1. HABERLER

  2. ÖZEL HABER

  3. Ekonomik Protokol bugün mecliste…
Ekonomik Protokol bugün mecliste…

Ekonomik Protokol bugün mecliste…

UBP-DP Azınlık Hükümeti tarafından sessiz sedasız imzalanan “Ekonomik ve Mali Protokol Anlaşması”na ilişkin yasa tasarısı bugün Meclis’te görüşülüyor. Yeniden gündeme gelen protokolle ilgili gözler siyasi partilere ve sendikalara çevrildi

A+A-

 

• CTP: KIB-TEK'İN ÖZELLEŞTİRİLMESİNE KARŞIYIZ…
CTP Başkanı Talat: “Protokol içerisinde hassas olduğumuz konular var, bugün değerlendireceğiz”

• TDP: SENDİKALAR GELSİNLER HEP BİRLİKTE OTURUP KONUŞALIM…
TDP Başkanı Özyiğit: “Kurum ve kuruluşlarımızın peşkeş çekilmesine şiddetle karşıyız”

• TATAR: BU DÖNEMDE UYGULANMAZ…
UBP Milletvekili Tatar: “Programa ‘EVET’ diyeceğiz ama bu Hükümet döneminde hayata geçirilmesi zor görünüyor”

• TÜRK-SEN: ZORLA BU UYGULAMALAR YAPILIRSA EYLEM YAPACAĞIZ”… 
Türk-Sen Başkanı Bıçaklı: “Ülkeyi idare ettiğini zanneden siyasi otorite, halkına rağmen zorla bu uygulamaları yapmaya çalışırsa yine Anayasal ve yasal eylem haklarımızı kullanacağız”

• KTAMS: “DİRENME SOKAKTA OLACAK”…
KTAMS Başkanı Ahmet Kaptan: “UBP ve DP’nin tutumu bize, kurutuluşumuzun barış ve çözümden geçtiğini bir kez daha göstermektedir. Direnme sokakta olacaktır”

Didem MENTEŞ

UBP-DP Azınlık Hükümeti tarafından sessiz sedasız imzalanan “Ekonomik ve Mali Protokol Anlaşması”na ilişkin yasa tasarısı bugün Meclis’te görüşülüyor. Yeniden gündeme gelen ve tartışmalara neden olan tasarıyla ilgili gözler, Meclis’teki siyasi partilere ve sendikalara çevrildi.

TC Hükümeti ile KKTC Hükümeti Arasında İktisadi ve Mali İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunmasına İlişkin (Onay) Yasa Tasarısı ile Hukuk Siyasi İşler ve Dış İlişkiler Komitesi’nin tasarıya ilişkin raporunun ele alınacağı Meclis’te, muhalefet partilerin protokolle ilgili tutumunun ne olacağı merak konusu oldu.

Ana muhalefet partisi CTP, protokolle ilgili nasıl bir tavır takınacaklarını bugün sabah yapılacak olan CTP Meclis Grubu’nda değerlendirerek ele alacağını belirtirken, Toplumcu Demokrasi Partisi ise kurum ve kuruluşların peşkeş çekileceği her türlü anlaşmaya şiddetle karşı çıkacaklarını dile getirdi.

Ulusal Birlik Partisi Milletvekili Ersin Tatar ise partisinin anlaşmaya ‘EVET’ diyeceğini belirterek, bu Hükümet döneminde anlaşmada yer alan tüm maddelerin yapılıp yapılamayacağını bilmediğini, hayata geçirilmelerinin zor göründüğünü ifade etti.

YENİDÜZEN’e konuşan bazı sendikalar ise özelleştirme konusu başta olmak üzere, emeklilik yaşının yükseltilmesi gibi halkın aleyhine olan bu tür protokollerin hayata geçirilmek istenmesini ‘halka saygısızlık’ olarak değerlendirirken, buna karşın sokakta direneceklerini ifade etti.


