1. HABERLER

  2. ÖZEL HABER

  3. Organ nakli hayata bağlıyor. Toprağa değil, ‘can’ katmaya
Organ nakli hayata bağlıyor. Toprağa değil, ‘can’ katmaya

Organ nakli hayata bağlıyor. Toprağa değil, ‘can’ katmaya

Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’nde yapılan böbrek nakliyle diyalize bağlı yaşamaktan kurtulan Mehmet Ergören ve Cevdet Özgüler, sağlıklı günler için gün sayıyor…

A+A-

Fehime ALASYA

Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’nde yapılan böbrek nakliyle diyalize bağlı yaşamaktan kurtulan Mehmet Ergören ve Cevdet Özgüler, sağlıklı günler için gün sayıyor.

Ergören ve Özgüler’in başarılı ameliyatlarına imza atan ve Devlet Hastanesi’nde 45’nci böbrek naklini gerçekleştiren Üroloji ve Böbrek Nakil Uzmanı Dr. Necmi Bayraktar ise, sağlık politikası gerekliliğine işaret ediyor.

 “Nakillere başlayalı 5 yıl olmadı, Sağlık Bakanı 5 kez değişti” diyen Dr Bayraktar, ‘Ortalama 1 yıl’ görev yapan yöneticilerle bir sistemin kurulmasının zorluğuna vurgu yaptı, “Yöneticilerin iyi niyetinden hiç şüphem yok ama bunun sürdürülebilir hale dönüştürecek yapıyı maalesef henüz oluşturamadık” dedi.

Ergören ve Özgüler’in başarılı ameliyatlarına imza atan ve Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’nde 45’nci böbrek naklini gerçekleştiren Üroloji ve Böbrek Nakil Uzmanı Dr. Necmi Bayraktar ise ‘sağlık politikası’nın gerekliğine işaret ediyor:  “Nakillere başlayalı 5 yıl olmadı, Sağlık Bakanı 5 kez değişti”

Hastalar mutlu…

Ülkede 45’nci kez böbrek nakli gerçekleştiren Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi hekimlerinden Üroloji ve Böbrek Nakil Uzmanı Dr. Necmi Bayraktar, yapılan son nakilde yaşama bağladığı iki hastasıyla birlikte YENİDÜZEN’in sorularını yanıtladı…

16 Ocak’ta iki hastaya yapılan böbrek nakli ile Mehmet Ergören ve Cevdet Özgüler, yeniden hayata tutundu…

Böbrek nakli olarak hayata ikinci kez sağlıklı bireyler olarak başlayan Mehmet Ergören ve Cevdet Özgüler, yaşanan süreci anlatarak çok şanslı olduklarını dile getirdi. Birkaç gün içinde taburcu olmayı bekleyen Ergören ve Özgüler, hiç vakit kaybetmeden geleceğe dair planlar yapmaya başladı.

Bu yaşına dek çok çalıştığını ifade eden Cevdet Özgüler, artık eşiyle birlikte emekliliğin keyfini süreceğini belirtirken, diyaliz makinesine bir daha girmeyecek olan Mehmet Ergören, şimdiden sağlıklı günlerindeki gibi yurt dışı seyahatleri planlamaya başladı…

Doktor Necmi Bayraktar ve ekibinin hayata bağladığı Ergören ve Özgüler’in mutluluğu, doktorlarıyla birlikte çektirdiği hatıra fotoğrafında yüzlerinden okundu.

Yapılan böbrek nakilleriyle iki hastanın hayatına dokunan Üroloji ve Böbrek Nakil Uzmanı Dr. Necmi Bayraktar, organ nakliyle ilgili çalışmaları YENİDÜZEN’e anlattı.

Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’nde yetkilendirilmiş tek nakil cerrahı olan Bayraktar, 2015 yılından günümüze nakillerle ilgili gelinen süreci değerlendirdi.

Özelde kendi alanındaki sıkıntılardan örnekler veren Bayraktar, genel olarak ülkede sağlık politikası olmadığını anlattı…

 


 

Üroloji ve Böbrek Nakil Uzmanı Dr. Necmi Bayraktar:

“Nakillere başlayalı 5 yıl olmadı, Sağlık Bakanı 5 kez değişti”

hh-110.jpg

Ergören ve Özgüler’in başarılı ameliyatlarına imza atan ve Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’nde 45’nci böbrek naklini gerçekleştiren Üroloji ve Böbrek Nakil Uzmanı Dr. Necmi Bayraktar, ‘sağlık politikası’ gerekliğine işaret etti:  “Nakillere başlayalı 5 yıl olmadı, Sağlık Bakanı 5 kez değişti” dedi.

