1. HABERLER

  2. ÖZEL HABER

  3. “Suç kimlik değildir”
“Suç kimlik değildir”

“Suç kimlik değildir”

Birçok eski hükümlü, cezalarını tamamladıktan sonra özgürlük yerine görünmez bir hapishaneye; önyargılar, dışlanma ve kapalı kapılarla çevrili bir hayata adım atıyor.

A+A-

Serap ŞAHİN

Demir kapılar ardında geçen yıllar, yalnızca özgürlüğü değil, çoğu zaman geleceğe dair umudu da tüketiyor. Cezasını tamamlayıp dışarı adım atan birçok insan, toplumun soğuk bakışları ve kapalı kapılarla karşılaşıyor. İş bulmak, yeniden ayağa kalkmak, hayata tutunmak… Bunlar, cezaevinden çıkmış bireylerin her gün verdiği sessiz mücadele. Avrupa Birliği tarafından finanse edilen ve Kıbrıs Türk Barolar Birliği ile İnsan Kaynakları Yönetimi Derneği iş birliğinde yürütülen “Cezaevi Sonrası Yaşam: İstihdama Özel Bakış” Projesi de tam bu noktada devreye giriyor. Proje Koordinatörü Barış Alibeyoğlu’nun sözleriyle, “Hedefimiz yeniden suçu önlemek ve sosyal entegrasyonu güçlendirmek. Bu amaçla yerel yasaların iyileştirilmesini hedefliyoruz.”

Alibeyoğlu, bu doğrultuda hem kamu hem özel sektöre yönelik eğitimler ve farkındalık çalışmaları yaptıklarını kaydederken, özellikle bazı belediyeler ve şirketlerde eski hükümlülerin halihazırda istihdam edildiğini gözlemlediklerini aktardı. “Kimi zaman bilinçli, kimi zaman da bilinçsiz olarak bu istihdam sağlanıyor. Ancak önemli olan, bu süreci sürdürülebilir ve hak temelli şekilde yürütmek” diye konuştu.

Projenin bir diğer ismi Kıbrıs Türk Barolar Birliği İnsan Hakları Komitesi Başkanı Avukat Aslı Murat ise projenin yasal boyutuna dikkat çekerek, “Yasal düzenlemelerdeki boşluklar eski hükümlülerin yeniden topluma kazandırılmasının önünde engel oluşturuyor. Biz bu boşlukların giderilmesini talep ediyoruz” ifadelerini kullandı. Murat, özellikle ayrımcılığın önlenmesi ve ikinci şans kültürünün toplumda yerleşmesi gerektiğini vurguladı.

Murat: “Projenin çıkış noktası ayrımcılık ve önyargılarla mücadele”

Kıbrıs Türk Barolar Birliği İnsan Hakları Komitesi Başkanı Avukat Aslı Murat, projenin çıkış fikrinin, ayrımcılığa uğrayan mahkumların ekonomik hayatta karşılaştığı sorunlara çözüm arayışıyla ortaya çıktığını anlattı.

Yeniden suç işleyenlerin büyük bölümünün ekonomik nedenlerle suça yöneldiğine dikkat çeken Murat, sadece cezalandırmanın yeterli olmadığını, rehabilitasyon ve ekonomik destekle suçla mücadelenin mümkün olduğunu söyledi. “Genç mahkumlar dışarıda iş bulamazlarsa yeniden suç işleyip cezaevine dönüyor” diyen Murat, eski mahkumların işsizlik sorununu daha katmerli yaşadığını vurguladı.

Uluslararası Çalışma Örgütü’nün iç hukuka dahil edilen sözleşmelerine de değinen Murat, “Bu sözleşmeler, dezavantajlı grupların ekonomiye katılması için pozitif önlemler alınmasını öngörüyor. Bu çerçevede, ayrımcılığa maruz kalan gruplarla çalışmak hem onların rehabilitasyonuna katkı koymak hem de suçla mücadelede önemli bir adımdır” ifadelerini kullandı.

Alibeyoğlu: “Hedefimiz yeniden suçu önlemek ve sosyal entegrasyonu güçlendirmek”

Proje Koordinatörü Barış Alibeyoğlu, cezaevinden çıkan bireylerin yeniden suça sürüklenmesini önlemek ve sosyal entegrasyonlarını desteklemek amacıyla projede yerel yasaların iyileştirilmesinin hedeflendiğini belirtti. Alibeyoğlu, bu amaç doğrultusunda çeşitli aktiviteler ve mekanizmalar geliştirdiklerini ifade etti.

