Sanırım 2010’da adaya geri döndünüz?
• Mehmet Ali:
Aslında Londra’da yaptığım çalışmaları ve projeleri Kıbrıs’a taşımaya başladım. Pek çok proje yaptım. 2002 ve 2003 yıllarında aileler için ilk bisiklet turu projelerini yürüttüm ve bunların en çarpıcı özelliği 4 yaşından 80 yaşına kadar değişik yaş gruplarından bisikletçilerin katılmasıydı, dede-torun katılanlar oldu örneğin. 2003 yıllarında Mağusa’da sınırı geçen ilk bisiklet projesini yürüttüm ve Derinya’ya genç bir kişinin sopalarla öldürüldüğü yere barış bayrağı taşıyarak gittik. Sembolik bir jest olarak oraya gitmek istedim. Kısacası 2000’li yıllarda Kıbrıs’ta projeler yapmaya başladım. Eğitim alanında yaptığım çalışmalar nedeniyle sistem hakkında da bilgim vardı. Eğitimci olarak eğitim alanında da Londra’da pek çok proje yaptım. Çok kültürlülük, iki dillilik ve ırkçılık karşıtı tecrübelerimin bazılarını Kıbrıs’a getirmek istedim. O dönemde, 1997’de Mehmet Ali Talat ile konuşuyordum, beni danışman olarak davet etmek istemişti ancak Denktaş bunu engellemişti.

Michaelides: “Konuşuluyor, güven artırma için bir şey yok”

• Soru: 2010 yılında 7 kişilik bir ekiple Kıbrıs’ta bariyerleri aşan ilk bisiklet etkinliğini yaptınız. Bu tarz bir etkinlik yapma fikri nasıl ortaya çıktı?
• Michaelides:
Aydın’ın Mağusa’daki dairesine ziyarete geldiğimizde Kıbrıs’a bakarken, bir bölünmüşlüğün üstünde durduğumuzu, ülkemizi çocuklarımız için, çocukken yaşadığımız gibi tecrübe etmek istediğimizi konuştuk. “Neden bisikletle bir uçtan diğer uca gitmeyelim” diye düşündük. “400 kilometre, şaka yapıyoruz herhalde” dedik ama harekete geçtik, rotayı çıkardık. Bize katılanlar da oldu ve yaptık. Olağanüstü, sıradışı bir şeydi. Bunun insanlarla buluşmak için ilginç birşeye dönüştüğünü gördük. Ekoloji, bisiklet, insanlar... Kişisel olarak ben, siyasi durumu pek analiz etmeyen biriydim. Bu konuda hep konuşulduğunu ama güven artırma için birşey yapılmadığını gördüm. Buna ahkam kesmek diyebilirim. Bu sizi bir yere götürebilir, ama insanları sürece dahil etmezseniz, onlara sorma noktasına gelince gerekli desteği alamazsınız.

Mehmet Ali: “Adanın bütünlüğü için içsel bir isyan”

• Mehmet Ali: Benim için bisiklet projeleri çok önceden başladı. Ben zaten sürekli bisiklet sürüyorum. Hem kuzeyde, hem güneyde bisiklet sürüyorum. Gazetelerde ada genelinde bisiklet turlarıyla ilgili haberler okuyordum ama aslında onların hiçbiri ada genelinde değildi, ya sadece kuzeyde ya da sadece güneyde yapılıyordu. Bu şizofrenik durum çok dikkatimi çekmişti çünkü sadece adanın yarısında dolaşıyorlardı.
   Ne zaman yeni bir geçiş noktası açılsa, oradan geçmek benim için engellenemez bir istek, tutku gibi oldu. Bu belki de adanın bütünlüğü için içsel bir isyan. Andreas ve Sabrina geldiğinde, bu tür bir bisiklet turu yapmayı düşündüğümü söyledim, onlar da “hade birlikte yapalım” dediler. Bu harika birşeydi.

 

Kıbrıs’a hiç gelmemiş Kıbrıslı gençler...

• Soru: “Bisikletlerle Bariyerleri Aşmak” etkinliğini bu yıl dördüncü kez yapıyorsunuz. Bu yılki organizasyon hakkında bilgi verir misiniz?
• Michaelides
: 2010 yılında 7 kişiyle başlamıştık. Bu yıl Londra’dan 16 kişi geldi. Tur sırasında  Kıbrıs’ta değişik aşamalarda bize katılacak gruplar da olacak. Bu artık her yıl yapılan bir etkinliğe dönüşüyor. Bu yılki etkinlikte geçmiş senelere göre farklı bir durum da var, daha önce Kıbrıs’a hiç gelmemiş Kıbrıslı gençler de Londra’dan gelip bisikletleriyle bize katıldı. Kökleri Kıbrıs’tan, anneleri veya babaları Kıbrıslı. Açıkçası etkinlik sonunda gençlerin bu geziden ne çıkaracaklarını, onların tecrübelerini merak ediyorum. Onların nasıl bir ada istediklerini merak ediyorum. Bizim için insan unsuru çok önemli...

