
“En temel sorun liyakat düşmanlığı”
DAÜ-SEN Başkanı Doç. Dr. Ercan Hoşkara, Sürdürülebilir Mali Yapı Protokolü’nün uygulanmadığını, Eğitim Bakanı Çavuşoğlu’nun ise gündeme getirilen sıkıntılara sorumluluk üstlenip müdahale etmediğini kaydetti; “En temel sorun liyakat düşmanlığı.” dedi.
Recep DAL
Doğu Akdeniz Üniversitesi Akademik Personel Sendikası (DAÜ-SEN) Başkanı Doç. Dr. Ercan Hoşkara, UBP – DP – YDP Hükümeti ile DAÜ Yönetimi’nin, 4 Nisan 2024’te imzalanan “Sürdürülebilir Mali Yapı Protokolü”ne aykırı davrandığına dikkat çekti; “Protokol hedeflerine ulaşılamıyor çünkü işi bilmedikleri için iyi yönetemiyorlar.” dedi.
Protokol kapsamında kurulan İstişare ve İş Güdüm Komisyonu’nun başkanı olan Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu’nun gündeme getirilen sıkıntılara sorumluluk üstlenip müdahale etmediğine vurgu yapan Hoşkara, “Çavuşoğlu sorun çözmek yerine herkesten şikayet ediyor.” ifadelerini kullandı.
Hoşkara, protokoldeki en büyük sorunun verimlilik olduğunu belirterek, “Üniversitede idari ve akademik yönetici pozisyonlarının orantısız şekilde arttı.” diye konuştu. “Bir üniversitede bu oran normalde yüzde 10-15 civarında olmalı, DAÜ’de ise yüzde 25’lere kadar çıktı.” diyen Hoşkara, bu konuda yaptıkları uyarıların dikkate alınmadığını söyledi.
Hazırlanan yeni tüzüğün DAÜ Yönetim Kurulu’na gösterilmediğini ifade eden Hoşkara, “Bir akademik aklın bu tüzüğü değerlendirmesini istemediler. Ardından bu tüzüğü Bakanlar Kurulu’ndan geçirip pozisyonları vekalet usulüyle dağıtmayı amaçladılar.” açıklamasında bulundu.
Hoşkara, DAÜ’de yıllardır vekaletle görev yapan müdürlerin bulunduğuna dikkat çekerek, “En temel sorun liyakat düşmanlığıdır.” dedi. Eğitim Bakanlığı’nın DAÜ’de bile liyakate dayalı bir sistem kuramadığını belirten Hoşkara, “Bunu burada yapamıyorsanız hiçbir yerde yapamazsınız.” ifadelerini kullandı.
Üniversitede verimliliğin ancak iyi yöneticilerle ve liyakat esaslı bir anlayışla sağlanabileceğini söyleyen Hoşkara, “Adam kayırmacılıkla başarı sağlanamaz, demokratik ve özerk üniversitelere uygun hareket edilmeli.” diye konuştu. DAÜ’nün toplumun fedakârlığıyla ayakta durduğunu hatırlatan Hoşkara, “O yüzden bu kurumun düzgün yönetilmesi gerekiyor, hiç kimseye iltimas geçme lüksümüz yok.” açıklamasında bulundu.
Hoşkara, hükümetin ve üniversite yönetiminin akla ve bilgiye dayalı politikalar üretmek yerine popülizme yöneldiğini belirtti; “Tamamen her şey popülizm üzerine kurulmuş, iş dağıtarak ve boş vaatlerle yönetmeye çalışıyorlar.” dedi. Hoşkara, “Sorun bilmemekten değil, bildiğini yapmamayı tercih etmekten kaynaklanıyor.” ifadelerini kullandı.
Sürdürülebilir Mali Yapı Protokolü’ne işaret eden Hoşkara, protokol hedeflerine ulaşılmaması halinde üniversitenin mali açıdan zor durumda kalacağı uyarısında bulundu. “Bitmesine iki buçuk yıl var ama gidişatı düzeltmezsek sonuç hüsran olur.” diyen Hoşkara, “Sorunların çözümü için irade gerekiyor ve bu iradeyi ilk olarak Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu göstermelidir.” diye konuştu.
Doğu Akdeniz Üniversitesi Akademik Personel Sendikası (DAÜ-SEN) Başkanı Doç. Dr. Ercan Hoşkara, Ulusal Birlik Partisi (UBP) – Demokrat Parti (DP) – Yeniden Doğuş Partisi (YDP) Hükümeti ile Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) Yönetimi’nin, 4 Nisan 2024’te imzalanan “Sürdürülebilir Mali Yapı Protokolü”ne aykırı davrandığını belirtti.
DAÜ-SEN Başkanı Hoşkara, YENİDÜZEN’e yaptığı özel açıklamada, “Protokol hedeflerine ulaşılamıyor. Çünkü işi bilmedikleri için iyi yönetemiyorlar. İşin ehli insanlarla da çalışmak istemiyorlar.” diyerek yönetim anlayışını eleştirdi.
“Çavuşoğlu sorumluluk almıyor, sadece şikayet ediyor”
Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu’nun protokol kapsamında kurulan İstişare ve İş Güdüm Komisyonu’nun başkanı olduğunu anımsatan Hoşkara, bu komisyonun protokolün hayata geçirilebilmesi için oluşturulduğunu vurguladı.
Hoşkara, sendika olarak aksayan noktaları sürekli gündeme getirdiklerini belirtti; “Fakat maalesef Bakan Çavuşoğlu sorumluluk üstlenip müdahale edemiyor. Sorun çözmek yerine herkesten ve her şeyden şikayetçi oluyor. Hiçbir yetkisi yokmuş gibi davranıyor. Bizim memlekette en yetkili kişiler en çok şikayet eden kişiler oluyor, Bakan Çavuşoğlu da bu yolu izliyor.” dedi.
