1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. “Yumurtayı tane ile alan var, ekmek, su ve süt dışında alışveriş yapan yok”
“Yumurtayı tane ile alan var, ekmek, su ve süt dışında alışveriş yapan yok”

“Yumurtayı tane ile alan var, ekmek, su ve süt dışında alışveriş yapan yok”

Lefkoşa'da esnaf kan ağlıyor. Birçoğu kapıya kilit vurdu, kalanlar ise kendi borcunu ödeyemeyecek durumda…

A+A-

Devrim DEMİR

Ülkede yaklaşık 1 yıldır etkisini sürdüren COVID-19 nedeniyle sadece büyük işletmeler değil, küçük işletmelerde nasibini aldı.

Salgın belirsizliği nedeniyle birçok küçük esnaf kapısına kilit vururken, dağ gibi biriken borçları altında açık kalma mücadelesi veren esnaf dayanacak gücü kalmadığını söylüyor.

Salgının belirsiz seyri nedeniyle Lefkoşa Surlariçi'nde yaşayan çok sayıda aile Türkiye’ye göç ederken, kalanlarda geçim sıkıntısı ile boğuşuyor.

Surlariçi'nde 25 senelik bakkal Adnan Bağışlar ve 10 senedir kahvehane çalıştıran Cuma Demirkapı bölgede ayakta kalmaya çalışan bazı işletmelerden…

YENİDÜZEN, Surlariçi esnafına salgın sürecini ve zorluklarını sordu.

Mahalle arasında küçük bir bakkal işleten 4 çocuk babası Adnan Bağışlar, “İnsanlar artık ekmeğin ucuzunu arar hale geldi, günde iki yumurta alan var. Günü 100 TL ile ya kapatıyorum, ya kapatmıyorum” dedi.

foto-4-017.jpg

Surlariçinde kahve işletmeciliği yapan Cuma Demirkapı, tek gelir kaynağının kahvehane olduğunu söyledi. Demirkapı, salgın öncesi 200 ile 300 günlük kazancı olduğunu son 1 yıldır işletmesini günlük 50 TL kazanç ile kapattığını ifade etti.

bakkal-isletmecisi-adnan-bagislar.jpg


54 yaşında Adnan Bağışlar 4 çocuk babası bakkal işletiyor:

“Bir ekmek satamıyorum… Burada yaşayan insanlar 1 TL bayat ekmeği almayı tercih ediyor”

Lefkoşa-Surlariçi'nde 25 senedir ‘bakkal’ işletmeciliği yapan Adnan Bağışlar, salgın sonrası küçük işletmelerin geldiği son durumu özetledi.

4 çocuk babası Bağışlar, Surlariçi bölgesinin işçi kesimi, alt kesim ve düşük gelirli ailelerin bölgesi olduğuna dikkati çekti. Mart ayından sonra bir daha hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığını ifade eden Adnan Bağışlar, “Aslında açık gibi görünsem de kapalıyız. Günde bir ekmek bile satamayacak duruma geldim, sokaktan geçen insan sayısı en fazla 4. Burada yaşayan işçi kesimi bulduğu bayat ekmeği 1 TL’ye almaya razı olmuş, bu ne yazık hükümetin kocaman bir utancı olsun” dedi.

 

“Üç ay boyunca ekmek satmadım, dağıttım”

4 çocuğunun yanı sıra askerdeki oğlunun eşi ve torununa da baktığını anlatan Adnan Bağışlar, pandemi dönemi devletin tüm açıklamalarını dikkate aldıklarını borçlanarak sigortasını ödediğini ancak 2 bin TL esnaf desteğinden yararlanamadığını dile getirdi.

Yararlanamama sebebini de pandemi dönemi bakkal dükkânının açık olduğu için gerekçe gösterildiğini ifade eden Bağışlar, “Surlariçi ölmüş zaten ben açık olsam ne olmasam ne? Ben pandemi dönemi üç ay boyunca ekmek satmadım, dağıttım. 4 çocuğum var, iş yerimde evimde kira. Ev kiramı son 3 aydır ödeyemeyecek duruma geldim” ifadelerini kullandı.

 

Öğrenci kaçtı, giden işçi gelmedi…

Surlariçi bölgesinin her geçen gün biraz daha yalnızlaştığını sözlerine ekleyen Bağışlar, sokaklarda insan kalmadığını Mart ayında giden öğrencinin ve işçinin bir daha geri dönmediğini söyledi. Gelecek olanın da karantina şartları nedeniyle vazgeçtiğini kaydeden Bağışlar,” Bizim kazancımız öğrenci ve işçi ile dönüyordu. Şimdi kalanlarda veresiye ile ayı döndürmeye çalışırken, biz dağ gibi biriken borçların altında ayakta kalmaya çalışıyoruz. Bizi büyük marketlerle bir tutmasınlar, ben elektriğim çok gelemsin diye bakkal buzluğunu işletmiyorum. Ara sokaklarda açılan bakkalların çoğu kilidi vurdu. Kimsenin dayanacak gücü kalmadı, günde 150 TL ile kasayı kapatırsam seviniyorum.”

