1. HABERLER

  2. ÖZEL HABER

  3. “Küresel güç değişimi müzakere sürecini tetikleyebilir”
“Küresel güç değişimi müzakere sürecini tetikleyebilir”

“Küresel güç değişimi müzakere sürecini tetikleyebilir”

Ersin Tatar’ın emekliye ayrılacak özel temsilcisi Ergün Olgun, Uluslararası İlişkiler Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Sözen, CTP Genel Sekreteri Asım Akansoy ve HP Genel Başkanı Prof. Dr. Kudret Özersay, “Müzakere Masasında Çıkmaz Nerede?” başlıklı panelde konuştu

A+A-

Ertuğrul SENOVA

4 farklı perspektif, “Müzakere masasında çıkmaz nerede?” sorusuna yanıt verdi: Ortak fikir “Küresel güç değişimi, Kıbrıs’ta yeni gelişmelere gebe" şeklinde oldu. 

Ana teması “Çıkmaz nerede” olarak belirlenen 35. Işık Kitabevi Fuarı’nda dün akşam “Müzakere Masasında Çıkmaz Nerede?” başlıklı bir panel düzenlendi.  

Yrd. Doç. Dr. Umut Bozkurt’un moderatörlüğünde düzenlenen panelde; Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı, DAÜ Kıbrıs Politikalar Merkezi Direktörü Prof. Dr. Ahmet Sözen,  HP Genel Başkanı, eski müzakereci Prof. Dr. Kudret Özersay, Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Sekreteri Asım Akansoy ve Cumhurbaşkanlığı makamındaki Ersin Tatar’ın “emekliye ayrılacağını açıklayan” özel temsilcisi Ergün Olgun, panel başlığındaki sorunun, kendi perspektiflerine göre yanıtlarını verdi.

Paneldeki genel yanıt, küresel güç değişiminin Kıbrıs sorununa ilişkin müzakere sürecini tetikleyebileceği şeklinde oldu.

Prof. Dr. Ahmet Sözen, “Küresel güç değişimi Kıbrıs meselesini tetikleyebilir” yorumunu yaparken, Prof. Dr. Kudret Özersay ise küresel güç dengelerine bağlı olarak Kıbrıs’taki mevcut statükonun kısa zamanda değişeceğini, bir değişim sürecinde olunduğunu söyledi.

CTP Genel Sekreteri Asım Akansoy da “Her an her şeyin olabileceği bir sürece girildiğini” belirterek, “Önemli olan süreci doğru zemine oturtmaktır. Doğru zemin de BM Güvenlik Konseyi kararlarıdır” dedi.

Cumhurbaşkanlığı makamındaki Ersin Tatar’ın “emekliye ayrılacağını açıklayan” özel temsilcisi Ergün Olgun ise, “Dış aktörlerin Kıbrıs’taki statükodan duyduğu konfor meselesine ben de katılıyorum” dedi, “Çevredeki faktörlerin değişmesinin yeni gelişmelere gebe olduğu” fikrine katıldığını söyledi, “Ben de kötümser değilim. Dengelerin önemli olduğunu düşünüyorum” şeklinde konuştu.  

 

Prof. Dr. Ahmet Sözen:

“Küresel güç değişimi Kıbrıs meselesini tetikleyebilir”  

Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı, DAÜ Kıbrıs Politikalar Merkezi Direktörü Prof. Dr. Ahmet Sözen, Kıbrıs sorununa ilişkin toplumlar arası müzakerelerin, kendisinin doğduğu yıl başladığını ancak hala sonuçlanmadığını belirtti.  

2004 yılının Kıbrıs sorununa ilişkin çok önemli bir dönemeç olduğunu, ilk kez detaylı bir çözüm planının ortaya konduğu belirten Sözen, “1968 yılından bu yana farklı planlar duyuldu ama bunların büyük kısmı çerçeve metinlerdi. Kapsamlı çözüm, 2004 yılında Annan Planı ile ortaya kondu. Daha sonra böyle bir plan çıkmadı” dedi.  

