Cumhuriyet Meclisi’nin 9. Dönem 2. Yasama Yılı bugün başladı. Meclis Genel Kurulu, İçtüzüğün 6'ncı maddesi uyarınca Ekim ayının ilk iş günü olan bugün toplandı.

Başbakan Tufan Erhürman meclis açılışında konuştu:

Sıkıntılı dönemin sona erdiğine ilişkin işaretlerin olması bize umut veriyor. Ancak henüz kesin sıkıntılı dönemi aştık diyemiyoruz.
2018 bütçesi hazırlanırken enflasyon öngörüsü 10.2 idi. Oysa Temmuz ayında hayat pahalılığı % 12.11 olarak belirlendi. Sadece Ağustos ayı % 8.42 enflasyon oranı. Son 22 yıllık en yüksek rakam bu. Bu da bizi TL'nin değer kaybının ne kadar sarstığını gösteriyor.
7 ayda piyasada dolaşımda bulunan 3 milyar TL üzerinde 597 milyonluk bir alım kaybı yarattı. Bu akademisyenlerin bir araştırmasıdır.
Türkiye’deki enflasyondan fazla enflasyon var. Bizim ekonomimiz dövize karşı daha kırılgan. Bu yıllardan beri bilinen bir gerçekliğimiz.

Evet hayat pahalılaşmıştır. En belirleyici unsur da TL'nin döviz karşısındaki hızlı ve öngörülemeyen değer kaybıdır.
Dövize karşı kırılganlığımızı azaltma noktasında hep birlikte kara kara düşünmemiz gerekir.
Bu ülkede bilmeyen yoktur ki; elektrik ve akaryakıt fiyatları olumsuz şekilde etkileniyor. Akaryakıttaki fiyat farkı bizi TC’den daha fazla etkiliyor, çünkü Türkiye’de olan toplu taşımacılık bizde yok. Bu güne kadar bunu başaramadık.
Elektrik için de aynı şey geçerli. Yine döviz fiyatlarına bağlıyız.
Bütçenin netleşmesi Nisan ayını buldu. TC ile protokol gecikti, yerel seçimler, TC’de sistem değişikliği gerçekleşti. Tüm bunlar bir araya geldiğinde savunma bütçesi dahi kendi yerel bütçemizden karşılanmak durumunda kaldı.

HASAR TESPİTİ GÜNLERİ

Tünelin ucunda ışık görülmedi demiştim ama kastımı tekrarlamam gerekirse; o sözleri kullandığım dönemde dövizin yükselişini nerede durduracağı belli değildi. Son günlerde dolar 6, Euro 7 gibi bir seviyede istikrar olduğu görünüyor. Bu günlerde fırtına sonrası hasar tespiti günlerinde gibiyiz. Bu dar boğazdan geçiş süreci yüzümüze bir ayna tutmuştur.

ÜRETİM VE İSTİHDAM

Hükümet iki kavramı ön plana çıkardı. Üretim ve istihdam. TC ile son dönemde yapılan çalışmaların belirleyici konularıdır.
İstihdam açısından hiç de arzu ettiğimiz noktada değiliz. Turizm gelirlerinin piyasada harcanmadığını, başka ülkelere gönderildiğini görüyoruz. Yeni bir istihdam seferberliği başlatmamız lazım. Biz ürettiklerimizi ihraç etmeye çalışmalıyız ama içerdeki olanaklarla nasıl tüketebiliriz, bunu da masaya yatırmak gerekiyor. Turizm sektöründe kullanılan ürünlerin çok azı burada üretilen ürünlerdir.

İŞSİZLİĞE KARŞI PLAN

Tüm bunları biliyoruz ama bunları kriz dönemlerinde konuşuyoruz, sonra da öteliyoruz. Karamsar bir tablo var 7-8 aylık dönemde ama ne yapmamız gerektiğini biliyoruz; tabloyu bu kadar karamsar da yorumlamamak gerekir. 
İşsizliğe karşı bir plan başlatacağız. Üretim arttıkça istihdam da artacaktır. Ama tercihimiz yabancı istihdam olmamasıdır.

EĞİTİMDE KÖKLÜ DEĞİŞİM

Eğitim sisteminde köklü değişikliklere gitmemiz gerekir.
Ara eleman kavramını “usta” ve “uzman” kavramı ile değiştirip insan yetiştirmemiz gerekir.
Bu ülkedeki burs politikası da yeniden gözden geçirilecek. Bu kadar çok işsiz üniversite mezunu varken burs politikamızı bu şekilde sürdüremeyiz.
Çok sayıda öğretmen adayı işsiz olarak adada dolaşırken, çok sayıda emekli öğretmenin de özel okullarda görev yaptığını görüyoruz. Bu çarpık bir şeydir. Bu durum; annelerin, babaların, çocuklarının tabağından yemek yemesi anlamına gelir.

Teknik heyetin oluşması, bildiğimiz ilişki modelin rayına girmesi, önemli işaret olarak ortaya çıkmıştır. Hepimizin bildiği bir gerçeklik vardır, hasar tespit çalışmaları 2019’un çok da kolay bir yıl olmayacağını göstermektedir. Revize edilmiş hali ile enflasyon oranı yüzde 40’lardır. Hayat pahalılığının 2019 bütçesinde sıkıntı yaratacaktır.
Aramızda siyasi farklılıklar vardır, zaman zaman siyasi çekişmeler de vardır. Gündemimizdeki yasaların önemli kısmı çok uzun süredir gündemimizdedir. Hızlı bir şekilde geçmesi, ülkenin ekonomik refahı açısından son derece önemlidir. El ele vermemiz, sorunu birlikte doğru tamamlamamız gerekiyor.