1. HABERLER

  2. HABERLER

  3. “Kıbrıs’ta tek yol federasyon”
“Kıbrıs’ta tek yol federasyon”

“Kıbrıs’ta tek yol federasyon”

Avrupa Parlamentosu, Türkiye’nin AB üyelik sürecini “mevcut koşullarda yeniden başlatılamaz” diyerek dondurucuya terk etti. Türkiye Raporu’nda en net ve kararlı mesajlardan biri Kıbrıs konusunda verildi.

A+A-

Ertuğrul SENOVA

Avrupa Parlamentosu, Türkiye’nin AB üyelik sürecini “mevcut koşullarda yeniden başlatılamaz” diyerek dondurucuya. 367 evet oyuyla kabul edilen 2023-2024 Türkiye Raporu’nda en net ve kararlı mesajlardan biri Kıbrıs konusunda verildi: “Çözüm konusunda tek yol iki toplumlu, iki bölgeli, siyasi eşitliğe dayalı federasyondur.”

Raporda ayrıca Türkiye'nin insan hakları ve demokrasi alanında derin bir gerileme içinde olduğu, Kıbrıslı Türk ilerici bireylere yönelik baskıların da bu tablonun bir parçası olduğu kaydedildi.

Avrupa Parlamentosu raporunda, Türkiye'nin “temel demokratik eksiklikleri gidermede başarısız olduğu” açık şekilde ifade edildi.

Muhalif seslerin susturulması, kitlesel gözaltılar, barışçıl protestolara yönelik baskılar ve Ekrem İmamoğlu gibi muhalif figürlere yönelik siyasi hamleler sert ifadelerle eleştirildi.

Raporda, mevcut hükümetin “ülkeyi tamamen otoriter bir modele doğru ittiği” belirtilirken, AB üyeliğinin temel kriterlerinin (demokrasi, hukuk devleti, insan hakları, azınlık hakları) Türkiye tarafından ihlal edildiği vurgulandı.

AP raporunda en güçlü ve net tutum Kıbrıs konusunda sergilendi.

Kıbrıs sorununun çözümünün, iki toplumlu, iki bölgeli, siyasi eşitliğe dayalı federasyon temelinde olması gerektiği ifade edilirken, Türkiye’nin iki devletli çözüm dayatmasına karşı kesin bir duruş sergilendi.

Crans-Montana’da yarım kalan müzakerelere dönülmesi çağrısı yinelendi.

Türkiye’ye, askerlerini geri çekmesi ve adanın demografik yapısını değiştirecek adımlardan kaçınması çağrısında bulunuldu.

Avrupa Parlamentosu, Türkiye’nin Kıbrıslı Türk gazetecilere, sendikacılara, insan hakları savunucularına ve ilerici yurttaşlara yönelik sindirme ve susturma girişimlerini de gündeme taşıdı. Bu baskıların ifade özgürlüğünü açıkça ihlal ettiği kaydedildi.

Ayrıca Türkiye’nin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını hiçe sayarak Kıbrıslı Rumlara ait mülklerin satışı ve sömürüsü yönündeki saldırgan politikasına son vermesi istendi.

Raporda, Türkiye’nin “Mavi Vatan” doktrini doğrultusunda Yunanistan ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemenlik haklarını ihlal eden eylemleri kınandı.

Yasadışı sondaj faaliyetleri, Yunan hava sahası ihlalleri ve savaş tehdidi içeren “casus belli” kararının sürdürüldüğü belirtildi.

Türkiye-Libya deniz yetki alanı mutabakatının da üçüncü tarafların haklarını ihlal ettiği ve “hukuken geçersiz” olduğu kaydedildi.

Türkiye’nin Maraş’ı açma süreci bir kez daha kınandı.

Raporda, bu adımın sahadaki durumu istikrarsızlaştırdığı ve çözüm umutlarını zayıflattığı ifade edildi.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarına uygun olarak Maraş’ın yasal sahiplerine devredilmesi ve Strovilia’dan çekilme çağrısı yapıldı.

Ayrıca BM Barış Gücü’nün görev tanımı ve tampon bölgenin statüsüne saygı duyulması gerektiği hatırlatıldı.

