
LTB BUGÜNLERE NASIL GELDİ?
Nazım Basmacı... 54 yaşında... 35 senedir LTB’de işçi olarak çalışıyor... LTB’nin bugünlere nasıl geldiğini Yenidüzen’e anlatan Basmacı, hükümetin sorunu çözmeye niyeti olmadığını söyledi
“BU ADAM BELEDİYEYİ BATIRIR DEMİŞTİM
Nazım Basmacı... 54 yaşında... 35 senedir LTB’de işçi olarak çalışıyor... LTB’nin bugünlere nasıl geldiğini Yenidüzen’e anlatan Basmacı, hükümetin sorunu çözmeye niyeti olmadığını söyledi
“BU ADAM BELEDİYEYİ BATIRIR DEMİŞTİM”
“Hükümet LTB’deki soruna yeterince duyarlılık göstermiyor. Zaten hükümet gerçekten birşey yapmak isteseydi ilk grevlerde bu işler çözülürdü ama niyet yoktur. Onların kendi içlerinde sorunları vardır. Bence hepsinin de eli kirlidir”
“Şimdi çöpleri toplamak için özelden hizmet alarak dünyanın parasını harcıyorlar. O parayı özele vereceklerine neden belediyeye aktarmıyorlar? Hükümet bu parayı belediyeye vermiyor, herhalde daha derin hesapları vardır”
“Bu işleri yargının çözeceğini düşünüyorum. Yargıya güveniyorum ama daha hızlı olursa bu işler çözülür. Bazı suçlamalar yargıya intikal etti, peki yargı neyi bekliyor? Yargı daha seri çalışıp, ‘bu adam bunu bunu yaptı’ veya ‘yapmadı’ demelidir. O zaman yollar açılır”
Nazım Basmacı... 54 yaşında... 19 yaşından beri LTB’de işçi olarak çalışıyor... 35 senede Mustafa Akıncı, Burhan Yetkili, Şemi Bora, Kutlay Erk ve Cemal Bulutoğluları olmak üzere 5 belediye başkanıyla çalıştı. Basmacı, 35 yılda LTB’de neler gördüğünü, LTB’nin bugünlere nasıl geldiğini bir çalışan olarak anlattı.
LTB’nin bugünkü kötü duruma gelmesinin üç ana sebebi olduğunu söyleyen Basmacı, bunların aşırı ve gereksiz istihdam, aşırı araç alımı, gereksiz harcamalar olduğunu söyledi.
Nazım Basmacı, “Tırnaklarımla kazıyarak bugünlere geldim, daha doğrusu tırnaklarımızla kazıyarak bu iş yerini bu günlere getirdik. Çok büyük emekler verdik, bu iş yerine ömrümüzü verdik, şimdiki duruma düşmesine çok üzülüyorum” diye konuştu.
UBP hükümetinin LTB’deki soruna yeterince duyarlılık göstermediğini de kaydeden Basmacı, “Zaten hükümet gerçekten bir şey yapmak isteseydi ilk grevlerde bu işler çözülürdü ama niyet yoktur. Onların kendi içlerinde sorunları vardır. Bence hepsinin de eli kirlidir” dedi.
Sorunu yargının çözeceğine dair inancını da dile getiren Nazım Basmacı, yetkililerin çalışanların da ellerini taşın altına koyması gerektiğine dair çağrılarına karşılık da “Biz tamamen taşın altındayız” yanıtını verdi.
· Soru: LTB’de çalışmaya ne zaman başladınız?
