
'Özür Dilerim Dernekleri'ne İhtiyaç Var!
Ben dahil birçok kişi, gece gündüz birilerini öz eleştiri yapmaya çağırıyoruz son günlerde. Siyasi partiler, siyasiler, sendikalar, medya öz eleştiri yapmaya çağrılanların başında geliyor. Ama en azından benim görebildiğim kadarıyla yurttaşları öz eleştir
Ben dahil birçok kişi, gece gündüz birilerini öz eleştiri yapmaya çağırıyoruz son günlerde. Siyasi partiler, siyasiler, sendikalar, medya öz eleştiri yapmaya çağrılanların başında geliyor. Ama en azından benim görebildiğim kadarıyla yurttaşları öz eleştiri yapmaya çağıran yok. Oysa, siyasi partilere ve siyasilere oy verenler, sendikalara üye olanlar, medyayı izlemek suretiyle maddi yönden bir manada destekleyenler yurttaşlar değil mi? Onlar oy vermeseler parlamentoya girebilecek miydi bu siyasiler ya da siyasi partiler? Belediye başkanlığı, belediye meclisi üyeliği yapabilecekler miydi? Sendikaları yöneten kişileri de onlar seçmiyorlar mı bu arada? Gazeteleri, para vererek satın alan onlar değil mi?
Dahası var elbette. Hâlâ CTP’lilere, “sizi de denedik de gördük” diyerek kendilerini sorumluluktan arındırmaya çalışan yurttaşlar, CTP’ye olan kızgınlıklarını, DP, TDP ve diğer partilere oy vererek değil de, 1976’dan beri defalarca denedikleri UBP’yi bir kez daha, hem de tek başına iktidara getirerek göstermiş olmaları konusunda öz eleştiri yaptılar mı bugüne kadar?
Lefkoşa Türk Belediyesi’nde, Bulutoğulları’nı, Belediye’nin borçları konusunda açıkça uyarılmış olmalarına karşın, ikinci kez, hem de % 60’lık destekle göreve getirmiş olanların hangisi ya da hangileri çıkıp da “özür dileriz biz yanlış yaptık” dediler?
Seçimlerde bir kez bile televizyon ekranlarına çıkıp da rakipleriyle tartışmayan, seçildikleri takdirde hangi programı uygulayacaklarını açıkça ortaya koymayan, hatta program diye birbirine taban tabana zıt iki şeyi aynı anda yapacaklarını açıklamak suretiyle halkın zekâsıyla dalga geçen kişileri seçmekten dolayı pişman olduğunu açıklayan var da ben mi duymadım?
Partizanlıktan şikâyet edenlere ne demeli peki? Kamuoyunun haberdar olabileceği bir ortamda, “benim kızım ya da oğlum da partili olduğum için işe alındı zamanında, bundan dolayı utanıyorum bugün” diye beyanat veren birilerine rastladınız mı?
Bu örnekleri ve soruları daha fazla çoğaltmak mümkün elbette. Ama uzatarak can sıkmanın manası yok. Özetle söylemeye çalıştığım şey şu: Bu mağduriyet psikolojisi, bu kendi fiillerinin sorumluluğunu kedi misali örtüp bastırma çabası bizi yok edecek. Tek tek bireylerin kendi geçmişlerinde var olan ve kamusal yaşamı etkileyen hataları gizlediği bir yerde, o bireylerden oluşan örgütlerin ya da o bireylerin seçtiklerinin, desteklediklerinin öz eleştiri yapmasını beklemek hiç gerçekçi değil.
Hani son zamanlarda sivil toplum örgütlerinde bir canlanma görülüyor ya. Belki de bu yöntemi kullanmakta yarar var. Çağrı yapıyorum buradan. Samimiysek öz eleştiri yapma davetimizde, başkalarını beklemeden kendimizden başlamakta yarar var. Örnekleri yukarıda verilenleri ya da bunlara benzer hataları yapmış olan yurttaşlar bir araya gelsinler ve “özür dilerim dernekleri” kursunlar bir an önce. Şu anda gerçek bir toplumsal dönüşüm için sivil toplumun yapabileceği en faydalı girişim budur kanımca. Üç kişi, beş kişi, on kişi bir araya gelsin, bir sivil toplum örgütü ya da inisiyatifi kursun ve kamu önünde beyanat versin: “Biz şu şahsa oy verdik ama hata yaptığımızı fark ettik. Bugün bundan pişmanız, özür dileriz”; “bu şahsın ya da partinin seçilmesi için destek verdik, seçildikten sonra ona ülkeyi bu hâle getirsin diye yardım ettik, yaptığı hatalarda bizim de payımız var, özür dileriz”; “gazetemizde, televizyonumuzda, internet sitemizde, sosyal medyada şu insanları destekledik, geldiler ve şunları yaptılar. Pişmanız desteklediğimiz için, özür dileriz” desin birileri. Birileri bu samimiyeti göstersin. Madem ki topluma öncülük etmeye soyunuyoruz, bu konuda da öncülük yapmak boynumuzun borcu değil mi? Samimiysek, dürüstsek, ödeyelim bu borcu ve gerçek manada öncülük edelim topluma.
Yoksa tek tek yurttaşlar, geçmişlerinin üzerine birer çizgi çizerek, sanki bugün doğmuş gibi çıkacaksa toplumun karşısına ve kendini mağdur sayıp durmadan başka birilerine öz eleştiri yapmaları için çağrıda bulunacaksa, bunu samimiyet gösterisi olarak kabul etmemizi beklemesin hiç kimse. Unutulmamalıdır ki herkesin öz eleştiri yapsınlar diye çağrıda bulunduğu siyasi partiler, siyasiler, sendikalar ve medya organları da kendilerinin fail değil, mağdur olduklarını iddia ediyorlar. Yani nereden baktığınıza bağlı olarak sizin fail olduğunu düşündüğünüzün asıl failin siz olduğunuzu iddia etmesi çok mümkün. Birilerinin bir yerden başlamasına, benim de şu fiilin gerçekleşmesinde payım var diye ortaya çıkmasına, öncülük yapmasına fena hâlde ihtiyaç var.
Ha gerçekten yüzde yüz mağdur ve sütten çıkmış ak kaşık sanıyorsanız kendinizi, o zaman da bilin ki bu kadar savunma mekanizması ile donanmak, her şeyden önce akla zarar!

















