1. HABERLER

  2. DÜNYA

  3. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü...
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü...

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü...

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla gün boyu çeşitli mesajlar yayımlanmaya devam etti

A+A-

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla gün boyu çeşitli mesajlar yayımlanmaya devam etti.

Tatar: “Güçlü kadın, güçlü toplum”

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, “Fedakârlıkları, sevgileri ve hoşgörüleriyle hayatlarımıza dokunan, insanlığın geleceğinde öncü role sahip kadınlarımızın, Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü en içten duygularımla kutlarım” dedi.

Cumhurbaşkanı Tatar, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla mesaj yayınladı.

Ersin Tatar mesajında “Temel hak ve özgürlükler açısından kadın ve erkek arasında herhangi bir ayrımcılığın söz konusu olmadığı, kadınlarımızın eğitimden iş hayatına, siyasetten toplumun her alanına söz sahibi olması için devletin tüm kurum ve kuruluşları ile birlikte sivil toplum örgütlerinin ortaya koyacağı çalışmalar çok önemlidir.” ifadesini kullandı.

Tatar,  bu bilinç ve sorumlulukla, kadınları her alanda daha da ileriye taşıyacak bu hedefe ulaşmak için çalışmaları kararlılıkla yürütmeye devam edeceklerini vurguladı.  

Cumhurbaşkanı Tatar mesajını şöylşe sürdürdü:

“Her türlü şiddete, haksızlığa ve ayrımcılığa karşı yıllardır verdiğimiz mücadele ışığında, ülkemizde kadına karşı uygulanan her türlü şiddetin önüne geçilmesi için devletin gerekli kurum ve kuruluşları, sivil toplum örgütleriyle birlikte Cumhurbaşkanınız olarak verilecek olan mücadeleye önderlik edeceğimi belirtmek istiyorum. 

Kıbrıs Türk halkının haklı mücadelesindeki başarıda, kadınlarımızın alın teri ve fedakârlıkları unutulmamalıdır. Geçmişte ve bugün, dayanışmanın ve cesaretin sembolü olan, hizmetleriyle toplumumuza değer katan, başarılarıyla adlarından söz ettiren ve gençlerimize örnek olan tüm kadınlarımıza, ve pandemi ile mücadelemizde de önemli bir rol üstlenen kadın sağlık çalışanlarımıza teşekkür ederim. 

“Güçlü kadın, güçlü toplum” şiarını rehber edinerek, tüm kadınlarımızın siyasette, toplum ve iş yaşamında güçlü bir şekilde yer almaya devam edeceğine olan inancımı yinelerken, toplumsal huzurumuzun korunarak geliştirilmesinin; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin daha güçlü bir şekilde gelecekte yer almasının en önemli unsurlarından biri olacağını vurgulamak istiyorum.”


Çavuşoğlu: “Kadınların toplumda ayrımcılığa maruz kalmadan yaşamalarını sağlamak hepimizin görevi”

Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanı Nazım Çavuşoğlu, kadınların hayatın her alanında eşit koşullarda yer almalarını, kadın haklarının korunarak iyileştirilmesini, kadına karşı şiddetin ve tacizin önüne geçilmesini, kadınların toplumda hiçbir ayrımcılığa maruz kalmadan yaşamalarını sağlamanın herkesin görevi olduğunu vurguladı.

Çavuşoğlu 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla yayımladığı mesajda, kadınların

siyaset, ekonomi, çalışma alanlarıyla  sosyal yaşamda daha etkin katılım göstermelerini arzuladığını kaydetti ve “Kadınlarımızın yaşamın her alanında emeği, düşünceleri ve yöneticiliği ile daha görünür olmasının, toplum  yaşamına olumlu katkı koyacağına yürekten inanıyorum.  Kadına yönelik her türlü şiddetin sonlandığı, kadının ekonomik özgürlüğünün arttığı ve haklarının kısıtlanmadığı bir düzeni hep birlikte oluşturmak için çalışmaya devam edeceğimizi vurgulamak isterim. Hayatın her alanında yer alan kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlu olsun” dedi.


Bakan Üstel: “COVID-19 ile mücadelede sağlık çalışanı kadınlarımız şifalı elleriyle hastalarımızın hayatına dokundu”

Sağlık Bakanı Ünal Üstel, Covid-19 ile mücadelede sağlık çalışanı kadınların hastaların hayatına dokunduğuna dikkat çekerek, “Kadınlarımızın haklarının her zamandan daha fazla korunacağı günler için çaba sarf etmek, destek olmak bizlerin en önemli görevleri arasındadır” dedi.

Üstel, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle yayımladığı mesajda, Kıbrıs Türk kadınının her koşulda, her davada kenetlenerek toplumsal mücadelenin kazanılmasında mücahide olarak görev yaptığını, bu sıfatla tarihe geçtiğini vurguladı.

Tüm dünyanın zorlu bir sınavdan geçtiği Covid-19 ile mücadelede başta sağlık çalışanı kadınların, şifalı elleriyle hastaların hayatına dokunduğunu, gece gündüz demeden emeklerini toplumdan esirgemediğini belirten Üstel, “Biliyoruz ki kadınlarımızın sayesinde daha güçlü bir toplumuz ve tarih boyunca kadınlarımızı baş tacı eden bir medeniyetin temsilcileriyiz” dedi.

“En yüce ünvanları kendisinde barındıran kadınlarımızın haklarının her zamandan daha fazla korunacağı günler için çaba sarf etmek, destek olmak bizlerin en önemli görevleri arasındadır” ifadelerini kullanan Üstel, şunları kaydetti.

“Bu vesile ile hayatımızın her alanını güzelleştiren ve dünyamızı daha yaşanacak yer haline getiren başta sağlık çalışanları olmak üzere tüm kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü kutluyor, sağlık ve mutluluk dolu bir gelecek diliyorum.”


Arıklı: “Tüm fedakar annelerimizin, kadınlarımızın '8 mart dünya kadınlar günü'nü kutluyorum”

Başbakan Yardımcısı Ekonomi ve Enerji Bakanı Erhan Arıklı, 8 Mart, kahramanlığı ve duyarlılığı, varlıklarıyla fedakarlığı temsil eden, sevgi  ve sonsuz  merhamet timsali kadınların gurur günü olduğunu belirtti.

“Kadınlar, toplumsal ve ekonomik yaşamın ayrılmaz parçası, toplumun en küçük birimini oluşturan ailenin temel unsurudur.” Diyen Arıklı yayımladığı 8 Mart Dünya Kadınlar Günü mesajında şu ifadeleri kullandı:

“Yeni nesillerin yetişmesinde kadınlarımızın annelik vasfı ile üstlendikleri sorumluluk, geleceğimizin inşasında onların ne kadar hayati öneme sahip olduklarını göstermektedir.

