1. HABERLER

  2. HABERLER

  3. ​​​​​​​"Gerginlik ve çatışma siyaseti istemiyoruz"
​​​​​​​"Gerginlik ve çatışma siyaseti istemiyoruz"

​​​​​​​"Gerginlik ve çatışma siyaseti istemiyoruz"

Akıncı, bir barış havzası haline getirilebilecek Doğu Akdeniz’deki zenginliklerin adil biçimde paylaşılması gerektiğini, burada yaşanan gerginliği arzu etmediklerini belirtti

A+A-

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, bir barış havzası haline getirilebilecek Doğu Akdeniz’deki zenginliklerin adil biçimde paylaşılması gerektiğini, burada yaşanan gerginliği arzu etmediklerini belirterek, KKTC ve Türkiye’ye aynı şekilde davranmaktan başka seçenek bırakılmadığını ve şu anda bunun gereklerinin yapıldığını söyledi.

Gerginlik, çatışma siyaseti istemediklerini, barış uzlaşma istediklerini belirten Cumhurbaşkanı Akıncı, “Ama haklarımızı da elbette koruma kararlılığı içerisinde bunları söylüyorum. Eğer bu konuda en ufak bir ipucu görürsek, yardımlaşma, ortaklaşma ve birlikte iş üretme konusunda, paylaşma konusunda bir anlayış görürsek bu eli tutmaya hazırız. Ama ne yazık ki bunun tam tersi gelişmeler oluyor” dedi.

KKTC ve Türkiye’yi Doğu Akdeniz enerji denkleminin dışında tutma gayretleri olduğunu ama bu çabaların coğrafyaya da tarihe de aykırı çabalar olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Akıncı, “Bu bölgenin coğrafyasında ve tarihinde hem Kıbrıs Türkü hem Türkiye vardır ve var olmaya devam edecektir. Bunu da bu şekilde belirtmekte fayda görüyorum” diye konuştu.

CUMHURBAŞKANI, TATBİKATI İZLEDİ

101 Evler bölgesinde (St Hilarion) kara safhası icra edilen Şehit Teğmen Caner Gönyeli 2019 Arama Kurtarma Tatbikatı’nı izleyen Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı tatbikatın ardından, gazetecilere açıklama yaptı, soruları yanıtladı.

“ÇOK BAŞARILI BİR TATBİKAT İZLEDİK”

Cumhurbaşkanlığı basın bürosunun haberine göre, Cumhurbaşkanı Akıncı, çok başarılı bir tatbikat izlediklerini ifade ederek, tatbikata katılan tüm askeri ve sivil unsurları kutladı. 
Cumhurbaşkanı Akıncı, “Bu tür arama kurtarma faaliyetleri, gerçeği yaşandığı takdirde can kurtarmak için son derece önemli tatbikatlar. Onun için bu her yıl başarıyla yapılıyor, bu konuda hazırlıklı olmanın ne kadar önemli olduğunun bir kere daha altını çizmek istiyorum. Bütün katılanları, komutanlığı canı gönülden kutluyorum” dedi.

“DOĞU AKDENİZ’DE ARZU ETMEDİĞİMİZ GELİŞMELER”

Doğu Akdeniz’de son zamanlara yaşanan gerginlikleri arzu etmediklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Akıncı, şöyle konuştu:
“Biz öteden beri bir şeyin altını sürekli çiziyoruz ve şunu söylüyoruz; bu zenginlikler hepimize ait ve bu kabul ediliyor ama iş tatbikata gelince ‘bu bizim egemenlik alanımızdır’ diyen bir Rum tarafı ile karşı karşıya geliyoruz. Müzakereler devam ettiği dönemde kendilerine sıklıkla hep bir önerinin altını çizdik; dedik ki, ‘gelin bu zenginlikler hepimize ait olduğuna göre bunu ortaklaşa planlayalım, ortaklaşa çıkarmak için iş birliği yapalım, bu konuları konuşmak için de ortak bir komite kuralım’, maalesef komite kurmaya da yanaşmadılar, bu işi birlikte planlamaya da yanaşmadılar ve tek taraflı eylemlerini sürdürdüler. ‘Eğer bu, bu şekilde yapılırsa bize de; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne ve Türkiye’ye aynı şekilde davranmaktan başka seçenek bırakmıyorsunuz’ dedik ve bunun gerekleri yapılıyor şu anda. Yani, ‘siz araştırma yapıyorsanız biz de yapacağız’ dedik ve yaptık, yapıyoruz, ‘eğer kazı aşamasına gelirseniz biz de o aşamaya geleceğiz, biz de kazacağız’ dedik ve şimdi o safhadayız.”

