1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. Annemizin bizimle ilk konuştuğu dilden ibaretiz
Annemizin bizimle ilk konuştuğu dilden ibaretiz

Annemizin bizimle ilk konuştuğu dilden ibaretiz

Bu ortak dil zenginliğinin yanı sıra diğer kültürel unsurların da kurtarılmasının, Kıbrıslı Rumları ve Kıbrıslı Türkleri birbirine atalarımızın zamanındaki kadar yakınlaştırabileceği elbette apaçıktır.

A+A-

İakovos Hacipieris
iakovos.hadjipieris25@gmail.com

Bilindiği üzere adamızın en büyük iki topluluğu Rumca konuşanlar ve Türkçe konuşanlardır. Bu iki topluluğun üyelerinin ana dili ilk kez annelerinden duydukları dildir ve buna lehçe denir. Bu nedenle Kıbrıslı Rumlar, önce (Kıbrıslı Türklerin Romeika olarak bildiği) Kıbrıs Rumcasını ve ardından kamu eğitimi yoluyla çağdaş Yunancayı öğreniyor. Aynı şey Kıbrıslı Türkler için de geçerli. Önce evde Kıbrıs Türkçesini, sonra okulda çağdaş Türkçeyi öğreniyorlar. Bununla birlikte, her topluluğun -kendi çevresinde ayrı olarak- okullarında iki lehçenin bir kenara bırakılmasına rağmen, bu onları sözlü ve yazılı olarak kendi paylarına sahip olma hakkından mahrum bırakmaz. En önemlisi, Kıbrıslılar artık yerel mizaca dayalı olan sosyal ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde eğitilmeyi, resmî dillerinin yanı sıra lehçelerini temel ve günlük iletişim, düşünme ve sorgulama aracı olarak kullanmayı talep ediyor. Sadece sözlü olarak değil yazılı olarak da.

Bununla birlikte, herhangi bir metin hangi yazı biçimi veya çeşitliliğinde kaydedilirse kaydedilsin, Kıbrıs literatürünün tarihinin kaydedilmesi sona ermeyecektir. Bu nedenle hiçbir dil bir lehçeye engel olarak görülemez. Asıl engel, kendi kültürel yetersizliklerini dayatmak isteyen birtakım kurumlardır. Akılları böylesine çok kültürlü bir dil ortamında yaşadığımız için ne kadar şanslı olduğumuza ermiyor. Bir insanın hem resmî dili hem lehçeyi iyi bilmesi, düşüncesinin gelişmesine katkı koyacak daha çok kaynak sağlar. Endişelendikleri şey de bu aslında. Lakin, dil ne kesiliyor, ne kökünden sökülüyor, ne de hapsediliyor. Bizim adımıza kim karar verirse versin, kalemi asla elimizden alamayacak.

Sadece yazarların değil, ortalama Kıbrıslının da Kıbrıs dilinde yazmak istemesinin nedeni, kendi dili-lehçesi aracılığıyla gerçek kimliğinin Kıbrıslı bilincinin unsurlarından oluştuğunu belirtme ihtiyacından kaynaklanıyor. Bu durumda dil bir kimlik işlevi görüyor.

Günümüz Kıbrıslı Türklerinin hem çağdaş Türkçeyi hem de Kıbrıs Türk lehçesini (sözlü ve yazılı olarak) bilmeleri ya da Kıbrıslı Rumların Yunancanın yanı sıra Kıbrıs Rum lehçesini de eşit derecede konuşması ve yazması ne kadar büyük bir avantajdır. Tabii, biz Kıbrıslılar adanın tüm dillerini konuşabilseydik daha güzel, daha ideal olurdu.

Söz konusu iki lehçe arasında bazı ortak dilsel unsurların tespit edildiğini de belirtelim. Her şeyden önce, bu tespit ortak kelime dağarcığı ve aynı zamanda karakteristik Kıbrıs tonlaması ile tanımlanır. Ek olarak, önemli sözdizimsel ve morfolojik unsurların yanı sıra diğer dilsel olguları da tanımlayabiliriz. Ortak kelime hazinesi zenginliğimize gelince, Orhan Kabataş ile iki dilli "Kıbrıs Türk ve Rum Diyalektlerinin Ortak Sözlüğü"nü (2015) yazdık.

Bu ortak dil zenginliğinin yanı sıra diğer kültürel unsurların da kurtarılmasının, Kıbrıslı Rumları ve Kıbrıslı Türkleri birbirine atalarımızın zamanındaki kadar yakınlaştırabileceği elbette apaçıktır. Yani tarih, kültür ve gelenek boyunca dolaşan kelimeler, alıntı ve geri dönen alıntı işlevini görüp günümüze ulaşarak, ister Rumca konuşan biri tarafından ister Türkçe konuşan biri tarafından telaffuz edilsin, aynı veya hemen hemen aynı anlama sahip oldu. Her ortak kelimenin arkasında ortak bir hikâye, ortak bir imge, ortak bir mekan, ortak bir deneyim, ortak bir memleket gizleniyor. Her kelime, tüm bir Kıbrıs imajının oluşmasına katkıda bulunan bir mozaik parçasıdır.

Kıbrıs lehçesini anadili olarak konuşanlar, Kıbrıslı Rumlar ve Kıbrıslı Türklerden oluşan Kıbrıslı okuyucu kitlesi, birlikte büyüdüğü ve sayısız deneyimler taşıdığı ortak kelimelere gerçek bir takdir göstermiştir. Belki de hayatları, hikâyeleri, tecrübeleri yaşamış ve paylaşmış olan Kıbrıslı Rumlar ve Kıbrıslı Türklerin bu ortak duygusu, "Ortak Sözlük"ün bu kadar büyük ses getirmesinin de nedenidir. Sözlük bu nedenle zor zamanlarda ortaya çıkıyor lakin adanın tarihine ve insanlarına hizmet edip katkı koyabiliyor.