Dinimiz de annelerimize, kadınlarımıza büyük önem vermiştir. Peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.V)  bir hadisinde ‘Cennet annelerin ayakları altındadır’ buyurarak bundan tam 1500 yıl önce kadınlarımıza verilen değeri ortaya koymuştur.

Hayatımızın her anında bize destek olan,  eğiten, yüreklerindeki sevgi ve şefkati karşılıksız veren başta şehit ve gazilerimizin eş ve annelerinin, dünyamızı sevgi ve şefkatle dolduran tümfedakar annelerimizin, kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü kutluyorum.”


Amcaoğlu: “Kadınlar ülkelerini ve dünyayı güzelleştiriyor, insanlığın umudunu yeşertiyor”

Milli Eğitim ve Kültür Bakanı Olgun Amcaoğlu, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla mesaj yayımladı.

Bakan Amcaoğlu, mesajında, kadınların, emek, sevgi dolu yürekleri ve fedakarlıklarıyla ülkelerini ve dünyayı güzelleştirdiğini, insanlığın umudunu yeşerttiğini kaydetti.

“Dünyaya sizin gözlerinizden bakabilseydik, dünya daha güzel bir yer olurdu” sözünün kadınlar için erkekler tarafından söylenmiş en doğru sözlerden biri olduğunu ifade eden Amcaoğlu, “Hayatın en özel varlıkları olan analarımız, ninelerimiz, kız kardeşlerimiz, kızlarımız ve eşlerimiz başta olmak üzere; tüm emekçi kadınlarımızın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kutlu olsun. Umutla dolu yarınları olsun” dedi.


Ataoğlu:“Kadınların bireysel ve sosyal varlıklarını kabul etmeli ve saygı göstermeliyiz”

Turizm ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu, kadınların bireysel ve sosyal varlıklarını kabul etmeleri ve saygı göstermeleri gerektiğini kaydetti ve “Onları toplumsal dayatmalardan korumalı, temel hak ve özgürlüklerinin de ötesinde onların yaşam kalitelerini artıracak yasal dayanakları sağlamlaştırmalıyız” dedi.

Ataoğlu, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü  nedeniyle mesaj yayımlayarak kadının bir medeniyetin temeli olduğunu, kadın bir kültürde ne kadar kıymetli ise o toplum o kadar medeni olduğunu belirtti.

Kadının evde, fabrikada, tarlada, iş hayatında büyük fedakarlık örneği gösteren, sevginin ve merhametin adı olduğunu kaydeden Ataoğlu, kadının ailenin, toplumun yapı taşı olduğu kadar aydınlanmanın ve gelişmenin de öncüsü olduğunu vurguladı.

Ataoğlu mesajında şu ifadelere yer verdi:

“8 Mart vesilesiyle bir kez daha vurgulamak isterim ki kadınlarımızın bireysel ve sosyal varlıklarını kabul etmeli ve saygı göstermeliyiz. Onları toplumsal dayatmalardan korumalı, temel hak ve özgürlüklerinin de ötesinde onların yaşam kalitelerini artıracak yasal dayanakları sağlamlaştırmalıyız.

Dünden bugüne toplumsal hayatımızın, millet ve devlet yapımızın odağında yer alan, her şartta fedakarlıklarını esirgemeyen kadınlarımızın hayatın her alanında daha etkin olmaları dileğiyle 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyorum.

Siz değerli kadınlarımız bilgi ve cesaretinizle daha güçlü bir Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti inşa edeceğiz.”


Sennaroğlu: “Karar alma organlarında daha fazla sayıda ve daha etkin şekilde görev alın”

Cumhuriyet Meclisi Başkanı Önder Sennaroğlu, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle Cumhuriyet Meclisi sosyal medya  platformlarından videolu mesaj yayınladı. 

Sennaroğlu mesajında şunları kaydetti: 

“Kadınların, genç kızlarımızın ve evlatlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutlarım. Sanırım medeniyetin en büyük göstergesi kadınların toplumsal hayattaki yerleri ve gördükleri muameledir.   

Bu konuda eksiklerimizin olduğu ve gidilecek yolumuzun bulunduğu doğrudur. Ancak yine de, Kıbrıs Türk halkı kadın hakları bakımından birçok ülke ve toplumun gıpta edeceği bir noktadadır. Gerek yasal düzenlemelerimiz, gerekse hayattaki uygulamalarımızla dünyada muteber bir konumdayız.   

Kadınlarımıza, genç kızlarımıza ve evlatlarımıza buradan açık çağrımdır. Haklarınızı bilin, asla geri durmayın. İş hayatı, siyaset ve bürokraside yükselin. Karar alma organlarında daha fazla sayıda ve daha etkin şekilde görev alın. Hak ettiğiniz yeri aldıkça ülkemiz daha iyi bir noktaya gelecektir.   

8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlu olsun."  


ETUCE üyesi sendikalar: “Salgın döneminde kadınlar daha fazla mağduriyet yaşadı”

Avrupa Sendikaları Eğitim Komitesi’ne (ETUCE) üye sendikalar KTOEÖS, OELMEK, KTÖS, POED, DAÜSEN ve OLTEK, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle ortak mesaj yayımladı.

6 sendika, tüm dünyada olduğu gibi Kıbrıs’ta da kadınların salgın döneminde daha fazla mağduriyet yaşadığını belirtti.

Covid-19 salgınının dünyanın her yerinde toplumsal eşitsizlikleri derinleştirdiği belirtilen mesajda, “Hükümetlerin bu salgından kaynaklanan ekonomik ve toplumsal krizlerin etkilerini azaltmayı hedefleyen politikaları, ne yazık ki kadınlara özgü sorunların göz ardı edildiğini ortaya çıkarmıştır” denildi.

Bu dönemde cinsiyet temelli ayrımcılıkların kadın yaşamı üzerindeki etkisinin arttığı savunulan mesajda, şunlar kaydedildi:

“Karantina dönemi kadına yönelik ev içi şiddetin artmasına, böyle bir durumda alabileceği desteklerin kısıtlanmasına neden olmuştur. Bazı ülkelerde kadın cinayetlerinde artış görülmüştür. Bu dönemde ev içi hizmetler nedeniyle kadınlar ücretli çalıştığı işlerden ayrılmak zorunda kalmıştır. Bu durum, kadınların ekonomik özgürleşmeleri ve kazanımlarına karşı büyük bir tehdit oluşturmuştur. Birçok ülkede hükümetler ekonomik krizin derinleşmesini ve milyonlarca insanın işsiz kalmasını engelleyecek bütünlüklü bir yol sunmadığı gibi hane içi yoksulluğun kadınların sırtına yüklenmesini engelleyecek hiçbir sosyal politika da üretmemiştir”

“Bireylerin daha çok ev içinde zaman geçirmesi, salgın ile artan temizlik önlemleri, okulların kapanması ve hastalık nedeniyle çocuk, hasta veya yaşlı bakımı gereksinimindeki artış daha çok ev içi ücretsiz emek gereksinimi anlamına gelmektedir” ifadeleri kullanılan mesajda, şöyle devam edildi:

“Ataerkil toplum yapısında salgın öncesinde erkeklere göre neredeyse üç kat fazla zamanı ücretsiz ev işi ile geçiren kadınlar bu dönemde bu yükün artışı ve zaman yoksunluğu ile çok daha fazla baş etmek zorunda kalmıştır.”

“Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de kadınlar salgın döneminde daha fazla mağduriyet yaşamış, yükü artmıştır” ifadelerine yer verilen mesajda, kadın öğretmenlerin artan ev işi yükünün yanında öğrencilerine uzaktan eğitim vermeye, sürekli hazırlık yapmaya ve ev içi dengeleri sağlamaya çalışmakta olduğuna dikkat çekildi.

Mesajda son olarak şunlar belirtildi:

“Dünyanın neresinde olursa olsun kadınlara uygulanan sömürü ve baskıya karşı mücadele günü olan 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde Avrupa Sendikaları Eğitim Komitesi - ETUCE'a üye Kıbrıslı sendikalar olarak tüm emekçi kadınlarımızı selamlar, insan hakları temelinde kadınların siyasi ve sosyal bilincinin geliştirilmesi, cinsiyet eşitliğini sağlayacak hak temelli adımlar atılması için mücadeleyi sürdüreceğimizi bir kez daha ortaya koyarız”


Kanat: “Onlar hayatımızın en özel varlıkları”

Bayrak Radyo Televizyon Kurumu Çalışanları Sendikası (Bay-Sen) Başkanı İbrahim Kanat, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle mesaj yayımladı.

Kanat mesajında, “Dünyaya gözümüzü açtığımızda annemiz ile karşılaşıyoruz. İlk tebessümü, şefkati sevgiyi ondan görüyoruz. Annemizden aldığımız sevgi ve şefkatle, sevmeyi sevilmeyi tebessüm etmeyi öğreniyoruz. Anne ile başlayan kadının hayatımızdaki yeri bazen bir eş, bazen bir hayat arkadaşı, bazen abla ve bazen ise içten bir dost olarak karşımıza çıkabiliyor. Onlar hayatımızın en özel varlıkları” ifadelerini kullandı.

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün kadınlara ithaf edilen o kadar özel günün arasında en önemli gün olduğunun altını çizen Kanat, şunları kaydetti:

“Haklarından vazgeçmeyen, inancını ve kendilerine olan güvenini asla kaybetmeyen güçlü kadının günü olan bu günde, ülkemiz koşullarında iş ve çalışma hayatında mücadele eden ayakta dimdik duran tüm emekçi kadınların ve dünyanın en başarılı insanlarının, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü yaşamın kalitesini aşağı çeken tüm olumsuzlukların kalkacağı, barış ve huzur dolu bir dünya olması dileğimle…”


Ayrımcılığın, zorbalıkların ve haksızlıkların son bulduğu 8 Mart günü dilediler

Girne Düşünce Derneği, kadının maruz kaldığı ayrımcılığın, zorbalıkların ve haksızlıkların son bulması dilediğinde bulundu.

Dernek Asbaşkanı Sadiye Ada, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle yayımladığı mesajda, Covid-19 sürecinin dünya genelinde ve Kuzey Kıbrıs’ta da toplumsal cinsiyet eşitsizliğini derinleştirdiğini belirterek, “Covid 19, Kuzey Kıbrıs’a uygulanan dış ülke müdahalelerin etkisiyle ve oluşan siyasi iradesizlikle kadını daha da görünmez bir konuma koymuştur” dedi.

“COVID-19 sürecinde dünya genelinde kadınların ev içi mesaisi ve kadına yönelik şiddet artarken, araştırmalara göre kadınlar erkeklere kıyasla daha fazla istihdam kaybına uğramış ve yaşam refah seviyesi azalma eğilimi göstermiştir” ifadelerini kullanan Ada, şöyle devam etti:

“Refah seviyesinin azalmasındaki en büyük faktörler ev içinde hijyen koşullarını sağlamak, okulların online eğitime geçmesiyle çocuk bakımına yönelik işlerin artması ve ev içi ücretsiz iş yükündeki artış gösterilebilir. O nedenle COVID-19 özel ev içi bakım politikalarını içeren sosyal devlet sisteminin önemini bir kez daha gündeme getirmiştir.”

“Kuzey Kıbrıs’ın ataerkil toplum yapısı ile belirlenmiş toplumsal cinsiyet rolleri kadının karar alma mekanizmalarında yer almasını hala olumsuz etkilemektedir” diyen Ada, siyasi partilerde yer alan kadın kotasına rağmen Meclis’te kadın milletvekili sayısının az olmasının siyasetteki kadının etkisizliğini ortaya koyduğunu savundu.

Kabinede sadece bir kadın bulunduğuna da dikkat çeken Ada, “yerel yönetimlerde de hiçbir kadın belediye başkanının olmaması gerçekliği de yüzümüze bir tokat gibi çarpmaktadır” dedi.

Son cumhurbaşkanlığı seçimlerinde hiçbir kadın adayın olmamasının da Kuzey Kıbrıs’ta karar alma mekanizmalarında kadının durumunu ortaya koyduğunu ileri süren Ada, “Kıbrıs müzakereleri konusunda var olan barış isteyen kadınların müzakere masasında görünür olmaması önemli bir olumsuz göstergedir” ifadelerini kullandı.

Ada şunları kaydetti:

“İnsan hakları temelinde dünyada ve Kıbrıs’ta barış isteyen kadınların sözünün olduğunu bilerek, Covid-19 süreci de dahil kadının maruz kaldığı ayrımcılığın, zorbalıkların ve haksızlıkların son bulduğu adaletli bir dünya yaşayacağımız 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar günü yaşamamız dileğiyle…”


Harmancı: “Çiçek değil, eşitlik, sosyal güvence ve adalet”

Lefkoşa Türk Belediyesi(LTB) Başkanı Mehmet Harmancı, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle açıklama yaparak, “Çiçek değil, eşitlik, sosyal güvence ve adalet” vurgusu yaptı.

Harmancı yaptığı yazılı açıklamada, “Son bir yıldır yaşamakta olduğumuz pandemi süreci, ekonomik kriz ve büyüyen sosyo-ekonomik adaletsizlik kadın ve çocukları orantısız olarak etkilemekte, geleneksel olarak var olan eşitsizliği daha da derinleştirmektedir” dedi.

Kıbrıs Türk toplumunda kadın-erkek eşitliğinin önünde hem kültürel hem yapısal engellerin bugün hala mevcut olduğunu belirten Harmancı, toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılık ve şiddetin hem toplumsal hem de politik olduğunu ve çözümlerin de ancak kapsamlı kamu politikalarıyla mümkün olabileceğini vurguladı.

