1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. “Kara bir leke”
“Kara bir leke”

“Kara bir leke”

KTAMS Başkanı Güven Bengihan, hem Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ı hem de UBP’yi suçladı, hukuk tanımazlık, adaletsizlik ve Anayasa’ya aykırı hareket edildiğini vurguladı.

A+A-

Fayka ARSEVEN KİŞİ

Kıbrıs Türk Amme Memurları Sendikası (KTAMS) Başkanı Güven Bengihan, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın tarihe bir kara leke olarak geçeceğini söyledi, “Cumhurbaşkanı olduğu gün Başbakan imzası ile 16 kişinin istihdamına onay verdi. Tatar, KKTC devletini, anayasasını, ayaklar altına aldı” vurgusunda bulundu.

 “Bugün hükümetin olmamasının en büyük müsebbibi de Sayın Ersin Tatar’dır” diyen Bengihan, “Cumhurbaşkanı olabilmek için her şey mubahtır mantığı ile hareket edip TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın emir eri gibi hareket etmiş, Kıbrıs’ta bir vali edasındadır. Tek derdi AKP’ye hizmet etmektir” ifadelerinde bulundu.

KTAMS Başkanı Güven Bengihan ile bu hafta yaşanan siyasi gelişmeleri, ekonomik sorunları, ülkedeki siyasi istikrarsızlığı konuştuk. 

 

YENiDÜZEN: Siyasi gelişmeler an be an değişiyor. Ancak  ülkede şuan bir ‘hükümet krizi’ yaşanıyor. Neler söylemek istersiniz?

Güven BENGİHAN: Hükümetin olmaması, bazı fırsatçıların mevcut boşluktan yararlanmasının önünü açmıştır. Bu boşlukta, birileri bunu fırsata çevrilme düşüncesi ile hareket etmektedir. Ekmeğe yapılan zam, akaryakıtın fiyat istikrar fonundan dolayı pahalı olması buna sadece birkaç örnektir…

Bakanlar Kurulu gerektiren bazı düzenlemeler var. Şuan emlak satışı ve taşınmaz malda bir tıkanıklık, sıkıntı ve mağduriyet var. Bu süreç Covid 19 süreci olduğu için alınması gereken bazı tedbir ve çıkılması gereken ihaleler var.  Ama Bakanlar Kurulu olmaması nedeniyle tıkanıklıklar oluyor.

Halkın alım gücünün düştüğü de apaçık ortadadır. Üretim geriledi, hatta bazı işyerleri faaliyetlerini durdurdu veya kapattı. Dolaylı olarak da ekonominin daralmasına ve insanlarımızın da işsiz kalmasına neden oldu.

Bir de dövizde meydana gelen kur farklılığından yani TL’nin döviz karşısında değer kaybetmesi nedeniyle halkımızın alım gücü eridi. Yani halkın devletine en ihtiyaçlı olduğu dönemdeyiz. Ama 45 gündür hükümet yok. Bu süreçte insanlarımız geçim sıkıntısı yaşamaktadır. Bu sıkıntılarına ekonomik anlamda alınması gereken tedbirler vardır.

 


“Başıboşluk, siyasi istikrarsızlık”

 “Yaşanan başıboşluk siyasi istikrarsızlık ve belirsizlik ortamından şuan bizler ve halkımız endişe duymaktadır. Biran önce istikrarlı ve güçlü hükümet kurulmalıdır.”

YENiDÜZEN: Nelerdir bu tedbirler? Bu süreçte bu tedbirler nasıl alınacak?

Güven BENGİHAN: Temel tüketim maddelerinin fiyatları arttı. Bakanlar Kurulu’nun KDV, stopaj, fon ve bazı navlun gibi kalemlerde indirim yapması gerekir. Yani dövizde meydana gelen kur farkından dolayı piyasanın pahalılaşmamasını, toplumun da alım gücünün korunması için ekonomik karar almaları gerekir.

