1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. "Protokolün imzalanmama nedeni, hükümetin iktidarsızlığı"
"Protokolün imzalanmama nedeni, hükümetin iktidarsızlığı"

"Protokolün imzalanmama nedeni, hükümetin iktidarsızlığı"

DAÜ-SEN Başkanı Doç. Dr. Ercan Hoşkara, DAÜ’nün mali krizden çıkarılması için, hükümet, DAÜ yönetimi ve sendikalar arasında imzalanması gereken protokolün hala imzalanmadığını söyledi, bunun nedenini şöyle açıkladı: “Hükümetin iktidarsızlığı”

A+A-

 

Ödül AŞIK ÜLKER

Doğu Akdeniz Üniversitesi, Akademik Personel Sendikası (DAÜ-SEN) Başkanı Doç. Dr. Ercan Hoşkara, DAÜ’nün mali krizden çıkarılması için, hükümet, DAÜ Yönetimi ve sendikalar arasında imzalanması gereken protokolün hala imzalanmadığını belirterek, DAÜ Bütçesi’nin Meclis Ekonomi, Maliye, Bütçe ve Plan Komitesi’nden protokol imzalanmadan onaylandığını kaydetti.

“Doğrusu protokolün imzalanması ve bütçenin protokole göre hazırlanmasıydı” diyen Doç. Dr. Ercan Hoşkara, protokolün imzalanamamasının nedeninin “hükümetin iktidarsızlığı” olduğunu söyledi.

Protokolün imzalanması ve bütün tarafların üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi gerektiğini vurgulayan Doç. Dr. Hoşkara, DAÜ’nün protokol kapsamında adımlar atarak kurtarılabileceğine dikkat çekti.

Doç. Dr. Hoşkara, “DAÜ-SEN olarak, sadece DAÜ’nün menfaatini değil, toplumun genel menfaatini de korumakla sorumluyuz. ‘Devlet nereden bulursa bulsun, versin, ne kadar açık varsa hepsini ödesin’ noktasında değiliz ama devletin bir sorumluluğu var. Bir devlet üniversitesi olarak DAÜ’ye, eşit rekabet koşullarını sunabilmeyi başarması lazım. Devlet, yaptığı ve yapmadığı birçok uygulamayla, özel üniversiteleri daha avantajlı bir noktaya getirdi. Biz, temelde olmazsa olmaz olarak, DAÜ’nün dezavantajlarının ortadan kaldırılmasını talep ediyoruz” diye konuştu.

Doç. Dr. Ercan Hoşkara, DAÜ’nün, mali olarak iyileşmesinin, en az dört yıllık bir programla olabileceğini kaydederek, şunları söyledi:

 “Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu, Maliye Bakanı Özdemir Berova, Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Erhan Arıklı’nın, DAÜ hakkında yaptığı bazı açıklamaları duyduğunuzda, zannedersiniz ki, ülkeyi onlar yönetmiyor, hükümet diye bir yapı yok, DAÜ yasa ile kurulmuş bir kurum değil, yasasını meclis yapmadı ve DAÜ bütçesi meclis tarafından onaylanmıyor. Öyle bir algı oluşuyor ki, sanki hükümetin hiçbir şeyden haberi yok, bilgisi yok, yetkisi yok, gücü yok, imkanı yok. ‘DAÜ’deki yapı DAÜ’yü batağa sürükledi, bunun da temel nedeni maaşlar’ noktasından olaya bakarsak, sorunu çözemeyiz.”

“Eğer DAÜ, bir borçlanma imkanına kavuşmazsa, maaş ödeyemez. Şu anda para yoktur, bu para yıllar içinde bitirildi” diyen Doç. Dr. Hoşkara, “Sorunu seyrederseniz, sorun büyür. Maaş ödeyemez noktaya gelince sorunu tespit ederseniz, sorunların çözülmesi zaman alır. Bu, sadece sendikanın, üniversite yönetiminin çözebileceği bir mesele değil” dedi.

Doç. Dr. Hoşkara, yarısı iç borçlanma, diğer yarısı dış borçlanmayla, yumuşak bir geçiş ve iyi yönetimle bu sürecin atlatılabileceğini söyledi.

