
“Erkek giyimi bir duruştur”
“Erkek giyimi sadece şıklık değil, duruştur,” diyor Kağan Gökalp. Hazır giyimin bu denli yaygınlaştığı dönemde, yirmi beş yıldır varlığını sürdüren bir marka Milimetrik.
“Erkek giyimi sadece şıklık değil, duruştur,” diyor Kağan Gökalp. Hazır giyimin bu denli yaygınlaştığı dönemde, yirmi beş yıldır varlığını sürdüren bir marka Milimetrik. Yaratıcıları ise iki kardeş: Taner ve Kağan Gökalp. Marka, erkek giyiminde standart kalıpların çok ötesine geçerek, hot couture titizliğinde çalışan modern tasarım anlayışını müşterilerine sunuyor. Yaratıcılarının Kıbrıslı Türk iş insanları olması hem başarının hem de uluslararası tanınırlığın ayrı bir gurur kaynağı. Milimetrik’in hikâyesini, İstanbul’a yaptığım ziyaret sırasında, Kağan Gökalp ile İstinye Park mağazasında gerçekleştirdiğim sohbette dinliyorum. O an, erkek olmadığım için ilk kez gerçekten üzülüyorum.
“Ismarlama kültürü çağdaş şekilde yapılabilir dedik”
İstanbul Üniversitesi’nde aldığı işletme eğitiminin ardından İngiltere’de aynı alanda yüksek lisans yapan Kağan Gökalp, kariyerine kurumsal hayatta başladı. Daha sonra, kardeşi Taner Gökalp ile birlikte yarattıkları Milimetrik markasıyla kendi yolunu çizdi. Milimetrik’in doğuşunu ise şöyle anlatıyor:

“Her zaman erkek modasına özel bir ilgim vardı. Kardeşimle kendi işimizi kurmaya karar verdiğimizde, Türkiye’de bir dönem oldukça yaygın olan ısmarlama dikim kültürünü alışveriş merkezlerinde, daha çağdaş bir anlayışla yeniden canlandırabileceğimizi düşündük.
İlk adımı İstanbul’da bir alışveriş merkezinde açtığımız mağazayla attık. Ardından Kanyon ve Akmerkez mağazaları geldi. Daha sonra tüm bu mağazaları kapatıp, şu anda bulunduğumuz İstinye Park’ta daha büyük ve kapsamlı bir mağaza açtık. Bugün İstinye Park, Türkiye’nin en iyi alışveriş merkezlerinden biri. Bu mağazayı Çırağan Otel, Ritz-Carlton, Peninsula ve Marriott otellerindeki şubelerimiz takip etti. Ankara Kavaklıdere’de ise bir cadde mağazamız bulunuyor.”
Erkek giyiminde tasarım yolculuğuna gömlekle başlayan Milimetrik, bugün ceket, pantolon ve kravatı da kapsayan geniş bir koleksiyonla yoluna devam ediyor.
“Önce gömlek tasarlayarak başladık. Yaklaşık bir buçuk yıl sonra takım elbiseyi de ürünlerimize ekledik; çünkü ikisinin birbirini tamamladığını düşündük. Yurt dışındaki müşterilere ulaşabilmek için otel mağazalarımızı açtık. İç piyasada oluşabilecek döngüsel krizlere karşı böyle bir önlem almayı uygun gördük. Mağazalarımızda hiçbir şekilde hazır ürün bulundurmuyoruz. Bir turist gelip gömlek ya da takım elbise diktirmek istediğinde önce ölçülerini alıyoruz. Ardından bir sonraki prova için terzilerimiz müşterinin ülkesine gidiyor ve süreç orada devam ediyor. Türkiye’den pek çok ülkeye birkaç saatlik uçuş olması da bize büyük bir konum avantajı sağlıyor. Aslında bu, İngiltere ve İtalya’daki terzilerin uzun yıllardır kullandığı bir yöntem. Japonya’ya kadar hizmet götürenler var.”
Bugün Milimetrik, dünyada önemli özel dikim erkek giyim markalarından biri olarak anılıyor. Özellikle Türkiye’de geniş bir tanınırlığa sahip ve pek çok ünlü isim tercihlerini Milimetrik’ten yana kullanıyor. Müşteri portföyü sanatçılardan politikacılara, ünlü sporculardan iş insanlarına kadar farklı meslek gruplarından erkeklere uzanıyor. İstanbul’da başlayan bu yolculuğun bugünlere gelmesinin ise hiç de kolay olmadığını düşünüyorum.