Bir de ev satışı, okul harcı, araç alımı, kiraların artık TL olarak yasal anlamda düzenlenmesi gerekir. Eğer TL kullanmamızdan dolayı biz bir o kadar daha zarar ediyorsak hükümetlerin bu konuda gerekli tedbiri alarak, ülkemizdeki, konut, okul, kira ve satışların TL üzerinden olması yönünde bir karar üretmesi gerekir. Zaten TL’nin döviz karşısındaki kaybı yüzde 40’dır. Yüzde 40 alım gücümüz gerilemiştir. O yüzden Amerika’yı keşfedecek değiliz.

Bizim insanlarımızı koruma noktasında bir; KDV’leri, stopajları indirme veya sıfırlamaya gidilmeli, iki; okul, ev, kira araç satışlarının döviz cinsinden olmaması yönünde bir yasal düzenleme yapılmalıdır. Devlet halkı için vardır. Bu nedenle bu yaşanan başıboşluk siyasi istikrarsızlık ve belirsizlik ortamından şuan bizler ve halkımız endişe duymaktadır. Biran önce istikrarlı ve güçlü hükümet kurulmalıdır.

 

YENiDÜZEN: Bu güçlü hükümet yapısı şuan ki Meclis’te var mıdır?

Güven BENGİHAN: UBP ile hükümet kurma konusunda CTP, HP, DP, TDP de endişe taşıyor. Bir tek YDP tavla teslimdir. YDP dışında hiçbir parti UBP ile hükümet kurmak istemiyor. Neden acaba? UBP’nin bu ülkede son 2 yılda yaşattıklarını gördük ve yaşadık. Rahatsız olan çok da geç kalan HP, dörtlü koalisyon hükümetini sayın Serdar Denktaş’ın oğluna arsa verdi diye gerekçe göstererek ‘yasaldır ama etik değildir’ deyip hükümeti bozdu. ‘Bir kahve içmem, 40 yıldır bu siyaset değişmelidir, adam kayırmacılığın mimarı UBP’dir’ dediği UBP ile hükümet kurdu. Sonra da kurup, kuracağına pişman oldu. Bu sürede de UBP’ye koltuk değneği oldu. Yaptığı tüm yasadışılıklara, olumsuzluklara ve partizanca istihdamlara sessiz kalarak veya müdahale etmeyerek en az UBP kadar suçlu oldu.

UBP, 1974’ten bugüne kadar bu ülkede çözümsüzlük siyasetini ve ahbap, çavuş ilişkisini, adam kayırmacılıkla, partizanlıkla, kendi yandaşlarına menfaat dağıtarak o koltuklarda yıllarca oturmanın yöntemini kullandı. Daha da önemlisi devletin tüm olanaklarını sırf o koltuklarda oturma uğruna kendi yandaşlarına peşkeş çekti.

Kamunun bugünkü verimsizliğinin müsebbibi de UBP’dir. Kıbrıs Türk toplumunun kimliğinin azınlığa düşmesinin en büyük sorumlusu da UBP’dir. Golifa gibi dağıttığı yurttaşlıklar nedeniyle. Bu yurttaşlıklar nedeniyle seçimlerde sürekli yüksek oy alma konusunda master, doktora yaptılar. Seçim yasaklarında yandaşlarını, hiçbir bilgiye, liyakata, ölçme, değerlendirmeye sokmadan kamu kurum ve kuruluşlarında yandaşlarına menfaat dağıttı.

 

YENiDÜZEN: Bu kadar sorun varken, ‘vatandaşın’ bir kısmı da bu yönetimden memnun gibi mi?

Güven BENGİHAN: Vatandaş dediğiniz belli bir gruptur. UBP’ye oy verenler belli bir kesimdir. Kimlerdir? Hak etmeden yurttaş yapılanların büyük bir kısmı ve UBP’den nemalanan belli ekonomik çevreler ve UBP’nin delege, delege çocukları ve torunları. Büyük de bir nüfusa sahiptirler. Çünkü saadet zinciri gibi oluşum içerisindedirler. Hep nemalandırma üzerinden varlıklarını sürdürüyor ve insanları da cazip ediyor.