· Basmacı: Aralık 1977’de işe başladım. O zamanlar bir deneme dönemi vardı ve 1 Haziran 1978’de kadroya girdim. Sayın Akıncı’nın ilk dönemiydi. O zaman çok az personel vardı. Ben ilk olarak temizlik bölümünde çalışmaya başladım. Kuğulu Park’ta ot temizlerdik. Bu belediyenin en alt seviyesiydi. Daha sonra Bayındırlık Şubesi’nde altyapı bölümüne çağrı geldi, ben de kabul ettim ve oraya geçtim. Orada birkaç ay çalıştıktan sonra da resmi olarak kadroya girdim. 19 yaşında belediyede çalışmaya başladım, o zaman belediyedeki personelin yaş ortalaması 40 ve üzeriydi. En genç yaşta belediyede işe giren ilk kişiydim, herkes benden yaşça büyüktü. Devamlı nasihatlar altında yetiştim ben. O dönemde arkadaşlarımın bir çoğu “başka iş bulamadın mı da belediyeye girdin” derlerdi ama bunu söyleyen arkadaşlarım sonra beni parmakla gösterdiler. O dönemde belediye insanlara gelmeleri için yalvarırdı ve insanlar beğenmez, girmezdi. 1978 yılının sonlarına doğru eşimle tanıştım. 5 Temmuz 1980’de düğünüm oldu. 22 Eylül 1981’de ilk kızım, 6 Nisan 1986’da da ikinci kızım dünyaya geldi. Zaman geldi geçti, belediyede çalışarak çocuklarımızı büyüttük.
“LTB’NİN BU DURUMA DÜŞMESİNE ÇOK ÜZÜLÜYORUM”
· Soru: O zamanki çalışma ortamınız nasıldı?
· Basmacı: O zaman belediye Belça’nın olduğu yerdeydi. Çok eski bir dozerimiz vardı, arkasında kazıcısı bile yoktu. Kamyonlarımız da belliydi. O dönemde iş makinası gücü yoktu, hep el emeğiydi. Asfaltlar çakıl serilerek yapılırdı, biz buna makadam deriz, çoğu bu asfaltı bilmez.
Ben hala daha Bayındırlık Şubesi’nde altyapıdayım ama hangi sebeple bilmem şimdiki başkanımız beni ambarda görevlendirdi. Bana “sen çok çalıştın, çok ezildin, sen artık ambarda kal” dedi. Ben 55 yaşıma girdim, hala eskiden çalıştığım gibi iddialıyım gençlerle yarışabilirim, çalışmaktan da korkmam. Belediyenin alt kademesinden başladım. Tırnaklarımla kazıyarak bugünlere geldim, daha doğrusu tırnaklarımızla kazıyarak bu iş yerini bu günlere getirdik. Çok büyük emekler verdik, bu iş yerine ömrümüzü verdik, şimdiki duruma düşmesine çok üzülüyorum
35 SENEDE 5 BAŞKAN...
· Soru: Sistem ne zaman bozulmaya ve belediye kötüye gitmeye başladı. Siz bir personel olarak bir şeylerin yolunda gitmediğini ne zaman hissettiniz?
· Basmacı: Akıncı ile üç dönem, Yetkili ile bir dönem, Şemi Bora ile iki dönem, Kutlay Erk ile bir dönem çalıştım, gerek maaşlarımız, gerekse sosyal haklar konusunda bir kopma olmadı. Cemal başkan ilk geldiği zaman da çok büyük sorun olmadı ama sonrası ortada. Ama ben ilk başlardan hissettim. Belediyeyi çok iyi bildiğim için arkadaşlarıma “bu adam bu belediyeyi batırır” derdim. Bunu 7 sene önce söylerdim, herkes bana “sen delisin, bir şey bilmiyorsun” derlerdi.
Belediyeyi bir gemiye benzetelim. Bu gemiye azami 50 kişi binebilir. Siz bu gemiye 100 kişi koyunca bu gemi su alır, batar. Cemal başkan bunu yaptı. Belediyenin bu hale gelmesinin üç ana sebebi vardır. Birincisi aşırı ve gereksiz istihdam, ikincisi aşırı araç alımı ve üçüncüsü de gereksiz harcamalar.
GEREKSİZ HARCAMALAR...
· Soru: Size göre gereksiz harcamalar nelerdi?