Özel sektör temsilcileri ile yerel yönetimlere de uygulama eğitimleri verdiklerini belirten Alibeyoğlu, bu eğitimlerin bir bölümünde şirket içi negatif ayrımcılığın önlenmesine ve dünyadaki örnek uygulamalara yer verdiklerini söyledi.

Kıbrıs’ın kuzeyindeki bazı belediyeler ve özel sektör temsilcilerinin hali hazırda eski hükümlüleri istihdam ettiğini vurgulayan Alibeyoğlu, “Eğitim verdiğimiz yerlerde, kimi zaman bilinçli, kimi zaman da bilinçsiz olarak eski hükümlüler istihdam ediliyor. Belediyelerde bu istihdamın mevcut olduğunu gördük. Eğitime katılan bazı şirketler, çalışanlarının bir suç işlemesi halinde arkasında durabiliyor, özellikle uzun süredir bünyelerinde çalışan biriyse işten çıkarmadan süreci takip edebiliyorlar” ifadelerini kullandı.

“Herkesin ikinci bir şansı hak ettiğini düşünüyoruz”

Alibeyoğlu, yürüttükleri çalışmalarda yalnızca yasa iyileştirme değil, aynı zamanda toplumda “ikinci şans” kültürünü geliştirmeye odaklandıklarını vurguladı. Alibeyoğlu, “Herkesin ikinci bir şansı hak ettiğini düşünüyoruz. İşlediği bir suçtan dolayı bu döngünün içinde kalmalarını istemiyoruz” dedi.

Alibeyoğlu, şartlı tahliye ya da denetimli serbestlikten yararlanan bireylere yönelik verdikleri eğitimlerin profesyonel gelişim ve iletişim becerileri üzerine kurulu olduğunu anlattı. “CV hazırlama, mülakat teknikleri, işyeri içi iletişim gibi başlıklarda eğitim veriyoruz. Şirketlerle yaptığımız temaslarda bunun önemli bir ihtiyaç olduğu görüldü” dedi.

Proje kapsamında özel sektörle yapılan anket sonuçlarını da paylaşan Alibeyoğlu, 150 şirketin yaklaşık yüzde 30’unun eski hükümlü istihdam ettiğini belirtti. Şirketlerin istihdama yaklaşımlarında suç türünün belirleyici olduğuna işaret eden Alibeyoğlu, “Uyuşturucu kullanımı, dikkatsizlik sonucu işlenen suçlar gibi durumlarda daha olumlu yaklaşılıyor. Ancak sirkat ya da cinsel istismar gibi suçlarda ciddi bir mesafe var. Ayrıca şirketlerin yalnızca teşvikle değil, rehabilitasyon süreçlerinin iyileştirilmesiyle ilgilendiklerini gördük” ifadelerini kullandı.

Proje kapsamında kurulan Eski Hükümlülerin Rehabilitasyonu Platformu hakkında da bilgi veren Alibeyoğlu, bu yapının Uyuşturucu ile Mücadele Komisyonu, KTTO, KTSO, KTEZO, Gardiyanlar Birliği, hukukçular, psikologlar ve akademisyenlerden oluştuğunu ve düzenli bilgi paylaşımı yapıldığını söyledi.

Alibeyoğlu, “Şu an aktif olarak yürüttüğümüz bir iletişim kampanyamız var. Billboardlarda ve sosyal medyada ‘ikinci şans’ kültürünü vurguluyoruz. Videolarımızda platform üyeleri, eski hükümlü istihdamının neden önemli olduğuna dair görüşlerini paylaşıyor. Amaç hem farkındalık yaratmak hem de pozitif örnekleri teşvik etmek” dedi.

yeni-cezaevi-38.jpg

Murat: “Çalışma çağındaki bireyler cezaevinden çıktıktan sonra sistemsizliğe terk ediliyor”

Murat, 2023 İstatistik Yıllığı’na göre cezaevine giren çıkan kişilerin çoğunluğunun 22-50 yaş aralığında olduğunu, çalışma yaşamı içinde yer alabilecek bireylerden oluştuğunu belirtti. Murat, “İstatistik Kurumu verileri de çoğunluğun okuryazar olmayan veya yalnızca ilkokul mezunu olduğunu gösteriyor. Bu da cezaevinden çıktıktan sonra hayatlarını sürdürebilecek araçlara ulaşmalarında ciddi zorluklar olduğunu ortaya koyuyor” dedi.