“Bu süreç kolay olmadı tabii. İşimiz çok detay adeta iğne ile kuyu kazıyoruz. Lüks sektöründe çalışıyoruz. Ismarlama dikim ve giyim özellikle uzun bir maratondur. Yıllar içinde ancak belli bir yere varılabilir. Hazır ürün satmıyoruz, her şeyi özel tasarlıyoruz, ne denli zor olduğunu buradan da anlayabilirsiniz. Özel dikimde altan gelenler azalıyor. Terzikik meşakkatli ve çok sabır gerektiren bir iş, özellikle bizim markamızda her şey elde dikildiğini düşünürsek. Aslında birçok sektörde günümüzde ara eleman sıkıntısı yaşanıyor. Bu durum giderek artıyor.”

Ayrıca, dünyanın en prestijli altı kumaş markasıyla işbirliği yapan Milimetrik, müşterilerine yalnızca kusursuz terzilik değil, aynı zamanda kaliteyi hissettiren özel kumaş seçenekleri de sunuyor. Her bir tasarım, müşterinin yaşam tarzı, karakteri ve kişisel zevkleri titizlikle değerlendirilerek oluşturuluyor. Böylece Milimetrik’ten çıkan her parça, sahibinin ölçüsüne ve ruhuna tam olarak uyan kimlik taşıyor.
“Dünyanın en önde gelen kumaş tedarikçileriyle çalışıyoruz. Bunların başında Loro Piana geliyor. Loro Piana, yedi yıl önce % 80 hissesi iki milyar Euro’ya satılarak Louis Vuitton ve Christian Dior’un bağlı olduğu gruba dahil oldu. Bugün dünyanın en lüks kumaş markası kabul ediliyor; özellikle kaşmirde lider. Bir de vicuña adı verilen çok özel bir kumaş türleri var. Bu kumaş ABD’de adeta ‘başkan yardımcısı kumaşı’ olarak anılır. Eski Amerikan başkan yardımcılarından Sherman Adams, vicuña kumaştan yapılmış bir paltoyu hediye olarak kabul etmiş ve bunu bildirmemişti. Washington Post’un haberiyle skandal ortaya çıkınca Adams, rüşvet suçlamalarıyla istifa etmek zorunda kaldı. Böylece vicuña tarihe ‘başkan yardımcısı deviren kumaş’ olarak geçti. Vicuña, Peru’da And Dağları’nın zirvelerinde yaşayan lama cinsi bir hayvanın tüylerinden elde edilir. Bir dönem nesli tükenme tehlikesi yaşarken, marka Peru hükümetiyle ortak bir koruma programı geliştirerek hayvanların sayısını artırdı. Tüyler kırpılarak alınır, yani hayvanlara zarar verilmez. Ham ürün Peru’dan çıkar, İtalya’da işlenir ve yalnızca seçkin mağazalar ile bizim gibi sınırlı sayıdaki özel dikim evlerine lisanslı şekilde sunulur. Bugün dünyanın en pahalı kumaşıdır. Kıbrıs’ta da bilinen Dormeuil kumaşlarını kullanıyoruz; İngiliz zannedilir ama aslında Fransız bir markadır. Damatlıklar için kırışmayan, terletmeyen özel kumaşlarımız mevcut. Zegna’nın özellikle seyahat için tasarlanmış dayanıklı, kırışmayan ve tok dokulu kumaşları da seçeneklerimiz arasında. Bizim için esas olan, müşterinin ihtiyacına, yaşam tarzına ve kullanım alışkanlıklarına göre kıyafet üretmek. Gömleklerde de özel markalarla iş birliği yapıyoruz. Toplamda dört takım elbisesi ve iki gömlek kumaşı olmak üzere dünya çapında bilinen altı marka ile çalışıyoruz. Ayrıca seçtiğimiz İtalyan kumaşlardan kravat üretimleri de yapıyoruz.”

Erkek modası aslında sanıldığı kadar basit değil. Bir dönem moda renklerle yön verilirken, bugün her markanın kendine özgü bir tarzı, bir imzası var. Klasik erkek giyimi ise adeta matematik gibi işliyor; her detay, her kesim, her oran birbiriyle uyum içinde tasarlanıyor.