 

“Protokol imza noktasına gelemedi, imzalanmadı”

Soru: Uzun bir süredir DAÜ’deki mali krizi konuşuyoruz. Defalarca çözüm önerileri ortaya koydunuz, eylemler yaptınız. Rektör değişti. DAÜ Bütçesi, Cumhuriyet Meclisi Ekonomi, Maliye, Bütçe ve Plan Komitesi’nden geçti. Protokol imzalanmadan bütçe onaylandı. Değerlendirmeniz nedir?

Doç. Dr. Hoşkara: Doğrusu protokolün imzalanması ve bütçenin protokole göre hazırlanmasıydı. Ama protokol imza noktasına gelemedi, imzalanmadı. 30 Kasım, komitenin bütçe görüşmelerinin son günüydü. DAÜ bütçesi, protokol taslağında olduğu şekliyle hazırlandı. Maliye Bakanlığı değerlendirmelerini yaptı, komitede ana muhalefet partisi, DAÜ-SEN, VYK temsilcileri de görüşlerini söyledi, gerekli düzenlemeler yapıldı. Ana muhalefet partisi CTP de bütçeye onay verdi ve bütçe komiteden oybirliğiyle geçti. DAÜ, yıllar içinde öyle bir krizin içine itildi ki, ancak tüm paydaşlar bir araya gelirse, kararlılıkla adım atarsa kurtulabilir. Ana muhalefetin de protokol taslağına destek belirtmesi, DAÜ için gerekli adımları atacağını söylemesi ve bu yönde bütçeye onay vermesi anlamlıdır. “Umut yok” dediğimiz noktada, az da olsa bir umut var. Bu umutlar zorlayarak oluşuyor. Bıraktığınızda, peşinde koşmadığınızda, iteklemediğinizde umut olmuyor.

 

“Devlet üniversitesi olarak DAÜ’ye, eşit rekabet koşullarını sunulmalı”

Bütçede, 2023 yılı itibarıyla tüm vergi borçları ve 2024 yılında tahakkuk edecek vergi borçlarının devlet katkısıyla ödenmesi yer alıyor. Eski vergi borçları yapılandırıldı ve taksitleri devlet katkısı olarak bütçeye yansıtıldı. Yasamıza göre, zaten Bakanlar Kurulu bütçe açığını kapatmakla yükümlüdür, bunun böyle olması gerekir ama böyle yazıyor diye bu sınırsız bir uygulama olduğu anlamına gelmez. Pratikte böyle bir şeyin karşılığı yoktur. Eğer ipin ucu kaçarsa ve giderek büyüyen bir bütçe açığına dönüşürse, hükümet yasayı da değiştirebilir. Biz DAÜ-SEN olarak, sadece DAÜ’nün menfaatini değil, toplumun genel menfaatini de korumakla sorumluyuz. “Devlet nereden bulursa bulsun, versin, ne kadar açık varsa hepsini ödesin” noktasında değiliz ama devletin bir sorumluluğu var. Bir devlet üniversitesi olarak DAÜ’ye, eşit rekabet koşullarını sunabilmeyi başarması lazım. Devlet, yaptığı ve yapmadığı birçok uygulamayla, özel üniversiteleri daha avantajlı bir noktaya getirdi. Biz, temelde olmazsa olmaz olarak, DAÜ’nün dezavantajlarının ortadan kaldırılmasını talep ediyoruz.

 

“Sanki hükümetin hiçbir şeyden haberi yok”

Soru: Hükümet yetkililerinin, DAÜ hakkındaki açıklamaları hakkında ne düşünüyorsunuz?

Doç. Dr. Hoşkara: Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu, Maliye Bakanı Özdemir Berova, Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Erhan Arıklı’nın, DAÜ hakkında yaptığı bazı açıklamaları duyduğunuzda, zannedersiniz ki, ülkeyi onlar yönetmiyor, hükümet diye bir yapı yok, DAÜ yasa ile kurulmuş bir kurum değil, yasasını meclis yapmadı ve DAÜ bütçesi meclis tarafından onaylanmıyor. Öyle bir algı oluşuyor ki, sanki hükümetin hiçbir şeyden haberi yok, bilgisi yok, yetkisi yok, gücü yok, imkanı yok. “DAÜ’deki yapı DAÜ’yü batağa sürükledi, bunun da temel nedeni maaşlar” noktasından olaya bakarsak, sorunu çözemeyiz.