Konu ile ilgili önerilerini ve LTB’nin yaptığı çalışmaları 3 başlık altında açıklayan Harmancı, başlıkları, Sosyal Güvenlik Sistemi, Barınma ve Çocuk ve Yaşlı Bakım olarak sıraladı. Harmancı, Sosyal Güvenlik Sistemi başlığı hakkında şu önerilerde bulundu:

“-Hak odaklı, toplumsal cinsiyete duyarlı ve kapsayıcı bir sosyal güvenlik sistemi yaratılması şarttır.

-Ev içi emek dahil olmak üzere, kayıt dışı ekonomide faaliyet gösteren bireylerin sosyal sigorta ve emeklilik sistemine erişiminin sağlanması ve kolaylaştırılması gerekmektedir.

-Hepimizin karşılaşabileceği bireysel kriz dönemlerinde verilen sosyal “yardım” maaşlarının sadaka değil, bir hak olarak görülmesi; gelir düzeyi dikkate alınarak, sigortalı bir işe girer girmez bu yardımların kesilmesi yerine, barınma ve çocuk bakımı gibi ihtiyaçları karşılayacak bir katkıya dönüştürülmesi gerekmektedir.”

Harmancı Barınma başlığı üzerinde ise şu değerlendirmelerde bulundu:

“-Pandemi sürecinde hem aile içi şiddetin hem de evsizliğin tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de büyüdüğünü gözlemliyoruz.

-LTB Kadın Sığınma Evi ülke genelinde aile içi şiddetle mücadele eden kadın ve çocuklara hem güvenli barınma hem de yeni bir hayat kurabilmeleri için ihtiyaç duydukları adli yardım, psikolojik destek, iş bulma gibi destekleri sunuyor. Ancak sığınma evi temel misyonunun da dışında kalan evsizlik vakalarının tümüne cevap veremiyor.

-Ağustos 2020’de yaptığımız bir değerlendirmeye göre, COVID-19 sonrası LTB Kadın Sığınma Evi’ne gelen evsizlik başvurularında 3 kat artış olmuştur.

-Bir asgari ücretle geçinmek zorunda olan bir ailenin bugün ülkemizdeki emlak sektörünün sunduğu şartlarda insani koşullarda bir barınma imkanına erişimi ve bunu sürdürmesi mümkün değildir.

-Bugün ülkemizde mevcut olan politik yapı, belediyelerin önüne şehir planlama ve barınma politikaları da dahil olmak üzere önemli rol oynaması gereken birçok alanda ciddi yetki ve kaynak engelleri koymaktadır. Bu durumda ihtiyaçlı bireylerin belirli süreler için barınma ihtiyaçlarını karşılayabilmesini sağlayacak bir sosyal konut politikasının ve destek mekanizmasının devlet düzeyinde geliştirilmesi elzemdir.”

Çocuk ve Yaşlı Bakımı konusunda ise LTB Başkanı Harmancı, şunları kaydetti:

“Toplumumuzda hakim olan geleneksel toplumsal cinsiyet rol ve beklentileri çocuk ve yaşlı bakımı sorumluluğunu kadınların üzerine yüklerken, bu alanda sunulan kamu hizmetlerinin yetersizliği de kadınları orantısız olarak etkilemektedir. Pandemiden dolayı yaşadığımız kapanma dönemlerinde bu yük daha da artmıştır.

LTB olarak El Ele Çocuk Merkezi, Paylaşım Mutfağı, Engellemeyen Lefkoşa ve Yaşlılar Birimi çalışmalarıyla bu alandaki ihtiyaçlara elimizden geldiğince destek olmaya çalışıyoruz. Ancak eğitim, sosyal güvenlik, ekonomi, sağlık gibi tüm alanlarda devlet politikalarının bu eşitsizlikler de dikkate alınarak, toplumsal cinsiyete dayalı eşitlik ve adaleti sağlayacak şekilde oluşturulması şarttır.”


Çakıcı: “Emekçi kadınların eşitlik ve insanca yaşam koşulları için giriştikleri mücadele sürmekte”

Toplumcu Kurtuluş Partisi Yeni Güçler (TKP) Genel Başkanı Mehmet Çakıcı, emekçi kadınların eşitlik ve insanca yaşam koşulları için giriştikleri mücadelenin sürmekte olduğunu belirtti.

Çakıcı, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle yayımladığı mesajda, dünyaya egemen olan kapitalist sistem içinde emeğe yönlik yoğun sömürü yanında en başta kadınlar olmak üzere insan bedenine yönelik sömürünün de aynı şekilde devam ettiğini kaydederek, “Yasaların etkin şekilde hayata geçirilmemiş ve özellikle yaratılmış boşluklardan doğan kadına yönelik şiddet de maalesef tüm yakıcılığıyla varlığını korumaktadır” dedi.

Çakıcı şöyle devam etti:

“Kadına yönelik şiddet, fiziksel,cinsel ve psikolojik olabileceği gibi, ekonomik istismar şeklinde olabilmektedir. Yapılan bir bilimsel araştırmada 10 kadından 8’inin fiziksel istismara, 10 kadından 3’ünün de cinsel istismara maruz kaldığını ortaya koymuştur. Yine araştırmalara göre kadına yönelik şiddetin en çok yaygın olduğu yerlerin kendi evleri olduğu görülmekle birlikte bu konunun ciddiyetinin tam olarak anlaşılmadığı da ortadadır.

Son yıllarda sığınmacı kadınların yaşadığı sorunlar da insanlığın gözleriönündedir. Emeryalist emellerle çıkarılan savaşlar yüzünden yurdundan, evinden ayrılmak zorunda bırakılan kadınların yaşadığı sorunlar ve bunlara bağlı travmalar hala çözüm beklemektedir.

2019 Aralık ayında ortaya çıkan ve içinde bulunduğumuz yılda tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 salgını nedeniyle yaşanmakta olan sıkıntılar da yine en çok kadınları olumsuz etkilemektedir.Salgın bahanesiyle işsiz bırakılan emekçi kitlelerin çoğunluğu kadın emekçiler olmaktadır.

Bu sorunlar karşısında vermekte oldukları mücadele nedeniyle tüm kadın savaşçıların 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü selamlar, savaştan, sömürüden ve salgınlardan arınmış dünya dileklerimizi iletiriz.”


Tabipler Odası yasa ve düzenlemelerin en kısa zamanda uygulamaya konmasını istedi 

Kıbrıs Türk Tabipleri Odası da 8 Mart Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla açıklama yaptı.

