1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. “Ya nüfus 1,5 milyon ya da her birey 4 kişilik su tüketiyor”
“Ya nüfus 1,5 milyon ya da her birey 4 kişilik su tüketiyor”

“Ya nüfus 1,5 milyon ya da her birey 4 kişilik su tüketiyor”

YENİDÜZEN’e konuşan Yerbilim Mühendisleri Odası Başkanı Oğuz Vadilili, 2050 yılına kadar 38 milyon metreküpe ulaşması planlanan su tüketim miktarına, 2023 yılı itibarıyla ulaşıldığını söyledi.

A+A-

Ödül AŞIK ÜLKER

Yerbilim Mühendisleri Odası Başkanı Oğuz Vadilili, 2050 yılına kadar 38 milyon metreküpe ulaşması planlanan içme ve kullanma suyu tüketim miktarına, 2023 yılı itibarıyla ulaşıldığını söyledi.

Türkiye’den Su Temin Projesi çerçevesinde gelen 75 milyon metreküp suyun, yaklaşık 38 milyon metreküpünün arıtılarak içme ve kullanma suyu, kalan 37 milyon metreküpünün de zirai sulama amaçlı kullanılmasının planlandığını hatırlatan Vadilili, böylelikle 2050 yılına kadar, Kuzey Kıbrıs’taki içme/kullanma suyu ihtiyacının karşılanmasının hedeflendiğini ancak bu hedefe ilk 4 yılda ulaşıldığını kaydetti.

Vadilili, “2050 yılına kadar 38 milyon metreküpe ulaşması planlanan içme ve kullanma suyu tüketimine, 2023 yılı itibarıyla yani sadece 4 yılda ulaştık. Türkiye’den gelen suyu, içme ve kullanma suyu olarak tüketmeye başladığımız 2019 yılında miktar 29-30 milyon metreküp iken, 2023 yılı itibarıyla içme ve kullanma suyunda 39-40 milyon metreküpe ulaştık. Üstelik bu arada yerel kaynaklardan içme suyu teminini de durduramadık. Bu rakamların aslında tek bir anlamı var. Ya ülke nüfusu 1.5 milyon ya da her birey 4 kişilik su tüketiyor” diye konuştu.

Sulama için ayrılan paydan, ilk 4 yılda içme/kullanma suyu olarak alınmaya başlandığına dikkat çeken Vadilili, “Nüfus kontrolsüz olarak hızla artmaya böyle devam eder ve artan içme/kullanma suyu ihtiyacının tamamı projeden karşılanacak olursa, ki şu an için başka alternatif yok, çok değil 2030 yılına kadar TC’den gelen suyun tamamını içme/kullanma suyu olarak kullanmış olacağız” dedi.

Oğuz Vadilili, Türkiye’den Su Temin Projesi’yle ülkedeki su krizinin ötelendiğini, projenin önlem almak için tanıdığı şansın kullanılamadığını söyledi.

“Yapılması gerekenleri, çok geç olmadan hayata geçirmeliyiz” diyen Vadilili, “Nüfus politikasının acilen belirleyip, hayata geçirmek gerekiyor. Bunun yanında, tarım politikasını da belirlemek şart. Su zengini olmadığımız gibi, taşıma su ile değirmenin dönmeyeceğini bilerek, yeni yerel su kaynakları üretmemiz gerekiyor” diye konuştu.


“Bu rakamların aslında tek bir anlamı var: Ya ülke nüfusu 1.5 milyon ya da her birey 4 kişilik su tüketiyor”

► Soru: Ülkede nüfus ve buna paralel olarak su tüketimi de artıyor. Bu konuda durumu nasıl görüyorsunuz, kaynaklar yeterli mi?