İstihdama erişimde hem cezaevi içindeki hem de sonraki süreçteki eğitim ve rehabilitasyonun önemine dikkat çeken Murat, “Kişi herhangi bir meslek sahibi değilse ve cezaevi sisteminin içine girdiyse, devlet olarak ona bir meslek kazandırmalı ve cezaevinden çıktıktan sonra bu mesleğe ulaşabilmesi sağlanmalı” ifadelerini kullandı.

Mevcut sistemde en büyük eksikliklerden birinin, cezaevi sonrasında rehabilitasyon ve takip mekanizmalarının olmaması olduğunu vurgulayan Murat, “Avrupa’da veya Türkiye’de şartlı tahliye ve denetimli serbestlik süreçlerinde insanlar yalnız bırakılmıyor. Psikolojik destek, iş bulma desteği ve takip sistemi devam ediyor. Bizde ise cezaevinden çıktıktan sonra böyle bir süreç yok” dedi.

Yeni Cezaevi’nde fiziksel koşulların iyileştiğini ancak atölyelerin gardiyan eksikliği nedeniyle faaliyette olmadığını aktaran Murat, “Atölyeler çalışmıyor, ustabaşı yok, meslek edindirme sistemleri güncellenmiş değil. Değişen teknolojiye uygun eğitimler verilebilir ama böyle bir yaklaşım da yok. Bu nedenle cezaevinden çıkanların meslek edinmesi mümkün olmuyor” ifadelerini kullandı.

“Giren 4 bin 598 kişinin bin 577’si, çıkan 4 bin 470 kişinin ise bin 514’ü mesleksiz”

Murat, 2023 yılı verilerine göre cezaevine giren 4 bin 598 kişi ile çıkan 4 bin 470 kişi arasında mesleği olmayanların sayısının oldukça yüksek olduğunu vurguladı. Murat, “Girenlerin bin 577’si, çıkanların ise  bin 514’ü mesleksiz. Bu da cezaevinden çıkan bireylerin istihdama erişimde ciddi sorunlar yaşayacağını somut şekilde ortaya koyuyor” dedi.

Devletin, bu verileri dikkate alarak mesleği olmayan bireyleri desteklemesi gerektiğini söyleyen Murat, “Bu insanlar meslek edinmedikçe, ekonomik bağımsızlık sağlayamaz. Bu da suç döngüsünü kırmayı zorlaştırır” ifadelerini kullandı.

İş yasasında yer alan, 50 kişi ve üzeri çalışanı olan işyerlerinin bir mahkumu istihdam etme zorunluluğuna da dikkat çeken Murat, bu düzenlemenin etkin biçimde denetlenmediğini söyledi. “Çalışma Bakanlığı’na sorduk; kaç işyerinde bu yükümlülük yerine getiriliyor diye. Ancak bize bir yanıt veremediler. Denetimlerin yeterli olmadığını düşünüyoruz” dedi.

Para cezasının caydırıcı olmaktan uzak olduğunu da belirten Murat, “Yasa önce uyarı, sonra ceza öngörüyor ama bu cezalar artırılmalı. Daha önemlisi işverenler teşvik edilmezse, bu zorunluluk kağıt üzerinde kalır” şeklinde konuştu.

 “Devletin istihdam etmediği bireyi özel sektör neden istihdam etsin?”

Avukat Aslı Murat, bir yılı aşkın hapis cezası alan bireylerin kamu sektöründe istihdam edilememesinin, eski hükümlülerin iş bulma sürecini ciddi şekilde zorlaştırdığını vurguladı. Murat, “Trafik kazası gibi hepimizin başına gelebilecek bir durumda bile bir yıldan fazla hapis cezası alırsanız, devlette bir daha çalışmanız mümkün değil” dedi.

Özel sektör temsilcilerinin bu duruma tepki gösterdiğini belirten Murat, “Yaptığımız çalışmalarda özel sektörün en sık dile getirdiği eleştirilerden biri şu oldu: Devlet bu kişilere iş vermezken ben neden vereyim?” ifadelerini kullandı.

Bu sorunun karşılıklı sorumluluk atarak çözülemeyeceğini vurgulayan Murat, “Belki de kamudaki istihdamın önünde engel teşkil eden yasal düzenlemeler gözden geçirilmeli ve özel sektör de bu süreçte teşvik edilmelidir” şeklinde konuştu.