Çünkü yokluk içerisinde, devlete girme konusunda yeterlilik belgesi bulunan, kendisini yetiştiren binlerce gencimiz olmasına rağmen bugün devlete UBP’li kişilerin çocukları, torunları giriyor. Hiçbir sınav, yeterlilikleri ölçülmeden devlete geçici işçi adı altında alınabiliyor. Ancak diğer taraftan binlerce genç, kendini geliştirdi, yetiştirdi münhal bekliyor. TC ile yapılan protokoller çerçevesinde 1 emekliye 1 istihdam şeklinde kamu personeli istihdamında kısıtlama var. 400 emekli çıktıysa ve 400 istihdam olacaksa ihtiyaçlı olan dairelere nitelikli, bilgili, fırsat eşitliğine dayalı istihdam yapılması gerekir. Bunun sonucunda da halkımızda hak ettiği kaliteli hizmeti alır.

Ancak ne yapıyorlar 400 kişi emekli çıkıyor, 100 kişi Kamu Hizmeti Komisyonu tarafından münhal çıkılarak alım yapılıyor. 300’ü geçici işçi, sözleşmeli adı altında UBP’nin kendi yandaşları olarak istihdam ediliyor. Herhangi bilgi, liyakata da bağlı olmadıklarından kamuda da verimliliğin düşmesinin en büyük nedenlerinden oluyor.

Çünkü bu kişiler UBP’nin delege ve delege çocukları olduğu için UBP iktidara geldiği zaman bu kişilere dairelerde iş yaptırılamıyor ya da hesap sorulamıyor. Böylece kamuda yaşanan disiplinsizliğin müsebbibi de UBP’dir. Bu düzenin kurucusu da, bekçisi de UBP’dir. Çünkü bu sistemden beslenirler.

Ancak bunu değiştirme gailesi çeken onurlu, gururlu insanlar da var. KTAMS, bu insanlardan oluşan bir sendikadır. Haksızlığa, hukuksuzluğa, adaletsizliğe karşı direnen, bunu deşifre eden buna karşı mücadele ediyor.

Ama UBP; orantısız bir şekilde yaptığı yurttaşlıklarla Kıbrıs Türk toplumun hem yapısını hem kültürünü bozdu. Hem de seçimlerde Kıbrıs Türk toplumunun gerçek anlamda siyasi iradesini, seçme iradesini etkiledi. Cumhurbaşkanlığı seçiminde de bunu yaşadık. 

Bugün hükümetin olmamasının en büyük müsebbibi de Sayın Ersin Tatar’dır. Cumhurbaşkanı olabilmek için her şey mubahtır mantığı ile hareket edip sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın emir eri gibi hareket etmiş, Kıbrıs’ta bir vali edasındadır. Tek derdi AKP’ye hizmet etmektir. Başka bir derdi yoktur. Kıbrıs Türk kimliğinin yapısını değiştirmeye yönelik bir hareket var. Bir insan mühendisliği yapılıyor.

 

YENiDÜZEN: Bundan sonra bizi bekleyen en büyük tehlike nedir?

Güven BENGİHAN: Dayatmaları Cumhurbaşkanlığı seçiminde yaşadık. UBP’nin kendi kurultayında bile müdahale olduğunu gördük. Bu artık o kadar bir iliklerimize kadar geçti ki TC, bizim içişlerimize karışmaya başlıyor. Bizim okullarda göreceğimiz eğitime, bizim dini yönden de ne kadar Müslüman olup olmadığımıza kadar bir şekillendirme içerisindedirler. Sayın Tatar da buna yardımcı olmakta, işbirlikçilik yapmaktadır. Pandemi Hastanesi sürecinde ve Maraş açılımında da bu ülkenin kendi kurumlarını ve insanlarını Tatar,  AKP’ye ve Erdoğan’a şikayet etme cüretini gösterdi. Bu toplumu küçük düşürdü.