· Basmacı: Belediyeler halka hizmet verir, ama belli hizmetleri verir. Belediye birilerinin evlerini tamir ederse ve birilerinin de buna ihtiyacı yoksa işte bunlar fuzuli giderlerdir. Bunlar yapıldı. Yaşlılara hizmet güzel bir şey ama hiç ihtiyacı olmayanlara yardım yapıldı. Bana dünyada belediyelerin vatandaşın evini tamir ettiği başka bir ülke gösterin. Belediyenin 200 binek arabası vardır. Bana belediyenin araçlarının akşamüzeri personelin evine gittiği bir başka ülke gösterin. Sadece buradan bile ne kadar fuzuli harcamalar
yapıldığı görülebilir.
Cemal başkan “belediye iki bölümdü, ben bölümleri çoğalttım” diyor. Bölümleri çoğalttı ama o bölümler bir işe yaradı mı? Örneğin saraya girdiğiniz zaman danışmada 4 kişi oturur. Günde kaç kişi danışmaya başvurur? Oradan santrale geçelim, 6-7 kişi var. Santral bu kadar yoğun mudur ki başkan bu kadar personele ihtiyaç duymuştur. Öte yandan veznede 3 kişi para alır, 7 kişi de onların gerisinde oturur. Bir gün kızımın düğün davetiyesini vermek için Belediye Sarayı’ndaki Bilgi İşlem Merkezi’ne gittim. Üşenmedim saydım, 30 personel var. Burası neresidir ki bilgi işlemde 30 kişiye ihtiyaç duyuluyor? Satın Alma Birimi var, orada da 20’ye yakın personel oturuyor. Ben şimdi ambarda görevliyim, bu işi en fazla 3 kişi yapabilir. Başkan bu bölümleri açtı ama oralara gereğinden fazla insan yığdı.
“AİLE BOYU İSTİHDAMLAR YAPILDI”
· Soru: Sizce bu istihdamlar neden yapıldı?
· Basmacı: Cemal başkan “hayır” diyemedi ama devletteki insanların, milletvekillerinin, partilerin de bu işte büyük payı var. Belediye meclis üyeleri şimdi televizyona çıkıp kendilerini arındırmaya çalışıyorlar. Ben bunu asla kabul etmem. Bence meclis üyeleri de suçludur, onlar bu istihdamlara imza koydu. Meclis üyeleri 7 yıl sustular. Başkan suçludur ama meclis üyeleri de bunlara onay verdikleri için suçludurlar. Nedenini size bir örnek vererek anlatayım. UBP’li bir kadın meclis üyesinin hem kızı hem de damadı belediyede çalışıyor. Bunun gibi başka örnekler de var. Aile boyu istihdamlar yapıldı. Eğer belediyeye bu şekilde istihdam yapılıyorsa, ben de size kendimi örnek veririm. Ben 35 yıldır belediyede çalışıyorum. Benim damadım inşaatlarda çalışıyor, üç gün iş var, iki ay yok. Kızım üniversite mezunu ama evde ve işsiz. Yapılanlara bakarsak o zaman benim kızım da burada işe başlasın. Benim böyle bir talebim olmadı. Benim bir prensibim vardır, ne kendim için ne de çocuklarım için kimsenin elini öpmem. Ben hayatta hiç kimseye boyun eğmedim, eğmem de. Kimseye boyun eymem kimsenin de elini öpmem.
