
Hepi topu
İnsanın çocuğu büyüdükçe, kendisi de büyüyor, değil mi?
Ana babası da..
Hani, “daha dün bebekti” diyorsunuz ya!..
Eğer “koca adam” olmuşsa..
Eğer “koca kız” olmuşsa..
Peki siz ne oluyorsunuz bu arada?
***
D
İnsanın çocuğu büyüdükçe, kendisi de büyüyor, değil mi?
Ana babası da..
Hani, “daha dün bebekti” diyorsunuz ya!..
Eğer “koca adam” olmuşsa..
Eğer “koca kız” olmuşsa..
Peki siz ne oluyorsunuz bu arada?
***
Düşündüm de...
Yaşamın bir kesitinde, en fazla ‘dört kuşak’ kalabiliyorsunuz ayakta...
‘Dört’ dediğim de, ‘çocukken’..
Büyüdükçe, ‘üç’...
Biraz açalım da daha iyi anlatalım.
Yani, siz...
Ana babanız...
Dede nineniz...
Ve şanslıysanız büyük dede nine...
Ama genelde, ‘üç’ kuşak...
Çocuk...
Ana baba...
Büyükanne büyükbaba...
Hepsi bu!..
Bunu değiştirme şansınız yok yani!..
O kadar hırs, kavga, çelme, sataşma, içten pazarlık, dedikodu, fenalık...
O kadar dert çile cefa...
Delice bir mücadele, koşuşturma...
Sonrası...
“İyi bilirdik” faslı!..
Gözyaşı...
Ve anı...
***
Bizim ‘döngü’nün üç kuşağı, ‘evrensel hukuk’ ve ‘dünyaya entegre’ yaşamı, bir arada hiç göremedi...
Umarım ki çocuklarımız görür...
Büyürken...
Dünyaları da büyür...
Tam gün Masal
Yine TAM GÜN ‘eğitim’ pişiriliyor !..
‘Gündem değiştirme’ ihtiyacı mı var ne?
Ankara’da fırına verildi, ‘fırıncı çırağı’, adada servis ediyor...
En ‘bezdiren’ açıklama da şu: “Ankara’da bize herhangi bir telkin olmadı”
Çocukken, “pışıkkk, inandım” derdik!..
Ankara’ya gidip geliyorlar.
Daha önce hiç konuşmadıkları bir “projeyi, tüzüğü, planı” ansızın önümüze koyuyorlar.
Hemen ardından aynı tekerleme:
“Bir telkin yoktur!..”
***
İlginçtir...
Bu ‘tam gün’ eğitim için geçmiş hükümet ne zaman adım atsa, bugünün ‘hevesli’ siyasileri ortalarda yoktu.
Hatta ne oldu, biliyor musunuz?
“Pilot” okul olarak “tam gün eğitim” yapan Lefkoşa’daki Şht. Ertuğrul İlkokulu da bu “heves”ine son verdi.
Ne zaman?
Tam da şimdiki Eğitim Bakanı’nın zamanı!..
Ve hatta..
Bu işin öncüsü Cemal Hoca dahi bıktı, usandı, emekliliğini verdi.
***
Anlayacağınız, yine bir ‘uyutma’ var ortada...
Böyle ‘masallarla’ avutulurken biz, esas niyetler bakalım ne zaman çıkacak ortaya !..
Girne’de nefis bir müzikal
Müzikalleri çok severim oldum olası.
Ne yazık ki, bizim ülkemizde, çok azdır.
Arada, Lefkoşa Belediye Tiyatrosu’nun denemeleri dışında, izlemek için ya yurt dışına gitmek gerekir, ya da festivallere gelecek oyunları beklemek.
Girne Festivali’nde önceki akşam böyle bir şansımız oldu.
Ankara Devlet Tiyatrosu’nun oyunu, nefisti... Klasik bir Broadway Müzikali…
Girne Amfi Tiyatro’da, oyunun ortasından itibaren rutubeti sonlayan güzel bir esinti de başlayınca, hem güldük, hem de düşündük ve sorguladık...
Özgürlüğü sorguladık, ‘köleliği’...
Ve hepimizin aslında bir ‘oyuncu’ olduğunu...
Ah bir de oturma yerleri daha rahat olsa!.. (Başkan Sümer Aygın söz verdi, seneye, bu sorunu çözecek, diye)
FESTİVAL, daha birincisi olmasına rağmen iyi gidiyor.
Tek eksik, GİRNELİ henüz yeterince farkında değil.
Yoksa, o amfitiyatronun dolup dolup da taşması gerekmez mi?
Biraz daha ilgi...
Ve elbette biraz daha tanıtım...
Belki, gelen sanatçılar, gündüzden radyo televizyon programlarına katılsa, insanlarla daha fazla buluşsa, çok daha fazla ilgi olacak.
Hak ediyor çünkü...
Ve bizim de ‘rolümüz’ olmalı bu oyunda!