Kıbrıs adasının son 3 yıldır büyük bir jeopolitik planın mezesi olduğunu söyleyen Sözen, “Bugün bir çözüm umudum var mı diye sorarsanız, hiçbir umudum yok yanıtını veririm. Ama, küresel bazdaki güç değişiminin bölgesel etkileri Kıbrıs meselesini tetikler mi diye sorarsanız, evet tetikleyebilir” şeklinde konuştu.  

Kıbrıs’taki iki taraftan ortak bir vizyon beklemediğini söyleyen Sözen, “Ama dış dinamiklerin iteklemesiyle, belki bu ayın sonunda BM Genel Kurulu’nda Genel Sekreter Guterres bir inisiyatif alır mı? O kadar flu ki...” ifadeleri kullandı.  

 

“Savaşların fırsat yaratmasını söylemek bana eziyet geliyor ama böyle bir durum var” 

Ukrayna savaşından sonra Kıbrıs sorununa ilişkin yeni bir pencere doğabileceğini söyleyen Sözen, “Savaşların fırsat yaratmasını söylemek bana eziyet geliyor ama böyle bir durum var. Rusya’nın yarattığı enerji krizine alternatif getirmek adına Doğu Akdeniz’de tüm tarafları bir araya getirip meseleleri çözmek gibi bir inisiyatif olabilir” şeklinde konuştu.  

Sözen, geçtiğimiz yıl İsrail ve Lubnan’ın birbirini tanımadığını ancak ABD’nin desteğiyle deniz yetki alanlarını sınırladıklarını anımsatarak, “Böyle bir fırsat var. Ama geçmiş karnelerimize baktığımda pek umudum yok” ifadelerini kullandı.  

 

Prof. Dr. Kudret Özersay: 

“Sorun müzakere masasında değil, masa dışında, derinlerde”  

Sözen’in ardından konuşan, HP Genel Başkanı, eski müzakereci Prof. Dr. Kudret Özersay ise Kıbrıs’taki mevcut statükonun kısa zamanda değişeceğini, bir değişim sürecinde olunduğunu söyledi. Çıkmazın müzakere masasında değil, masa dışında, derinlerde bir yerlerde olduğunu söyleyen Özersay, "Müzakereler bir araçtır. Resmi doğru okuyabilmek için başka bazı faktörlere bakmalıyız. Global aktörlerin aktöre dönüştüğü bir yapı. ABD, Rusya, Fransa, garantör ülkeler... Çıkarlarının kendileri arasındaki güç mücadelesinin dikkate alınması gerek” şeklinde konuştu  

“Bu coğrafyada var olan şey, bir çıkmazdan öte tercih edilen bir statükodur” diyen Özersay, Kıbrıs sorununun son 50 yıldır çözülmemesinin, ulsulararası faktörleri olumsuz açıdan etkilemediğini, bu nedenle statükonun değişmesi için bir çaba ortaya konmadığını ifade etti.  

 

“Değişmekte olan bir geçiş sürecindeyiz” 

“Değişmekte olan bir geçiş sürecindeyiz” söylemini yineleyen Özersay, “Son 50 yılın statükosu yakın zamanda değişmek zorunadır. Çünkü aktörler çeşitlenmiş ve değişmiştir. Yeni faktörler ve aktörler vardır. Değişen çıkar algıları ve politikalar vardır. Son 50 yıldır var olan statükonun bunu daha fazla taşıyamayacağını düşünüyorum” şeklinde konuştu.  

