1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. “Şiddete razı olma, korkma!”
“Şiddete razı olma, korkma!”

“Şiddete razı olma, korkma!”

B.G, maruz kaldığı şiddeti şu cümlelerle anlatıyor, “Bıçaklandım… Çok ağır darp edildim, beni balkondan aşağıya atmaya çalıştı, polis eve girerek beni kurtardı. Yeniden hayata başladım, asla korkmayın…”

A+A-

Ayşe GÜLER

Yeniden hayata tutunan, mücadeleyi bırakmayan, 42 yaşında güçlü bir kadının öyküsü, B.G’nin anlattıkları…

1.5 yıl boyunca hem sözlü, hem fiziksel şiddete maruz kalmış, hayatla ölüm arasındaki o ince çizgiyi yaşamış ama karanlıktan aydınlığa çıkmayı başarmış, 2 çocuk annesi…

Şiddeti normalleştirmemeyi, ‘sessiz çığlık’ olmak yerine konuşmak gerektiğini vurgulayan B.G, maruz kaldığı şiddeti şu cümlelerle anlatıyor, “Bıçaklandım… Çok ağır darp edildim, beni balkondan aşağıya atmaya çalıştı, polis eve girerek beni kurtardı. Yeniden hayata başladım, asla korkmayın…”

Gördüğü şiddet nedeniyle bir süre hastanede tedavi görerek, 6 ay kadın sığınma evinde yaşayıp, ardından da kendine yeni bir hayat çizen B.G, zaman zaman gözleri dolsa da şöyle diyor “Hayatınızdaki bir kişi böyle bir şey yaptıysa, bunu her zaman yapacaktır. Bir kez şiddetle karşılaştığınızda, son olmaz, devamı mutlaka gelir…”

Bu süreçte yaşadığı en acı noktanın da şiddetin normalleştirilmesi olduğuna vurgu yapıyor…

B.G’nin ağzından dikkat çeken şu cümleler de süzülüyor: “Bana bunları yapan dışardan bakıldığında, ‘modern’ görünen bir erkekti. Finlandiya vatandaşı, dünya mutfaklarında şef… ‘Yok yapmaz’ dersiniz ama öyle değil. Şiddete en beklenmedik kişiler başvurabiliyor…”

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü haftasında, B.G maruz kaldığı şiddeti, bu süreçte nasıl yeniden hayata tutunduğunu YENİDÜZEN ile paylaştı.

İşte B.G’nin hikayesi…

“Bıçaklandım… Çok ağır darp edildim, beni balkondan aşağıya atmaya çalıştı, polis eve girerek beni kurtardı”

1.5 yıllık evliliğinde şiddete maruz kaldığını anlatan B.G, “Öncesinde sözlü şiddetle başladı, sonrasında ben her şeyi kabul etmeye devam ettikçe, iş büyüdü” dedi.

Neler yaşadınız, neler oldu?

“Çok uzun yılların ardından bir evlilik kararı aldım. Lise aşkımdı... Yurt dışında, Finlandiya’da yaşıyordu. Güzel hayallerle yapılan bir evlilikti… Uzun bir hikayemiz yoktu… Direkt evlilik teklifi ile gelmişti. Ben de kabul etmiştim. Ailem karşı çıkmıştı, onları dinlememiştim.

Hem Finlandiya’da hem de Türkiye’de evlendim. Evliliğimiz 1.5 yıl sürdü. Sonrasında ufak tefek iteklemeler, kıskançlıklar başladı. Öncesinde sözlü şiddetle başladı, sonrasında ben her şeyi kabul etmeye devam ettikçe, iş büyüdü… Akabinde fiziksel şiddet başladı. Evli olduğum süre boyunca sözlü, fiziksel şiddete maruz kaldım. Bu arada dışardan bakıldığında, ‘modern’ bir erkekti. Finlandiya vatandaşı, dünya mutfaklarında şef… ‘Yok yapmaz’ dersiniz ama öyle değil. Şiddete en beklenmedik kişiler başvuruyor.”

1-3.jpg

 

Kıbrıs’a ne zaman geldiniz?

“Adadan bir iş teklifi gelmişti. Geçtiğimiz yıl, tarihi hiç unutmuyorum, 12 Eylül günü adaya gemi ile gelmiştik. Girne’de bir eve yerleştik. Geldiğimiz günün öğleden sonrası, onun işiyle alakalı birinden dolayı beni sürekli olarak uyarmaya başladı.  Ben de ‘artık yeter’ dedim. Olay, bir anda kavgaya dönüştü. Bıçaklandım… Çok ağır darp edildim, beni balkondan aşağıya atmaya çalıştı. Yemek yaptım bıçağı alıp, vücuduma sapladı. Yumruklar… Komşular sesleri duydu, polis evin kapısını kırarak içeri girip, beni kurtardı… Çok, çok büyük bir şiddet olayıydı… Olayın üzerinden 13-14 gün geçtikten sonra kafamın üzerindeki hematomları fark ettim… Olabilirmiş gibi, hayatımda şiddeti normalleştirmiştim. Türkiye’de, adaya gelmeden 1 hafta önce çok büyük bir avizeyi kafama fırlatmıştı. Omzumdan aşağıya çarptı. Polisi aradım, aile içi şiddet merkezine götürüldük. 1-1.5 saat polisler ikimizle de ayrı ayrı konuştular. Bizi orada zorla barıştırmışlardı. ‘Yeni evlisiniz, olur böyle şeyler’ diyerek bizi eve göndermişlerdi. Buraya geldiğimizde aynı gün, yine şiddetle karşılaştım…””

 

Sizi Girne’deki evde, polisler mi kurtardı?