5-136.jpg

“DAÜ için, hükümetin ve DAÜ yönetiminin yapması gerekenler var”

Soru: Ne yapılmalı?

Doç. Dr. Hoşkara: DAÜ için, hükümetin ve DAÜ yönetiminin yapması gerekenler var. DAÜ yönetimi, hükümetin yapacaklarının dışında kalan mali disiplini sağlamakla yükümlüdür. Bunun en önemli unsurları birim bütçe-birim kadro ve performansa dayalı bir düzene geçmektir. Yüksek öğretim alanında nitelikli eğitim vermemiz lazım. Yurtdışından gelen öğrencilerden ülke de gelir elde ediyor. Ekonomik alanın yaşayabilmesi için, niteliği korumamız lazım. Devlet üniversitesinin önemi buradadır. Devlet üniversitesi olarak DAÜ’nün, bu niteliği koruyabilmesi için, rekabet koşullarında düşürüldüğü dezavantajlı durumların ortadan kaldırılması lazım. Bunu yapması gereken hükümettir. Biz “bulacaksınız, vereceksiniz” demiyoruz. DAÜ kendi bütçesi, kendi gelirleri olan bir kurumdur. DAÜ’ye bir üniversite gibi davranacaksınız ve eşit rekabet koşulları sunacaksınız. Eğer özel üniversitelerin vergi kaçırması söz konusuysa ve buna göz yumuyorsanız, kaliteyi kontrol edemiyorsanız, DAÜ’nün kaliteyi kontrol edebilmesi için, rekabet edebilme anlamında vergi yükümlülüğünü devletin üstlenmesi gerekir. Bunun devamlı olması gerekir, bu konu garantiye bağlanmış bir nokta değil. Niyet oraya kondu, yazıldı. Geçmiş yılların borcu yapılandırıldı, taksitlendirildi. Hükümet, geçmişten gelen ve aslında hükümetin sorumluluğu olan konularda bir adım attı ve bunu düzenleyeceğini söyledi. Bu bütçede, vergi affı ve 2024 için vergi yükümlülüğü kadar destek var. Ancak bütçede bunun üzerinde bir açık var. Sadece bunu yapmakla, DAÜ’nün 2024 yılı bütçesindeki açığın  kapanması mümkün değil. Biz, “açığın hepsini kapatın” demedik. Bu gerçekçi değil, gerçekçi ve adil olan vergi yükümlülüğü kadar katkı yapmaktır.

Diğer konu, DAÜ’den emekli olan hocaların, özel üniversitelerde çalışabiliyor ama DAÜ’de çalışamıyor olmasıdır. Bu durum, özel üniversitelere ciddi bir avantaj sağlıyor, DAÜ için rekabet anlamında bir dezavantaj oluşturuyor. Bir yasal düzenleme istedik, yasa gücünde kararname yapıldı, gerekli yasal düzenleme olacak. CTP de buna destek verecek.

 

“Geçmişte bir hata yapılmışsa, bunu düzeltmesi gereken yine onlardır”

DAÜ’den emekli olan, muvazzaf kadro var. Sayın Nazım Çavuşoğlu geçenlerde, “%50 artış alırlarsa, ellerine şu kadar maaş geçecek. Zamanında hükümetlerin, bu yanlışı yapmış olması bunu devam ettireceğimiz anlamına gelmez” dedi. Geçmişte bir hata yapılmışsa, bunu düzeltmesi gereken yine onlardır. Bu yük, mali açıdan özerk olsun dediğimiz DAÜ’nün sırtında kalmaması gereken bir yük, geçmişten gelen bir yük. Bu sorunun çözülmesi gerekiyor. Bunun DAÜ’nün üzerinden alınması gerekiyor, hiç bir özel üniversitenin böyle bir yükü yok.

