1. HABERLER

  2. ARŞİV

  3. El emeği ve üretkenlikle dolu bir dükkân ADA MOTİF
El emeği ve üretkenlikle dolu bir dükkân ADA MOTİF

El emeği ve üretkenlikle dolu bir dükkân ADA MOTİF

Bu hafta, Kıbrıs el sanatlarıyla adeta harikalar yaratan, yaratıcılığını kullanarak yeni şeyler üretmekten hiç vazgeçmeyen Ada Motif’in işletmecisi Feride Demir ile konuştuk

A+A-

 

Firuzan Nalbantoğlu

Bu hafta, Kıbrıs el sanatlarıyla adeta harikalar yaratan, yaratıcılığını kullanarak yeni şeyler üretmekten hiç vazgeçmeyen Ada Motif’in işletmecisi Feride Demir ile konuştuk. Çocukluğundan beri el sanatlarıyla uğraşan Demir, yeni açtığı Ada Motif’te hem yarattığı ürünlerin satışını yapıyor hem de meraklılarına el sanatları kursları veriyor.

 

“Çocuklarımıza miras bırakmak istiyorum”

 

Adres: Kıbrıs el sanatlarına olan bu tutkunuzdan bahsedelim biraz. Dükkânınıza girer girmez bu anlaşılıyor…

Feride Demir: Küçüklüğümden beri el sanatlarıyla meşgul olmayı hep seviyordum. El sanatlarıyla uğraşmak beni motive ediyor. Bu yolla duygularımı ifade edebiliyor, moralimi düzeltebiliyorum. Araştırıyor, yeni şeyler yaratıyorum. İnşallah Kıbrıs el sanatlarını çocuklarıma da sevdirerek miras bırakacağım. Bunları çocuklarımıza da sevdirmemiz çok önemli çünkü kendi kültürümüzden parçalar.

Adres: Peki bunu iş olarak yapmaya nasıl başladınız?

F.D: Ben bu işe kendi evimde başladım. 7-8 yıl önce de Mağusa Bandabuliya’da bir yerim vardı. Mağusa Kültür Dernedği’nde (MKD) de üç yıl gönüllü takı kursu verdim. Şimdi kabak ve sele dersleri vermeye devam ediyorum. Su kabağından lambalar yapıyoruz.

Adres: Şimdi ise kendinize ait bir yeriniz ve atölyeniz var…

F.D: Evet. Burayı zaten tesadüf üzerine bulduk. Ben ayrıca estetisyenlik de yapıyorum. Bu yüzden bana büyük bir yer gerekiyordu. Burası da ikiz dükkânlar olunca eşim ve ailemin de yardımlarıyla iş yerimi kurdum. Hem yan tarafı hem de burayı birlikte götürdüğüm için belli şeyleri üretebiliyorum. Su kabağı ve Lefkaraları özellikle ben yapıyorum. Koza işi, sele, hasır sandalye örgücülüğü de bunlar arasında. El sanatlarını hep sevdim ve ilgi duydum. Yeteneğim de vardı. Ama evde annemlerin bunlarla uğraşmasının da büyük etkisi oldu. Annemler, nenem dokuma ve ipek böcekçiliği ile uğraşıyordu. Ama dediğim gibi yeteneğim hep vardı ve böyle şeyler beni çok mutlu ediyor.

 

Eskiler atılıyor, oysa…

 

Adres: Su kabaklarından biraz bahsedelim. Ne yapılıyor bunlardan?

F.D: Su kabağından daha çok lamba yapıyoruz. Aslında su kabağından lamba yapmak bizim kültürümüzde yoktu. Bizim kültürümüzde su kabağı tas ya da çobanların kullandığı bugünkü adıyla termos olarak kullanılıyordu. Son yıllarda lambayı da kültürümüze katmaya başladık. Ben lambaya Lefkara işini de ekleyip bizim kültürümüzden bir şey kattım. Bir kabak yaklaşık 1 haftada yapılır. Tabii bu üzerinde çalışacağınız motife göre de değişir. Otursanız bir günde de biter ama başından hiç kalkmamanız lazım. Ben severek yaptığım için 1 hafta da sürse yapıyorum, seviyorum.

Adres: İnsanların ilgisi nasıl peki?

