1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. Akademiden siyasete Niyazi Hoca konuşuyor: “Federal Kıbrıs için çalışacağımı söylüyorum ve Kıbrıs’taki tüm topluluklardan destek
Akademiden siyasete Niyazi Hoca konuşuyor: “Federal Kıbrıs için çalışacağımı söylüyorum ve Kıbrıs’taki tüm topluluklardan destek

Akademiden siyasete Niyazi Hoca konuşuyor: “Federal Kıbrıs için çalışacağımı söylüyorum ve Kıbrıs’taki tüm topluluklardan destek

Dergimizin de uzun yıllardır yayın kurulunda olan Prof. Niyazi Kızılyürek AKEL partisinin listesine girererek, son iki haftadır gündemi değiştirdi. Bu süreci, hislerini ve beklentilerini Niyazi hoca ile konuştuk.

A+A-

 

Röportajı yapan: Pervin Yiğit

Kıbrıs tarihinde bir ilk yaşanıyor, ilk kez bir Kıbrıslıtürk Avrupa Parlamentosu seçimlerinde aday olarak gösteriliyor. Dergimizin de uzun yıllardır yayın kurulunda olan Prof. Niyazi Kızılyürek AKEL partisinin listesine girererek, son iki haftadır gündemi değiştirdi. Bu süreci, hislerini ve beklentilerini Niyazi hoca ile konuştuk.

P.Y: Niyazi Hocam, bu kararı nasıl aldınız? Adaylığı kabul etmenizin arkasındaki nedenler nelerdi?

N.K: Böyle bir karar almak hiç kolay olmadı, çünkü bugüne kadar hayatımı kamusal mecrada bir aydın ve bir akademisyen olarak yaşayan biri olarak böyle bir rolden çıkıp politik bir kampanyaya girmek kolay değildi. Gelen yoğun talep üzerine demeyeceğim ama AKEL’in tüm tabanı benim ismim konusunda uzlaşmıştı. Bu arada şunu belirteyim; seçime AKEL’li olarak değil AKEL ile işbirliği içerisinde giriyorum; bir tür yeni güçler konsepti.

Teklifi kabul ettim çünkü Kıbrıs sorunu’nda bir durağanlık içine girdik. öyle bir yerdeyiz ki sürekli toplumların ve bireylerin hakları konuşuluyor ama bu durum çözüme odaklı bir erteleme ile sonuçsuz kalıyor; sadece çözüm olduğunda şöyle olacak, bunlar sağlanacak diye cümleler var, bu da durağanlığa sebep oluyor. Dolayısıyla, ne Kıbrıslırumlar bu ülkenin bütününde yaşayabiliyor, toprak veya mülk alabiliyorlar ne de Kıbrıslıtürkler kendi haklarına kavusup devletlik olgusu içindeki kurumları ele geçirebiliyorlar; bunlar sürekli ertelenen konular.

Bu seçim bir Avrupa Parlamentosu seçimiydi diye beni çok teşvik etti, çoğu insanın zannettiği gibi milli bir seçim değil. Tabii ki Avrupa Birliği uluslardan oluşuyor ama birey yurttaşlardan da oluşuyor ve ikamete göre yurttaşlık konsepti çok önemli. İnsanlar ikamete göre seçime girebiliyor ve oy kullanabiliyorlar, mesela Kıbrıs’ta yaşayan bir Alman isterse Kıbrıs’tan seçime girebiliyor.

P.Y: Söylemlerinizde etnisiteden bağımsız olan yurttaşlık konseptine vurgu yapıyorsunuz, bunu biraz açabilir misiniz?

N.K: Etnisiteden bağımsız olan yurttaşlık konsepti içerisinde; bir başka deyişle bir tür sivil yurttaşlık medeni yurttaşlık dediğimiz bu bağlamda benim de bu seçime girmem çok daha kolay oldu. Benim durumumda milliyet bir sorun değil, fikirlerimi benimseyen herkes; beni destekleyebilir; Rum, Türk, Maronit, İngiliz, Fransız, Alman, burada oy kullanacak yerliler veya yabancılar, etnisiteden bağımsız bir şekilde adaylığımı destekleyebilir.