“Evet, beni polisler kurtardı. Hastaneye kaldırıldım, o da tutuklandı. Bir süre hastanede kaldım, ifadem alındı. Sonrasında kaldığımız eve geri döndüm. Yeniden polise gittim. Polis merkezinde bana Kadın Sığınma Evi’nden bahsettiler. Onlarla iletişime geçtim, beni gelip Girne’den aldılar. Sonrasında cezaevine gönderildi. Ardından da ülkeden deport edildi.”


“Bir kez şiddetle karşılaştığınızda, son olmaz, devamı mutlaka gelir…”

“Aslında, şunu unutmamak lazım; hayatınızdaki bir kişi böyle bir şey yaptıysa, bunu her zaman yapacaktır” diyen B.G, “Bir kez şiddetle karşılaştığınızda, son olmaz, devamı mutlaka gelir…” şeklinde konuştu.

Sığınma evinde ne kadar kaldınız?

“6 ay oradaydım. Psikolojik destek aldım. Ücretsiz avukat desteği de sağladılar. Gerek polis, gerek Kadına Sığınma Evi yetkilileri bana çok iyi davrandılar.”

 

Orada nelere tanıklık ettiniz?

“Bir sürü ibretlik hikaye vardı. Ama biz orada güvendeydik. Kadınların bu şiddeti ilk kez yaşamadığını fark ettim. Defalarca şans verip, hem çocukların hem kadınların aynı şiddete maruz kaldığını gördüm. Aslında, şunu unutmamak lazım; hayatınızdaki bir kişi böyle bir şey yaptıysa, bunu her zaman yapacaktır. İlk olduğunda, son olmaz, devamı mutlaka gelir…

 

En acısı da şiddeti bu denli normalleştirme değil mi?

“Aynen öyle… ‘Hadi ya, küfür edebilir, o sana vurmak istememiş’ deniliyor. Böyle bir şey olabilir mi? Ben Türkiye’deki polisten bu yönde hiç destek alamamıştım. Adaya geldiğimde aslında bunun yapılamayacak bir şey olduğunu, yaşadığım şiddet olayı sonrasında polislerin tavırlarından gördüm. Ben cahil bir insan değilim. Üniversite mezunuyum, master programımı tamamladım. Kendime olan inancımı o kadar bir yitirmiştim ki… Öyle sindirilmiştim ki… Kendi ülkemde bile gördüğüm şiddetle ilgili ‘Olabilir, kadın biraz idare edebilir’ noktasına dönmüştü. Adada kadına şiddete karşı olan duruş, destek, hayatımı geçirdiğim Türkiye’de yapılmadı. Nice kadın, bu şekilde ölüyor. Belki, buraya gelmeseydim, ben de ölecektim.”


“Mutlaka yardım istesinler, asla korkmasınlar…”

B.G, şiddet gören kişilere, “Çok zor görünüyor ama öyle değil… Kendimize inanmalıyız. Mutlaka yardım istesinler, asla korkmasınlar…” mesajını verdi.

Ayrılmayı hiç düşünmediniz mi?

 “Üzerime yapılan borç nedeniyle ayrılamamıştım… Onun kredi notu çok düşüktü, benim değildi. O nedenle bir kredi çekmiştik. Hala bu borcu ödüyorum. Ekonomik durumum yoktu, beni çalıştırmamasından dolayı ayrılamamıştım. Herkesin şiddete desteği olduğu zaman kendinizi o kadar güçsüz hissediyorsunuz ki… ‘Şiddet, olabilir’ diye düşünüyorsunuz… ‘Benim hayatım bu, böyle devam edecek’ diye kabulleniyorsunuz. Ama o kadar insanlık dışı ki…”

1-5.jpg

➣ Ailenizin şiddetten haberi ne zaman oldu?

“Ailesi de bu şiddeti normalleştirmişti. Ben aileme karşı çıkarak evlenmiştim. O nedenle de şiddet olaylarından haberi yoktu. Bu kadar büyük bir hata yapmanın verdiği utançla, aileme de gitmemiştim. Aslında en büyük hatayı orada yapmıştım… Burada ölümle burun buruna geldiğimde, haberleri oldu. Ben, onun 4’üncü eşiymişim. Bir eşinin kaburga kemiklerini, diğer eşinin kolunu kırmış. 1 yıl başka bir kadına şiddet uygulandığında hapse girmesiyle ilgili hakkında karar varmış. Ben polis merkezine gittiğime o nedenle benim şikayetçi olmamamı istediler. Benim bunlardan haberim yoktu.”

 

Boşanabildiniz mi?

“Hala mahkeme sürecimiz devam ediyor, kendisi kayıp…”

 

➣ Sonrasında sizinle iletişime geçmeye çalıştı mı?

➣ “Benimle yeniden iletişime geçmeye çalıştı. İkamet adresimi öğrenmiş. Tehdit mesajları gönderdi. Adadan ayrılmayışımın sebebi bu… Buraya bir kez daha gelemez…”

 

Buradan şiddet mağduru kişilere nasıl bir mesaj vermek isterdiniz?

“Mucize gibiydi… Yapamayacağımı düşündüm. Kolay değildi. Çok korktum… Asla kabul edilmemesi lazım… Çok zor görünüyor ama öyle değil… Biz sadece kadın değiliz. Biz anneyiz, biz emekçiyiz, biz insanız. Bunu cinsiyetleştirmememiz lazım. Bunu kabul etmek demek, ilerde çocuğumuza da aynı şiddetin uygulanması gerekiyor. Gücümüz içimizde. Kendimize inanmalıyız. Mutlaka yardım istesinler, asla korkmasınlar…”

yd-destek-gorseli-2-897.jpg

Fotoğraflar: Ertuğrul SENOVA

Bu haber toplam 3069 defa okunmuştur