“DAÜ’de yönetici pozisyonu orantısız şekilde arttı”
Protokoldeki en büyük sorunun “verimlilik” olduğunu dile getiren Hoşkara, DAÜ’de idari ve akademik yönetici pozisyonlarının orantısız şekilde arttığını belirtti. “Bir üniversitede bu oran normalde yüzde 10-15 civarında olmalı. DAÜ’de ise yüzde 25’lere kadar çıktı.” diyen Hoşkara, bu konuda Çavuşoğlu’nu uyardıklarını fakat uyarılarının dikkate alınmadığını söyledi.
Hoşkara açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Bakan Çavuşoğlu, uyarımızı dikkate almak yerine DAÜ Rektörlüğü ile pazarlık yapıp hangi pozisyonu nasıl paylaşacaklarına karar veriyor. Hal böyle olunca kendisinin verimlilik konusunu umursamadığı anlaşılıyor.”
“Akademik aklın tüzüğü değerlendirmesini istemediler”
Hazırlanan tüzüğün DAÜ Yönetim Kurulu’na gösterilmediğine dikkat çeken Hoşkara, “Çünkü bir akademik aklın bu tüzüğü değerlendirmesini istemediler. Ardından bu tüzüğü Bakanlar Kurulu’ndan geçiriyorlar. Bahse konu pozisyonları da vekalet usulüyle dağıtmayı amaçlıyorlar.” ifadelerini kullandı.
“En temel sorun liyakat düşmanlığı”
Hoşkara, DAÜ’de 20 yıl boyunca vekaletle görev yapan müdürlerin ve şube amirlerinin bulunduğunu belirterek, “En temel sorun liyakat düşmanlığıdır. Bu anlayışla üniversitenin sürdürülebilir bir yapıya ulaşması mümkün değil. Eğitim Bakanlığı DAÜ’de bile liyakate dayalı bir sistem kuramıyorsa bunu hiçbir yerde yapamaz.” diye konuştu.
“Adam kayırmacılıkla başarı sağlanamaz”
Üniversitede verimliliğin ancak iyi yöneticilerle ve liyakat esaslı bir anlayışla sağlanabileceğini vurgulayan Hoşkara, “Adam kayırmacılık yapılmamalı, demokratik ve özerk üniversitelere uygun hareket edilmeli. Aksi takdirde başarılı olmak mümkün değil.” açıklamasında bulundu.
Hoşkara, sendikanın defalarca uyarılarda bulunduğunu belirterek, “Sadece DAÜ personeli değil, toplum da fedakârlık yaptı. O yüzden DAÜ’nün düzgün yönetilmesi gerekiyor. Hiç kimseye iltimas geçme lüksümüz yok.” dedi.
“Hükümet ve DAÜ Yönetimi popülizme yöneldi”
Hoşkara, hükümetin ve üniversite yönetiminin akla ve bilgiye dayalı politikalar üretmek yerine popülizme yöneldiğine dikkat çekti.
“Tamamen her şey popülizm üzerine kurulmuş. Akla dayalı politikalarla iktidara gelinmiyor; iş dağıtarak, boş vaatlerle mevcut konumlarına yükseliyorlar.” diyen Hoşkara, “Mesele bilip bilmemekle ilgili değil. Bildiğini yapmamak veya yapmayı tercih etmemekle alakalı bir sorun var.” ifadelerini kullandı.
“Bakan sorumluluk almak yerine suçu başkasına atıyor”
Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu’nun protokolün uygulanmasında kararlılık göstermesi gerektiğini vurgulayan Hoşkara, açıklamasını şu şekilde sürdürdü:
“Bakan Çavuşoğlu, Sürdürülebilir Mali Yapı Protokolü’nün uygulanması noktasında kararlılık göstermeli, ortak akılla yürümeyi tercih etmeli. Fakat kendisi sorumluluğu bir başkasına atma derdinde. Suçlu aradığınız zaman sorun çözemezsiniz. Çavuşoğlu yanlışları biliyor ama müdahale etmiyor. Yönetimde maalesef ciddiyet yok.”
“Sorunlara müdahale edilmezse sonuç hüsran olur”
DAÜ’nün mali açıdan ulaşması gereken hedefler olduğunu hatırlatan Hoşkara, bu hedeflerin gelir artırımı, giderlerin azaltılması ve verimliliğin yükseltilmesiyle mümkün olacağını söyledi.
Hoşkara, “Bu hedeflere ulaşılmazsa ya devlet daha fazla katkı yapmak zorunda kalacak, ya da üniversite mali açıdan çökecek.” uyarısında bulundu.
Sürdürülebilir Mali Yapı Protokolü’nün dört yıllık bir süreyi kapsadığını anımsatan Hoşkara, “Bitmesine iki buçuk yıl var ama gidişatı düzeltmezsek sonuç hüsran olur. Sorunların çözümü için irade gerekiyor ve bu iradeyi ilk olarak Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu göstermelidir.” diye konuştu.
Hoşkara, açıklamasını şu ifadelerle tamamladı:
“Bakan ne yapmak istediğini net şekilde ortaya koyamıyor. Hükümetin yükseköğretim politikası da yok. Hedeflere ulaşılmak istenip istenmediğinden emin değiliz. Bakan sorumluluk alıp başarıya odaklanırsa sorunlar çözülebilir ama niyet o değil. Aynı mantıkla devam ederse önümüzdeki dönemde yine suçlamalara başlayacaktır. Halbuki ilk başta sorumluluklarını yerine getirmesi gereken kendisidir. Mevcut yetkilerini kullansın ve liyakate dayalı bir yönetim yapısı kursun, fakat tam tersini yapıyor.”