Bu bizim asla kabul etmediğimiz bir anlayıştır. Bu anlayışı değiştirme adına da yapılan bu adaletsizlikler karşısında mücadeleye etmeye ve bu anlayışı da reddetmeye devam edeceğiz. Bir gerçek var ki şuan bu ekonomik sıkıntı devam ediyor, halkımız fakirleşiyor.


“Hayat pahalılığı asgari ücrete de yansıtılmalı”

YENiDÜZEN: Çok zor bir süreç yaşanıyor. Özel sektörde işsiz kalan, hayat pahalılığı karşısında eriyen bir asgari ücret… Nasıl bir yol izlenmelidir bu dönem?

Güven BENGİHAN: Asgari ücret 3 bin 820 TL brüttür. 3 bin 323 TL’dir net. Bu ülkede 4 kişilik bir ailenin sağlıklı ve insanca yaşayabilmesi, yakışır bir yaşam sürebilmesi için gerekli olan bir ücret verilmelidir. Asgari ücreti belirlemede de dikkat edilecek kriterlerin gerçekçi olması gerekir. Kriterlerin tekrardan göz önünde bulundurulması, güncellenmesi gerekir. En somut; asgari ücret belirlendikten sonra yasal düzenleme yapılırken, gerçekçi kriterler koyarak, daha sonra hayat pahalılığı gerçekleştiği oranda bu asgari ücretliye de yansıtılmalıdır. Bugün sadece kamu görevlilerine HP’nin gerçekleştiği oranda yansıtılması eşitsizliktir.  Çünkü bu ülkede aynı marketten, aynı sinemadan, aynı spor salonundan, aynı bakkaldan alışveriş yaparız. Aradaki uçurumu daha da açmadan hayatın pahalılığı oranında gerçekleşen enflasyonu asgari ücretliye de yansıtmamız gerekir ki alım gücünü koruyabilelim. Şuan koruyamıyoruz. Alım gücü geriledi. Döviz bazında yüzde 40 TL değer kaybetti.

Bu nedenle ivedi olarak bu toplumun ekonomik sorunlarına çözüm üretebilecek hükümete ihtiyacı vardır. Çünkü siyasetin temeli de ekonomiye dayanır. Ekonomi güçlü olmalıdır. Bizim de üretmemiz gerekmektedir.

‘Emek en yüce değerdir’ söylemine katılırım, ama bunun altını doldurmazsak bu, söylemden veya nutuk atmaktan başka bir şey değildir. O yüzden üretmeniz gerekir. Kamu görevlilerinin de daha çok çalışması, üretmesi gerekir.

Ancak kamuda bu düzeni bozan yine söylüyorum UBP’dir. UBP bu zihniyeti değişmelidir. Kamuda verimliliği düşüren UBP’dir… Verimliliği düşürenden, verimliliği artırmasını beklemek doğru olmaz. UBP zihninde reform yapması gerekir. Daha toplumcu, daha kamusal ve kamu yararı güden bir anlayış taşıması gerekir.

Ancak UBP kuruluş ilkesine baktığımızda KKTC devletine inanan, savunan ve geliştireceğini söyleyen bir parti olmasına rağmen bugün devletin itibarını zedeleyen, kamu kurum ve kuruluşlarındaki verimsizliği ortaya çıkaran UBP’dir. Yaptığı yanlış politikalar, adam kayırmalarla… O yüzden UBP’nin önce zihninde bir reform yapması gerekir. Bu reformu yapmadığı sürece de kimseyi hükümet kurmada yanında bulamaz.

Kendi ile birlikte hükümet kurma çabası içinde olanların da derdi, kendilerini var edebilme ve yandaşlarını nemalandırmadır.