Kıbrıs Türk Tabipleri Odası Yönetim Kurulu adına açıklama yapan Başkan Yonca Morris, kadınların yaşamın her alanında eşit haklara sahip olma çabasının uzun süredir devam etmekte olduğuna dikkat çekti ve şöyle dedi:

“8 Mart günü ise bu savaşımın en yüksek sesle dile getirildiği gündür. Birleşmiş Milletlerin (BM) 1979 yılında hazırladığı “Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi toplumsal cinsiyet eşitliğine zemin hazırlayan en önemli sözleşmedir. 1993 yılında BM Genel Kurulunda “Kadınlara Karşı Şiddetin Tasfiye Edilmesine Dair Bildirisi” yayınlanmış, kamusal ve özel alanda kadına şiddetin ayrıntılı tanımı yapılmıştır. Avrupa Konseyi’nin 2011 yılında imzaladığı “İstanbul Sözleşmesi” ile “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile içi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi’nin onaylanması önemli bir dönüm noktasıdır.

Ülkemizde ise her geçen gün şiddet olayları artmakta ve kadına karşı olan fiziksel ve cinsel şiddet, cinayet vb. olaylar toplum gündemine gelmektedir. Ancak bu konuda buzdağının görünen tarafının ise az olduğu söylenebilir. Lefkoşa Türk Belediyesinin 2020 yılında yaptığı bir Ankette 3 kadından birinin şiddete uğradığı saptanmıştı. İstanbul Sözleşmesi, İnsan Ticaretine Karşı Palermo Protokolü ve Kadınlara Yönelik her türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Sözleşme KKTC Meclisinden geçirilmiştir. Son 6 yıl içinde “ALO 183” Yardım Hattı oluşturulmuş ve şiddete uğrayan kadın için başvuru imkanı doğmuştur. Ancak son bir yılda, yani pandemi döneminde başvuruların azaldığı, dernek, LTB sığınma evine yapılan müracaatların arttığı saptanmıştır.”

Ülkede kadın hekimlerin tıp doktorları içinde % 40.86 oranını oluşturduklarını belirten Moris, “Meslek yaşantısı içinde kadın hekimler ülkemizde eşitlik anlamında bir sorunla karşılaşmıyor gibi kabul edilse de, özel ve meslek yaşamında bu konuda bir araştırma henüz yapılmamıştır. Kadın hekimler olarak, kadınların eğitimini, çalışma ve üretime katılımını, kamusal ve özel yaşamda eşitliğini  savunur, yasa ve düzenlemelerin en kısa zamanda uygulamaya konmasını dileriz. 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü kutlar, emekçi tüm kadınları selamlarız.” dedi.


KAYAD: “Sadece 8 Mart’ta değil her gün çalışmamız ve emek vermemiz şart”

Kadından Yaşama Destek Derneği (KAYAD), “Ülkede toplumsal cinsiyet eşitliği müfredatlarının okunduğu ve sağlıklı ilişkilerin temellerinin atıldığı okullar, gece kulüplerinin ve insan ticaretinin olmadığı bir yaşam için sadece 8 Mart’ta değil her gün çalışmamız ve emek vermemiz şart” dedi.

KAYAD Yönetim Kurulu tarafından 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle yapılan yazılı açıklamada, KAYAD’ın sivil topluma bir örgüt olarak katıldığı tarihten itibaren toplumda kadının statüsünü güçlendirmek için çalıştığı belirtilerek, “Karpaz’dan Baf’a uzanan bir kadın emeği bulunan KAYAD, bıkmadan, yılmadan, azimle ve istikrarla toplumsal cinsiyet adaleti için mücadele etmektedir” denildi.

KAYAD’ın gerek toplum içinde gerekse özel yaşamında kadının gücüne gün be gün tanık olduğu ifade edilen açıklamada, “Tüm imkansızlıkların içinde başarılı bir işletme yöneten güçlü kadın; tüm yalnızlıklarının içinde mutlu çocuk yetiştiren ev emekçisi güçlü kadın; kısaca toplumun her kesiminden hayat mücadelesi veren kadının yaşadığı tüm zorlukları ve o zorlukların her birinin üstesinden gelen gücü KAYAD gözlemliyor. Umudumuz her kadının bu gücü takdir edebilmesidir. Çünkü kadın güçtür.” ifadeleri kullanıldı.

Ülkede her 3 kadından 1’inin ev içi fiziksel şiddet gördüğü belirtilen açıklamada, 2020 yılında polisin kadına karşı şiddet birimine 1063 kadının başvurduğu bildirildi.

Bununla birlikte KAYAD’ın, bir tabu halinde gizlenen ve ‘bizim ülkemizde yoktur’ anlayışının geride bırakılmaya başladığına tanık olduğu ifade edilen açıklamada, şunlar kaydedildi:

“Ev içi şiddetin kaynağında güç ve kontrol vardır. Yani bir erkeğin kadının üzerinde güç ve tahakküm kurmasıdır ev içi şiddet. Şiddetin ise en etkili olduğu an, kadının kendi gücünü tamamen unuttuğu andır. O yüzdendir ki KAYAD ‘Çünkü Ben Önemliyim’ gibi projelerle kadının kendi önem ve gücünü fark etmesi için yoğun çaba sarf etmektedir. Ancak öz benliğin öneminin yansıra, bir de biz kadınlar olarak birbirimize verdiğimiz güç söz konusudur. Çünkü kadın sadece güçlü değildir, kadın birlikte de güçtür.”

Bu yıl KAYAD’ın önderliğinde kurulan ve şu an 25 farklı sivil toplum örgütünün yer aldığı Ev İçi Şiddetle Mücadele Ağının birincil hedefinin yıllardır üzerinde çalıştıkları Ev İçi Şiddet Yasası’nın geçmesi olduğu vurgulanan açıklamada, “Ev İçi Şiddet Yasası kadına gücünü unutturan bu şiddetin önlenmesini ve cezalandırılmasını sağlayan yasadır” denildi.

Geçtiğimiz yıl pandemi nedeniyle zor günler ve kayıplar yaşandığına dikkat çekilen açıklamada, zor günlerin ardından ayağa kalkmanın en birincil yolunun dayanışma olduğunun altı çizildi.

“Kadınlar olarak gücümüzü ortaya koyarak daha adil, daha eşitlikçi bir ülke hedefi için çaba sarf etmeliyiz. Toplumumuz için hayal ettiğimiz ne ise, hiçbir zümreyi geride bırakmadan ve görmezden gelmeden bu hedefe doğru kenetlenmemiz gerekmektedir” denilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi:

“Ülkemizde toplumsal cinsiyet eşitliği müfredatlarının okunduğu ve sağlıklı ilişkilerin temellerinin atıldığı okullar, gece kulüplerinin ve insan ticaretinin olmadığı bir yaşam için sadece 8 Mart’ta değil her gün çalışmamız ve emek vermemiz şart.

8 Mart’ın bir mücadele günü olduğunu unutmadan, 8 Mart 1857 tarihinde hayatı pahasına toplumsal cinsiyet eşitsizliğini görünür kılan kadınları anarak, kendi toplumumuzda bu mücadele için ne yapabileceğimizi düşündüğümüz ve adım attığımız bir gün olmasını dileriz.”