➣ Vadilili: Türkiye’den Su Temin Projesi çerçevesinde gelen 75 milyon metreküp suyun, yaklaşık 38 milyon metreküpü arıtılarak içme ve kullanma suyu, kalan 37 milyon metreküp suyun da zirai sulama amaçlı olarak kullanılması planlanmıştı. Böylelikle 2050 yılına kadar, Kuzey Kıbrıs’taki 

içme/kullanma suyu ihtiyacının karşılanması hedeflenmişti. Bu, benim ya da başka birini öngörüsü değil, resmi açıklamadır. Ne yazık ki, bu hedefe çok erken ulaştık. 2050 yılına kadar 38 milyon metreküpe ulaşması planlanan içme ve kullanma suyu tüketimine, 2023 yılı itibarıyla yani sadece 4 yılda ulaştık. Türkiye’den gelen suyu, içme ve kullanma suyu olarak tüketmeye başladığımız 2019 yılında miktar 29-30 milyon metreküp iken, 2023 yılı itibarıyla içme ve kullanma suyunda 39-40 milyon metreküpe ulaştık. Üstelik bu arada yerel kaynaklardan içme suyu teminini de durduramadık. Bu rakamların aslında tek bir anlamı var. Ya ülke nüfusu 1.5 milyon ya da her birey 4 kişilik su tüketiyor.

 

“Sulama için ayrılan paydan, içme/kullanma suyu olarak almaya başladık”

► Soru: Eğer gelen suyun tamamı içme/kullanma suyu olarak kullanılacaksa, sulama konusu ne olacak? Bu amaçla bazı adımlar atıldığını da biliyoruz.

➣ Vadilili: Türkiye’den su temin projesinin, sadece içme/kullanma suyu değil, sulama amaçlı olduğunu biliyoruz. Güzelyurt Ovası’na su verilmesi için tünel bile inşa edildi. Yayla köyüne sulama suyu halihazırda verilmeye başlandı. Bence sürdürülebilir bir proje değil ama Meserya’ya sulama suyu götürme projesi de var. Tüm bunlar hedeflenirken bizler, sulama için ayrılan paydan, ilk 4 yılda içme/kullanma suyu olarak almaya başladık bile. Nüfus kontrolsüz olarak hızla artmaya böyle devam eder ve artan içme/kullanma suyu ihtiyacının tamamı projeden karşılanacak olursa, ki şu an için başka alternatif yok, çok değil 2030 yılına kadar TC’den gelen suyun tamamını içme/kullanma suyu olarak kullanmış olacağız.

 

► Soru: Sulama nasıl yapılacak? Bunun için yapılan yatırımlar atıl mı kalacak?

➣ Vadilili: Ya ikinci bir boru döşenip sadece sulama amaçlı kullanmak için TC’den su getirilecek ya da zaten tükenmek üzere olan akiferlerden su çekmeye devam edeceğiz.

 

“Türkiye de ciddi şekilde iklim değişikliğinden, küresel ısınmadan etkilenmeye başladı”

► Soru: İkinci bir boru mümkün müdür?

➣ Vadilili: 2006-2008 yılları arasında deniz geçişi fizibilite çalışmaları esnasında teknik gemide görev almış bir jeolog olarak, teknik açıdan Türkiye’den ikinci bir boru hattı düşemenin mümkün olduğunu söyleyebilirim. Döşeyecek gemi, döşenecek boru vs tüm bunların ihalesi, üretimi, inşası ve tabi bir de oldukça yüksek bir meblağ olan parası da hazırsa, bu 4-5 yıl içinde yapılabilir. Daha önce yapıldı, yine yapılır. Fakat esas konu, ikinci borunun döşenmesi değil, borudan akacak suyun devamlılığıdır. Türkiye, Kıbrıs adası gibi, ciddi şekilde iklim değişikliğinden, küresel ısınmadan etkilenmeye başladı ve bu artarak devam edecek. Birinci boruyla ülkemizdeki su krizi ötelendi. Aslında bu proje, bize önlem almamız için bulunmaz bir de şans tanıdı. Ben, bu anlamda, Türkiye’den boru ile su projesini önemli ve değerli buluyorum. Ama, artık bizim kendi öz kaynaklarımızla yaşamaya alışmamız ve bunu başarmamız gerekiyor.

 

“Su fakiri olduğumuzu unuttuk, TC’den gelen suyla kendimizi su zengini zannettik”

► Soru: Taşıma su ile sorunun çözülemeyeceği belli. Türkiye’den boruyla su projesinin önlem alınması için şans tanıdığını ancak bunun iyi kullanılmadığını söylüyorsunuz. Ne yapılmalıydı?