‘Ortalama 1 yıl’ görev yapan yöneticilerle bir sistemin kurulmasının zorluğuna vurgu yapan Dr. Bayraktar, “Yöneticilerin iyi niyetinden hiç şüphem yok ama bunun sürdürülebilir hale dönüştürecek yapıyı maalesef henüz oluşturamadık” dedi.

Organ nakliyle ilgili sürecin nasıl başladığını anlatan Üroloji Uzmanı Dr. Necmi Bayraktar, genel olarak ülkedeki sağlık politikasına kadar pek çok konuya değindi.

Adada gelişen organ nakli sürecine ilişkin konuşan Bayraktar, “2007 yılında ilk nakil girişimleri yaptık. O dönemdeki sağlıktaki şartlar, yasanın olmaması bunu 2014 yılına dek erteledi. 2014 yılında çalışmalar hız kazandı. Sadece nakil yapmak değil, yetkilendirilmiş bir merkez olma hedefindeydik. 2015 yılında yasayla birlikte ilk naklimizi gerçekleştirdik.

Hacettepe Üniversitesi ile iş birliği yaptık. Oradan bu konularda çok destek aldık. Cerrahın, personelin yetişmesi, alt yapının hazır olması gibi süreçleri tecrübe edilmiş, kanıtlanmış yöntemlerle sağlayabilmek için böyle bir yola girdik.

2017’de sertifikasyon süreci tamamlandı ve artık kendi başımıza nakil yapabilir hale geldik. Buna rağmen işbirliğimiz hala devam ediyor. Ülkemizde oturmuş bir sağlık politikası olmadığı için gelişmek ve değişmek çok kolay değil. Bu işbirliği ile gelişim ve değişim daha kolay oluyor, komplike hastalarda yardım alıyoruz.” dedi.

“Emeği geçen herkese teşekkür ederim”

Nalbantoğlu’nda yetkilendirilmiş tek nakil cerrahı olan Bayraktar, en son yapılan nakildeki ekiple ilgili de bilgi aktardı. Yardımcı Ürolog Dr. Ahmet Bindayı, ameliyata katılan Dr. Yaşar Uğurlu ve iki yardımcı ameliyathane görevlisi ile birlikte gerçekleştirdikleri nakile, Dr. Ahmet Bindayı’nın rahatsızlığı nedeniyle, Dr. Süleyman Uluçay ve Dr. İsmet Başar’ın da katıldığını belirtti. Bayraktar, emeği geçen herkese teşekkür etti.

kk-097.jpg

“Sistemde kişilerin yeri doldurulamaz değil de alternatiflerinin de olması gerekiyor”

Organ naklinin diğer dallardan farkına da değinen Bayraktar, hastanede yetkilendirilmiş tek nakil cerrahı olmasını işaret ederek genel sıkıntılara işaret etti.

Bayraktar, şöyle devam etti: “Organ nakli üst ihtisas gibi değerlendirilebilir. Nedeni özellikle canlı nakillerde ortaya çıkıyor. Verici olan kişi sağlıklıdır, cerrahi ile onun vücuduna zarar vererek organı alıyor, diğer kişiyi sağlığına kavuşturmak için kullanıyorsunuz... Bu önce zarar vermeme ilkesine, öte yandan da insan bedeninin özerkliğine aykırı bir duruştur. Bunu iyi özümsemek gerek.

Kadavra nakillerinde ise bir tarafta hüzün, üzüntü, karamsarlık, hayatını kaybeden birisi vardır, diğer tarafta ise buradan fayda sağlayan, sağlığına kavuşmayı bekleyen umut ve mutluluk vardır. Bunların ikisi bizlerin normal tıbbi eğitimimiz içerisinde karşılaştığımız şeyler değil. Yeniden bir şeyi yapmak söz konusu olduğu için bir sürecin geçmesi, belli bir tecrübeye, deneyime sahip olmak gerektiriyor. Eğitimi, yasal süreçleri, sosyal veya psikolojik boyutları gibi birçok konuyu özümsemek gerek. Ülkemizdeki ana sıkıntı bunların sadece benim tarafımdan yapılıyor olmasıdır. Kimi durumlarda Hacettepe’den yardım alıyorum. Örneğin son nakilde eğitim için yurt dışındaydık, hemen çıkıp geldik. Halbuki sistemde kişilerin yeri doldurulamaz değil de alternatiflerinin de olması gerekiyor. Bunun için de sağlıklı bir sağlık politikası olması gerek ama biz bundan muzdaribiz.” dedi. 