----------------------------------------

CTP-BG Genel Başkanı Mehmet Ali Talat: “Hassas olduğumuz konular var, bugün değerlendireceğiz”


Cumhuriyetçi Türk Partisi- Birleşik Güçler (CTP-BG) Genel Başkanı Mehmet Ali Talat, bugün sabah CTP Meclis Grubu’nun toplanacağını, bu toplantıda protokolle ilgili konuların görüşüleceğini belirterek, görüşmelerin tamamlanmasından sonraki oylamada parti olarak nasıl bir tavır takınacaklarını şuanda söylemenin doğru olmayacağını dile getirdi. Meclis Grubu’nun durumu değerlendirmemiş olduğu şartlarda Meclis Grubu adına bir şey söyleyemeyeceğini, bunu bugün yapacaklarını aktaran Talat, ancak protokol içerisinde hassas oldukları konular olduğunu ve bunun en başında Kıb-Tek’in özelleştirilmesi geldiğini vurguladı. “CTP buna şiddetle karşıdır” diyen Talat, bunu defalarca ifade ettiklerini ve bu konuda son derece duyarlı olacaklarını vurgulayarak, “bu ‘HAYIR’ için yeterli neden midir? Bunu yarın (bugün) değerlendireceğiz” şeklinde konuştu.

YENİDÜZEN’e konuşan bazı sendikaların muhalefet partilerin Meclis’ten çekilerek, erken seçime gidilmesi için fırsat yaratılması yönündeki görüşleri de değerlendiren Mehmet Ali Talat, buna CTP’nin yetkili organlarının karar verebileceğini ama böyle bir konunun gündemlerinde olmadığını dile getirdi. Talat, “Bir Azınlık Hükümeti varsa, bu azınlık hükümetinin, halkımızın aleyhine olabilecek eylemlerini engellemek, bizim muhalefet olarak görevimizdir. Sonuçta Meclis çoğunluğunu bir hükümet elde ederse, istediği yasaları geçirebilir. Muhalefetin görevi de bu yasaları karşı eğer halkın aleyhine olacağına karşı karar vermişse veya öyle düşünüyorsa direnmek durumundadır. Bütün siyasi yaşam her hükümet dönemi böyle gelişir. Sonuçta bir hükümet Meclis’ten yasa geçiriyor diye ‘olmadı erken seçim’ demek, bana çok doğru görünmüyor. Ama bu konuda partimizin alınmış bir kararı yoktur. Bunu parti organları değerlendirir ve kararlaştırır” şekline konuştu.     

---------------------------------

TDP Genel Başkanı Cemal Özyiğit: “Kurum ve kuruluşlarımızın peşkeş çekilmesine şiddetle karşıyız”

Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) Genel Başkanı Cemal Özyiğit, Türkiye Cumhuriyeti ile KKTC arasındaki mali işbirliğiyle tamamen Türkiye’ye bağımlı bir hale gelindiğini, parti olarak bunu kabullenemediklerini belirterek, tüm sivil toplum örgütleri, sendikalar ve siyasi partilerin bir araya gelerek bir çıkış programı oluşturulmasını talep etti. Özyiğit, “Mali işbirliğinin ana-yavru edebiyatıyla yapıldığını ve tamamen dayatma paketlerle uygulamaya konulduğunu ve maalesef kendi ayakları üzerinde durması gereken devlet mekanizması oluşturmak yerine her geçen gün daha da Türkiye’ye bağımlı hale geldiğini görüyoruz dolayısıyla biz bunu kabullenemiyoruz. Biz burada kendi içimizde bütün siyasi partilerin, sendikaların, sivil toplum örgütlerinin, üretici birliklerinin oturup konuşacağı, üzerinde mutabık kalınacağı bir çıkış programı oluşturalım diyoruz. Evet o dönemde yardım gerekiyorsa, gider Türkiye’ye karşılıklı saygıya dayalı, eşitler düzeyinde bir ilişkide görüşebiliriz ama bu asla ele etek öpme, yalvar yakar olma, aman daha fazla para diye bir mantıkla olmaz” dedi.

Bu anlayışı kesinlikle reddettiklerini vurgulayan Özyiğit, özellikle Kıbrıs sorununda bir çözüme doğru adım atılırken, kendi kurum kuruluşlarımızın, kaynaklarımızın AKP destekli yeşil sermayeye peşkeş çekilmesine şiddetle karşı olduklarını dile getirdi.

YENİDÜZEN’e konuşan bazı sendikaların muhalefet partilerin Meclis’ten çekilerek, erken seçime gidilmesi için zorlanması yönündeki görüşleri de değerlendiren Cemal Özyiğit, bu görüşe saygı duyduklarını ancak kendilerinin farklı bir önerileri olduğunu aktardı. Özyiğit, “Bu bir mücadeledir. Koordinasyon Ofisi tartışmalarında sevindirici bir olay var. Gençlerimiz başta olmak üzere, gençler dimdik ayağa kalktı, tepki gösteriyor, bunun kabul edilemez olduğunu, bizi kimsenin koordine etmesine asla rıza olmayacaklarını söylüyorlar. Sendikalar gelsinler hep birlikte oturup konuşalım.

