1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. “Kültürümüzü korumalıyız”
“Kültürümüzü korumalıyız”

“Kültürümüzü korumalıyız”

“Kültürümüzü korumalıyız”

A+A-


Tanju Konuralp

Ülkede her geçen gün yok olmasına göz yumulan bir değeri, Kıbrıs’ın kültürünü yansıtan, tarihi Kıbrıs mimarisini ele alıyoruz bu hafta. Ülkenin her noktasında, birçoğuna harabe olarak rastladığımız, ya da harabeye dönüşmesi için terk ettiğimiz Kıbrıs evlerini… Birçoğumuz bu evleri yıkarak, yerlerine modern ve ihtişamlı villalar ya da apartmanlar dikiyor; kendi kültürümüz nasıl yok ettiğimizi umursamıyoruz. Ancak her konuda olduğu gibi, bu konuda da bilinçli ve kendisini bu değerleri yaşatmaya adayan insanların var olduğunu keşfediyoruz. İşte tam bu noktada, 1991 yılından beri, kendisini bu değeri yaşatmaya adamış olan, Aphrodite Bros Estate Agents Direktörü Doğan Boransel ile tarihi Kıbrıs evlerini ve bu evlerin neden korunması gerektiğini konuşuyoruz.

RESTORE VE RENOVE İŞLERİNDE BAŞARI

Doğu Akdeniz Üniversitesi’nde İngiliz Dili ve Edebiyatı eğitimi alan Doğan Boransel, eğitiminin ardından Avustralya’ya göç eden isimlerden. Ancak Avustralya’nın uzak oluşu nedeni ile burada uzun süre kalmayan Boransel, 1991 yılında adaya dönerek kendisini; gerçek tutkusu olan Kıbrıs evlerini yaşatmaya adıyor. Ülkede bu yönde çok büyük bir çalışma alanı olduğunu belirten Boransel, önce emlak olarak girdikleri piyasada daha sonra, ülkenin en iyi restorasyon ve renovasyon işlerini yapan isim olma özelliğini kazanıyor.

“KÜLTÜRÜMÜZE YENİDEN YAŞAM VERİYORUZ”

Buldukları müşterilere harabe endeksli evleri sattıklarını belirten Boransel, daha sonra ise bu evlerin restorasyon işlemlerini üstlendiklerini vurguluyor. Restorasyon çalışmaları sırasında ise mümkün olduğunca orijinal parçaları kullandıklarını dile getiren Boransel, böylece hem ortadaki harabeye dönmüş değerlerin tekrardan hayata dönmesini sağladıklarını, hem de ülke kültürünün yaşatılmasında önemli bir rol oynadıklarını belirtiyor. Mümkün mertebe yeni ev inşa etmekten kaçındıklarını belirten Boransel, bu tür taleplerde dahi, tüm malzemeleri orijinal parçalardan oluşan yeni evler inşa edebildiklerinin de altını çiziyor.

“UZMANLIĞIMIZ İLE KATKI KOYUYORUZ”

Gelen müşterilerin birçoğunun yabancı olduğunu ifade eden Boransel, bu kişilerin talepleri doğrultusunda hareket ettiklerini belirtiyor. Ancak bu kişilerin yabancı oluşlarından dolayı, ülke kültürüne hakim olmadıklarını vurgulayan Boransel, bu noktada kendi uzmanlıkları ile müşterilerine yön verdiklerini ve böylece ortaya tam anlamı ile kaliteli bir iş çıkardıklarına işaret ediyor. Boransel, bu prensip doğrultusunda, bugüne kadar yaklaşık otuz proje tamamladıklarının söylüyor.

“TAŞ EVLER ÖLÜMSÜZDÜR”

Günümüz modern betonarme evlerine nazaran, taş evlerin ölümsüz olduğuna dikkat çeken Boransel, yüzlerce yıllık evlerin bugün hala sapasağlam ayakta durduklarına işaret ediyor. İnsanların modern ve gösterişli evlere meraklı olduğuna değinen Boransel, bu evlerin maksimum 60 yıl gibi bir ömrü bulunduğunu, taş evlerin ise kuşaktan kuşağa geçen bir miras özelliğini taşıdıklarını vurguluyor.