Yakın döneme kadar Rusya’nın, bölgeden uzak tutulduğunu, Çin’in ise hiç varlık göstermediğini belirten Özersay, “Ama bir süre önce Doğu Akdeniz’de çok önemli gelişmeler oldu. Rısya güneye girdi, Baf’taki hava üssünü kullanma girişimleri oldu. Rus oligarklar güneydeki off-shore bankaları kullandı, Rus vatandaşlarının ülkeye girişinde artış oldu. Rusya, Suriye’deki etkisini daha da arttırdı. Türkiye’de nükleer santral kurma işini bile Rusya aldı. Ortadoğu’da fakrlı uyuşmazlıkların çözümünde şirketler yer almaya başladı. AB de yeni aktör sayılır. Enterkonnekte, İHA faaliyetleri... bugün için bölgede yeni güç ilişkileri ve aktörler, faktörlere göre yeni bir statüko gelişiyor” şeklinde konuştu.  

 

“Rusya - Türkiye ilişkilerinin gidişatı belirleyici olacak”  

Gelinen noktada belirleyicinin, Rusya ve Türkiye arasındaki ilişkilerin gidişatı olacağını söyleyen Özersay, “ABD bu coğrafyada TC ve Yunanistan’ın, yerine göre Kıbrıs’taki aktörlerin çeşitli bağımlılık ilişkilerini geliştirmeleri ve Rusya’yı dışarda bırakmaları için gayrette bulunacağını düşünüyorum” ifadelerini kullandı.  

 

CTP Genel Sekreteri Asım Akansoy:  

“Her an her şeyin olabileceği bir sürece girildi”  

Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Sekreteri Asım Akansoy ise Kıbrıs sorunu konusunda öznenin Kıbrıs halkları olduğuna vurgu yaptı.  

Crans Montana görüşmelerinde iplerin koptuğunu, aslında adada adil ve karşılıklı kabul edilebilir bir çözüm şeklinin nasıl oluşacağının, çeşitli tarihlerde varılan mutabakatlarda yazdığını belirten Akansoy, BM Genel Sekreteri Guterres’in Kıbrıs sorununa ilişkin açıklamalarına bakıldığında 2019 yılında Berlin’de gerçekleşen üçlü görüşmeye atıfta bulunduğunu vurguladı.  

Anastasiadis’in Crans Montana’da masayı neden terk ettiğinin yanıtının çok da net olmadığını belirten Akansoy, “Anastasiadis, çok ciddi müzakerelerde bulunmuş, ciddi mutabakatlar oluşması noktasında yapıcı roller oynamıştı. Ancak Crans Montana süreci yaşandı... Ankara’dan bu süreçte yapılan açıklama, BM parametreleriyle bir çözüme ulaşmak mümkün değil şeklinde oldu. Daha sonra Berlin süreci, güneydeki seçim, Ersin Tatar’ın Cumhurbaşkanlığı görevine seçtirilmesi... Her şey yolunda gidiyordu, Kıbrıs Rum tarafı hata yapmıştı, biz uluslararası alanda üstünlük kazanmıştık, ama bir anda tam tersi bir noktaya evrildik” şeklinde konuştu.  

Akansoy, “Önce konfederasyon dendi, ardından KKTC tanınacak dendi, daha sonra egemen eşitliğe dayalı bir müzakere süreci dendi... Peki biz ne istiyoruz? Bu sorunun yanıtını bilen varsa söylesin. Egemen eşitliğe dayalı müzakere düşüncesi, 1964’e dayalı bir travmadır. Kıbrıs Cumhuriyeti’ni biraz da biz terk etmedik mi? Çekilen biraz da biz olmadık mı? Türk siyasetinin stratejik hatalar yaptığını düşünüyorum” ifadelerini kullandı. 

Kudret Özersay’ın son vurgusuna katıldığını, “Her an her şeyin olabileceği bir sürece girildiğini” belirten Akansoy, “Önemli olan süreci doğru zemine oturtmaktır. Doğru zemin de BM Güvenlik Konseyi kararlarıdır. Bizim bu zemini bozan taraf olmamamız lazım. Günün sonunda yeni bir deneme sürecine girili ve Kıbrıslı Rumların ‘hayır’ı ile karşılaşılırsa, ne yapılacağını hep birlikte şimdiden düşünmemiz gerek” şeklinde konuştu.  

