1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. “Konu sadece benim var olmam değil”
“Konu sadece benim var olmam değil”

“Konu sadece benim var olmam değil”

Yıllar önce ilk kez gerçekleştirdiğimiz röportajda “son zamanların en umut vaat eden genç yeteneklerden biri” olarak tanımlamıştım Erdoğan Kavaz’ı. Zaman beni yanıltmadı.

A+A-

Yıllar önce ilk kez gerçekleştirdiğimiz röportajda “son zamanların en umut vaat eden genç yeteneklerden biri” olarak tanımlamıştım Erdoğan Kavaz’ı. Zaman beni yanıltmadı. Her projesiyle, kendini geliştirmeyi başaran, çoğaltan, değişmeyen mütevazi kişiliğiyle de herkesin gönlünde yer etmeyi başaran bir sanatçı oldu. Henüz çocuk yaşta tiyatro sanatına ilgi duyarak, Lefkoşa Belediye Tiyatrosu’nun gençlik ekibine dâhil olan sanatçı, konservatuarda aldığı eğitimi yeteneğiyle birleştirerek, bugünlere ulaştı.

Son zamanlarda ise tiyatro, sinema ve reklam filimlerindeki oyunculuk başarılarına, yazarlığı da ekledi. Yine de mütevazi davranmaya devam ederek “kendime yazar diyemem ama son zamanlarda yazmaktan hoşlanıyorum” diyor. Biz de onun yazdıklarından …  

Artık sanat hayatında dönüşüm geçiren sanatçı, bireysel başarının ötesinde, geçerek kolektif üretim süreçlerine yönelerek, başkalarına da destek olmak istiyor.

 

Hayatında daha keyifli, daha üretken bir döneme girdiğini söyleyen Erdoğan Kavaz, adaya köklenmenin yollarını aramaya devam ettiğini söylüyor, hepimiz hala sanırım bunu arıyoruz.  

“Bir süre akademisyenlik deneyiminde bulundum. Daha sonra dijital mecralarda reklam ve prodüksiyon yönümü geliştirmeye karar verdim. Güney Kıbrıs’ta kısa filmlerde oynamaya devam ediyorum. Proje geldikçe casting yapıyorum. Reklam filmleri de çekmeye başladım. En son bir telefon firmasının reklamını hazırladık.”

brc-1585.jpg

“Kıssa’da bu yılki temamız ilişkiler olacak”

Kıssa isimli projesiyle geçtiğimiz yıl çok ses getiren sanatçı, şimdi bu projenin devamı için çalışıyor.

”Kısa tiyatro oyunları üzerine kurulu bir proje. Daha önce dört kişi, aynı şiirden yola çıkarak dört farklı oyun yazdık. Projenin temel amacı yeni soluk, yeni metin, yeni nesil olarak özetlenebilir. Bundan sonra temalar belirleyerek oyunlar yazmaya karar verdik. Bu yılki temamız ilişkiler üzerine olacak. Şimdi de ilişkiler üzerine dört farklı oyun yazdık. Bunu tabii sadece romantik veya erotik ilişkiler olarak tanımlamayalım. Aile ilişkileri de buna dahil. Birini de ben yazdım ve yöneteceğim. Kıssa’nın çalışma prosedüründe her izleyiciye bir seyir numarası veriliyor. Herkes gruplara ayrılır. Oyunlar aynı anda başlar. Farklı istasyonlarda izleyiciler numaralarına göre izler. Herkes kendi grubu ile izler. Mesela seksen kişi gelmişse o gece, yirmi kişilik gruplara ayrılmış olurlar. Bunu yapma nedenimize gelince izleyiciyi de olaylara katmak. Günümüz dünyasında zahmetsizliğe teslim oluyoruz her gün. Teknoloji hızımızı artırıyor ama yavaşlayan birşeyler var. Her şeyi oturduğumuz yere bekler haldeyiz. Teknoloji ilerledikçe, biz hantallaşıyoruz. İstedik ki izleyici de biraz hikayeye dahil olsun, atmosferi solusun. Paylaşalım diye hep…”

 

Oyunculuktan ziyade hikaye anlatıcılığını sevdiğini söyleyen Erdoğan Kavaz, çok iyi bir oyuncu olmasının yanında çok iyi hikayeler anlatmayı başardığını da ispat ediyor. 

“Ben deneyim tasarlamaktan hoşlanırım. Oradaki tüm deneyimi tasarlamaktan keyif alırım. Bütünsel yaklaşım diyelim. O yüzden yapacağım iş de böyle olmalı. İçinden geçeceğim bir istasyon olmalı. Hayat gibi, hem çok içiçe, hem de çok uzağız. İçimde böyle hislerle, böyle motivasyonlarla bu projeleri üretiyorum. Çünkü başka insanların bıraktığı izi, kokuyu bile, veya o oyuncunun yönetmenin köşeye kurduğu atmosferin içine dahil olma interaktivitesi de buradan geliyor. Enerji olarak da bir interaktivite söz konusu.”