Alibeyoğlu: “Amaç, somut değişiklik talepleriyle gerekli kurumlara ulaşmak”

Proje Koordinatörü Barış Alibeyoğlu, proje kapsamında yapılan yasal analiz çalışmasına değinerek, bu sürecin çıktılarının sorumluluk sahibi kişi ve kurumlarla paylaşıldığını söyledi. Platform grubundaki bireyler ve kurumların da katılımıyla geniş katılımlı bir çalıştay düzenlediklerini belirten Alibeyoğlu, “Hemen hemen tüm paydaşlarımız katıldı. Biz burada, belirlediğimiz yasal eksiklikleri sunduk ve ‘Bunları çözmek için neye ihtiyacınız var?’ diye sorduk” dedi.

Çalıştayın ardından analizlere güncelleme yapıldığını da ifade eden Alibeyoğlu, “Amacımız, yasaların eksik yönlerini tespit edip bu alanlara yönelik yeni öneriler yazmak. Bu, yalnızca bir metnin değişmesiyle çözülecek bir konu değil. Ancak hazırladığımız önerileri gerekli kurumlara ulaştırarak, somut bir değişiklik talebinde bulunmayı hedefliyoruz. Yasal boyut da esasen burada şekilleniyor” ifadelerini kullandı.

Murat: “Atölyeler çalıştırılırsa üretim yapılabilir, sosyal güvenlik sağlanabilir”

Kıbrıs Türk Barolar Birliği İnsan Hakları Komitesi Başkanı Avukat Aslı Murat, cezaevindeki bireylerin sosyal güvenlik haklarına ilişkin ciddi eksiklikler olduğunu söyledi. Murat, “Cezaevinde bulundukları süre boyunca çalışmadıkları için sosyal güvenlik yatırımları yapılmıyor. Bu da çok sınırlı bir imkân tanınmasına yol açıyor” dedi.

Dünyadaki örneklerde cezaevlerinde dışa dönük üretim yapılan atölyeler bulunduğuna dikkat çeken Murat, “Tekstil sektöründen gıdaya kadar birçok alanda üretim yapıldığını görüyoruz. Bu üretim devletin kendi hizmet ihtiyacına da cevap verebiliyor. Yeni Cezaevi’nde kurulu olan atölyeler çalıştırılırsa, bu sistem burada da uygulanabilir” ifadelerini kullandı.

“Açık cezaevi istihdama destek olabilir ancak tüzük eksikliği engel”

Murat, merkez cezaevi yasasında yer alan açık cezaevi uygulamasının yasal eksiklikler nedeniyle işlevsel olmadığını söyledi. Murat, “Açık cezaevi için bina hazır ancak nasıl işleyeceği, kişilerin nasıl giriş-çıkış yapacağına dair tüzükler henüz hazırlanmadı” dedi.

Açık cezaevinin gündüz dışarıda çalışıp gece cezaevine dönme imkânı sunan yarı açık bir sistem olduğunu belirten Murat, “Bu yöntem istihdama kopmadan devam etmeye olanak sağlayabilir. Ancak mevcut tek bina hem kadın hem erkek mahkumlar için kullanılamayacak. Yine de bir yerden başlanması gerekiyor” ifadelerini kullandı.

Murat, “Bizim önerilerimiz arasında açık cezaevi yasal eksikliklerinin giderilmesi ve belirli suç türlerinde bu sistemin uygulanmasının sağlanması da yer alıyor” dedi.

“Denetimli serbestlik sadece uyuşturucu kullanımıyla sınırlı kalmamalı”

Şartlı tahliye ve denetimli serbestlik sistemlerinin yeniden ele alınması gerektiğini belirten Murat, “Denetimli serbestlik sadece uyuşturucu kullanımıyla sınırlı kalmamalı, diğer suç türlerini de kapsamalı. Şartlı tahliye tüzüğü ise yasalaşarak mahkemelere bu konuda yetki verilmelidir” dedi.

Mevcut sistemde keyfi uygulamalar olduğuna dikkat çeken Murat, “Bazı mahkumlar şartlı tahliyeden yararlanırken bazıları yararlanamıyor. Yasaya döndürülüp hukuka uygun hale getirilmesi şart” ifadelerini kullandı.

Geçmişte Esnaf ve Zanaatkârlar Odası ile İçişleri Bakanlığı arasında cezaevinde meslek edindirme kursları düzenlendiğini anımsatan Murat, bundan sonraki süreçte Ticaret Odası ve Sanayi Odası’nın da protokollere dahil edilmesi gerektiğini söyledi. Ayrıca özel sektöre vergi avantajı, prim desteği ve teşvik sağlanmasının istihdama katkı sunacağını ifade etti.

Suç bir insanın kimliği değil, ikinci şans verilmesi gerekiyor”

“Suç bir insanın kimliği değildir” diyen Murat, “Bir kişi hayatının belli bir döneminde, belli koşullar sebebiyle suç işlemiş olabilir. Bu suçu meşrulaştırmak anlamına gelmez. Ancak en temel değerlerden biri, suç işledikten sonra ikinci bir şans verilmesidir” dedi.

