1. HABERLER

  2. YAŞAM

  3. Cinsellikte ifade özgürlüğü
Cinsellikte ifade özgürlüğü

Cinsellikte ifade özgürlüğü

Cinselliği konuştuğumuz zaman üç tepki alırız; utanmış gibi yapanlar, utanmadığımız için utananlar ve susturmaya çalışanlar. Oysa mesele bu kadar yüzeysel değil. Unutmamak gerekir ki, cinsellik yalnızca bedensel bir eylem değildir.

A+A-

Cinselliği konuştuğumuz zaman üç tepki alırız; utanmış gibi yapanlar, utanmadığımız için utananlar ve susturmaya çalışanlar. Oysa mesele bu kadar yüzeysel değil. Unutmamak gerekir ki, cinsellik yalnızca bedensel bir eylem değildir. Aynı zamanda bir ifade biçimidir ve ifade özgürlüğü dediğimiz şey, konu cinsellik olduğunda ne yazık ki çoğu kez sınıfta kalır.

 

Toplumda ‘cinsellik konuşulmaz, yaşanır’ algısı var. Yani ‘konuşmayalım ama herkes bilsin’, ‘bilmeyelim ama herkes yapsın’ gibi çelişkili bir iklimdeyiz. Ne kadar çok konuşmaktan kaçınırsak, o kadar çok yanlış bilgiyle baş başa kalırız. Çünkü sessizlik hiçbir zaman bir boşluk olarak kalmaz. O boşluğu birileri mutlaka doldurur. Toplumda hala ‘cinsellik konuşulmaz’ inancı, ayıp kavramı üzerinden nesilden nesile aktarılıyor. Çünkü bize ‘cinsellik özeldir’ diye öğretildi ama o gizlilik özel olmaktan çok susmaya zorlanmanın ta kendisi değil miydi? Eğitimdeki eksiklik, ailedeki suskunluk, dinin bazı yanlış yorumlarla nasıl kullanıldığını zaten söylememe gerek bile yok. Peki sonuç? İnternette ‘ilk kez nasıl olur?’ diye aratan gençler, porno içerikleriyle ‘cinselliği öğrenen’ bireyler, partnerlerine ne istediğini söyleyemeyen, hislerini bastıran insanlar. Cinselliğin konuşulmadığı toplumlarda insanlar, cinselliği çoğunlukla bir tehdit gibi görmeye başlıyor. ‘Yanlış yaparsam başıma kötü şeyler gelir’ hissi kişilerin bedenlerini tanımasını engelliyor. Özellikle genç bireylerin yaşadığı korkular oldukça düşündürücü. ‘Acaba normal miyim?’, ‘bu his yanlış mı?’, ‘bunu istersem kötü biri mi olurum?’ gibi soruların ortasında büyüyorlar. Ve işin daha kötüsü bu sorulara kimse açık açık cevap ver(e)miyor. Çünkü konuşmak hala büyük cesaret istiyor.

 

İfade özgürlüğü denince aklımıza genellikle siyaset geliyor. Peki ya bedenimizi, arzularımızı, korkularımızı ifade etme hakkımız? Cinsellik de bir ifade biçimidir. Bir insanın nasıl sevdiği, neyi arzuladığı, nasıl temas kurmak istediği tamamen ifade özgürlüğü kapsamındadır. Ama sanki bu hak, konu cinselliğe geldiğinde askıya alınıyor. Kürsüde cinsellik konuşulursa ‘ahlaksız’, sınıfta anlatılırsa ‘sapkın’, medyada dile getirilirse ‘reyting peşinde’ olunuyor. Özellikle akademide ve medyada bu meseleye değinmeye çalıştığımızda alınan en yaygın geri bildirim ‘bu kadar açık konuşmayın, yanlış anlaşılır’ oluyor. Ama ben şunu soruyorum, yanlış anlaşılmasın diye hiç konuşmamak doğru anlaşılmayı nasıl sağlayacak? Kapsamlı cinsel eğitim yok denecek kadar az. Okullarda hala regl konuşulmuyor, mastürbasyon kelimesi yasak gibi davranılıyor, cinsel yönelim konusuna değinen bir öğretmen işinden olabiliyor. Hal böyleyken çocuklar bilgiyle değil baskıyla büyüyor. Ve sonra da bu baskıyı bir sonraki nesile miras bırakılıyor. Bazı ebeveynler, cinsel eğitimle ‘çocuklarımızı cinsel aktivitelere teşvik etmiş oluruz’ diye korkuyor. Oysa veriler bunun tersini söylüyor. Erken yaşta, yaşa uygun şekilde doğru bilgi verilen çocuklar kendi sınırlarını daha iyi belirliyor, bedensel haklarına saygı gösterilmediğinde bunu fark etme konusunda daha bilinçli oluyor ve kendi bedeni üzerinde söz hakkı olduğunu daha erken yaşta öğreniyor.

 

Cinsellik günümüzde sosyal medyada, dizilerde, reklamlarda bir pazarlama aracına dönüştü. Ama ne zaman konu gerçek bilgiye gelse işler değişiyor. Sosyal medyalarda beden olumlaması teşvik edilirken, vulva sağlığı hakkında bir video ‘ayıp’ bulunabiliyor. Bir dizide aşk sahnesi reyting yapabiliyor ama o sahnenin psikolojik ve fiziksel gerekliliğini tartışan uzmanlar görmezden geliniyor. Bunun nedeni, toplumun cinselliğe dair görselliğe aç ama bilgiye tahammülsüz olmasıdır. Cinsellik, bir politik meseledir. Çünkü, beden siyaseti iktidarın en çok müdahale ettiği alanlardan biridir. Bekaret, doğum kontrolü, kürtaj, doğurmak, doğurmamak hatta doğumun hangi şekilde olacağına karar vermek. Tüm bunlar politik kararların, ideolojik yönlendirmelerin içindedir. Cinselliği konuşmak yalnızca yatak odasında ne olduğu değil aynı zamanda özgürlük, eşitlik ve kimlik meselesidir. Yani evet, cinsellik politiktir. Bu yüzden de ifade özgürlüğü meselesi tam burada devreye girer.

 

Cinselliği konuşmak hala zor, çünkü utanılması gerektiği öğretildi. Ve biz utanmaktan vazgeçmedikçe başkaları bizim yerimize konuşacak. Bazen bir imam, bazen bir televizyon yorumcusu, bazen de hiçbir bilgisi olmayan rastgele bir kişi. Onlar konuşurken biz susarsak bedenimizin dahi sesi olamayız. Cinselliği konuşmak bir hak meselesidir. İfade özgürlüğü en çok da bastırılmış alanlarda hayatidir. O yüzden konuşacağız. Bilimle, kahkahayla, bazen kızarak, bazen de hüzünlenerek. Ama asla susmayarak.

Bu haber toplam 2548 defa okunmuştur