1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. Gezegen Manzaralarından Bazı Kesitler…
Gezegen Manzaralarından Bazı Kesitler…

Gezegen Manzaralarından Bazı Kesitler…

Erdim’in “Doğru açı diye bir şey yoktur” derken vurgulamak istediği, kişilerin kendi deneyimlerinin öne çıktığı, aynı fotoğrafın ‘açık bir yapıt’ olarak neredeyse sonsuz şekilde farklı yorumlanabileceği, insanın deneyimlerinin önem taşıdığı bir yolculuk.

A+A-

Hakan Karahasan
hakan.karahasan@gmail.com

20 Haziran 2023 tarihinde Lefkoşa Rüstem Kitabevi’nde Uygar Erdim’in ilk kişisel fotoğraf sergisi açıldı. Gezegen Ziyaretleri adıyla açılan sergi bizlere görüntüler ve fotoğraf üzerine düşünme fırsatı vermesi bakımından dikkate değer. Sergi 20 Temmuz 2023 tarihine kadar açık olacak.

Fotoğrafların öyküsünün anlatıldığı kısa yazıya göre, IGU adlı uzaylı Kıbrıs üzerinde seyahat ederken adanın kuzeyine zorunlu bir gerekçeden ötürü inmek zorunda kalır. Sonrasında ise muhtemelen meraktan dolayı adayı ziyaret edip bunları görsel formda kayıt altına alır. Sergideki fotoğraflara geçmeden kısa bir not: Sergi hakkındaki yazıda belirtilen IGU’nun dünyaya zorunlu iniş gerçekleştirmesi bana Antoine de Saint-Éxupery’nin Küçük Prens kitabını anımsattı. Ancak, sergi hakkındaki yazıda konunun devamı hakkında bizlere herhangi bir bilgi verilmiyor, onu da belirteyim.


Foto 1. Uygar Erdim. Planet X-iGU'nun Gezegeni.


Erdim’in fotoğrafları, aslında fotoğrafın ortaya çıktığı zamandan bu yana birçok düşünürün aklını kurcalayan bazı konuları yeniden düşünmeyi sağlıyor. Fotoğrafın bakmayı ve görmeyi nasıl dönüştürdüğü üzerine düşünürken, akla Walter Benjamin’in “Fotoğrafın Kısa Tarihi” adlı yazısında, fotoğraf üzerine düşünürken ifade ettiği, “Bir resmi ve özellikle bir heykeli, ya da mimari bir yapıyı fotoğraflarına bakarak kavramanın, onu gerçekliğe bakarak kavramaya çalışmaktan çok daha kolay hale geldiğini artık hemen herkes değerlendirebilecek durumdadır” (Benjamin, s. 31) sözleri geliyor. Erdim’in fotoğraflarında yaptığı ya da yapmaya çalıştığına bakıldığında Benjamin’in söyledikleri elbette yetersiz kalıyor. Bugünün dünyasında fotoğraf, daha doğrusu görüntülerle olan ilişkimiz 1900’lü yılların başındakinden çok daha farklı. Artık salt mekanik (çoklu) üretim ve böylece görme biçimlerimiz değişim geçirmekle kalmadı. Artık hemen hemen her şeyi görsellik üzerinden konuşur, tartışır, düşünür hale geldik demek abartı sayılmaz. 360 derece tekniği ile çekilen fotoğraflar bizlere gerçeğin (öyle bir şey varsa tabii!) tek bir açı ile görül(e)meyeceğini, farklı açıların da gerçekliğin bir(er) parçası olduklarını ortaya koyuyor. Günün sonunda gerçekliğin birden fazla olduğunu, önemli olanın kişinin algıları ve deneyimleri ile anlamlandırılabileceğini ortaya koyan, yaratıcı ve düşündürücü görseller Erdim’in fotoğrafları. Sergi yazısında deneyim ve değişim arasındaki ilişkinin önemini vurgulayan Erdim, böylece sergiyi gezenlere hem “eski usul,” hem de bugünün teknolojisi ile bakma, deneyimleme fırsatı sunuyor. Sergideki fotoğrafların yanında bulunan QR kodunu telefonunuza okutmak suretiyle fotoğrafları sergide görüldükleri şekilden daha farklı bir şekilde görme, inceleme, deneyimleme şansına sahip olabiliyorsunuz.

Foto 2. Uygar Erdim. Eleftheria.


Fotoğraf nedir? Fotoğraf makinesi ile çektiğimiz her görüntü fotoğraf mıdır? Fotoğraf bir sanat mıdır? Fotoğrafı sanat yapan nedir? Elbette bu sergi bu ve buna benzer sorulara cevap aramıyor. Sergideki fotoğraflara bakarken, “minnak gezegen” dünyaya salt IGU’nun gözünden (kuş bakışı olarak alışageldiğimiz açıya kendi deneyiminizi de katabileceğiniz) değil, aynı zamanda ‘kendi deneyimlerimiz’ ışığında değişik açılardan bakma fırsatı bulabiliyoruz. Erdim’in “Doğru açı diye bir şey yoktur” derken vurgulamak istediği üzere, kişilerin kendi deneyimlerinin öne çıktığı, aynı fotoğrafın ‘açık bir yapıt’ olarak neredeyse sonsuz şekilde farklı yorumlanabileceği, insanın kendi deneyimlerinin, belki de fotoğrafın kendisi kadar önem taşıdığı bir yolculuk Gezegen Ziyaretleri. Görüntülerde nelerin olup olmadığını “keşfetmek” için fotoğrafçının izleyicilere sunduğu çalışmalara bakıp ‘kendini bırakması’ yeterli. Kullandığı teknik sayesinde kendimizi kâh tanıdık mekânlara farklı bir gözle bakarken bulduğumuz gibi, aynı zamanda bu mekânlara başkasının/başkalarının gözünden bakıyormuş hissini de deneyimleyebiliyoruz. IGU’nun bakış açısı ve deneyimlerimiz arasındaki boşluk sayesinde, fotoğraflar farklı keşiflere yelken açmak isteyenlere değişik fırsatlar sunuyor.


Kaynakça

Walter Benjamin. Fotoğrafın Kısa Tarihi. Çev. Osman Akınhay. İstanbul: Agora Kitaplığı, 2012.

Bu haber toplam 2983 defa okunmuştur
Gaile 502. Sayısı

Gaile 502. Sayısı