1. HABERLER

  2. KÜLTÜR & SANAT

  3. "Müzemiz yok ama müze haftamız var"
Müzemiz yok ama müze haftamız var

"Müzemiz yok ama müze haftamız var"

“Çağdaş Güzel Sanatlar Müzesi bulunmayan bir ülkede ‘Müze Günü ve Müzeler Haftasını’ kutlamak nasıl bir duygu?”

A+A-

CTP-BG Kültür Komitesi Başkanı Arif Albayrak, 18-24 Mayıs Müzeler Haftası ile ilgili açıklama yaptı. Albayrak, “Çağdaş Güzel Sanatlar Müzesi bulunmayan bir ülkede ‘Müze Günü ve Müzeler Haftasını’ kutlamak nasıl bir duygu?” diye sordu.

Albayrak’ın  konu ile ilgili açıklaması şöyle:

En güzel mevsimlerden biri olan baharın üç ayı dünyada sanatla özdeşleşmiş bir şekilde yaşanmaktadır. 21 Mart Dünya Şiir Günü, 27 Mart Dünya Tiyatro Günü, Mart’ın son pazartesi ile başlayan haftası Kütüphaneler Haftası, 15 Nisan Dünya Sanat Günü, 23 Nisan Dünya Kitap ve Telif Hakları Günü, 18 Mayıs Uluslararası Müze Günü ve 18-24 Mayıs Müzeler Haftası olarak kutlanmaktadır. Küçücük ülkemiz de bu kültürel tempoya ayak uydurmaya çalışmaktadır.

1977 yılında ULUSLAR ARASI MÜZELER KOMİTESİ (ICOM), müzeler konusunda toplumsal farkındalık yaratmak amacı ile 18 Mayıs gününü ULUSLAR ARASI MÜZE GÜNÜ (IMD) olarak kabul etmiştir. MÜZE kelimesi köken olarak Antik Yunan Mitolojisine dayanır. Sanat perilerine adanmış kutsal mekan veya tapınak anlamına gelen “Mouseion” kelimesinden türemiştir. Müze; sanat, bilim, tarih ve kültürle ilgili eserlerin korunduğu ve halka gösterilmek amacı ile sergilendiği yerlerdir. Avrupa’da ilk ulusal müze olarak LOUVRE (Luvr) Müzesi 1793 yılında, Osmanlı’da Ahmet Fethi Paşa tarafından 1846 yılında Aya İrini Kilisesi’nde kuruldu. Kıbrıs’ta ilk müze 1910 yılında Lefkoşa’da Kraliçe Victoria adına “Victoria Müzesi” olarak açılır. Kıbrıslıtürk’lerin ilk müzesi ise 1963 tarihinde etnografya müzesi olarak hizmete açılan “Mevlevi Tekkesi’dir” . Bizde irili ufaklı ve Eski Eserler ve Müzeler Dairesi Müdürlüğü’ne bağlı 29 tane müze ve ören yeri vardır. Ancak ne yazık ki bir “Çağdaş Güzel Sanatlar Müzesi” hala daha oluşturulamamıştır.

Ülkemizde bu amaçla kullanılabilecek muhtelif tarihi binalar mevcuttur. Olmayan tek şey bu konudaki istek ve siyasi kararlılıktır. Eski Genel Hastane binası, Eski Polis Müdürlüğü binaları, Posta binası, Sanayi Holding ve ETİ binaları vb daha birçok tarihi bina bu amaçla düşünülmüş ama ne yazık ki neticeye gidilememiştir. Çünkü Müze kavramı ve gerekliliği olmazsa olmazımız olmamıştır hiç. Louvre Müzesi’nin yıllık ziyaretçi sayısının 9 milyon insan olduğunu hatırlarsak belki biraz daha ciddi düşünmeye başlayabiliriz.

İlgili Bakanlık göreceksiniz ki kuru bir basın açıklaması yaparak bu günü ve bu haftayı kutlayacak, Atatürk Anıtı ve Dr. Fazıl Küçük Kabrine çelenk koyacak ve halkı Müze ve Ören Yerleri’ne ücretsiz girmeye davet edecektir. Ancak meselenin çözümüne dair somut bir adımdan ne yazık ki bahsedemeyecektir. İddia ile söylüyoruz ki; bir “Karikatür Müzesi” için elimizde gereğinden çok malzeme vardır. “Fotoğraf Müzesi” için çalışmalar 2008 yılında başlatılmış ve o zamandan beri tüm malzemeler hazır beklemektedir. Kültür Bakanlığı ise hala daha “aheste çek kürekleri mehtap uyanmasın” modunda gitmektedir. Plastik sanatlara dair ciddi bir arşiv de devlet daireleri, Bakanlıklar, Başbakanlık ve Meclis binalarında bulunmaktadır. Ülkemiz sanatçılarının yarattıkları bu eserler ne yazık ki bakım, envanter ve korumadan uzak kaderlerine terk edilmiş bir vaziyette beklemektedir. Bir tek eserin bile kaybı ülke kültürüne ciddi bir olumsuzluk getirecektir.

Sanat üretiminin üst noktada olduğu bir toplumun bireyleri olarak bizler binlerce yıllık tarihsel zenginliğimize de sahip çıkarak çağdaş ve ülkeye yaraşır bir sanat abidesi yaratmalıyız. Bu ciddi bir tarihsel sorumluluğumuzdur. Öyle bir Plastik Sanatlar Müzesi yaratılmalı ki, sanatın kalbi orda atmalı ve kültür sanat orda koklanabilmelidir. Bu merkezin bir bölümü Kıbrıs Türk görsel sanatlarını temsil eden kalıcı bir koleksiyon diğer bölümleri değişken ve akışkan sanat etkinliklerinin organize edileceği mekanlar olarak düzenlenmelidir. Entelektüel yaşam biçimini özendirip gelişmesini sağlayacak her türlü işlevi barındırmalı ve asla bir kuru ve ruhsuz mabet görüntüsünü anımsatmamalıdır. Çağdaş cafe ve restoranıyla ve sanatsal hediyelik objelerin satıldığı dükkanlarıyla da halkı kucaklamalıdır. Kısacası sanatın ve kültürün yaşanan ve yaşatılan merkezi olmalıdır.
Çağdaş Sanat Müzeleri’nden yoksun bir ülkenin insanlarının “Uluslar arası Müze Günü ve Müzeler Haftası”  bu gerçekler ışığında bir kez daha kutlu olsun. Umarız ki bu buruk duran kutlama bu şekliyle son kez olur.

Bu haber toplam 1591 defa okunmuştur