 

YENiDÜZEN: Bakanlar Kurulu da toplanamıyor. Bunun sıkıntılarını başta söylediniz biraz ama başka nelerdir?

Güven BENGİHAN: Eğer Bakanlar Kurulu,  toplanmazsa sözleşmeliler ay sonu maaş almayabilir. Çünkü sözleşmeleri Bakanlar Kurulu kararı ister. Maaş, ücret ve ödemelerin yapılabilmesi için devletin borçlanması gerekir. Borçlanmada sıkıntı var. 13’ncü maaşlar da ödenemeyebilir.

TC, Pandemi Hastanesi’ni yaptı teşekkür ederiz ama içerisinde çalışacak kamu sağlık çalışanı yok. Şuan sadece bina duruyor. İçinde tam anlamıyla görevini yerine getirebilecek düzenleme yoktur. Kamu sağlık çalışanı istihdam edilmedi.

Ancak Sayın Cumhurbaşkanı 19 Ekim’de mazbatasını almasına rağmen 22 Ekim’de resmi gazetede Cumhurbaşkanı atanmış olmasına rağmen kendisi 22 Ekim’de Başbakanlık imzasıyla devlete 16 kişiyi istihdam etmiştir. Bu yapmış olduğu uygulama ile de tarihe kara bir leke olarak geçecek. Çok merak ediyorum; nasıl bir söz verdiydi Tatar da seçimlerin hemen ertesi günü bu kişileri istihdam etme gailesi içerisine düştü. Cumhurbaşkanı mazbatasını alarak nasıl Başbakan olarak da imza attı? Böyle bir yanlışı, hukuksuzluğu nasıl yaptı? Bu, Tatar’ın KKTC devletini, anayasasını, ayaklar altına aldığının göstergesidir.


“İstihdamlara zaman var, bütçeye yok”

“Bugün 20 Kasım bütçe daha Meclis’e gitmedi. 2021 Bütçesi’nde yaşanacak sıkıntıların sorumlusu gene Ersin Tatar’dır. Bu istihdamları yapmaya zaman ayırdı ancak yerine vekalet edecek birini atamadı, buna zaman ayırmadı.”

YENiDÜZEN: 2021 Bütçesi de  henüz yok. Sendikalara Protokol Masası çağrısı da yapılmadı. Nasıl bir süreç izlenecek?     

Güven BENGİHAN: Yılsonu gelmeden, bütçe gerçekleşmeden Maliye Bakanı Amcaoğlu,  yasa gereği sendikaları protokol masasına çağırması gerekirdi. Amcaoğlu yasayı yerine getirmedi. Kamuda yetkili sendikaları çağırmadı. Hukuk tanımazlık yaptı. Profesyonellikten uzak davrandı.

Yasal anlamda bütçe en geç 30 Ekim’de Meclis’e gitmesi gerekirdi. Bugün 20 Kasım bütçe daha Meclis’e gitmedi. 2021 Bütçesi’nde yaşanacak sıkıntıların sorumlusu gene Ersin Tatar’dır. Bu istihdamları yapmaya zaman ayırdı ancak yerine vekalet edecek birini atamadı, buna zaman ayırmadı. Demek ki gailesi istihdam yapmaktı. Bu konuda kara bir lekedir Tatar’a… 2021 yılı kaosa gebedir.  


ersin.jpg
“Bugün hükümetin olmamasının en büyük müsebbibi de Sayın Ersin Tatar’dır. Cumhurbaşkanı olabilmek için her şey mubahtır mantığı ile hareket edip sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın emir eri gibi hareket etmiş, Kıbrıs’ta bir vali edasındadır. Tek derdi AKP’ye hizmet etmektir. Başka bir derdi yoktur. Kıbrıs Türk kimliğinin yapısını değiştirmeye yönelik bir hareket var. Bir insan mühendisliği yapılıyor.”

Bu haber toplam 4480 defa okunmuştur