Avrupa Parlamentosu, tüm bu sert eleştirilere karşın Türkiye toplumunun geniş kesimlerinin, özellikle gençliğin demokrasi ve Avrupa değerleri yönündeki özlemlerine vurgu yaptı.

Üyelik süreci resmen donmuş olsa da bu umudun tamamen yitirilmemesi gerektiği ifade edildi.


Rapordan öne çıkan başlıklar...

Doğu Akdeniz'de gerginlikler ve Türkiye'nin tutumu

Mavi Vatan doktorini kınandı

  • Doğu Akdeniz’de istikrar ve güvenliğe olan ilgi yinelenmektedir.
  • Türkiye’nin, Mavi Vatan doktrini dahil olmak üzere, Yunanistan ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemenliğini ihlal eden tutumu kınanmaktadır.
  • Türkiye’nin Yunan karasularını 2023’e kıyasla daha fazla ihlal ettiği, sistematik yasadışı balıkçılık yaptığı vurgulanmaktadır.
  • Türkiye’ye, AB üye devletlerinin karasuları ve hava sahaları üzerindeki egemenlik haklarına saygı duyma çağrısı yapılmaktadır.

 

Kıbrıs müzakereleri

“Müzakere masasına geri dönün” çağrısı

  • Kıbrıs sorununun çözümsüz kalmasından üzüntü duyulmaktadır.
  • 18-19 Mart 2025'teki BM öncülüğündeki gayri resmi görüşmeler memnuniyetle karşılanmaktadır.
  • Geçiş noktaları açılması, mayın temizliği, çevre ve enerji projeleri gibi güven artırıcı önlemler memnuniyetle not edilmektedir.
  • Tüm taraflara müzakerelerin yeniden başlatılması için bu ivmenin değerlendirilmesi çağrısı yapılmaktadır.

 

Kıbrıs sorununun çözümü

“Tek yol federasyon”

  • Çözümün iki toplumlu, iki bölgeli, siyasi eşitliğe dayalı federasyon temelinde olması gerektiği vurgulanmaktadır.
  • Çözümün, BM Güvenlik Konseyi kararları ve AB değerlerine uygun olması gerektiği belirtilmektedir.
  • Crans-Montana’da kesilen görüşmelerin kaldığı yerden devam etmesi çağrısı yapılmaktadır.
  • Türkiye’ye, iki devletli çözüm önerisinden vazgeçme ve mutabakata dönme çağrısı yapılmaktadır.
  • Türkiye’den askerlerini çekmesi ve adanın demografik yapısını değiştirecek eylemlerden kaçınması talep edilmektedir.

 

Maraş konusunda Türkiye’ye çağrı

“BM kararlarına uy, Maraş’ı yasal sakinlerine devret”

  • Türkiye’ye, BM Barış Gücü’nün görev tanımına ve tampon bölgenin statüsüne saygı çağrısı yapılmaktadır.
  • Maraş’ın açılma süreci kınanmakta; bunun sahadaki durumu ve çözüm umutlarını olumsuz etkilediği vurgulanmaktadır.
  • Türkiye’ye, BM kararlarına uyarak Maraş’ı yasal sakinlerine devretmesi ve Strovilia’dan çekilmesi çağrısı yapılmaktadır.

 

Kıbrıslı Türklerin ‘özgürlüklerine’ yönelik Türkiye’ye çağrı:

İlerici Kıbrıslı Türkleri susturma girişimi kınandı

  • Türkiye’nin, Kıbrıslı Türk toplumunun anayasal rolünü icra etmesi için gerekli alanı sağlaması gerektiği vurgulanmaktadır.
  • Toplumları bir araya getirecek cesur adımlar atılması gerektiği belirtilmektedir.
  • Kıbrıs sorununun çözümünün ardından AB hukukunun tüm adaya uygulanacağı ifade edilmektedir.
  • Türkiye’nin, Kıbrıslı Türk gazetecileri, sendikacıları, insan hakları savunucularını ve ilerici bireyleri susturma girişimleri kınanmaktadır.
  • Bu girişimlerin ifade ve düşünce özgürlüğünü ihlal ettiği belirtilmektedir.
  • Türkiye’nin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kararlarını hiçe sayarak, Kıbrıslı Rumlara ait mülklerin satışı ve sömürüsüne dair saldırgan politikasına son vermesi talep edilmektedir.
Bu haber toplam 1109 defa okunmuştur