F.D: İnsanların ilgisi geçtiğimiz on yıla göre çok iyi aslında. Kurslara gelip Kıbrıs’a özgü el sanatları öğrenmek isteyenler var, kültür evi kurmaya çalışanlar var… Eskiler artık atılmayıp evlerde muhafaza ediliyor. Ben eski şeyleri atmayıp bunlardan yeni şeyler üretiyorum. Nenemizin bir ütüsünü atmayıp ortaya farklı bir şey çıkarabiliriz mesela. İnsanlar atölyemde gelip eski bir eşya görüyor. “Bundan bizim de vardı” diyorlar. Onlara “ne yaptınız?” diye sorunca “attık” diyorlar. Halbuki bende görünce heyecanlanıp seviniyor, “Ne güzel” diyorlar.

 

“Kültürümüze önce biz sahip çıkalım”

 

Adres: Biraz da kurslardan bahsedelim…

F.D: Kurslar daha çok MKD’de yapılıyor. Ben orada gönüllü olarak çalışıyorum. Haftanın  bir günü perşembeleri Kabak Lamba ve Sele kursları veriyorum. Kendi yerimde ise talebe göre kurslar veriyorum. Şu an yalnızca Kabak Lamba kursu devam etmekte.

Adres: Peki bu yaptığınız el sanatlarında malzemeler maliyetli mi ve insanlar satın alıyor mu?

F.D: Malzemeler çok maliyetli. Bundan dolayı da fiyatlar biraz yüksek oluyor. Tabii işin içinde el emeği de var. Fiyatlar biraz yüksek olduğu için de insanlar bir hediye alacaklarında gidip başka yerlerden alıyorlar. Zaten şu sıralar Çin’den gelen şeylere talep çok. Bir Lefkara’lı tepsi bir kabak lambası almak yerine Çin malı ürünler alıyorlar. Oyma sandık yerine cam eşya alıyorlar. Kimilerinin gerçekten maddi gücü yok kimileri de gerçekten önemsemiyor. Beni hep eleştiriyorlar, “Dükkânını neden turistin olduğu yere açmadın” diye. Biz neden kendi kültürümüzü sadece yabancılara satalım? Önce kültürümüze biz kendimiz sahip çıkalım, benimseyelim sonra yabancılara satarız düşüncesindeyim ben.

 

Zeytin tatlısı

 

Adres: İpek böcekçiliği de yapıyorsunuz. Biraz bundan bahsedelim…

F.D: Evet, mevsimi gelince ipek böceği besliyoruz. Mart sonu Nisan başı gibi, artık dut yaprağı ne zaman açılırsa... Biz bunları hem kendimiz kullanıyoruz hem de satışını yapıyoruz. Kıbrıs’ta yetişen sarı kozadır. İnsanlar ne kadar çok alırsa o kadar çok çoğalabilir bu koza. Fakat insanlar Türkiye’den gelen beyaz kozayı daha çok tercih ediyor. Halbuki Kıbrıs’ın kozası sarı kozadır, çoğu insan bunu bilmiyor. Beyaz koza daha ucuz olduğu için tercih ediliyor ve kolay bulunuyor. Sarı koza beyaz kozaya göre daha farklıdır. Çok serttir. Biz geçen yıl 6-7 yatak ürettik. Eskiden köye film kutucuklarında tohum gelirmiş. Onları zarar görmemeleri için siyah bir şeyle örterlermiş. Çok hassas bir şey bu!

Adres: Başka neler var Ada Motif’te?

F.D: Bir de köyden gelen ürünlerin satışını yapıyoruz. Gerek yumurta, pekmez, bal, çakıstes gerekse sipariş üzerine sürekli satılan ürünlerimiz var. Zeytin tatlımız var mesela. Zeytin macunu olarak da bilinir. Kaleburnu’na özgüdür. Zeytin yeşilken çekirdeği çıkarılır. Diğer macunlar gibi kirece oturtulur. Diğer macunlara yapılan aynı işlem bunda da uygulanır. Bizim köylü Hacı Dayı yapıyor bu macunları. İçine badem de koyuluyor. Bu macunu bilmeyen pek çok insan var.

 

 

 

 

 

 

 

 

Bu haber toplam 1248 defa okunmuştur