
“Gergin zamanlarda kahkaha attırmak paha biçilmez”
Karikatürist Devran Öztunç’un Lefkoşa’da açtığı, Mağusa’da da açacağı ve Girne’de açmayı planladığı, 100 Kıbrıslı yüzden oluşan “İz Bırakmış Yüzler” sergisi, Kıbrıs’ın kuzeyinde bir ilk olma özelliği taşıyor.
Murat OBENLER
Karikatürist Devran Öztunç’un Lefkoşa’da açtığı, Mağusa’da da açacağı ve Girne’de açmayı planladığı, 100 Kıbrıslı yüzden oluşan “İz Bırakmış Yüzler” sergisi, Kıbrıs’ın kuzeyinde bir ilk olma özelliği taşıyor.
Zor zamanlardan geçtiğimiz bugünlerde sanatın birleştirici gücünü bir kez daha ortaya koyan sergi, AKM Büyük Salonu’nu ziyaretçilerin yüzündeki gülümsemelerle doldurdu.
İzleyenlerde adeta bir ANTİDEPRESAN etkisi yaratan sergi, son dönemin en çok kahkaha attıran sergisi olarak hafızalara kazındı.
Öztunç, karikatüristlik hikayesini ve geleceğe dönük planlarını YENİDÜZEN’e anlattı…
“Tasarım, yaratıcılık ve görsel kabiliyetin beni organik olarak yönlendirmesiyle mimarlık ve karikatür hayatıma girdiler”
Mimar olarak projeler çizmek ile karikatür çizmek hayatına nasıl girdi?
Aslında Mimarlık da Karikatür da tasarıma, yaratıcılığa ve görsel kabiliyete dayanır ve bu anlamda ikisi da çocukluktan beri kendimde keşfettiğim bu kabiliyetin beni organik olarak yönlendirmesiyle hayatıma girdiler.
Bu iki eylem/çalışma birbirini nasıl destekliyor veya etkileşiyorlar?
Birbirlerini pek etkilemiyorlar aslında. Çünkü özleri gereği birbirlerinden bağımsız, farklı kulvarlarda koşturduğum iki ayrı alan. Yani her birine ayrıca odaklanmam yeterlidir. Sadece yoğunlaştığım dönemlerde zaman sıkışması anlamında evet birbirlerini etkileyebiliyorlar.
“Araştırmalı, okumalı, yeni teknikler öğrenmeli ve gözümüzü etrafa açık tutmalıyız”
Bir karikatürist kendini nasıl geliştirir?
Bir karikatürcü kendini her alanda olduğu gibi araştırarak, inceleyerek, okuyarak ve yeni teknikler öğrenerek geliştirir. Dünyada neler yapılıyor ve nasıl yapılıyor diye bakmamız lazım ve gözümüzü etrafa açık tutmalıyız.
“Portre Karikatürcüsüyüm ve çizdiğim portrelere kattığım yorumlarla vermek istediğim mesajları yerleştiririm”
Sen kendini hangi karikatürcülerin kategorisine koyuyorsun? Bir çizim ile kocaman bir kitabın veya tiyatro oyununun anlattığını veya bir toplumun, halkın, ülkenin halini yansıtabilme gücüne sahip bir sanat dalına sahipsin. Bu nasıl bir duygu yaratıyor sende?
Ben kendimi Portre Karikatürcüsü olarak tanımlıyorum ve çizdiğim portrelere kattığım yorumlarla vermek istediğim mesajları yerleştiririm.
Kıbrıs’ta ilk yazılı mizah gazetesi 1896’da basılan ‘Kokonoz’,sonrasında da ‘Akbaba’dır. 1950’lerden itibaren karikatür çizmeye başlayan Ramiz Gökçe ise Kıbrıs’ta karikatürün öncülerindendir. Bahadır Baruter’den ve Latin Amerikalı çizerlerden etkilendim”
Karikatür ile mizah çalışma alanları, teknikleri ve tarihi benzeşen ayni güneş sisteminin iki yıldızı değil midir? Kıbrıs Türk karikatür tarihi ne kadar gerilere gider ve senin gerek Kıbrıs’ta gerekse yurtdışında çizimlerinden, tarzından etkilendiğin çizerler var mıdır?