Özçınar: “Kadına yönelik şiddet ve ayrımcılığa karşı durmak hepimizin görevi”

Kıbrıs Türk Belediyeler Birliği ve Güzelyurt Belediye Başkanı Mahmut Özçınar, “Verilen eşitlik ve özgürlük mücadelesine destek olmak, kadına yönelik şiddet ve ayrımcılığa karşı durmak hepimizin görevidir” dedi.

Özçınar, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle mesaj yayımladı.

Aydınlık toplumların temelinin oluşmasında kadınların büyük rol oynadığını belirten Özçınar, kadınların ayrıca, hayatın her alanında fırsat eşitliğinin sağlanması için çabalarken, bir yıldan bu yana da Kovid-19 salgınına karşı etkin mücadele sürdürdüğünü ifade etti.

Kadınların salgına karşı verilen mücadelede de en ön saflarda yer aldığına dikkat çeken Özçınar, “Salgınla birlikte yaşanan endişe ve mecbur kalınan kısıtlamalar neticesinde evlerimiz daha fazla vakit geçirdiğimiz mekanlar olurken, kadınlarımızın yükü daha da artmıştır” dedi.

Yüreğindeki sınırsız sevgi ve sabırla hayatın her alanında mücadele eden kadınların karar alma mekanizmalarında daha fazla yer almalarının, güçlü toplumların oluşması açısından büyük önem arz ettiğini vurgulayan Özçınar, bu nedenle kadınların gelecekle ilgili söz sahibi olmasının çok önemli olduğunu kaydetti.

“Verilen eşitlik ve özgürlük mücadelesine destek olmak, kadına yönelik şiddet ve ayrımcılığa karşı durmak hepimizin görevidir” ifadelerini kullanan Özçınar, “Sevgi ve özverinin sembolü olan kadınlarımızın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü kutlarken, eşitlik, özgürlük ve mutluluk dolu bir yaşam dilerim” dedi.


Sosyal Riskleri Önleme Vakfı’ndan dayanışma ve direniş çağrısı

Sosyal Riskleri Önleme Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Hatice Düzgün, kadının insan hakları için şiddet ortamları yaratan sistemleri değiştirmek ve toplumsal baskıyı artırmak için tüm kadınları ve kadın hakları savunucularını dayanışma ve direnişe çağırdı.

Düzgün, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle yayımladığı mesajda, 8 Mart’ın daha çok bir anma ve direniş günü olduğunu belirtti.

2000 yılından önce Kıbrıs’ta 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün iki toplumun barış içinde yaşamasını hedefleyen etkinliklerle kutlandığını ifade eden Düzgün, her iki toplumun kadınlarının çocukları için savaşsız bir ada için “barışı” yeniden kutsadığını anlattı.

“Son 20 yıldır değişen dünya koşulları, hükümetlerin sosyal politikalardan yoksun yasa ve icraatları zaten var olmayan kadının, insan hakları ihlalleri, kadına yönelik şiddet vakaları en üst seviyeye ulaşmıştır” diyen Düzgün şunları kaydetti:

“Sosyal Riskleri Önleme Vakfı kuruluşundan itibaren kadına yönelik şiddetin sesini duyarak ‘ah yazık, vah vah’ deyip geçmemiş, hükümetlerin yapamadığını yapmış sığınma evi açmıştır. Oluşturduğu kreş ile kadınların çalışma hayatına katılmalarına olanak sağlamıştır. Kadınların hakları ve onurlarını korumak için bilinç seviyelerini artırıcı eğitimlerin yolunu açmıştır. Fakat gelinen aşamada hükümetlerin beceriksizlikleri yüzünden vakfımız bu faaliyetlerin bir kısmını sürdüremez duruma gelmiştir.”

Son bir yıldır pandemi sürecinin oluşturduğu olumsuzluk nedeniyle ev içi şiddet vakalarının artmasının ve toplumun fakirleşmesinin en çok kadın ve çocukları etkilediğini ifade eden Düzgün, bu süreçte vakfın birçok kadına psikolojik destek ve online uzaktan eğitim için de ihtiyaçlı çocukların gereksinimleri karşılamaya çalıştığını kaydetti.

“Kısaca vakfımız kadınların onurlu yaşamlarını lütfetmeye yönelik değil dayanışma içinde başarmıştır” ifadelerine yer veren Düzgün, şunları belirtti:

“Bu 8 Mart’ta da vurgulamak isteriz ki; şiddet ortamını doğuran sistemi değiştirmek, toplumsal baskıyı artırmak için Sosyal Riskleri Önleme Vakfı olarak aynı yolu yürüyen paydaşlarımızla canla başla çalışacağız. Kadının insan hakları için, umudun baki kalabilmesi için inat edip yolumuzu direniş ve dayanışmadan yana çevireceğiz.”


Barolar Birliği 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü açıklamasında sordu:

“Bu günü şikayet, yakınma, sorun ve eksikleri dile getirme vesilesi yapmadan anabileceğimiz günler gelecek mi?”

Kıbrıs Türk Barolar Birliği Başkanı Hasan Esendağlı, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla açıklama yaptı.

Esendağlı, yazılı açıklamasında, “Bu günü şikayet, yakınma, sorun ve eksikleri dile getirme vesilesi yapmadan anabileceğimiz günler gelecek mi?” diye sordu.

Günümüzde toplumsal cinsiyet eşitsizliği, kadına karşı ayırımcılık ve şiddet, ev içi şiddet gibi sorunlarının varlığının idrakına zor da olsa varıldı gibi göründüğünü belirten Esendağlı, şöyle devam etti:

“ ‘Kıbrıs Kuzeyi’nde ya da Kıbrıslı Türk Toplumunda böyle şeyler olmaz’ şeklindeki dayanaksız inanç yıkılmış ve hatta son yıllarda sadece ifşa olan olay yoğunluğu dikkate alınırsa yerle bir olmuştur.

Evet Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, kadın hakkı ihlalleri, toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve şiddet bakımından sorunlu, hayır oldukça sorunlu bir yerdir.

Artık sadece bu sorunların farkına varılmasının sağlanmasının ötesinde, çözüm için gerçekten harekete geçilmesini sağlamak için sıkı ve ısrarcı bir baskının yükseltilmesi gerekmektedir. Bu, ilerici insanların, meslek örgütlerinin, sivil toplum organizasyonlarının, siyasi partilerin çok önemli ve geç kalmış bir borcudur.

Çünkü KKTC Devleti,  daha önceleri bu sorunların varlığını kabul etmede gösterdiği isteksizliği, içinde bulunduğumuz dönemde sorunların çözümü adına atılan şekli adımları gerçek anlamda hayata geçirme konusunda sergilemektedir.

