1. HABERLER

  2. ÖZEL HABER

  3. Mesleğe adanmış 55 yıl...
Mesleğe adanmış 55 yıl...

Mesleğe adanmış 55 yıl...

Kuaförlük mesleğinin Kıbrıslı Türk duayenlerinden, birçok kadının tanıdığı, ‘Hala bu işi yapar mı?’ diye birbirine sorduğu Havva Karamanlı, mesleğinde 55’inci yılı geride bırakmaya hazırlanıyor.

A+A-

YENİDÜZEN-ÖZEL HABER

Kuaförlük mesleğinin Kıbrıslı Türk duayenlerinden, birçok kadının tanıdığı, ‘Hala bu işi yapar mı?’ diye birbirine sorduğu Havva Karamanlı, mesleğinde 55’inci yılı geride bırakmaya hazırlanıyor. 12 yaşından beridir içinde olduğu kuaförlük mesleğine şimdilerde kızı Fatoş Karol ile birlikte devam ediyor...

Mesleğinde uzun yıllar çalışmış, emek vermiş, bilgi sahibi, kıdemli, Kıbrıs Türk Toplumu’nun en yaşlı ve deneyimli kuaförlerinden olan Havva Karamanlı, sağlığının elverdiğince de çalışmaya devam edeceğini anlattı.

Havva Karamanlı, bu mesleğe nasıl başladığını, neler yaptığını, geçmiş ile şimdiki zaman arasında kurduğu köprüyü, işine olan aşkını, bir kadının ayakları üzerinde durmasının verdiği özgürlüğü YENİDÜZEN okuyucuları için anlattı...

40 yıl, aralıksız, kopmadan hala Havva Kuaför’e giden daimi müşterileri var... Anneanne, anne ve torundan oluşan 3 kuşağı, hem de birçok kez gelin yapmış, Havva Karamanlı. Zaman mefhumu olmadan, gecesini gündüzüne katan, uğruna kendinden, ailesinden, çocuklarından feragat etmek zorunda kalan mesleği için, aradan geçen onca yıl için; “İyi ki bu işi öğrenmişim, hiç de pişman değilim. Anjiyo oldum, kalp yetmezliğim başladı, vücudum su topladı, tedavi oldum yine işime devam ettim, ben bu işe aşığım... Gücüm yettikçe de çalışıp çabalayacağım” diyor Karamanlı.

Her şey annesinin sorusuyla başladı, öğretmeninin ona inanmadığı için ciddiye binmiş...

Her şey Havva Karamanlı’nın annesinin “berber yanı mı terzi yanı mı?” sorusuyla, o henüz 12 yaşında iken başlamış...  Çocuk hevesiyle berber yanını seçen Karamanlı, her şeye rağmen bu meslekten vazgeçmemiş...

Kıbrıs’ın adeta tarihi bir emekçisi olan Karamanlı, kuaförlük alanında şimdilerde en eski, en deneyimli kuaför olma ünvanını da taşımaktan büyük bir gurur duyuyor...

Yıllar önce adeta ‘ayıplanan’ bir meslek dalı olan kuaförlüğü seçtiği için başaracağına dair güven duyulmamış Havva Karamanlı’ya ama o yine de pes etmemiş...

Daha dün gibi yaşanmışlıklar gözünün önünde Karamanlı’nın:

“Öğretmenim beni çok alay etti, çok gücenmiştim, çok ağırıma gitmişti. Bana inanmamıştı, çünkü o zaman bu meslek adeta ayıplanan bir meslekti, benim bu işi yapacağıma, tutunup başarılı olacağıma inanmamıştı. Ama gün geçti ve ben o öğretmenimin iki kızını da gelin yaptım. Kendimle gurur duydum...”

Ustası Paris Kuaför...

1980’li yıllarda bir elin beş parmağını bulmayan kuaför sayısı arasında ‘Paris Kuaför’de yetiştiğini anlatan Karamanlı, o yılları böyle yad ediyor: “Geçmişte çok kuaför yoktu, Paris Kuaför benim ustamdı, orası okul gibiydi... Sonra ben de okul gibi oldum. Hala yetiştirdiğim insanlar bu işi yapar. Lefkoşa'daki berberlerin çoğu benim dükkanımdan çıktı. Çok kişiyi eğittim, iş öğrettim. Zamanında bu dükkanda yanımda 8 çalışan olduğunu hatırlıyorum... Bu işi seven insan yapabilir, herkes yapamaz...” diyor.

Yemek ikramı hala dillerde...

Karpaz’dan, Mormenekşe’den, merkez Lefkoşa’dan çok uzak köylerden müşterileri olan Karamanlı, yemek ikramıyla da ün salmış o dönem... Kimi gelin veya gelin akrabaları tarafından hala bu yemeklerin tadının konuşulduğunu anlatan Karamanlı, şöyle devam ediyor: “Çok uzaklardan gelenler olurdu, herkes ne yiyecek diye düşünürdüm. Anneme malzemeleri alırdım, arka tarafta mutfakta bir tepsi kebap koyardım, herkese 2 badadez, 1 parça tavuk, 1 kaşık yoğurt ve ekmekle öğlen yemeği de verirdim. Bu yönümle herkes beni söylerdi... Hazır yemek çok yoktu, herkes sıkıntı çekerdi, ben onları rahatlatırdım, aynı zamanda da kendi işimi kolaylaştırırdım. Hala daha bana bu yemekleri söylerler...”