Ayrıca tamamı Kıbrıs dilinde olmak üzere üç kitap yayınladım: 1. Antoine de Saint-Exupéry'nin dünyaca ünlü romanı "Küçük Prens"in Kıbrıs Rumcasında yorumlanması (2018), 2. Ezop'un masallarından biri olan "Aslan, Kurt ve Tilki" masalının Kıbrıs Rumcasına uyarlanması (2020) ve 3. K. Marx ve F. Engels'in Manifestosu'nun Kıbrıs Rumcasına çevrilip Giovanis Georgakis’in editörlüğünde "Komünist Parti Manifestosu" başlığıyla yayınlanması (2023). Ayrıca, başka kitaplarla da katkı sağladım veya onların editörlüğünü yaptım. Örneğin, Küçük Prens'in Ahmet Serdar Gökaşan ve Hakan Karahasan tarafından Kıbrıs Türkçesine çevrilmesi ve yayınlanmasının editörlüğünü üstlenmiştim.

Çalışmalarımın amacı, dünya çapında çok iyi bilinen kitaplar aracılığıyla Kıbrıs lehçesini Kıbrıs okur kitlesine edebiyat, felsefe, sosyoloji, siyaset gibi alanlarda yayınlanan önemli metinlere layık olacak şekilde tanıtmaktır. Daha spesifik olarak, "Küçük Prens" çevirisiyle Kıbrıslı okuyucuyu çok değerli ve tanıdık bir şeyle “baştan çıkarmak” istedim ki böylece Kıbrıs lehçesinin yazılı biçimine doğrudan aklanma ve güven sağlansın. Aynı zamanda hem yazarların hem de okurların lehçelerimizin yazılı kullanımına güven kazanabileceğini kanıtlamak istedim. İnsanlarımınız bu projeyi kolaylıkla kabul etmekle kalmadı, aynı zamanda sevilen "Küçük Prens"in gücünden dolayı da onu sevdi diyebilirim. Kıbrıs dilinin özgürleşmesinin söyleyebileceğim bir başka nedeni de gençlerin artık daha komplekssiz olmaları ve kendilerini ana dillerinde ifade etmekten utanmamaları, hatta karşılarında kendi dillerinde tercüme edilmiş bir metin gördüklerinde şaşırmamaları. Küçük Prens'in Ahmet ve Hakan arkadaşlar tarafından Kıbrıs Türk lehçesine de çevrilmesiyle Küçük Prens'in bir Kıbrıslı olarak tam imgesinin tamamlandığını belirtmekte fayda var.

Ezop'un "Aslan, Kurt ve Tilki" masalının uyarlamasıyla okuyucuya ilk kez Kıbrıs lehçesinde, Yunan alfabesinin yirmi dört harften oluşan alfabetik sırasıyla Kıbrıs hayvan adlarına dayalı bir Ezop masalını okuma fırsatı veriliyor. Bu kitabın daha çok eğitici bir nitelik taşıdığını söyleyebilirim, çünkü Yunan alfabesinin yirmi dört harfinin sunumuyla, Kıbrıs Rumcasında kullanılan ama halk eğitiminde öğretilmeyen altı ünsüz de dipnotlarda gösteriliyor. Böylece okuyucu, sistematik ve günlük olarak kullandığı ve duyduğu ancak ne yazık ki bir devlet okulunda öğretilme şansına sahip olmadığı ana dilinde bulunan ünsüzlerle yazılı olarak tanışma fırsatı buluyor.

Komünist Parti Manifestosu'na gelince, amaç yine Kıbrıs Rumcasının tanıtılmasıydı, lakin bu sefer iki görev yerine getirerek. İlk görev, Kıbrıs Rumcasına yapılacak olan çevirinin çıtasını yükseltmek ve felsefi bir metin haline getirmekti ki bu açıkçası çok daha zor bir iş. İkinci görev, Marx ve Engels'in diyalektiğiyle, zenginlerin aşırı kârları uğruna aşırı tüketim sunağında kurban edilen bu yarı yıkık gezegende, bu yarı yanmış dünyada Rumca konuşan ve Türkçe konuşan bizler ve de başka dilleri, lehçeleri konuşan ve haksızlığa uğrayan ve ezilen hepimizin insanlık dışı kapitalist sistemin radikal bir reformuyla bile azınlığın çoğunluğu istismar etmesinin sona ermediğini anlamaya çağrıldığı 176 yıllık bir metni geri getirmekti. Dolayısıyla bu yayınla Kıbrıslı Rumlar ilk kez bu Komünist Manifesto'yu sadece onu anlamak için değil, aynı zamanda tüm dünyanın iyiliği için bu toplumsal baskıyı ve adaletsizliği tamamen ortadan kaldırmak adına baştan sona okuma veya yeniden okuma fırsatına sahip oldular.

Komünist Manifesto'nun tamamlanmış bir Kıbrıs baskısı ancak Kıbrıs Türkçesine çevrilmesiyle oluşacaktır, ki bunun da yapılmasını diliyorum. Kıbrıslıca konuştuğumuzu söylediğimizde, ülkemizdeki çeşitli topluluklar tarafından konuşulan ve bazen yazılan tüm Kıbrıs lehçelerini de unutmamak lazım. Dilimizin ve kültürümüzün kasıtlı olarak unutturulması, kesinlikle talihsiz bölünmemize sebep olan pek çok kötülükten biridir.

Bu haber toplam 1434 defa okunmuştur
Gaile 506. Sayı

Gaile 506. Sayı