“BİZ GERGİNLİK VE ÇATIŞMA SİYASETİ İSTEMİYORUZ”

Doğu Akdeniz’in bir barış havzası haline gelebileceği çağrısını yapan Cumhurbaşkanı Akıncı, şöyle devam etti:
“Doğu Akdeniz bir barış gölü, bir barış havzası haline gelebilir. Buradan herkes yararlanabilir. Biz gerginlik siyaseti istemiyoruz, çatışma siyaseti istemiyoruz, barış istiyoruz, uzlaşma istiyoruz. Ama haklarımızı da elbette koruma kararlılığı içerisinde bunları söylüyorum. Eğer bu konuda en ufak bir ipucu görürsek, yardımlaşma, ortaklaşma ve birlikte iş üretme konusunda, paylaşma konusunda bir anlayış görürsek bu eli tutmaya hazırız. Ama ne yazık ki bunun tam tersi gelişmeler oluyor. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Türkiye’yi enerji politikalarının dışında, Doğu Akdeniz enerji denkleminin dışında tutma gayretleri var ama bu çabalar coğrafyaya aykırı çabalar. Bu bölgenin coğrafyasında ve tarihinde hem Kıbrıs Türkü hem Türkiye vardır ve var olmaya devam edecektir. Bunu da bu şekilde belirtmekte fayda görüyorum.”

ABD’NİN YAYINLADIĞI HARİTA

Cumhurbaşkanı Akıncı, bir gazetecinin ABD’nin Doğu Akdeniz’le ilgili yayımladığı haritaya ilişkin sorusu üzerine, “O harita Türkiye’yi dışlamayan bir harita. Ama önemli olan kağıt üstünde olanlar değil, önemli olan gerçekte, fiiliyatta olanlardır. Şu anda o harita 2015 tarihini taşıyor ama 2019’dayız ve o haritanın gerekleri değil başka şeyler yapılıyor, arazide ve denizde. Dolayısıyla, bizi ilgilendiren kağıt üstünde olanlar değil, gerçekte olanlardır” dedi.

“MÜZAKERELERİN TIKANMASININ NEDENİ ŞU ANDA DOĞU AKDENİZ’DE YAŞANILANLAR DEĞİL”

Cumhurbaşkanı Akıncı, “Bu gergin ortamda müzakerelerin tekrar başlayıp başlamayacağı” yönündeki bir soru üzerine, müzakerelerin olmamasının nedeninin şimdi yaşanılanlar olmadığına işaret etti. 

MÜZAKERELERİN OLMAMASININ NEDENİ RUM LİDERLİĞİNİN TUTUMU

Müzakerelerde yaşanılan tıkanıklığın temel nedeninin şu anda Doğu Akdeniz’de yaşanılanlar değil, Rum tarafının Kıbrıs Türklerinin siyasi eşitliğini kabul etmemesi olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Akıncı, şöyle konuştu:
“Müzakerelerin olmamasının nedeni maalesef Rum liderliğinin, Kıbrıs Türk tarafının siyasi eşitliğini ve kararlara etkin katılımını bir türlü kabule yanaşmamasıdır. Biliyorsunuz, BM Genel Sekreteri Gutteres, başlangıç noktası yaratabilir mi diye Sayın Lute’u görevlendirdi. Ama herhangi bir uzlaşma sağlanıp yeniden işe başlayabilmek için geçmişte var olan mutabakatların kabul edilmesi gerekir. Geçmişte var olan mutabakatların özü de iki tarafın siyasi eşitliğidir. Rum tarafı bunu kabule yanaşmıyor. Yani bugün eğer müzakerelerde bir tıkanma varsa, ileriye doğru bir gidiş yoksa bunun temel nedeni şuanda Doğu Akdeniz’de yaşanılanlar değil, Rum tarafının Kıbrıs Türklerinin siyasi eşitliğini kabul etmemesidir.”

Bu haber toplam 1573 defa okunmuştur