1. HABERLER

  2. HABERLER

  3. “Gazeteciler aceleci ve peşin hükümlü davranmamalı”
“Gazeteciler aceleci ve peşin hükümlü davranmamalı”

“Gazeteciler aceleci ve peşin hükümlü davranmamalı”

Medya Etik Kurulu, gazetecileri bazı haberler konusunda “aceleci ve peşin hükümlü davranmamaları” konusunda uyardı.

A+A-

Medya Etik Kurulu yaptığı yazılı açıklamada, ülkede son zamanlarda yaşanan bazı olayların, medyada yansıtılış şeklini değerlendirdi ve gazetecilik meslek ilkelerini hatırlatma kararı aldığını duyurdu.

Kurul, Gazetecilik Meslek İlkeleri’nin 4. maddesinde yer alan, “Basın yayın organları masumiyet karinesine saygılı olmalı, suçluluğu yargı kararıyla sabit olmadıkça herhangi bir kişiyi suçlu ilan edecek yayın yapmaktan kaçınmalıdır. Yargı süreci devam eden davalarda iddialar ve savunmalar adil ve dengeli biçimde aktarılmalıdır” şeklindeki ilkeye atıfta bulunarak, bu ilkenin dünyanın her yerinde üzerinde hassasiyetle durulan evrensel bir meslek ilkesi olduğunu ifade etti.

“Medyanın kitlesel erişim gücü, bu ilkenin gözetilmemesi halinde, pek çok insanın yaşamında geri dönüşü imkânsız yaralar açabilmektedir. Masum bir insanın bu yüzden, itibarını, kariyerini ve hatta yaşamını yitirmesi söz konusu olabilmektedir” denilen kararda, gazetecilerin masumiyet karinesine uygun habercilik yapmasının önemi vurgulandı.

“YARGISIZ İNFAZ YAPILMASIN”

Medya Etik Kurulu, medya tarafından yargısız infaza uğrayan insanların, hayatlarının kalan kısmını dışlanmadan geçirmelerinin neredeyse imkânsız hale geldiğini, Kıbrıs Türk medyasının, “yargı kararı olmadıkça hiç kimsenin suçlu ilan edilemeyeceği” ilkesine uygun davranmasının hayati öneme sahip olduğunu kaydetti.

Kurul açıklamasında şöyle denildi:

“Ülkemizde son günlerde art arda meydana gelen bazı üzücü olaylar, kamuoyunu derinden sarsmıştır. Bu olaylardan ilki, Polis Müfettişi Mehmet Bayraktar’ın, Kuruova köyünde henüz aydınlatılamayan bir cinayete kurban gitmesiydi. Halk arasında haklı infiale yol açan bu cinayete, doğal olarak medya da büyük ilgi gösterdi. Böyle zamanlarda medyanın birincil görevi, hiç kuşkusuz kamuoyunu doğru biçimde bilgilendirmektir. Medya ayrıca, toplum vicdanı adına, cinayetin aydınlatılması sürecinin ısrarlı takipçisi olmalı ve genel olarak suçla mücadele konusunda ilgili makamları istim üstünde tutmayı başarabilmelidir. Ancak, suç ve suçlularla mücadele, hiçbir kişiye ve gazeteciye aceleci ve peşin hükümlü davranma hakkı vermez.”

Kurul kararında, gazetecilerin, henüz soruşturma ya da yargılama safhasında olan davalarla ilgili yargısız infaza girişmelerinin de hiçbir şekilde kabul edilemeyeceğini kaydetti.

Konuya ilişkin haberlerin genellikle “masumiyet karinesine” uygun bir dille kaleme alındığının ifade edildiği Medya Etik Kurulu kararında, bazı gazetelerin haber başlıklarında üslubun şaştığı ve “fail” ya da “faillerin” kesin olarak ortaya çıkarıldığı yanılgısına yol açıldığının gözlendiği ifade edildi.

“Her haber, başlığı, metni ve fotoğrafıyla bir bütündür ve bu bakımdan her noktasının ilkelere bağlı bir titizlikle işlenmesi gerekmektedir. Haberi daha ilgi çekici kılma adına başlıkta abartılı ifadelere yer vermek başlı başına bir etik sorundur” denilen kararda, “şüpheli” sıfatıyla tutuklanan kimi kişilerin, daha sonra mahkemece serbest bırakıldığı, böylece, polisin sorguladığı herkesi suçlu sayan gazetecilik anlayışının yanlışlığının bir kez daha ortaya çıktığı belirtildi.

“MAĞDURİYETE YOL AÇILIYOR”

Benzer bir durumun Gönyeli’de meydana geldiği söylenen ve ilk başta “tecavüz” olduğu sanılan bir başka olayda daha yaşandığı ifade edilen açıklamada, bir kadının, polise, “tecavüze uğradığı” yönünde şikayette bulunduğu ve şikayet ettiği kişinin tutuklanmasına neden olduğu, fakat tahkikatın ileri aşamalarında pişmanlığını dile getirerek, yalan söylediğini ve suçladığı kişinin masum olduğunu açıkladığı belirtildi.

Açıklamada, “Sorun şu ki; medyada, bu kişinin yalan ihbarını tez elden doğru kabul eden ve daha sonra iftiraya uğradığı anlaşılacak olan genci “tecavüzcü” olarak damgalayan çeşitli haberlere yer verilmiştir. Mahkemece serbest bırakılan genç, halihazırda itibarını yerle bir eden haberlerin yarattığı tahribatı tamir etmeye çalışmaktadır” denildi ve olayın bu hale gelmesinde “masumiyet karinesi” ilkesinin gerektirdiği basit ve uygulanabilir gazetecilik prensiplerini hiçe sayan gazetecilerin vebali olduğu ifade edildi.

“DOĞRU GAZETECİLİĞİ TAKDİR EDİYORUZ”

Ülkede art arda yaşanan cinayet ve tecavüz iddiası olaylarını, gazetecilik etiği sınırları içerisinde haberleştiren medya kuruluşlarının da olduğunu belirten Medya Etik Kurulu, gazetecilik meslek ilkelerine uygun habercilik yapan kuruluşları takdir ettiklerini ifade etti.

“Ancak, medyanın genelinde, her iki olayda etik ilkeleri gözetmeme eğiliminin daha belirgin olduğu ve yaygın bir ihlâlin göze çarptığı dikkat çekmektedir” denilen kararda, Gazetecilik Meslek İlkeleri’nin 4’üncü maddesinde ifadesini bulan, “hiç kimsenin yargı süreci tamamlanmadan mahkûm ilan edilemeyeceği” evrensel ilkesi hatırlatıldı.

Kurul kararında ayrıca, daha önce aldığı tavsiye kararı doğrultusunda, polis haberlerinde kişilere dava okunana kadar zanlıların açık isimlerinin ve görüntülerinin yayımlanmamasının daha doğru olacağı vurgulandı. (tak)

Bu haber toplam 1893 defa okunmuştur
Etiketler :