Mizah, genel anlamıyla geniş bir yelpazeyi kapsar; esprili yazılar, skeçler, tiyatro oyunları, fıkralar, hiciv gibi unsurları içerir. Karikatür, mizahın bir dalı olarak görsel dile dayalı hicivdir; özellikle abartma, eleştiri ve espriyi çizimle birleştirir. Kıbrıs’ta yazılı mizah İngiliz dönemiyle birlikte başlar ve ilk yazılı mizah gazetesi 1896 yılında yayın hayatına giren ‘Kokonoz’ olarak bilinir. Bunun hemen ardından da ’Akbaba’ ismindeki mizah gazetesi onu izler. Kıbrıs’ta 20. Yüzyılın başlarından itibaren çıkan çeşitli gazetelerde karikatürlere rastlanır. Ancak 1950’lerden itibaren karikatür çizmeye başlayan Ramiz Gökçe, Kıbrıs’ ta karikatürün öncülerindendir. Ben kendi adıma tarzımı şekillendirirken önce Türkiye’den “Lombak” dergisi çizeri Bahadır Baruter’den çok etkilendim ve onun çizgilerinden ilham aldım. Sonralarındaysa portre karikatüre öncülük eden Latin Amerikalı çizerlerden etkilendim. Ernesto Priego, Frank Federighi ve Luiz Ordonez sayabileceğim başlıca karikatür ustalarındandır.
“Tantana kendimi ‘portre karikatürcüsü’ olarak tanımlamamı sağlamama yardımcı olan dergidir. Orada çizdiğim 40 civarı karikatür bu serginin temelini oluşturdu”
Tantana mizah ve karikatür dergisinin senin çizerlik yaşamındaki yeri nedir?
Tantana Dergisi benim kendimi Portre Karikatürcüsü olarak tanımlamamı sağlamama yardımcı olan dergidir. 2 yıla yakın süreçte Tantana’da çizdiğim 40 civarı karikatür açtığım ilk kişisel portre karikatürleri sergim “İz Bırakmış Yüzler”in temelini oluşturur. Sonrasında eserleri 100’e tamamlayıp 2025’in 21 Nisan günü de sergim açılmış oldu.
“Zeytin Mizah Şenliği, Kıbrıs’ı dünyayla bağlantıya geçirme özelliğine sahip çok değerli bir projedir ve değerinin bilinmesi gerekir”
Yurtdışından ve adadan birçok çizerin, karikatürcünün neredeyse Kıbrıs’taki yıllık buluşma etkinliği niteliğindeki Girne Belediyesi Uluslararası Zeytin Mizah Şenliği’nin hayatındaki yeri nedir?
Zeytin Mizah Şenliği, Kıbrıs’ı dünyayla bağlantıya geçirme özelliğine sahip çok değerli bir projedir ve değerinin bilinmesi gerekmektedir. Uluslararası üne sahiptir ve dünya çapında sayısız karikatürcü her yıl yüzlerce eser gönderip ödüllendirilmektedir. Bu karikatürcüler Zeytin Mizah Şenliğine kendileri bizzat gelip şenlikteki canlı portre çizimleri gibi etkinliklere de katılmaktadırlar. Bu noktada önce Kıbrıs Türk Karikatürcüler Derneği ve sonra da Girne Belediyesi’ne yıllardır üstlendikleri bu görevden ötürü teşekkür etmek gerekir. Ben de bu Karikatür Yarışması’na birkaç defa yarışmacı olarak eser gönderdim ve bir defa da jüri olarak katkı sağladım.
“İlk Acar Akalın aklıma geldi, sonra da Neşe Yaşın ve Cemal Özgürsel”
Portre çizmek karikatürcüler arasında nasıl bir tercih/yöneliş sebebidir?
Karikatürde Portre çizmek kişinin yatkınlığına bağlıdır. Portre çizmekten keyif almalısınız ve siz eğer çizerken keyif alırsanız, o eseri görenlerin da keyif alması, gülüp-eğlenmesi muhtemeldir. Bu konu biraz atletizmde her atletin farklı dallara elverişli olmasına benzer. Ben kendimi portre karikatürle anlatırım ama bir başka karikatürist de çok daha yalın çizgilerle ve farklı çizim tekniğiyle anlatır. Belki kimisi karikatürüne konuşma balonu da ekleyerek kendini ifade etmeyi tercih eder.
Senin portre çizim geçmişin ve bu sergideki iz bırakmış yüzleri nasıl ortaya çıkardığını biraz daha kapsamlı konuşmayı arzularım. Bu sergi ülkemizde sevilen-tanınmış-ünlü-başarılı kişilerin portre çalışmalarının buluştuğu ilk sergi de olma özelliği taşıyor sanırım.