Michaelides: “Ana fikir birliktelik”

• Soru: Kıbrıs’ın geleceğiyle ilgili ne söylemek istersiniz?
• Michaelides:
Sloganlarımızdan biri “Kıbrıs birlikte pedal çeviriyor” yani ana fikir birliktelik. Güveni artıralım, birbirimizi tanıyalım ve geleceği birlikte tartışalım. Eğer buradan başlarsak ve insanlar baştan itibaren sürece dahil olursa başarırız. Ayrıca çözüm çok hızlı olmazsa, etkinlik devam etmeli, insanlar buluşmaya devam etmeli. Londra’da “Diğer tarafla buluş” diye bir kültürel etkinlik yaptık. Yüz kişi geldi ve çok duygusal bir etkinlikti. Kıbrıslı Rum bir genç bir spor salonunda tartaklandığını ve spor salonunun sahiplerinin kendisini koruduğunu ve sorunu çözdüğünü, onların Kıbrıslı Türk olduğunu gözlerinde yaşlarla anlatmıştı.

Mehmet Ali: “Değişim risk almaktır”

• Mehmet Ali: Ben olaya farklı bakıyorum, çözüm diye bir şey yok. Kıbrıslılar aslında çözüm yerine anlaşma kelimesini kullansalar daha uygun olur. Anlaşma, oturup anlaştığınız ve gerektiğinde, istediğiniz zaman düzenleme imkanınız olan  ir şeyi r. “Kalıcı çözüm arıyoruz” dediğiniz zaman imkansız bir görev gibi oluyor. Politikacılar da hoşlanmadıkları bir şey olduğu zaman boşverip, görüşmelerin neden ileriye gitmediğinin bahanelerını arıyorlar, Kıbrıslılar kolayca anlaşabilecekleri bir pozisyon bulmama yönüne eğiliyorlar. Bu çok üzücü ama gerçek. Bu gerçek özellikle parti siyasetinden uzaklaşan gençleri çok etkiliyor. Bence gençler hala politik, hala dünyayı değiştirmek istiyorlar, katkı yapmak istiyorlar. Bunun pek çok örneği var. Kıbrıs’ta da bazı şeyler değişmeye başladı, insanlar kararlarının sorumluluğunu almaya başlamalılar. Genelde birilerini suçlama eğilimi var, Amerika değilse, Rusya’dır, o değilse Türkiye’dir, o değilse Yunanistan’dır veya “Rumlar yaptı”, “Türkler yaptı” gibi. Örneğin, Kıbrıslı Türkler arasında genel bir söylem var, “Rumlar Annan Planı’na ‘hayır’ dedi”. Ama öyle değil, %30 Annan Planı’na “evet” dedi, neden bunu konuşmuyoruz? Korkuyorlar, Kıbrıslılar değişimden korkuyorlar? İstediklerini söylüyorlar ama risk almıyorlar. Değişim risk almaktır, hesaplanmış, ölçülmüş risk. Aksi halde şimdiki çıkmaz surer ve buna sıkışırsınız. Yaptığımız küçük şeylerle, insanlara başkalarının anlattıklarını dinlemek yerine kendilerinin tecrübe etmelerine olanak veriyoruz.
• Michaelides: Londra’da yaşayan biri olarak, buradaki Kıbrıslılara onlar için çözümün ne olduğunu söylemem çok zor. Çünkü ben yaşamıyorum. Ama yine de 40 yıldır, belki de daha uzun bir zamandır, takip etmediğimiz bazı belirli prensipler var. Eğer  ir şeyi başarmak istiyorsanız, birlik, bütünlüğe ihtiyacınız vardır. Bence siyasiler, liderler insanları süreçlere dâhil etmezse, sonucu onlara kabul ettiremezler. 2004’te de bu olmuştu.

• Soru: Son olarak ne söylemek istersiniz?
• Michaelides:
Bu yıl bizi destekleyen Home for Cooperation, Magem, Myside radio, KTAMS, PEO’ya teşekkür ediyoruz. Ayrıca derneğin yaptığı çalışmaları, projeleri yürütmek için https://www.givey.com/hackneycypriotassociation linkinden bağış topluyoruz, destek olmak isteyenler bize oradan katkı yapabilirler.
   Bisikletle yapacağımız tura isteyen herkes katılabilir. Başından sonuna kadar bizimle olmak durumunda değiller, istedikleri kadar bizimle olabilirler.

• Mehmet Ali: Önceki yıllarda bizi destekleyen ama dile getirilmemiş pek çok kişi de var. Örneğin ilk yıl, bir köyden geçerken kahve, çay içecek bir yer aradık ama yoktu. Köylüler bizi evlerine davet ettiler, köyden pek çok kişi geldi, Kıbrıslı Türkler de vardı, bazen yerleşik diye tanımlanan yeni Kıbrıslılar da. yerleşik kelimesini onlar kendilerini tanımayana kadar kullanmak durumunda kalıyorum, Çok güzel bir dialog oluştu, bazıları ilk defa Londra’dan gelen insanlarla karşılaşıyorlardı. Arabalarla değil, bisikletle seyehat etmemiz onları çok şaşırttı. Sadece konsept, bir grup bisikletçinin köyden geçmesi bile onlar için çok ilginçti. Bir başka gün Girne’den geçerken gecelemek için bir otele davet edildik. Bu tür beklemediğimiz güzel gelişmeler de oldu. Kıbrıs bölünmüş bir ada, ancak bu sadece hayali olan ve kimseye yarar sağlamayan bir bölünmüşlük. Bariyerleri aşmak için beklemeyin...

Fotoğraflar: Birol BEBEK

Bu haber toplam 3540 defa okunmuştur