“Bir günde 8 genç kızı gelin yaptım”

Geçmiş günleri YENİDÜZEN ile yad eden Karamanlı, bir günde 8 genç kızı gelin yaptığı, enerjisinin çok yüksek olduğu gençlik yıllarını ise şöyle anlatıyor: “Bir günde 8 kişiyi gelin yaptım, öncesinde adak adadım, tüm gelinler bitince en son dükkanın ortasında 100 göbek atacam dedim ve yaptım da. Gelin, ailesi bana alkış tuttu, ben de ortada göbeğimi attım, evime huzurla gittim. Bu enerji, bu mutluluğu yaşamak büyük bir keyifti...”

“Şimdi eski gelinler yok”

Kuaförlük mesleğinin dününü anlatan Karamanlı’ya bugününü sorduk. Bir dokunduk bin ah işittik...

“Şimdi eski gelinler yok, herkes gidip otelde hazırlanıyor. Ben kendimi her zaman geliştiren biriyim, bu akıma da ayak uydurmaya çalıştım ama keyif almadım. Birçok otele gittim, çok gelin hazırladım ama dükkanımdaki enerjiyi yakalayamadım. Dükkanda bu hazırlıkları yapmak bana her zaman daha güzel hissettirdi. Her şey çok fazla lüks oldu.”

Öğrenmeye hiç ara vermedi, hala araştırıyor, yenilikler uyguluyor...

“Hala akşamları boş vakitlerimde girer İnstagram’dan yeni modeller, yeni gelişmiş işleri izlerim, kaydederim, araştırırım. Kızıma atarım...” diyen Karamanlı, yeniliğe her zaman açık olduğunu anlatıyor.

‘İşbilmezlikten’ dert yanan Karamanlı, “Şimdi birçok konuda usul değişti, artık herşey daha basit ve dayanıksız oldu. İş bilmezlik çok fazla. Öğlene biten gelin başı, akşam üstüne bozulur, sabah yapılan topuz akşama bozulur oldu... Benim bu güne dek yaptığım hiçbir iş bozulmadı, her zaman dayanıklı oldu...” ifadelerine yer veriyor...

“Kocam kadar ben de para kazandım ama asla kocama ‘benim’ demedim, her zaman ‘bizim’ dedim...”

Bir kadının ekonomik özgürlük ve bağımsızlığının ne kadar kıymetli olduğunu kelimelere dökmeye çalışan Karamanlı, bu konuda ise şunları dile getirdi:

“Hiç kocama muhtaç olmadım, çalışmaya başladığım günden bu yana çalıp çabaladım, paramı kazandım. Tatile gittik, biletleri ben kestim, restorana gittik çıkarıp hesabı ben ödedim, onun kadar aile bütçesine katkıda bulundum. Ama bu evliliği korumak için de asla kocama ‘benim’ demedim, her zaman ‘bizim’ dedim... Bu ince çizgiyi korumak çok zordur!

Bir kadının kendi ayakları üzerinde durması çok ama çok güzel bir şeydir. Ben hala kendi ekonomik özgürlüğüme sahip çıkan biriyim, her kadın bunu yapmalı. Bu paha biçilemez bir duygu...”

Kızı Fatoş Karol: “Çocukluğumda anneme hasret büyüdüm”

Kendi ekonomik özgürlüğünü kuaförlükle kazanan ve yaşam süren Havva Karamanlı, mesleğini kızına da aşılamış. Karamanlı, 24 yıldır kızı Fatoş Karol ile birlikte çalışıyor.

“Doğdum doğalı bu işin içindeydim. Kendimi bu işin içinde buldum.” diyen Fatoş Karol ise annesi gibi asla bu mesleği edindiği için pişman olmamış... “Giyinip kuşanıp, çantamı alıp her sabah dışarıda işe gitme’ hayaliyle düz liseye gittim ama yine de yapamadım” diyen Karol, her şeye rağmen kendi patronu olmak, kendi işinde çalışmaktan daha çok keyif almış.

Mesleğin hem olumlu hem olumsuz getirileri olduğunu anlatan Karol, bu durumu şöyle anlattı:

“Bu mesleğin tek zor yanı gecesi, gündüzü yok, tatili, yazı-kışı yok... buna karşın ekonomik olarak çok memnunum. Dedemin çok güzel bir atasözü vardı; ‘sabahtan öğlene aç isen, öğlenden akşama toksun’... Bu bence kendi işine sahip, özellikle zanaatkar, emekçi insanlar için bire bir anlamlı bir atasözü... Gün olur sabah cüzdanımda hiç param yokken, akşamına cüzdanım dolar...

Çocukluğumda anneme hasret büyüdüm çünkü onun yardımcısı yoktu. Bu meslek çok zordu. Şimdi ben kendi çocuklarıma çok hasret kalan bir anne olmadım çünkü annem en büyük desteğim oldu... Annemle, yazın denize, pikniğe gitmek, hafta sonu sinemaya gitmek, gezmeye gitmek nedir bilmedim. Bu dükkanda büyüdüm... Çocuklarımı ben daha çok gezdirdim, ‘ben buradayım idare ederim, git’ dedi.” 

havva-kuafor-1.jpeg

Bu haber toplam 4916 defa okunmuştur