Ben portre denemelerine 2011-12 yıllarında ilk defa siyasileri çizmeyi deneyerek başladım ve bundan çok keyif aldığımı fark ettim. Daha sonra köy festivallerine katılıp stantlar kurdum ve insanların canlı karikatür portrelerini çizdim. Bazı zamanlarda Kıbrıs Türk Karikatürcüler Derneği’nin çağrısıyla iki toplumlu etkinliklerde yer aldım ve yine karikatür portreleri çizdim. “İz Bırakmış Yüzler”, Tantana dergisi öncesindeki ve dergi süresince çizdiğim karikatürlere yaklaşık 60 adet daha ekleyip 100’e tamamlamamla, yani 2015-2025 yılları arasında 10 yıllık sürede çizdiğim eserlere yer verip ortaya çıkardığım sergi ve aynı isimde kitaptır.
Kitabın önsözünde bu listeyi bir tercihle yaptığını yazıyor. Bu tercihleri etkileyen faktörler, nedenler, kriterler, unsurlar nelerdir?
Tantana Dergisi süresince çizdiğim 40’a yakın kişi özellikle 2018-19 yıllarında popüler olan siyasiler, yazarlar, sendikacılardan oluşmaktaydı. Sonra geçen yıllarla beraber eserleri 100’e tamamlarken yelpazeyi biraz daha genişleterek son yıllardaki adanın kuzeyinde popüler olan ağırlıklı olarak özellikle müzisyenlere, tiyatroculara ve yine siyasilere yer verdim.
“İlk Acar Akalın aklıma geldi, sonra da Neşe Yaşın ve Cemal Özgürsel”
En çok hangi kişi(ler)yi çizerken en çok duygulandın, ya da senin için en duygusal çizim(ler) hangileri idi?
Kişiliğiyle, eserleriyle ve duruşuyla ilham aldığım ve gönlümde yeri ayrı olan insanları çizmenin beni duygulandırdığı doğrudur. Buna hemen verebileceğim ilk örnek sayın Acar Akalın’dır. Onun iyi bir dinleyicisi olmamın yanı sıra, içimde yanan barış ateşini ve umudunu harlayan eserlerini ne kadar dinlesem usanmam. Ayrıca iki yarısını birbirinden ayırmayan Neşe Yaşın’ı bölünmüş adayı iğnesiyle dikerken çizmek benim için çok özeldir. Dillirga’dan gece geçen Cemal Özgürsel de çok sevdiğim bir eserimdir.
Kıbrıs’ın kuzeyinde karikatüre yıllardır emek vermiş karikatürcülere saygı duruşu oldu
Sergiyi gezerken Karikatürcüler Derneği üyelerine bir iltimas geçtin gibi bir hissiyat oldu bende. Sayende adım başı karikatürcüye rastladığımız bir sergi oldu, birçok arkadaşım da bu ülke karikatüristlerini tanıma imkanına da kavuştukları için sana ayrıca teşekkür ettiler.
Evet Kıbrıs’ın kuzeyinde karikatüre yıllardır emek vermiş diğer karikatürcü arkadaşlara da 100 kişi içinde yer verip onlara saygı göstermek istedim.
“Sergim muhteşem geçti, insanların kahkahalar atarak salondaki turu tamamlamaları benim için onur veren, paha biçilmez bir olgu oldu”
Lefkoşa AKM’deki sergin nasıl geçti? Açılışın çok kalabalık olduğunu biliyoruz, sonrasını da senden dinlemek isterim. İlginç yorumlar almışsındır diye düşünüyorum. Sergi mekanı, altyapı ve sergi saatleri ile ilgili neler söyleyebilirsin?