Murat, istihdamın bu sürecin en önemli noktalarından biri olduğunu belirterek, “İstihdama katılım hem bireysel anlamda hem de toplum düzeni açısından çok önemlidir. Yeniden suç işlemek, toplum düzeninin bozulması demektir. En net mesajlardan biri ön yargı ve ayrımcılıklardan sıyrılmamız gerektiğidir” ifadelerini kullandı.

Veri eksikliğine de dikkat çeken Murat, “Çalışma Dairesi’ne iş aramak için kaç eski mahkumun başvurduğunu bilmiyoruz. Bu konuda veri tutulmuyor ya da bize verilmedi. Ayrıca Çalışma Dairesi’nde engellilerle ilgilenen bir birim var. Burada çıkan önerilerden biri, eski mahkumlara yönelik rehabilitasyon ve meslek edindirme süreçlerini yürütecek özel birimin kurulmasıdır. Bu sayede sorunlar daha etkin çözülebilir” dedi.

Alibeyoğlu: “İnsan hakları, eski hükümlülere çalışma hakkı tanıyor”

Proje Koordinatörü Barış Alibeyoğlu, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 23. maddesine atıfta bulunarak, herkesin çalışma, işini serbestçe seçme, adil ve uygun çalışma koşullarına sahip olma hakkı bulunduğunu hatırlattı. Alibeyoğlu, “Bu maddeyi dikkate aldığımızda, eski hükümlüler toplumda çok daha önemli bir grup haline geliyor. İkinci şans kültürünün bu bireylere yönelik geliştirilmesi gerektiğini düşünüyorum” dedi.

Eski hükümlülerin çalışma haklarının olduğunu ve onlara bu hakkın verilmesinin toplumdaki önyargıların kırılmasına katkı sağlayacağını söyleyen Alibeyoğlu, “İstihdama erişim, suçun önlenmesinde önemli bir yöntemdir” ifadelerini kullandı.

PROJE KAPSAMINDA NELER YAPILDI?

Proje kapsamında Ekim ve Kasım 2023’te Kıbrıs Türk Barolar Birliği ve İnsan Kaynakları Yönetimi Derneği üyelerine, eski hükümlülere yönelik ayrımcılıkla mücadele, rehabilitasyon ve iyi uygulamalar konularında kapasite geliştirme eğitimleri verildi. Eski hükümlülere ise CV hazırlama, iş arama ve iletişim becerileri üzerine profesyonel gelişim eğitimleri sunuldu. Bu eğitimlerin ardından katılımcılar üzerinde anket yapılarak etkinliklerin başarısı ölçüldü.

Özel sektörde 150’den fazla şirketle yapılan 2 adımlı anket ve odak grup çalışmaları, eski hükümlülerin istihdamına ilişkin algıları ve sektörel ihtiyaçları ortaya koydu. Bulgulara göre, cinsel taciz veya tekrarlayan suçlar nedeniyle hüküm giymiş bireylerin istihdamı konusunda işletmeler daha katı tutum sergiliyor. Ayrıca, birçok işletmenin eski hükümlü istihdamıyla ilgili yasal yükümlülüklerden habersiz olduğu tespit edildi. Finansal teşviklerin önemli olduğu ancak rehabilitasyon süreçlerinin güçlendirilmesinin de şart olduğu vurgulandı.

Yasal boşlukları belirlemek amacıyla hazırlanan kapsamlı bir yasal analiz raporu hazırlandı ve 27 Şubat’ta konu ile ilgili tüm paydaşlara bu rapor sunulup görüş ve önerileri alındı. Hazırlanan kapsamlı rapor ve yasalardaki öneriler, ilgili paydaşlar ile paylaşılarak lobi çalışmaları yapılacaktır. Mart 2024’te kurulan Eski Hükümlülerin Rehabilitasyonu Platformu, proje paydaşlarının iş birliğini ve iletişimini artırmayı amaçlıyor.

Proje, ayrıca eski hükümlülere yönelik eğitim serileri düzenlemeyi ve cezaevi mahkûmlarının beklentilerini analiz ederek tekrar suç oranını ölçmeyi planlıyor. Pozitif örneklerin görünürlüğünü artırmak için de kapsamlı bir sosyal medya kampanyası yürütülecek; bu kampanya, toplam sekiz videoyu içermektedir.

Bu haber toplam 2149 defa okunmuştur