 

“Ortalama bir yıl görev sürdüren yöneticilerle bu sistemi nasıl oluşturacağız?”

Ülkedeki sağlık politikasını da değerlendiren Bayraktar, bazı soru ve örneklerle sektördeki sıkıntıları dile getirdi… Organ nakline başlanmasının üzerinden beş yıl geçtiğini anımsatan Bayraktar, bu sürede çalışmaların üzerine hiçbir şey konmadığını kaydetti.

Ülkede bir sağlık politikası olmadığından dert yanan Bayraktar, “2015 yılında organ nakline başladık, 2020 yılına geldik, 45.inci organ naklimizi yaptık. Beş yıl tam dolmadı ama ülkemizde 5 tane sağlık bakanı değişti. Sayısını hatırlamadığım müsteşar ve bakanlık müdürleri değişti.” şeklinde konuştu.  

Özelde kendi alanındaki sıkıntılara örnekler vererek, ülke genelinde sağlık politikası olmayışına da atıfta bulunan Bayraktar, şunları dile getirdi:

“Organ nakli ülkemiz için çok önemli bir olay ama sağlık politikaları daha önemli. Diyaliz yapıyoruz, organ nakli yapıyoruz ama böbrek yetmezliğini engelleyecek sağlık politikamız var mı? Böyle bir politika oluşturmak için yerinde duran bir sağlık yönetim sistemimiz var mı? Ortalama bir yıl görev sürdüren yöneticilerle bu sistemi nasıl oluşturacağız? Cerrahi yönünden ilk organ nakli,  ilk yatırımı yapıldı ama üzerine hiçbir şey konulmadı. Bu çok ciddi bir sorun. Kullandığımız enstrümanların korunması yenilenmesi ona göre yönetilmesi gerek ama… Bununla ilgili yöneticilerin iyi niyetinden hiç şüphem yok ama bunun sürdürülebilir hale dönüştürecek yapıyı maalesef henüz oluşturamadık. Bunun ötesinde sağlık politikası geliştiremedik. Tuz tüketimi nasıl olmalı? Nasıl böbrek yetmezliğine ulaşan ve nakil bekleyen hasta sayısını düşürebiliriz? Bir yasa yaptık, bu yasada revize edilmesi gereken şeyler var mı? Bunlarla ilgili ileriye dönük bir sağlık politikası oluşturamıyoruz.

Hala daha halkın bilinçlendirilmesine yönelik bir politika yok. Organ nakli veya bağışıyla ilgili insanların yeteri kadar bilgisi yok. Öncelikle organ teminini nasıl arttırabiliriz ve nasıl hasta olmayabiliriz konularında sağlık politikaları konuşulmalı ve yöntem belirlenmeli.”

“Yatırım ile uluslar arası normları yakalamamız çok mümkün”

Son 10 yılda ürolojinin cerrahi bölümünün tamamen değişip geliştiğini dile getiren Bayraktar, değişmeyen tek şeyin eski işleyiş biçimi olduğunu anlattı.

Sağlık sisteminin iyileştirilmesi ve gereken yatırımların yapılmasıyla uluslar arası normları yakalamanın mümkün olduğunu anımsatan Bayraktar, “Bu sıkıntılar, altyapı sıkıntıları, daha ileri teknoloji çalışmalar, daha oturaklı bir cerrahi servis, daha kapsamlı bir ameliyathane, alt yapı ihtiyaçları gibi şeyler de olduğu takdirde uluslar arası normları yakalamamız çok mümkün. Bunun için uzun soluklu sağlık politikası ve yatırımlara ihtiyaç var. Bizde sadece büyük, görülebilen şeylere yatırım yapılıyor. Yurt dışında yapılan birçok ileri teknoloji işlem bizde de gerekli cihazlar sağlanırsa pek tabi ki yapılır.” ifadelerini kullandı.

 


Böbrek nakli olan hastalar artık daha umutlu…

 

Cevdet Özgüler: “Bana yeniden hayat verdiler, bu şans herkese tanınmalı. Heyecanla nakil bekleyen, gözlerinin içi parlayan birçok insan var, bu duyarlılığı herkes göstermeli. Niye organlarınız toprağa gitsin?”