➣ Vadilili: Hatırlarsınız, TC’den su gelmeden önce su tasarrufu çağrıları yapılırdı. TC’den su geldikten sonra bunu hiç duydunuz mu? Ülke olarak su fakiri olduğumuzu unuttuk, TC’den gelen suyla kendimizi su zengini zannettik. Bu yanlış algı, gerekli adımları atmak yerine, zamanı boşa harcamamıza neden oldu. Ne yapılabilirdi? Deniz suyu arıtma tesisleri kurulabilirdi, yeni atık su arıtma tesisleri yapılabilirdi veya mevcutların kapasiteleri artırılabilirdi, akiferleri besleyen göletlerin temizlikleri yapılabilirdi, derelerden denize akan suların önüne geçilebilirdi.  


“Jeoloji Maden Dairesi’ne yeterli bütçe yok; sanırım 2024 yılı itibarıyla su da yok”

► Soru: Yerel kaynaklarda, göletlerde ve yer altı sularında durum ne?

➣ Vadilili: Yerel kaynakların en önemlileri, Güzelyurt ve Girne Sıra Dağları (Karst) akiferleridir. İkisinin de yıllarca, içme/kullanma suyu için oldukça fazla kullanılması ve halen kullanılıyor olması, ayrıca Güzelyurt Akiferi’nin içme ve kullanmanın yanında tarım için de kullanılması önemlerini artırıyor. Girne Sıra Dağları Akiferi’nde içme/kullanma suyu talebi 4-5 yıl gerilemişti ancak bu yıl talep tekrar artmaya başladı. TC’den gelen suyun, Girne Sıra Dağları’ndan su çeken bazı belediyelere aktarılamaması, bunun yanında artan su sayacı talebi, artan tüketim yani artan nüfusa yeterli su sağlayamama endişesiyle, söz konusu belediyeler, mevcut kuyularını kullanırken, yenilerini de talep eder noktaya geldi. Bu talep, açıkçası hayatın durmaması adına karşılanmak zorunda... Yerbilimcilerin çalıştığı ilgili teknik daire olan Jeoloji Maden Dairesi’ne yeterli bütçe, yeterli ilgi var mı? O da yok. O zaman, sanırım 2024 yılı itibarıyla su da yok. Bütçe yoksa belediyelere gelen su talebine çözüm de olamaz, çözüm bulunmazsa su da olmaz ve böyle bir kısır döngünün yaşanması kaçınılmaz olur.

Güzelyurt Akiferi’ne gelirsek, onun durumu çok özel, iki toplumlu bir akifer. Trodos ile Güzelyurt Körfezi arasında yer alan bu akifer, yaklaşık 450 kilometrekarelik bir alanı kaplıyor. Bunun yaklaşık 300 kilometrekarelik alanı, yani üçte ikisi, kuzeyde yani bizim kullanımızda. Akiferin yaklaşık üçte birlik alanı yani 150 kilometrekarelik alanı ise güneyde bulunuyor. Yüz ölçümü olarak dağılım böyle iken, akiferin beslenme alanının çok büyük kısmı güneyde, yapılan çekimin çok büyük kısmı ise kuzeyde. Tüm akiferin, güney-kuzey beslenmesinin yaklaşık toplam 50 milyon metreküp civarında olduğu hesaplanırken, sadece kuzeyde akiferden 60 milyon metreküp civarında su çekiyoruz. Güneyin çektiği rakamı ise bilmiyorum. Akiferi verimli kullanmak ve ileriye dönük projeksiyon yapabilmek için, güneyde kalan alanın da etkisini gözlemlemek, bilmek ve değerlendirmek zorundayız. Bu yüzden, Güzelyurt Akiferi için iki toplumlu bir projeye ihtiyaç vardır, tam da bu yüzden bu akifere iki toplumlu akifer diyorum.

 

► Soru: Güzelyurt Akiferi’nin güneyden beslendiğini söylüyorsunuz, zaman zaman bu akiferi besleyen derelerin akmadığı gözlemleniyor. Bunun nedeni nedir?