P.Y.: Sizi herkes akademisyen, araştırmacı, yazar kimliğinizle tanıyor, sizin için politikanın yabancı bir alan olduğunu düşünüyor musunuz?

N.K: Akademik hayattan politik hayata geçmek zor olsa da konular itibarı ile bir sıkıntım yok. Bugüne kadar her ne yapıyorsam aynısını yapacağım, bildiğiniz gibi çok uzun zaman milliyetçilik üzerine çalışmalar yaptım. Hayatım boyunca iki toplumun barış içerisinde bir arada yaşaması için çok çaba sarf ettim, benim için politikaya girmek bir anlamda bu değerleri siyasi mecrada hayata geçirmek olacak. Tabii ki siyaset başka bir şey, bunu yeni yeni öğreniyorum ve bu biraz yorucu oluyor. Ama bu alana da girmek istedim; son dönem avrupa kötü bir çıkmazda, ırkçılık, yabancı düşmanlığı, islamofobi yükselişte. Ben de Avrupa’da yetişmiş ve aydınlanmanın değerleriyle büyümüş biri olarak Avrupa sathında da ırkçılığa ve milliyetçiliğe karşı bir mücadelenin anlamlı olacağını düşündüm.


P.Y: Konuşmamızın başında seçime AKEL’li olarak değil AKEL ile işbirliği yaparak girdiğinizi söylediniz, neden AKEL?

N.K: AKEL uzun bir süre kendi taban örgütlerinde bir faaliyet sürdürdü. Kıbrıslıtürk bir aday istiyor muyuz, istiyorsak bu kim olabilir diye düşündüler ve tabandan çok ciddi bir destekle AKEL bana bu teklifi getirdi. Ben de günümüzün AKEL kadrosunun Kıbrıs konusunda en yakın olduğum kadro olduğunu, Kıbrıslı Türklerin siyasi eşitliğini tereddütsüz kabul eden, federal bir Kıbrıs’a inanan, Kıbrıslıtürkler’in federal organlara aktif katılımını kabul eden, bunu haykıran, bu sebeple de Anastasiadis’e eleştiri yağdıran bir parti olduğunu düşünerek karar verdim. Biliyorsunuz ki Anastasiadis, Crans Montana’dan sonra Kıbrıslıtürklerin siyasi eşitliğini sorgulayan onların federal organlara katılımına sıcak bakmayan bir tutum sergilemeye başladı. AKEL bu konuda Anastasiadis’i eleştiriyor ben da aynı noktada durduğum içim yine AKEL ile örtüştük. Ayrıca AKEL, Kıbrıslıtürkler ile teması en iyi olan partidir; iki yıl önce Muratağa-Sandallar’ı ziyaret edip, çiçek bırakarak bir özür politikası gerçekleştirdiler. Sosyolojik olarak da okursak AKEL tabanı her zaman Kıbrıslıtürkler’in rahat ettiği ve kendilerine yakın buldukları bir tabandır. Hepsini yan yana koyunca AKEL’den hareket etmenin çok doğru olacağına karar verdim.

 

P.Y: Benim jenerasyonum için, önce Annan Planı, sonrasında cumhurbaşkanlarının değişimi, devamında Crans Montana hep hüsranla sonuçlanan umutlar oldular. Sizin adaylığınızı yine bizim için aynı öneme sahip bir umut olarak değerlendirebilir miyiz?

N.K: Büyük laflar etmek istemiyorum ama şunu söyleyebilirim, şu anda yapmaya çalıştığımız şey, Kıbrıslıtürkler ve Kıbrıslırumları ilk defa bir adayın programına ve vizyonuna destek vermeye çağırmak. Bana, Kıbrıslıtürk olduğum için, etnik kökenime bağlı olarak oy verilmesini istemiyorum. Ben Kıbrıstürk toplumunu siyasi bir entite olarak temsil etmeye gitmiyorum. Ben bir AB ve Kıbrıs yurttaşı olarak ortaya bir vizyon koyuyorum, federal Kıbrıs için çalışacağımı söylüyorum ve Kıbrıs’taki tüm topluluklardan destek istiyorum. Eğer bir başarı sağlarsak, bu durum bir sürü seyi değiştirecek bir dönüm noktası olabilir.

 

P.Y: Hocam, adaylığınıza ilgi nasıl? Kampanya hem kuzey hem güneyde mi olacak?