Bu üç nokta yapıldıktan sonra üniversitenin borçlanması gerekiyor. Hükümet olarak, sorunun büyümesini, bütçe açığının büyümesini bugüne kadar seyrettiniz. Bunu bir yılda çözmemiz mümkün değil. Geçiş dönemine ihtiyacımız var. Borcun bir kısmını, yaklaşık yarısını, çalışan üstlensin. Ama maaşa yansıması çok radikal olmasın diye, diğer yarısını da dış borçlanmayla karşılayalım. Maaşlarda yapılacak düzenlemeye rağmen, 2024’deki bütçe açığını karşılamak için yaklaşık 10 milyon dolar gibi borçlanma olmak durumunda.

 

“Yumuşak bir geçiş ve iyi yönetimle bu süreç atlatılabilir”

Soru: Daha önce 60 milyon dolar bir borçlanma gerekliliğinden bahsetmiştiniz...

Doç. Dr. Hoşkara: 4 yıllık dönem için ve iç borçlanma ile birlikte o rakama ihtiyaç vardır.

Bir yıllık bu uygulama yeterli değildir çünkü öğrenci gelirlerini, verimliliği arttırmamız, tasarruf tedbirlerini devreye sokmamız gerekiyor. Yarısı iç borçlanma, diğer yarısı dış borçlanmayla, yumuşak bir geçiş ve iyi yönetimle bu süreç atlatılabilir. Bunu sürekli takip edecek, Eğitim Bakanı, Maliye Bakanı, sendika ve rektörlük temsilcilerinden oluşacak İstişare ve Eşgüdüm Komitesi de olmalı. Bu süreçte mevzuat değişikliği ihtiyacı da olacak. Hükümet bunları hızla yapmalı. En önemlisi, bir yükseköğretim alanı varsa ve bunun yaşamasını istiyorsanız, kaliteyi teşvik etmeniz lazım. Bütün dünyada olduğu gibi, üniversiteler sadece öğrenci geliriyle yaşamaz. Üniversiteler araştırmaya dayalı eğitim vermeli, devletin ve sanayinin ihtiyaç duyduğu araştırmaları yapmalıdır. Üniversitelere bunun için kaynak ayrılır. Devletin mutlaka, ihtiyaç duyduğu ARGE çalışmalarını yaptıracak bir fon oluşturması gerekir. O zaman, bütün üniversiteler yarışır, en iyi olanlar bundan pay alır. Bunun ötesinde, DAÜ ve LAÜ’ye, devlet üniversiteleri oldukları için ayrı bir pay ayrılabilir. Hizmet üreten, araştırma yapan bir kurumun hazır paraya ihtiyacı yoktur. Devlet, ihtiyaç duyduğu hizmeti üniversitelerden almalıdır. Uluslararası sıralamalara göre, belli sayıda burs ayrılabilir. Bu da kaliteyi teşvik eder.

 

“Eğer gerçekten hükümetsen, yetkin, gücün, imkanın var, yaparsın ve yaptırırsın”

Soru: Protokolün imzalanamamasının nedeni nedir?

Doç. Dr. Hoşkara: Hükümetin iktidarsızlığı. Eğer gerçekten hükümetsen, yetkin, gücün, imkanın var, yaparsın ve yaptırırsın. “Hükümet istedi, VYK yapmadı” veya “hükümet istedi, VYK’ya talimat verdi ve VYK rektörlüğe yaptırtamadı” gibi bir şey mümkün değil. “Ben DAÜ’ye müdahale etmiş olurum” diyorlar, hükümetin yetkileri var, iyi yönde müdahale ediyorlarsa etsinler. “Daha fazla istihdam yapın, bizim çocukları oralara alalım, bütçe açıklarını büyütelim” diye müdahale etmek yerine, mali istikrar için müdahale etmeleri gerekiyorsa, yasal yetkileri de var, bunu yapsınlar. Eğitim Bakanı’nın, daha çok DAÜ yönetimini suçlayan ifadeleri var. Haklı olduğu noktalar olabilir ama nihayetinde Eğitim Bakanı’nın protokoldeki bütün bu unsurları yaptırtabilme imkanı ve gücü vardır. Eğer ortada bir protokol varsa ve taraflar da “biz bunları yapmak istiyoruz” diyorsa ama engeller varsa, o engelleri aşmak Eğitim Bakanı’nın da, hükümetin de görevidir, eğer niyet ve iktidar varsa...