 

Cevdet Özgüler: “Niye organlarınız toprağa gitsin?”

oth.jpg

Nakilden duyduğu memnuniyeti “bana yeniden hayat verdiler” diyen dört çocuk babası, emekli taksici Cevdet Özgüler, nakil bekleyen hastalara moral olmak istedi.

Cevdet Özgüler, “Bence dünyanın hiçbir yerinde vatandaşla bu kadar ilgilenmezler. 13 ay boyunca diyalize girdim, oradaki hemşireler de çok ilgili, burada da… Keşke çalışma şartları daha iyi olsa. Burada aile gibi olduk. Ben buraya gelmekte ilk başta tereddüt ettim, korktum, güneye gittim ve bana orada ‘sizde Deren Hanım gibi iyi doktorlar varken neden buraya geliyorsun?’ dedi… Ve o şekilde geldim.” dedi.

“Kimse sağlığını ihmal etmesin”

Sağlığının nasıl bozulduğunu anlatan Özgüler, şimdilerde ‘kendim ettim kendim buldum’ dese de “kimse sağlığını ihmal etmesin, umursuz olmasın, kendine baksın” mesajı vermeden geçemiyor.

Özgüler, “Ne kalp sorunum oldu ne başka bir şey. 42 yıl sigara içtim, buna rağmen ciğerlerimde hiçbir sorun olmadı. Genel sağlığım çok iyiydi. Bir dönem sağlığım iyiye gitti, iyileştim, hiçbir şeyim kalmadı sandım ve kendi kendime tedavimi, tansiyon haplarımı kestim. Bu bir yıllık sürede bir anda diyalize bağlanmaya kadar gittik.” diyor.

“Bana yeniden hayat verdiler”

Özgüler şöyle devam etti: “Kan grubu ve dokuların uyması gerekiyormuş, kısmet bizimmiş, bu büyük bir şans… Bundan 6 ay önce de bir kez daha çağrılmıştım ama uyum sağlamadık. Moralimi bozmadım, beklemeye devam ettim. Yine uymazsa gene moralimi bozmayacaktım. Uyuma en yakın yedi kişiydik, ameliyattan bir gün önce çağrıldık, bir gece önceden tüm tahliller yapıldı. Yine sabırla bekledim. Benden daha genç nakil bekleyen arkadaşlar da vardı ama kısmet bize uyummuş. Sevindim ama her şeye rağmen çok rahatım. Nakil oldum, ayağa kalktım, vücudum yenilendi, bana yeniden hayat verdiler. Artık hiç sigara içmeden bir yaşam süreceğim, emekliyim, eşimle bunun tadını çıkaracağım… 12 yaşından bu yaşa dek durmadan çalıştık, şimdi emekliliğin tadını çıkaracağım.”

“Niye organlarınız toprağa gitsin?”

Heyecanla nakil bekleyen, gözlerinin içi parlayan birçok insan bulunduğunu belirten Özgüler, “Niye organlarınız toprağa gitsin?” diyerek herkesi oran bağışı konusunda duyarlı olmaya çağırdı.

 Özgüler, “Bu duyarlılığı herkes göstermeli. Bize ikinci kez yaşam şansı veren aileye ben de çocuklarım da minnettarız” şeklinde konuştu.

Mehmet Ergören: “İnsanların eğitilmesi, bilinçlendirilmesi için, yasal düzenlemeler bence şart. Eskiden olduğu gibi dünyayı gezmeye devam edeceğim, kendime, böbreklerime gözüm gibi bakacağım, bunun kıymetini bileceğim”

 

Mehmet Ergören: “Beni çok konforlu bir yaşam bekliyor, bunun kıymetini bileceğim”

meh.jpg

İkinci nakil denemesinde başarıya ulaştıklarını belirten İhtiyat Sandığı emeklisi Mehmet Ergören, “Artık kendime, böbreklerime çok daha iyi, gözüm gibi bakacağım” diyerek yakın gelecekteki planlarını anlattı. Diyaliz makinesinden kurtulan Ergören, en çok da yurt dışı gezilerine devam edebileceği için seviniyor…

Yaşadıklarını YENİDÜZEN ile paylaşan Ergören, hem organ bağışına ilişkin, hem de nakil bekleyen hastalara önemli mesajlar verdi:

“2017 aylarında böbrek yetmezliğim tespit edildi. İki yıl tedavi almadan beslenmeme dikkat ederek tedavimi kendim üstlendim. 2019’un başlarında zona oldum, aldığım ilaçlar böbreklerimdeki sorunu hızlandırdı ve bu süreçte diyalize başlamam gerektiği söylendi.