N.K: Bu noktada hem kuzeyde hem güneyde büyük ilgi olduğunu görüyorum. Bunu siyasi bir desteğe dönüştürürsek, Kıbrıs konusunda bundan sonra okumalarımızı farklı yapacağımızı düşünüyorum. Ben adada yaşayan tüm topluluklara hitap ettiğim için iki tarafta da yoğun bir kampanya olacak. Çalışma grupları oluşturduk, benimle beraber olan yükümü azaltan, çok hevesli insanlar var. Zaten böyle bir şeyi yalnız yapmak mümkün değil. Yoğun bir dönem bizi bekliyor, kampanya da çok renkli olacak. İki dilli hatta zaman zaman çok dilli olacak. Bu süreç,  benim biraz da şölen gibi düşündüğüm bir şey; iki dilli yazarlar, şairler, paylaşımların yapıldığı bir kampanya bizi bekliyor.

 

P.Y: Etnik kimlikten bağımsız bir söyleminiz var, bu konuya milliyetçilerden gelen tepkilerin sert olduğunu görüyoruz, bunlar sizi demotive etti mi?

N.K: Etnik kimlikler içine hapsolmuş bir durum söz konusu. Ben bu noktada bir sıçrama yaşayabileceğimizi düşünüyorum. Bu aslında bir etnik kimlik yansıması değildir ama etnik kimliği; Hegel gibi söylersem içine alıp aşmaktır, hem o kimliği içine alırsın, hem de onu aşarsın; başka bir yere geçersin. Bu bağlamda sağlam bir federalist yurtteseverlik duygusu çıkabilir ve ben bu kavramı çok benimsiyorum çünkü hem çoğulculuğa hem kimliklere saygıyı sağlayan hem de ortak bir yurt bilincini geliştiren bir kavram.

Bizler federalist yurtseverleriz ve bu kampanya boyunca sayıca az olmadığımızı da göreceğiz. Kötü tepkilere gelince, ben artık bunlara aldırmamayı öğrendim. Mesela Rumların aşırı kanatlardan gelen tepkileri benim kuzu postuna bürünmüş bir kurt olduğumu söylüyor. Ya da Kıbrıslırumları, Kıbrıslıtürklerin siyasi eşitliğine ikna etmeye çalıştığımı, benim federal devletimin aslında siyasi eşitlik olduğunu, bu yüzden de tehlikeli olduğumu söylüyorlar. Kuzey’de de zaten yıllardır vatan hainliği yapıyor diyenler var.

Ben bu noktaya bir cehennemden geçerek geldim, güneyde Ankara’nın ajanı, kuzeyde vatan haini... Ben bu filmi 30 sene önce izledim, o yüzden bu türden ithamlara artık gülerek bakabiliyorum; bunlar bana asla dokunmaz.

P.Y: Bu şeçim sürecinde Annan Planı’na güney’de %76 hayır deyen toplulukla ilgili ne düşünüyorsunuz?

N.K: Böylesi bir yüzdeliği önemsiyorum. Kıbrısrum toplumunun alacağı kararlar vardır; Kıbrıstürk toplumunu dışarda bırakarak, federal bir çözüme gitmeyerek, kendi varlığını uzun vadeli olarak güvende hissedemez. Kıbrıstürk toplumunun giderek kaybolan bir özne olması, Kıbrısrum toplumuna da son derece olumsuz yansıyacaktır. Kıbrıstürk topulumu siyasi varlığını koruyup güçlendirmezse ve Kuzey Kıbrıs Türkiye olursa, Kıbrıs Kıbrıslırumların da rahat edebileceği bir coğrafya olmaz.

Kıbrıslırumlar, Kıbrıslıtürklerle beraber bir devleti yönetmeleri gerektiğini anlamak zorundadırlar. Kıbrıslırumlar açısından da tarihsel bir dönemden geçiyoruz, çünkü artık ülke kalıcı bir bölünme tehlikesi ile karşı karşıya. Bunu bu süreçte de bıkmadan dile getireceğim; Kıbrıslırumların da uzun vadeli çıkarları kalıcı barıştadır.

 

Bu haber toplam 4262 defa okunmuştur
Gaile 461. Sayısı

Gaile 461. Sayısı