Gerçekten de belli adımlar atılmakta olduğunu ama gerisinin bir türlü gelemediğini, yapılmak istenenin tamamına eremediğini, amaca ulaşılamadığını çıplak gözle görmek mümkün:

-1996’da “Kadınlara Karşı Her Türlü Ayırımcılığın Önlenmesi”, 2011’de ise “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi”ne Dair Uluslararası Sözleşmelerin Cumhuriyet Meclisi’nde kabul edilmiş olmasına rağmen; bu sözleşmelerde yer alan yükümlülük ve taahhütlerin hayata geçirildiğinden bahsetmek mümkün değildir.

-2014 yılında Yasası geçmiş olmasına karşın Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dairesi bir türlü kurulup faaliyete başlatılamamıştır.

-Siyasette, siyasi partilerde, kamuda, mesleki ve ekonomik faaliyetlerde, meslek örgütlerinde,  ev içinde, yani hayatın her alanında var olan cinsiyet ayırımcılığı ve fırsat eşitsizliğinin giderilmesi için gerçekçi, samimi ve çözüm getirici adımlar atılmamaktadır.

-Polis içerisinde kadına karşı şiddet birimi oluşturulmasına karşın; şiddet olaylarının artarak devam etmesinin önü alınamamıştır.

-Şiddete uğrayan ve ekonomik gücü bir avukatın hizmetinden faydalanmaya elverişli olmayan kadınlara yönelik kapsamlı ve gerçek bir adli yardım mekanizması oluşturulabilmiş değildir. Bu eksikliği 2 yılı aşkın süredir Çalışma Bakanlığı ile yapmış olduğu protokol tahtında, gönüllü avukatların oldukça cüzi ücretler karşılığında vermiş olduğu hizmetlerle Barolar Birliği gidermeye çalışmaktadır. Bugün itibariyle 100’ün üzerinde kadın bu adli yardım hizmetinden faydalanmış durumdadır. Bu, büyük bir sayıdır. Adli yardımdan faydalanma kriterlerinin oldukça dar tutulduğunu ve hala daha ifşa edilmemiş vakaların oranlarını da düşündüğümüzde sorunun büyüklüğü kendiliğinden ortaya çıkmaktadır.

Bunları birer hatırlatma olarak not edelim ve başladığımız gibi bitirelim:

Bu günü şikayet, yakınma, sorun ve eksikleri dile getirme vesilesi yapmadan anabileceğimiz günleri görebilecek miyiz?”


HP Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Komitesi:
“Cinsiyet, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği üzerinden yaşanan hak ihlallerinin önüne geçmek için çalışmalarımıza ve mücadelemize devam ediyoruz”

Halkın Partisi (HP) Cinsiyet Eşitliği Komitesi, salgın sırasında ve sonrasında halihazırda, cinsiyet, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği üzerinden yaşanan hak ihlallerinin önüne geçmek ve yeni oluşan dünya düzeninde bu grupların sömürülmesini minimumuma indirmek için çalışmalarına ve mücadelesine devam ettiğini vurguladı.

HP Cinsiyet Eşitliği Komitesi, 8 Mart Dünya kadınlar Günü vesilesiyle mesaj yayımladı.

Komite mesajında, hiç bir bireyin dini, dili, ırkı, cinsiyeti, cinsel yönelimi ve cinsiyet kimliği yüzünden ayrımcılığa uğramadığı, ötekileştirilmediği, sömürülmediği bir toplumsal düzen oluşturmak için bir gün değil her gün mücadele etmeye devam ettiğini belirtti.

Mesajda “Salgınla birlikte kırılgan grupların hak ihlalleri arasında kadınlar yine başta gelmektedir. Salgından korunmak için güvenli alan olarak tespit edilen ev, birçok kadın için şiddetin, tacizin arttığı, iş yükünün ikiye-üçe katlandığı bir mekana dönüşmüştür.  İnsan hakları temelinde yıllardır verilen kadın hakları ve eşitliği mücadelesi maalesef bu sürede pandeminin gölgesinde kalıp bir çok coğrafyada gerilemiştir.  Ekonomik ve sağlık sorunları, kadının ezilmesi, sömürülmesi ve şiddet görmesinin önüne geçmiştir ve onu önemsiz ya da görünmez kılmıştır” denildi.

Ekonomik şartların ciddi bir şekilde zorlaştığı bu yeni düzende artan işsizlik oranlarına bakıldığında yine kadın mağduriyetinin bu durumda da çok daha fazla olduğu kaydedilen mesajda, “Diğer taraftan işini kaybetme korkusuyla, normal çalışma saatlerinin çok üzerinde ve riskli şartlar altında çalışmak zorunda kalan birçok kadın, bu fazla mesailerin karşılığını alamamakta ve emek sömürüsüne uğramaktadır” ifadeleri yer aldı.

KKTC’de  de okulların bir yıla yakındır çevrim içi olması nedeniyle çocukların evde kalması ve iş yaşamının büyük oranda çevrim içi olarak eve taşınması, kadının halihazırda eve dair sahip olduğu sorumluluklarını çokça artırmış ve farklı şekillerde sömürülmesine neden olduğu kaydedilen mesajda  şu ifadeler yer aldı:

“Diğer yandan gerek salgınla mücadelede gerekse diğer alanlarda karar verme mekanizmalarında kadının varlığı istenilen düzeyde olmayıp, çoğunlukla kadın alt kademelerde alınan kararları uygulayan konumunda kalmıştır.

Salgının gölgesinde olsa da yüzyıllardır verilen kadın hakları mücadelesini, bu mücadelede hayatını yitirilenleri saygıyla anıyor, onların mücadele ruhuyla daha aydınlık günler için çalışmaya devam ediyoruz”


TDP TOCEK’ten ‘Pandemide Kadın Olmak’ Semineri

Toplumcu Demokrasi Partisi Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Komitesi (TDP TOCEK), 8 Mart Dünya Kadınlar günü vesilesiyle ‘Pandemide Kadın Olmak’ konulu seminer düzenleyecek.

Yarın saat 20.00’de online olarak gerçekleşecek olan ve moderatörlüğünü TDP TOCEK Başkanı Nalan Ersümer’in yapacağı seminerin konuşmacası Av. Mine Atlı olacak.

Komite 8 Mart nedeniyle mesaj yayımlayarak, sınıfsal farklardan en çok etkilenen, haksızlığa uğrayan, ötekileştirilen kadınlara, sınıfsız ve sınırsız bir dünya ile eşit yaşam alanları yaratma mücadelesinin süreceğini vurguladı.

Mesajda, kadınların hayatın her alanında ve karar mekanizmalarında aktif görev almalarının önemine dikkat çekildi, kadın-erkek eşitliğinin barış kültürünün ayrılmaz bir parçası olduğu vurgulandı.