“Bir gömlek diktirmek için mağazamıza geldiğinizde karşınıza sayısız alternatif çıkar: yaka modeli, yaka rengi, yaka detayı, düğme seçimi… Detaya meraklı erkek müşterilerimiz saatlerce vakit ayırıp tüm bu seçenekleri tek tek değerlendirir. Kimileri ise daha geleneksel davranır; sadece kumaşı seçer, gerisini bize bırakır. Müşterilerimizin büyük bölümü oldukça titizdir. Önce mağazaya gelip ölçülerini kontrol ettirir, ardından kumaştan astara, düğmeden dikiş rengine kadar her ayrıntıyı kendisi belirler. Genellikle bize gelenler atletik ve fit yapılı erkeklerdir: üst kısmı geniş, bel ve bacakları ince olan, yani hazır giyimde beden uyumsuzluğu yaşayan kişiler. Üst ve alt bedeni farklı olan erkekler, standart kalıpların kendilerine oturmadığını bildikleri için özel dikimi tercih ediyor.”
“Kıyafet önünüze geçerse o kıyafetin altında ezilirsiniz”
Gökalp, daha önce verdiği bir röportajda ‘Erkek giyimi sadece şıklık değil, bir duruştur’ demişti. Bu söz, aslında Milimetrik’in tasarım anlayışını özetliyor. Kıyafet, yalnızca iyi görünmek için değil, kişinin kendini nasıl taşıdığıyla, nasıl bir karakter sergilediğiyle de anlam kazanıyor.
“Ben her zaman ‘Kıyafet sizi taşımasın, siz kıyafeti taşıyın’ derim. Kıyafetin önünüze geçmesine izin vermeyin; çünkü kıyafet sizden baskın hâle gelirse onun altında ezilirsiniz. Bu yüzden herkes karakterine, sosyal duruşuna ve mesleğine uygun giyinmeli. Örneğin bir reklamcı için beyaz gömlek çok sade bulunabilir; reklamcılık yaratıcılık ve iddia demektir, bu yüzden daha renkli ve dikkat çekici seçimler yapar. Bir bankacı ise beyazı tercih eder; saflığı, şeffaflığı ve güveni temsil ettiği için mesleğine en uygun renk budur. Sosyal demokrat bir politikacı da çoğu zaman açık mavi tonlarını kullanır—Ecevit mavisi bunun en bilinen örneğidir. Aynı şekilde, kişinin dışa dönük ya da içe dönük olması bile giyim tercihlerini belirler. İçe dönük biri bir davette fazla iddialı bir kıyafet giyerse, tüm bakışların üzerinde toplanması onu rahatsız eder; kıyafetin ağırlığını taşıyamayabilir. Biz bu nedenle müşterilerimize her zaman detaylı sorular sorarız: Mevsim nedir? Kıyafet nerede giyilecek? Kişinin tarzı, duruşu, kullanım amacı nedir? Tüm bunlar kumaşın dokusunu, rengini ve kesimini belirler.”

“İsim markanın ruhu ile örtüşüyorsa doğru isimdir”
İsim olarak Milimetrik, Kağan Gökalp’in hayata geçirdiği markayla birebir örtüşüyor. Burada hiçbir şey makineyle üretilmiyor; her parça, terziler tarafından elde, en küçük detayına kadar düşünülerek şekilleniyor. Her dikiş, her çizgi, markanın adının taşıdığı titizliğin bir yansıması gibi.
“Bu markayı kurmayı ilk düşündüğümüzde, eğitimim gereği isim meselesi üzerinde çok kafa yordum. Hâlâ da farklı sektörlerdeki pazarlama stratejilerini yakından takip ederim. O dönemde reklamcı arkadaşlarım ‘Milimetrik’ isminin çok uzun olduğunu söylemişti. On harfli, dört heceli bir kelimenin marka adı olamayacağını, idealin iki heceli kelimeler olduğunu savunuyorlardı. Ama biz Milimetrik isminde ısrar ettik. Çünkü yaptığımız işi tam olarak anlatıyordu; adeta markanın adı gibi değil sloganı gibiydi. Titizliği, detaycılığı, ölçü hassasiyetini tek bir kelimede özetliyordu. Zaman içinde aldığımız geri dönüşler de bunu doğruladı. İnsanlar ismi çok beğendi, dikkat çekici buldu. Sonuçta her şey her zaman kitaplarda yazdığı gibi olmak zorunda değil. Bir isim, markanın ruhuyla ve değerleriyle örtüşüyorsa, o doğru isimdir.”