Sergim muhteşem geçti. Açılışta çok yoğun bir ilgi vardı ve aynı ilgi sonrasındaki günlerde da yoğun şekilde devam etti. İnsanlardan övgü dolu sözler duydum ve bu bana bu projeyi devam ettirmem için ilham verdi. Bu sergide en çok karşılaştığım şey insanların kahkahalar atarak sergi salonundaki turu tamamlamalarıydı ve bu benim için onur veren, paha biçilmez bir olgudur. Hiç tanımadığım insanlar bana gelip teşekkür ettiler, içinden geçtiğimiz bu gergin zamanlarda böyle neşelenmeye ne kadar ihtiyaç duyduklarını belirttiler. AKM Büyük Sergi Salonu mimari tasarımıyla fonksiyonel olarak çok doğru tasarlanmış bir sergi salonudur ve Kıbrıs’ın kuzeyindeki bu anlamda nadir mekanlardandır. Onu koruyup sahiplenmeliyiz ve ona iyi bakmalıyız. Lakin sergi saatlerinin kamu mesai saatlerine sabitlenmesi biraz çağ dışıdır. Çalışan birçok insan sergime gelemediklerinden yakındılar. Bana göre tek bir personelin vardiya usulü gece saat 11’e kadar sergi salonunda kalıp salonu açık tutması çok güzel olurdu.
“Mağusa'da önce DAÜ Mimarlık Fakültesi sonra Bandabuliya sergileri olacak. Girne de planda var”
Serginin başka yerlerde devamıyla ilgili bir plan var mıdır?
Serginin Mağusa ayağı da olacak ve önce DAÜ Mimarlık Fakültesi ve daha sonra da Mağusa Bandabuliya’da sergilenecek. Son olarak da Girne’de sergilemeyi planlıyoruz.
“Adamızdaki kıymetli insanları 100 ile sınırlamak mümkün değildir. Devamı olacak”
Kitaba “İz Bırakmış Yüzler 1” ismini verdiğine göre bu çizimlerin ve kitabın devamı da olacağı izlenimi alıyoruz. Devamı gelecek mi?
Evet ikinci 100 kişilik “İz Bırakmış Yüzler” listemi oluşturmaya başladım bile. Zaten adamızdaki bunca kıymetli insanları 100 ile sınırlamak mümkün değildir. Bir o kadar daha Kıbrıs’ta iz bırakmış insanımıza bir sonraki sergimde yer vermek istiyorum.
“Tek kişi tercihim olsaydı siyasetçi Murat Kanatlı, sporcu Tahsin Özler, sanatçı Neşe Yaşın, düşün insanı Halil Karapaşaoğlu ve esnaf olarak da Hakan Aşık’ı çizerdim”
Senden kendi ülkeni uluslararası bir fuarda veya sanat bienalinde temsil edecek bir siyasetçi, bir sporcu, bir sanatçı, bir düşün insanı ve bir de esnaf çizmeni isteseler tercihlerin nedenleriyle birlikte kimler olurdu?
Siyasetçi Murat Kanatlı olurdu. Aydın kimliği ve din, dil, ırk, renk ayırmayan ufku, engin ve çağdaş bir kişi ve dünya insanı olması onu seçme sebebimdir.
Sporcu Tahsin Özler olurdu. Hamaset, kin ve düşmanlığın, ‘Vatan – Millet - Sakarya’ edebiyatının prim yaptığı adanın kuzeyinde cesur bir tavırla bölünmüş Kıbrıs’ın güneyinde futbol oynamasıyla takdirimi kazanmış bir kişidir.
Sanatçı Neşe Yaşın olurdu. Dünya görüşü, aydın kişiliği, sayısız değerli eserleri ve adayı birleştirmek için sergilediği tutum ve çaba onu seçme sebebimdir.
Düşün insanı Halil Karapaşaoğlu olurdu. Yurtsever, okur-yazar bir aydın, cesur bir aktivist ve bir barış gönüllüsü olması onu seçmem için bir sebeptir.
Esnaf olarak da Hakan Aşık derim. O bir Lefkoşa sembolüdür benim için. Güler yüzü ve serin sulu muhallebisiyle eminim uluslararası bir fuarda da önünde uzun kuyruklar olurdu.
“Kızım Mila hâlihazırda bir karikatürcü olma yolunda güzel adımlar attı. 5 buçuk yaşında ve oldukça umut vaat ediyor”
Yaşadıklarımdan öğrendiğin bir şey var diyordu ya şair. Çocuğun bir gün karikatürcü olmak isterse nasıl değerlendirirsin bu seçimini? Ona ne gibi öğütler verirsin?
Kızım Mila Öztunç halihazırda bir karikatürcü olma yolunda güzel adımlar attı ve sergimdeki bir köşede onun eserlerine da yer verdim. Daha 5 buçuk yaşındadır ve oldukça umut vaat eden çalışmalar çıkarıyor. Onun bu yolda devam etmesi için elimden geleni yapacağım.