Ocak ayında diyalize başladım, evime çok yakın olan Girne Akçiçek Hastanesi’nde de diyalize girdim. Bu süreç yorucuydu ama kendimi daha iyi hissediyordum.

Çok meraklıydım, epeyi araştırdım, en sağlıklı olayın böbrek nakli olduğunu öğrendim. Konforlu, daha uzun ömürlü bir yaşam için en güzel çözüm nakildi.

“Özel bir hastanede yapılabilecek her hizmeti burada görüyoruz, minnettarız”

“Daha önce de Eylül ayında vericim çıkmıştı ama olmadı. Şimdi verici bir aile sayesinde nakil oldum. Doku uyumu en yüksek bize çıktı, çok şanslıyız sanırım. Bu süreç Çarşamba gecesi başlayıp Perşembe sabahına dek devam etti. Doktorumuz Necmi Bayraktar yurt dışındaydı, iletişime geçtik, hemen geldi. Bu kadar yorgun olan bir adam saatlerce ameliyatta kaldı, sabaha kadar arka arkaya iki nakil yaptı. Bayağı uzun ve zorlu bir süreçti. Bu büyük bir başarıydı. Bu noktada özellikle bu ülkeye böyle bir insan kazandırdığı için sevgili dostlarım anne ve babasını kutluyorum.

Nakil sonrası takiplerimiz de aynı titizlikle sürdü. Diğer tüm doktorlarımıza da minnettarız. Özel bir hastanede yapılabilecek her hizmeti burada görüyoruz.

Sağlık sektörümüzde çok ön yargılar var fakat güzel oluşumlar da büyük işler de yapılıyor bunları da bilelim. Ne kadar olumsuzluklar içinde çalışıyorlar ama çok başarılar. Yıllardır altyapı olarak sıkıntılı hastanelerimiz var, bunlar hala sürüyor ama özellikle diyaliz merkezinde tüm personel çok özverili.”

“İnsanların eğitilmesi, bilinçlendirilmesi, yasal düzenlemeler bence şart”

“Dünyada en az organ bağışı olan ülke Türkiye’dir, biz bir nebze daha iyi durumdayız ama yine de yeterli oranda değil. İnanların organ bağışına yaklaşmaması din-kültürüne mi bağlıdır nereden kaynaklıdır bilmiyorum. Bilinçli inanlar bağışlıyor ama yeterli değil, birçok insanın sağlıklı organları toprak oluyor. Bununla ilgili ciddi çalışmalar ortaya konmalı. İnanların eğitilmesi, bilinçlendirilmesi için, yasal düzenlemeler bence şart. Bunlar olursa çok iyi doktorlarımız var…”

“Artık teknoloji çok ilerledi, çok gelişti, korkulacak bir şey kalmadı”

“Organ nakli duyunca insan gözünde büyütüyor, olacak mı olmayacak mı diye endişe duyuyor ama artık teknoloji çok ilerledi, çok gelişti, korkulacak bir şey kalmadı. Eskiden bu buluşlar yokken çok zordu ama artık korkmasınlar. Kendilerine iyi baksınlar ki nakil şansı bulduklarında sağlıkları yerinde olsun ve nakil yapılabilsin. Doktorlarımıza güvensinler. Bağış bekleyenlere bir an evvel şans doğmasını diliyorum.”

“Bunun kıymetini bileceğim”

“Eskiden olduğu gibi dünyayı gezmeye devam edeceğim, her şeyi sağlıklı beslenerek yiyebileceğim. 3 yıldır yurt dışına çıkamadım, bu temmuz ayında çıkacağım. Kendime, böbreklerime çok daha iyi, gözüm gibi bakacağım. Doktorların sözünden çıkmayacağım. Beni çok konforlu bir yaşam bekliyor, bunun kıymetini bileceğim. Bu ameliyatı başarı ile gerçekleştiren Dr. Necmi Bayraktar ve ekibine sonsuz teşekkürlerimi iletiyorum”

 

 

 

 

 

Bu haber toplam 6127 defa okunmuştur
Etiketler : ,