Uzun verimli bir program çıkaralım, bu uzun verimli mücadele planı içerisinde bunlar da konuşulabilir. Muhalefetin artık işlevleri kalmadı şeklinde olmaz. Ben de diyorum ki yerel seçimlerden, cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra zaten bu Meclis’teki irade değişmiştir, biran önce halka gidelim diyorum. Gelsin herkes hodri, meydan diyorum. En erken zamanda bir seçime gidelim, halkın iradesi bunu şekillendirsin. Sendikalarla bunu savunalım diyerek öneri de bulunuyorum” şeklinde konuştu.  

-------------------------------------

Türk-Sen Başkanı Arslan Bıçaklı: “Halka saygısızlık! Zorla bu uygulamalar yapılırsa eylem yapacağız”

Türk-Sen Başkanı Arslan Bıçaklı, sendika olarak yıllardan beri tavırlarının ve düşüncelerinin net olduğunu dile getirdi. İki ülke arasında belirli konularda iş birliği protokolü hazırlanabileceğini ancak bir devletin ayrı kurum ve kuruluşları varken, bu yapıları başka bir devletin kontrolüne ya da kirasına verilemeyeceğini vurgulayan Bıçaklı, hiçbir hükümetin böyle bir yetkisi olmadığını belirtti. Protokol paketi içerisinde kurum ve kuruluşların özelleştirme meseleleri, emeklilik yaşı, mesai saatlerinin kaçtan kaça kadar olacağının yer aldığına işaret eden Bıçaklı, iki devlet arasında böyle protokoller imzalanmasının ayıp olduğunu, bu ülkenin toplumuna yapılan bir saygısızlık olduğunu savundu. Geçmişte de olduğu gibi gerek sendika olarak gerekse sendikal platformu içerisinde yasaklara rağmen eylemeler yaptıklarını hatırlatan Arslan Bıçaklı, yeni dönemde de ülkeyi idare ettiğini zanneden siyasi otoritenin, halkına rağmen zorla bu uygulamaları yapmaya çalışırsa yine Anayasal ve yasal eylem haklarını kullanacaklarını ifade etti.

Muhalefetteki siyasi partilere bir öneride bulunan Arslan Bıçaklı, şunları söyledi: “Meclis’te bulunan muhalefet arkadaşlar saatlerce uğraşırlar, engellemeye çalışılar kabul ederim ama olmuyor. Deme ki farklı yöntem bulunması lazım. Meclis’in kürsüsüne çıkıp ‘ben bu yasayı istemem, ayıptır yapmayın’ deyip oylamada da ret oyu vermekle olmuyor. Yapılması gereken eğer şuanda muhalefette bulunan siyasi partilerin Meclis’te bir hükmü yoksa, varlığı yoksa, yok sayılıyorsa o koltuklarda daha fazla oturmanın bir alemi yok. Yeni bir boyut getirmek isterim ben artık. Davet ediyorum; Meclis’te bulunan siyasi partilerin söylediğim gerekçeler nedeniyle Meclis’te yok sayılan muhalefetin, Cumhurbaşkanı’nın erteleyin önerisini bile dikkate almayan bir zihniyetle Meclis’te daha fazla bulunup, muhalefet yapılamayacağı artık netleşti. Pazartesinden itibaren Meclis’ten çekilin ve bu ülkeyi artık erken seçime zorlayın. Yapılacak olan budur yoksa ülkemizde ağlama duvarı yoktur. Millet sabahtan akşama ağlayacak, siyasiler de azınlık hükümetiyle her istediği yasayı geçirecek, biz de ağlamaya devam edeceğiz. Bu böyle olmaz! Toplum da artık ayağa kalkacak mücadele verecek, sokağa dökülecek, çaresi budur.”   