  

Tatar’ın emekliye ayrılacak özel temsilcisi Ergün Olgun:

“Çevredeki faktörlerin değişmesi, yeni gelişmelere gebe”  

Cumhurbaşkanlığı makamındaki Ersin Tatar’ın “emekliye ayrılacağını açıklayan” özel temsilcisi Ergün Olgun, “Dış aktörlerin Kıbrıs’taki statükodan duyduğu konfor meselesine ben de katılıyorum” diyerek sözleirne başladı.  

Müzakere masasındaki çıkmaza neden olan unsurları mikro seviyede değerlendirmek istediğini söyleyen Olun, “ortada 3 temel neden var, bunların birincisi Rum tarafının adayı Helen adası olarak görmesidir. İkincisi, müzakere sürecinin yapısındaki eksikler ve sonuç alınmasını engelleyen unsurlar. Çözüm modeliyle ilgili birtakım sorunlar var” dedi.  

Federal çözüm modeline ilişkin konuşan Olgun, “Federasyonlar ikiye ayrılır. Biri ulusal, biri de ademi merkeziyetçi. Kıbrıs’ta kurulmak istenen iki toplumlu bir federasyondur. Federasyonları kuranlar, tek egemenlik etrafında kurar. Birtakım yetkiler merkeze verilir, bir takımını kendi ellerinde tutarlar. Ama tek egemenlik unsur değildir. Tek egemenlik çağ dışıdır” ifadelerini kullandı.  

Gelinen noktada adadaki iki toplum arasında karşılıklı bir bağ oluşmadığını, işbirliğinin doğmadığını iddia eden Olgun, “Statü farklılıkları, federasyonlarda güçlü tarafın istese de istemese de gücünü karşı tarafa yansıttığı görülür. Ben bir pratisyenim, siyasetçi değilim. Kıbrıs Eum tarafı hak ve statüyü eşitlik kapsamında Kıbrıs Türk tarafına sunmuyor” dedi.  

Olgun ayrıca, “Çevredeki faktörlerin değişmesinin yeni gelişmelere gebe olduğu” fikrine katıldığını söyledi, “Ben de kötümser değilim. Dengelerin önemli olduğunu düşünüyorum” şeklinde konuştu.  

 

Soru – cevap...

“Güney ile 50 MW’lık güneş panelleri kurulması noktasında anlaştık”  

Panelde daha sonra soru – cevap aşamasına geçildi.  

Ergün Olgun, soru üzerine yaptığı açıklamada, Kıbrıs’ın kuzey ve güneyindeki elektrik kurumlarının ortaklaşa çalışabileceği bir şekilde 50 MW’lık güneş panelleri kurulması noktasında güney ile anlaşmaya vardıklarını açıkladı.  

  

Özersay: “Müzakere sürecinin başlayacağı kanaatindeyim”  

Kudret Özersay ise soru üzerine Kıbrıs sorununa ilişkin öngörüsünün kapsamlı çözüm müzakereleri yerine, adım adım çeşitli konularda, parça parça meselelerin çözümlendiği, buradan hareketle de kapsamlı bir çözüm yoluna gidileceği yönünde olduğunu söyledi.  

 

“Ertuğruloğlu Pile üzerinden müzakere yürütüyor”  

Özersay, “Yeni bir müzakere sürecinin başlayacağı kanaatindeyim” diyerek, Pile’de yaşanan saldırı olayının ardından Dışişleri Bakanlığı görevine atanan Tahsin Ertuğruloğlu’nun, buradna yola çıkarak gizlice müzakere yürüttüğünü iddia etti.  

yd-destek-gorseli-2-20230905094715.jpg

Bu haber toplam 2779 defa okunmuştur