Eğer Eğitim Bakanı, VYK’dan şikayetçiyse, gereğini yapabilir. Gereğini yapmıyorsa, şikayetçi olmayacak. Başarısız yöneticilere göz yumulmaması gerekir. Kişiler, toplumun değeri olan bir kurumdan daha değerli değildir. Bunu rektörlük için söyledik, insanların ikna olması 9 ay aldı. Şu anki rektör, “çok büyük bir tahribat var” diyor ama tahribatın oluşumunu seyrettiler.

 

Davalar...

Soru: Maaş kesintileriyle ilgili davalar vardı ve kazanıldı. Ayrıca eski rektör Prof. Dr. Hocanın aleyhine, kamu görevini ihmalle ilgili bir davanız vardı. Durum nedir?

Doç. Dr. Hoşkara: O dava devam ediyor ve uzun sürmesi bekleniyor.

Alacak davalarına gelince, onlar bireysel açıldı. Bir alacak varsa, mutlaka faiziyle ödenmesi gerekir. Bir TİS ihtiyacı var, bireylerin sözleşmelerini de ihlal etmeyecek şekilde bunu yapmamız gerekiyor. Hem TİS, hem de kişisel sözleşmelerden faydalanarak dava açılabilir ve kazanılır. Biz bu davaların kazanılacağını ispatlamak için, bireysel olarak 3 örnek dava açtık ve bu davalar kazanıldı. Davaları kazanarak üniversiteyi kurtaramayız, hukuka uygun olarak, protokol kapsamında adımları atarak kurtarabiliriz.

 

“İyileşme, en az dört yıllık bir programla olabilir”

Soru: DAÜ mali olarak ne kadar zamanda toparlanabilir?

Doç. Dr. Hoşkara: DAÜ, mali olarak, bu noktaya bir yılda gelmedi. 4-5 yıllık bir periyodla bu kadar kötü bir tabloya ulaştı. Bunun iyileşmesinin, en az dört yıllık bir programla olabileceğini düşünüyoruz. Daha hızlı geriye dönüş, daha hızlı bir öğrenci gelir artışıyla mümkündür. 2-3 yılda da olabilir ama bu çok yüksek ihtimal değil, çok da iyimser bakmamak lazım. Çok sayıda üniversite açıldı ve ciddi bir rekabet var. Çok kolay değil. Kaybettiğiniz öğrenciyi, kaybettiğiniz pazarı geri almak kolay değil. Geçiş dönemi dediğimiz 4 yıllık programla, rekabet edebilirlik şartlarının yansıması lazım.

 

“DAÜ bir borçlanma imkanına kavuşmazsa, maaş ödeyemez”

Soru: Şu anki mali durum nedir? Çalışanların maaşlarının ödenememesi söz konusu mu?

Doç. Dr. Hoşkara: Eğer DAÜ bir borçlanma imkanına kavuşmazsa, maaş ödeyemez. Şu anda para yoktur, bu para yıllar içinde bitirildi. Sorunu seyrederseniz, sorun büyür, maaş ödeyemez noktaya gelince sorunu tespit ederseniz, sorunların çözülmesi zaman alır. Bu, sadece sendikanın, üniversite yönetiminin çözebileceği bir mesele değil. Üniversiteleri kapatmak gibi bir derdimiz yok ama nitelik, standart getirmek derdimiz olmalı. Buna uyulmayacaksa da ya kapanacak ya da diğer üniversitelerle birleşecek. Bu bir süreç. Protokolün imzalanması ve bütün tarafların üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi lazım. Protokolü, DAÜ-SEN olarak biz zorluyoruz. Protokol uygulanmazsa genel eğilim özelleştirmedir. DAÜ özelleşirse herkes kaybedecek, özel sektör kazanacak. Herkes üzerine düşeni yaparsa, bir devlet kurumunu korumuş olacağız.

yd-destek-gorseli-2-20231204111935.jpg

Bu haber toplam 2835 defa okunmuştur