-------------------------

UBP Milletvekili Ersin Tatar: “Programa ‘EVET’ diyeceğiz ama hayata geçirilmesi zor bir süreç”

Ulusal Birlik Partisi Milletvekili Ersin Tatar ise parti olarak protokole ‘EVET’ diyeceklerini belirterek, bu Hükümet döneminde anlaşmada yer alan tüm maddelerin yapılıp yapılamayacağını bilmediğini söyledi. Tatar, anlaşmada yer alan maddelerin önemli bir kısmının tamam olduğunu, teferruatlarda yoruma bağlı durumlar olduğunu aktararak, özelleştirmede yap-işlet devret modeli, kamu-özel ortaklığı gibi bir takım değişik formüller üretilebileceğini ama günün sonunda genel olarak anlaşmada yer alan programların tamam olduğunu söyledi. Bu programların hayata geçirilmesinin zor olduğunu söyleyen Tatar, yapının durumuna bakıldığı zaman hoş bir durum olmadığını aktardı.

Tatar, enflasyon, hayat pahalılığına rağmen, Türk piyasasındaki devalüasyona rağmen orta vadede 3 sene sonra Türkiye’den Kuzey Kıbrıs’a aktarılacak kaynakların 1 milyar TL’lerden 790 milyon TL’ye azaltılacağının söylenmekte olduğunu belirtti. Bunun olabilmesi için bu dönemde ekonominin çok büyümesi gerektiğini ve devletin gelirlerinin artması gerektiğini belirten Tatar, devletin gelirleri arttık sonra Türkiye’den gelecek olan kaynaklara ihtiyaç olduğunu savundu. Tatar, “normal anlamda enflasyon ortamında Türkiye’nin verdiği para örneğin yılda 350 milyon dolar ise yani1 milyar TL ise bundan 3 yıl sonra bu 1 milyar 400 TL olur. Bu para eksiliyor ama bu programa ne kadar uyar uymaz bunu çok iyi disipline etmek lazım. Çünkü günün sonunda ipler Hükümette ve Maliye Bakanı’ndandır.

Kamu maliyesini nasıl yöneteceklerini onlar karar verecek. Bir kişi çıkıp ben bu kadar isteyeceğim ve Türkiye’ye gideceğim derse, bu programa göre gidemeyecek. Bu programlar uygulanırsa ben de ekonominin büyümesini görmek isterim. Ama sen bu taraftan programları uygulamaya çalışırken Anastiadis diğer taraftan AB merkezlerine giderek, inşaat yasağı gelmesi için davalar açmaya başlarsa, tabi ki ekonomin etkilenecek. Ekonomi büyümüzse bu hedeflerde gelişmeyecek. Ayrıca bu hedeflerin tutunabilmesi için siyasi istikrar da lazım. Bu nedenle bu görüşme süreci de KKTC ekonomisine de olumsuz sonuçlar yansıtmaması lazım. Programlar güzel, çok büyük sıkıntılarla tepkiler alıyoruz ama programla birlikte ekonominin nasıl büyüyeceğini, kamu maliyenin düzeltilmesi, ek mesailerinin azaltılması, kamu yasasının geçmesi ki müşavir ordusu büyümesin, sağlıkta ve eğitimde düzenin olabilmesi için tedibirler alınması gerekir. ekonominin gelişmesi için de yatırım şarttır” dedi.   


-----------------------------------

KTAMS Başkanı Ahmet Kaptan: “Direnme sokakta olacak”

Kıbrıs Türk Amme Memurlar Sendikası Başkanı (KTAMS) Ahmet Kaptan, teslimiyetçi bir hükümetle karşı karşıya kalındığını, UBP-DP Hükümeti’nin kurdurulmuş bir hükümet olduğunu söyleyerek, AKP’nin kendi ülkesinde egomanyasını ve halk üzerindeki baskısını, dayatma politikalarla Kıbrıs Türk halkına da dayatmakta olduğunu vurguladı. Kaptan, UBP-DP Hükümeti’nin plan ve projelerinin olmaması ve geleceğe dönük halkına verecek hiçbir şeyinin olmamasının bu politikalara teslim olmasının en önemli nedeni olduğuna dikkat çekti. Kaptan, “Bugün KKTC gençliğinin koordinasyon ofisi ile ilgili başlattığı mesajı bile algılamayan ve hala daha direnen UBP ve DP’nin tutumu bize, kurutuluşumuzun barış ve çözümden geçtiğini bir kez daha göstermektedir. Direnmenin sokakta olması ve siyasi beklentileri bırakıp, hep beraber nüanslarda tartışmayı değil, hedefte birlikteliği orta yere koyup sokağa dökülüp mücadelenin penceresini açmaktadır” şeklinde konuştu.

Bu haber toplam 2581 defa okunmuştur