 

“Alım gücü bitti, hükümet kendini yönetemiyor”

Adaya 1987 yılında geldiğini ifade eden Adnan Bağışlar, gelmiş geçmiş en kötü yönetimle karşı karşıya olduklarını söyledi. Pandemi sürecini yönetemeyen bir hükümet olduğunu ve bunun zararını halk ile küçük işletmelerin gördüğünü belirten Bağışlar, ”Mart ayından önce günde 100 ekmekten fazla ekmek satarken, bugün 1 ekmeği satamıyorum. Raflar boşaldı, evde tüketiyoruz çünkü artık insanların alım gücü bitti.

Hükümet kendini yönetemiyor, bugün evimin kirasını ödeyemeyecek duruma geldim ve kim bilir benim gibi kaç kişi böyle.

Bizi yönettiğini düşünen şuan ki hükümet sadece ülkeyi değil, aldığı kararlarla Surlar içini de yok etti. Ülke salgından kurtuldu, oteller beslenecek diye ülkeyi hastalığa boğdular” ifadelerini kullandı. 

 

“Hükümet avanta içinde yaşıyor, garibanın 3 bin TL’sine göz dikmiş halde”

Yaşanan belirsizlik nedeniyle kimsenin önünü göremediğini de kaydeden Bağışlar, “Hükümetin tek zaafı Türkiye’den para beklemek. Biraz fedakârlık yapılsa, ülke kimseye muhtaç olmadan kalkınabilirdi. Bu ülkede halkı düşünen hiç kimse yok, Asgari ücret 1 yıldır yükselmedi, piyasayı ucuzlatacağını sarf eden hükümet edenler garibanın aldığı üç bin TL’ye göz dikti. Bu cümleleri sarf eden hükümet avanta içinde yaşadığı için bizim gibileri anlayamaz” dedi. 

 

“Yumurtayı tane ile alan var, ekmek, su ve süt dışında alışveriş yapan görmüyorum”

Ülkedeki sağlık sisteminin de çöktüğüne değinen Adnan Bağışlar, Hastanenin yapıldığını Doktor ve Hemşirenin olmadığını söyledi.

Küçük esnafın artık yolun sonunda olduğunu ifade eden Bağışlar, bakkala giren müşterinin yumurtayı bile tane ile aldığını belirtti.

Bağışlar,” Hükümet edenler bu söylenenlere inanmaz çünkü hangi bakan veya vekil buradan geçip hal soruyor. Ben 25 senelik bir bakkalım ekmek, su ve süt dışında kimsenin alışveriş lüksü kalmadı. Ben belki müşteri gelir ümidi ile sabah 6 da açıyorum, öğlen bazen akşam yemeğimi de burada yiyorum bakkalı kapatmamak için” dedi.


Cuma Demirkapı Surlariçinde kahvehane işletiyor:

“70 TL ile kapatırsam mutluyum”

Surlariçi bölgesinde ayakta kalma mücadelesi veren bir başka işletmeci ise 56 yaşındaki Cuma Demirkapı. 10 senedir kahvehane işletmeciliği yaptığını anlatan Demirkapı, Mart ayında üç ay kapalı kaldıklarını karşılığını alamadıklarını söyledi.

Hayat şartları ve pandeminin zorlukları nedeniyle nefes alamaz hale geldiklerini ifade eden Demirkapı, “Bu kahveden başka bir gelirim yok, can çekişerek elektrik, su ve kirayı ödemeye çalışıyorum” dedi.

 

“Çay kaynıyor ama satamıyorum”

Hayat şartlarının kendilerini çok zorladığını ifade eden Demirkapı, hükümetin de doğru kararlar almayarak, küçük esnafın boğulmasına neden olduğunu ifade etti.

Geçmişe baktığı zaman günde 200 ile 300 TL arasında değişen bir günlük cirosu olduğunu söyleyen Cuma Demirkapı şunları söyledi:  “Artık her şey her geçen gün daha zor. Günde 20 ile 70 TL arası kazanıyorsam mutlu olurum. Kapıdan giren kişi sayısı belli ya iki en fazla 5. İş yerim, evim kira, faturalar geçimim bir tek bu kahvehane. Çay kaynıyor ama satamıyorum. Borcum var, ödeyemeyecek noktadayım ve ben gibi kaç kişi böyle. Pandemi süreci çok kötü geçiyor, sabah burayı açıyoruz elektrik, tüp kullanıyoruz ve bir gider var. Bu giderleri karşılayacak bir gelirimiz yok ne yazık.”

foto-3-019.jpg

Bu haber toplam 3460 defa okunmuştur
İlgili Haberler