Mesajda ayrıca TDP TOCEK’in bugüne kadar olduğu gibi her türlü ayırımcılığa karşı çıkacağı, kadının siyasal yaşamdaki eşit temsiliyeti için gerekli tüm koşulların yaratılmasına yönelik çalışmalarını kararlılıkla sürdüreceği belirtildi.

Kadın Sığınma Evi ve Destek Merkezleri'nin açılmasının devletin sorumluluğunda olmasına rağmen, bugüne kadar maalesef bunun yerine getirilmediği belirtilen mesajda Lefkoşa Türk Belediyesi bünyesinde açılan Sığınma Evinin yol gösterici olması gerektiği kaydedildi.

Sığınma Evi sonrası kadınların hayatlarını idame ettirmelerine yardımcı olacak organizasyon ile çalışmaların devlet tarafından yapılarak yaşama geçirilmesinin önemine dikkat çekilen mesajda, şu ifadeler yer aldı:

“Ülkemizde ve dünyada tüm emekçi kadınların ‘8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününü’  ve bu uğurda mücadele eden herkesi kutlarız. Eşitlik, özgürlük ve barış için, söz değil icraat istediğimizi ve Kadınların, Eşitliğin sadece 8 Mart’ta hatırlanarak anılmaması gerektiğini belirtir, var olan hakların da tam anlamıyla uygulanana kadar verilen mücadelenin devam edeceğini bildiririz.”


Güngördü: “Bizleri her zaman gururlandırıyorlar”

Girne Belediye Başkanı Nidai Güngördü, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle mesaj yayınladı.

Güngördü, kadınların yaşamın her alanında başarılı çalışmalara imza attıklarını, onların yaşama bakışlarındaki hassasiyet, sağduyu ve zekalarının hayatı her zaman kolaylaştırdığını söyledi.

Güngördü mesajına şöyle devam etti:

"Kadınların akıl, bilgi, sevgi ve becerileri, sundukları güzellikler bizleri her zaman gururlandırıyor. Bizleri yetiştiren, büyüten, eğiten, üreten bizi biz yapma yolunda yüreklerindeki sevgi ve şefkati karşılıksız veren fedakar kadınlarımıza toplumun her kesimi tarafından saygı gösterilmelidir.

Kadınların yaşamın ve toplumun gelişiminde önemli bir payı vardır. Pandemi sürecinde de kadınların omuzlarına daha büyük yükler yüklenmiş, gerek ekonomik ve sosyal açıdan gerek evde gerekse de zor koşullarda çalışan kadınlar bu süreçte de büyük emek vermektedirler.

Tüm kadınlar kentlerin ve dünyamızın aydınlık yüzleridir.  Eşitliği yaşam felsefesi edinmiş insanlar olarak, kadınlarımızın maruz kaldığı şiddet, toplumsal cinsiyet ayrımcılığı, her türlü istismara karşıyız. Kadın hak ve özgürlüklerine daha saygılı, her türlü şiddet ve baskıdan uzak günler diler, tüm dünyadaki emekçi kadınların 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar gününü kutlarım. Sağlık, mutluluk ve esenlik dolu günler dilerim.”


Gürcafer: “Adil bir yaşam dileği ile…”

Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği (KTİMB) Başkanı Cafer Gürcafer, “8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü” dolayısıyla mesaj yayımladı.

Gürcafer yayımladığı mesajda, şiddetin, fiziksel, cinsel ve psikolojik olabileceği gibi, ekonomik istismar şeklinde de olabildiğini kaydederek kadına yönelik her türlü şiddetin son bulması, ayrıca kadının siyasette, çalışma yaşamında ve sosyal yaşamda daha etkin olması için yetkilileri keskin kararlar almaya çağırdı.

KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer, adil bir yaşam dileği ile tüm kadınların 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü selamladığını kaydetti.


Feminist Atölye: “Barış, sadece erkeklere bırakılamayacak kadar değerlidir”

Feminist Atölye, barışın, sadece erkeklere bırakılamayacak kadar değerli olduğunu kaydetti.

Feminist Atölye tarafından yayımlanan 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü mesajında, “Kıbrıslı kadınlar yurdumuz Kıbrıs'ın bölünmesine sebep olan militarist şiddetin bedelini en ağır şekilde ödeyenlerdir. Bu yüzdendir ki,  yıllardır, adamızın yeniden birleşmesi için mücadele vermekte; milliyetçilik ve militarizmin yarattığı eril siyasetin ötesine geçerek, ülkemizde dil, din, ırk, cinsiyet ayrımı olmadan yaşamanın mümkün olduğunu söylemekteyiz” denildi.

Doğu Akdeniz'i bir gerginlik havzasına dönüştüren milliyetçi-eril güçlerin aksine, kendilerinin, tüm halkların kardeşçe yaşayacağı Federal Birleşik Kıbrıs'ı inşa etmenin mümkün olduğunu anlatmakta oldukları ifade edilen mesajda şunlar ileri sürüldü:

“Bu bağlamda BM Güvenlik Konseyi'nin almış olduğu 1325 sayılı karar doğrultusunda müzakerelere kadınların fiilen katılmasını sağlamak ve toplumsal cinsiyet bakışının müzakere masasına yansıması için uğraşmaktayız.  

Özel Danışman Sayın Jane Holl Lute'un  "5+1 Kıbrıs Konferansı" hazırlıkları için adamıza geldiği tarihin "8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü"ne denk gelmesi, biz Kıbrıslı kadınların yıllardır verdiği barış mücadelesi açısından önemlidir. Sayın Lute'un bilmesini isteriz ki, hem Kıbrıslı Türklerin siyasi eşitliğini tartışma konusu eden sayın Anastasiadis, hem de BM parametrelerini reddederek "İki Devletlilikten başka bir şey görüşmem" diyen sayın Tatar, ada halklarının görüşlerini yansıtmamakta ve geleceğimizi konjonktürel siyasi hesaplarla heba etmektedirler. 

Doğu Akdeniz'de devam eden hidrokarbon faaliyetleri, sadece denizlerimizin ekolojik olarak tüketilmesine değil, ada etrafında hak iddia eden egemen güçlerin Kıbrıslılar adına konuşmasına da neden olmaktadır. Küresel iklim krizi, covid-19 pandemisi, savaşlar, göçler ve ekonomik kriz ile boğuşan dünyamızda, hala daha doğanın katledilmesine neden olan sondaj faaliyetlerinin devam etmesi, en az Kıbrıs'ı bölmek isteyen şoven zihniyet kadar zararlıdır.

 27-28 Nisan 2021 tarihinde Cenevre'de gerçekleşecek olan 5+1 Konferans öncesinde ülkemizin her iki tarafında bulunan tüm toplumsal kesimlerin görüşlerinin masaya yansıması bizler için hayati önem taşımaktadır. Çünkü Barış, sadece erkeklere bırakılamayacak kadar değerlidir ve Kıbrıslı kadınlar barış istemektedir.”

Bu haber toplam 1502 defa okunmuştur