➣ Vadilili: Trodos’a yağan yağmurların, kuzeye dereler vasıtasıyla geçişinde önüne konan bentlerin yarattığı sıkıntılar vardır. Güzelyurt Akiferi’nin kuzeyde kalan belirli alanları, yeraltından yanal beslenmenin yanı sıra, az da olsa yağan yağmur ama en çok da derelerden akan sular vasıtasıyla besleniyor. Bu beslenme, uzun süredir dereler üzerine yapılan setler nedeniyle aksamaktadır. Bunun üstüne, bir de kuzeyde yapılan aşırı çekim eklenince, bu alanlarda tuzlu su girişimi gibi sorunlar artık geri dönülmez noktaya yaklaştı. Cumhurbaşkanlığı iki toplumlu teknik komitelerinin, ki üç yıldan sonra tekrar aktif oldukları bilgisini aldık, bu konuyu muhataplarıyla orada gündeme almaları hayati önem arz ediyor.

 

Kuyu talebi...

► Soru: Yeni kuyu taleplerinden bahsettiniz. Daha fazla kuyu izni verilmesine nasıl bakıyorsunuz?

➣ Vadilili: Ülke genelinde yaklaşık altı bin kuyu olduğunu tahmin ediyoruz. Sayı fazla… Bunun sebebi, ülkede su, tarım ve nüfus politikasının olmayışıdır. Bu, aslında 40 yılın sorunu. Tuzlanma, kirlenme ve kuyu verimliliğinin azaldığı alanlara yeni kuyu ruhsatı verilmesi kesinlikle yanlıştır. Meslektaşlarımız artan talebi hidrojeolojik açıdan daha doğru alanlara yönlendirme mücadelesi veriyor. Nüfus artıyor, su talebi artıyor, bu nedenle bu mücadele kolay değil. Mücadele edecek o kadar çok şey var ki, en başta siyaset. Odamızın da sağladığı mesleki gelişim çalışmalarıyla, bugüne kadar yanlış bilinen bazı şeylerin doğru, doğru bilenen bazı şeylerin ise yanlış olduğunun anlaşılmaya başlanması, bunun yanında yeni bilgilerin öğrenilmesi meslektaşlarımızda farklı bir bakış açısı yarattı. Bunun topluma anlatılması tabii ki kolay değil.

Örneğin meslektaşlarımız, üreticilerimizin su ihtiyacını karşılamak için, kanaatimce

son kozumuzu oynuyor. Güzelyurt Akiferi içerisinde daha az tuzlanma riski bulunan,

beslenmesi halen devam eden, nispeten yüksek verimli kuyuların açılabileceği, ikincil bir

akifer olarak da değerlendirilen Taşpınar formasyonu olarak adlandırılan alanlara yöneliyor. Bu alanlar dışındaki alanlara kuyu ruhsatı verilmemeye çalışılması, doğal olarak Taşpınar formasyonunu içeren belirli coğrafik bölgelerde izinlerin yoğunlaşmasına neden oluyor, bu da fazla kuyu ruhsatı verildiği algısı yaratıyor. Nüfus artıyor, buna paralel olarak su talebi ihtiyaç olarak artıyor. Bunu karşılayabilmek adına, yeni kuyu açılması kaçınılmaz oluyor.

 

“Taşıma su ile değirmen dönmez”

► Soru; İklim krizinin etkilerini her geçen yıl daha fazla yaşarken, su ihtiyacı nasıl karşılanabilir, su sorunu nasıl çözülebilir? Bahsettiğiniz tabloya bakarak acil eylem planı ne olmalı?

➣ Vadilili: Nüfus politikasının acilen belirleyip, hayata geçirmek gerekiyor. Bunun yanında, tarım politikasını da belirlemek şart. Su zengini olmadığımız gibi, taşıma su ile değirmenin dönmeyeceğini bilerek, yeni yerel su kaynakları üretmemiz gerekiyor. Az önce de belirttiğim gibi, projenin bize verdiği şansı kullanamadık. Deniz suyu arıtma tesisleri kurulabilir, yeni atık su arıtma tesisleri yapılabilir veya mevcutların kapasiteleri artırılabilir. Akiferleri besleyen göletler de temizlenmeli ve derelerden denize akan suların önüne geçilmelidir. Yapılması gerekenleri, çok geç olmadan hayata geçirmeliyiz.

foto-2-080.jpg Gönyeli’deki gölet, kuraklıktan nasibini aldı, yeşil ve mavi, yerini kahverengiye bıraktı…

yd-destek-gorseli-2-20231120120115.jpg

Bu haber toplam 6867 defa okunmuştur