 

“Mart sonu yeni oyunla izleyicilerimizle buluşacağız”

Proje çok yaratıcı olmakla birlikte çok da meşakkatli. Oyuncular dört oyunu, dört kez aynı anda oynuyor.

“Oyunculuk açısından da inanılmaz keyifli. Evet, dört oyunu, dört kez art arda, aynı anda oynuyoruz. Geçen yıl Lefkoşa’da bir barda oyunu sahneledik. Bu yılki mekanımız belirlenmek üzere. Oyuncuları da kısa süre sonra açıklayacağız. Yetenekli ve özgün yazar/yönetmen ekibmiz yine harika oyunlar yazdı. Dostlarım olduğu için demiyorum bunu. Tutkuyla, umutla ve samimiyetle ilerliyoruz. Sevgili Şaziye Konaç, Nejdet Serkan Sadıkoğlu, Salamis Ayşegül Şentuğ Tuğyan her seferinde daha da derine iniyorlar. Bu kez yazdığım oyun farklı oldu. Çok daha organik, yaşamsal, hiç yazmadığım bir tarz. Ben daha çok uçuk şeyler yazardım. Oysa bu hikaye oldukça gerçek. Tüm gözlemlerimi içine fantastik öğe eklemeden oturup samimi dille yazdım. Monolog şeklinde oluştu “Kıssa” konsepti geregi. Belki de belli bir kavram üzerine yazdığım için böyle bir metin çıktı. İlk kez ayakları yere basan metnim var. Ön okumayı yapanlar da çok beğendi. On yedi dakikaya sığan baştan sona bir hikaye anlatmaya çalışmak çok zor. Kısa bir şey yazıyorsun ama açtığın her şeyi kapatmak zorundasın veya bir şey uçu açık bile kalacak olsa onun çok iyi seçilmesi gerekiyor. Yazdığım şeyi her zaman önce oynarım. Süre tutar bakarım, denerim. Daha sonra oyunculara teslim edip, onlardan ne çıkacağına bakarım. Hem test sürüşü yapar, hem de yolu çizerim. Herhalde bu yıl da oynayacağım ancak zaman içinde biraz daha üretim kısımda kalmayı düşünüyorum. Oyuncu olarak ne söylemek istediğimden emin olduğum işler var. Onları gelecek sezonda sahnelemeyi düşünüyorum.” 

brc-1645.jpg

“Konu artık kişisel olarak sadece benim var olmam değil”

İnsanların yaşla birlikte bakış açılarının da değiştiğini anlatan sanatçı, 20’li yaşlardaki görünme arzusunun yerini üretme arzusuna bıraktığını söylüyor. Çok da haksız sayılmıyor.

“20’li yaşlarımın sonuna doğru izlenmek ve oradan tatmin olmak bana yetti. Yaptığım uluslararası işler de önemliydi, o konuda da bir doyuma ulaştım. Gerçekten büyük projelerdi. Bunun sonucunda da bunu yapmak isteyen başka insanlara, oyunculara destek olmak istediğimi fark ettim. Konu artık kişisel olarak sadece benim var olmam değil. Konu insanları sahneye getirmek. “So Kolektif” markası zaten bunu var ediyor. Tabii oyunculuğu da seviyorum yeri ayrı”

 

“Drama Latte üç kez daha sahnelenecek”

Son olarak Credit West Bank için proje üreten sanatçı, keyifli bir projeye daha imza atmış olmanın mutluluğunu yaşıyor.

brc-1619.jpg

“Bu aslında ikinci projemiz oldu. Bu projede aralarında hiç tanımadığım yeni insanlar da vardı. Bazılarıyla geçtiğimiz yıllarda çalışmıştık. Ekibi netleştirmemizin ardından bir süre tiyatro egzersizleri yaptık. Onları tanımaya başladım. Onlara özel bir oyun yazdım. Özgün bir çalışma oldu ve kendimi de böylece zorlamış oldum. İnsanları hızlı analiz edebildiğimi fark ediyorum. Çok kişiyle çalışmanın şansı bu olmalı. Daha sonra teker teker kurmaca karakterlerimi oluşturarak kolay, anlaşışır, hızlı, samimi, eğlenceli bir oyun yazdım. Zaten hayatlarımız çok kaygılı. Hepimizin ekonomik, sosyal, toplumsal kaygıları var. İsmini da marka adı gibi düşünüp Drama Latte olarak belirledim. Akılda kalıcı oldu. Kahve, kahve kültürü, nesiller arasındaki değişimi ama bitmeyen drama… Sen de izledin. Herkesin yorumu, tüm karakterşeri çok iyi tanıdın. Onlara çok iyi karakterler yazdın oldu. Aslında ben onların profosyonel meslek hayatlarındaki, bankada sergilemedikleri karakterleri ortaya çıkardım. Gösterimlerimiz devam ediyor. 4 Mart Salı gecesi, Mağusa Kültür ve Kongre Merkezi’nde, 11 Mart Salı gecesi Güzelyurt Atatürk Kültür Merkezi’nde ve son olarak 18 Mart Salı gecesi yeniden Lefkoşa’da Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası salonunda yer alacak.”

Bu haber toplam 2102 defa okunmuştur