“MALİYET SANILDIĞI KADAR FAZLA DEĞİL”

İnsanların taş ev dendiği zaman, çok pahalı olduğu hissine kapıldıklarını belirten Boransel, aslında bu farkın çok basit bir fark olduğuna dikkat çekiyor. Betonarme bir ev ile taş evin yaklaşık, bir buçuk katı bir fiyat farkı bulunduğunu dile getiren Boransel, fiyatlardaki artışların; kişilerin özel istekleri ile alakalı olduğuna vurgu yapıyor. Taş evlerde metre kare hesabı yapılamayacağının altını çizen Boransel, kullanılan malzemelerin kişiye göre değişken olduğunu vurguluyor. Taş evlerin zahmetli ve özen gösterilmesi gereken bir işçilikle ortaya çıktığı bilgisini veren Boransel, birçok varyasyon uygulanabilen bu kültürel mirasın; görüntü, dayanıklılık, uzun vadede maliyet ve kullanış açısından, günümüz modern evlerden çok daha cazip olduğunun altını çiziyor.

“SURLARİÇİ İÇİN ÜZÜLÜYORUM”

Bahsi geçen değerlerin en önemli örneğinin Lefkoşa Surlariçi’nde bulunduğunu belirten Boransel, buradaki sayısız evin sahiplerince terk edilmesinden dolayı, büyük bir üzüntü duyduğunu açıkladı. Bu evlerin neredeyse tamamının, Kıbrıslı Türklere ait evler olduğunu ancak; kişilerin buraları terk ederek, kendilerine modern evler inşa ettiklerini vurgulayan Boransel, tam da bu noktada kültürün kaybolmaya başladığı mesajını verdi. Temennisinin bu evlerin, sahipleri tarafından hayatta tutularak; çocuklarına veya torunlarına miras bırakılması olduğuna işaret eden Boransel; bunun yapılmamasından dolayı, Surlariçi bölgesinin hem kültürel anlamda, hem de görsel anlamda ciddi bir deformasyona uğradığın a dikkat çekti.

“BELEDİYELERİN MASTER PLANLARI OLMALI”

Başta büyük kentler olmak üzere tüm Belediyelerin master projeler hazırlaması gerektiğine vurgu yapan Boransel, bu projelerin ise çevreyi ve kültürü korumak adına yapılması gerektiğinin altını çizdi. Kendisinin de bir dönem Belediye Meclis Üyeliği görevinde bulunduğunu belirten Boransel, göreve başladığı ilk gün bu konuyu gündeme getirdiğini ve bunun kentler açısından büyük bir önem arz ettiğini vurguladı. Çarpık ve şehir planlamacılığından uzak yapılaşma yerine, apartmanların bir noktada toplandığı, bunun dışındaki alanlarda ise evlerin, hatta taş evlerin yer alması gerektiğini ifade eden Boransel; bunun uygulanmaması sebebi ile ileride önüne geçilemez bir çarpıklığın yaşanacağının altını çizdi.

“GENÇLERE BU KÜLTÜRÜ AŞILAMALIYIZ”

Kıbrıs evleri konusunda özellikle yabancı kişilerin hevesli olmasından dolayı, mutsuz olduğunu ifade eden Boransel; ülke insanlarının da en az yabancılar kadar bu değere hevesli olması gerektiğine işaret etti. Özellikle ailelere bu konuda bir mesaj vermek isteyen Boransel,  gençlerin, özellikle de yeni bir hayata başlayacak olan gençlerin; Kıbrıs evlerine yönlendirilmesi gerektiğinin altını çizdi. Taş evlerin her köşesinin anılar ile kaplı olduğuna vurgu yapan Boransel, gençlerin bu anılara yeni anılar katmasını ve bu ölümsüz taş evleri çocuklarına ve ülkelerine miras bırakmasını temenni etti.

Bu haber toplam 2130 defa okunmuştur
Adres Kıbrıs 124. Sayısı

Adres Kıbrıs 124. Sayısı