“CEMAL BAŞKANIN İŞE ALDIKLARININ BİRÇOĞU 45 YAŞIN ÜZERİNDE”
Ben 50 yaşında emeklilik hakkımı aldım, 60 yaşına kadar da işleme hakkım var. Hükümet bugün emeklilik yaşını yükseltmeye çalışıyor. Bir gün benim durumumda olan işçileri meclis üyesi Fatma Sabri ve benden bir yıl daha eski olan LTB Çalışanı Gülev Sıdal ve şimdi emekli olan Aşkan Cemal Efe çağırdı ve bize “size bir teklifimiz var” diyerek emekli olmamızı istediler. Ben de “bu bize büyük bir hakarettir” dedim. “Niye böyle düşünüyorsunuz” dediler. Ben de “Hakarettir. Bu işyerini biz yarattık, bugünlere getirdik ve bizim gitmemizi istiyorsunuz” dedim ve Gülev Hanım’a ve Aşkan Bey’e “size böyle bir teklif geldi mi” diye sordum, “Hayır” dediler. “Niye yalnızca işçilere bu teklifi getirdiniz. Bu bize hakarettir, teklif değildir. Bana çık diyorsunuz, benim yaşım 54 ve daha çalışabilirim. Başkanın işe aldığı adamların yaşlarına baktınız mı” dedim. Cemal başkanın işe aldığı adamların birçoğu 45 yaş üzerinde insanlardır. Benden yaşlı kişiler bile işe alındı, aralarında emekli öğretmen bile var. Bana git derken işe aldıkları benim yaşımdakilerden ne bekliyorlar, onların belediyeye nasıl bir getirisi olacak? Alınan personelin çoğu da bilgi açısından yetersizdir, tecrübesizdir. Benim durumumdaki işçileri emekliye çıkarmak istemelerinin nedeni de politiktir. Çünkü amaçları kendi adamlarını oraya yerleştirmektir.
“HERKES KİRLİ”
· Soru: Bu süreçte hükümetin tutumunu nasıl buluyorsunuz, bu sorunlar nasıl çözülecek?
· Basmacı: Bu işler bana göre hep politiktir. Politika çok acımasızdır. Bir söz vardır “Filler dövüşür, çimenler ezilir” diye. Bir şey bilmeden bazı makamlara gelenler, cümle kurup da konuşamayanlar bizi idare etmeye çalışıyor. Bunun sonucunda bir yere varamayız. Mantıklı bir şeyler söylesinler. Söylemlerinin hiçbiri birbirini tutmuyor.
Bence hükümet LTB’deki soruna yeterince duyarlılık göstermiyor. Zaten hükümet gerçekten bir şey yapmak isteseydi ilk grevlerde bu işler çözülürdü ama niyet yoktur. Onların kendi içlerinde sorunları vardır. Bence hepsinin de eli kirlidir. Dönüp dolaşıp aynı yere geliyoruz. Herkes belediyeye birilerini aldırdı. Herkesin de, hem parti olarak hem de bireysel olarak yanlış icraatları vardır ki buradaki sorun çözülemiyor. “Çözülmez” derler, çözülür, çözülürdü ama hepsinin de bu işte parmağı olmasaydı. Şimdi herkes kirlidir, nasıl çözülecek bu iş?
“HÜKÜMETİN DERİN HESAPLARI...”
Kaymakamlığın bu işe kartıştırılması da çok büyük yanlıştı. Kaymakamlığın bana göre bu işle hiç alakası yoktu. Kaymakamlık devreye girdiği zaman maaşımızı bir ay düzgün aldık, hükümet katkı sağladı. Şimdi çöpleri toplamak için özelden hizmet alarak dünyanın parasını harcıyorlar. O parayı özele vereceklerine neden belediyeye aktarmıyorlar? Yapılan iş de tamam değildir, çağdışı bir yöntemle çöpleri topluyorlar. Hükümet bu parayı belediyeye vermiyor, herhalde daha derin hesapları vardır. Belki de daha kirli, daha bilinmeyen bir şeyler vardır. Bunu hissediyoruz ama ne olduğunu bilmiyoruz. Bu işlerde her zaman altından bir şeyler çıkar. Hükümettekiler kendi kendilerine bazı kararlar alır ama açıklamazlar, bunu denemeye kalkarlar, biz de “nedir” diye düşünürüz ama yakında ne olduğu ortaya çıkar.
“İşçi tamamen taşın altında”
Bazen yetkililer işçiye “elinizi taşın altına koyun” diye çağrı yapıyor. Bizim elimiz zaten taşın altından hiç çıkmadı ki. Biz tamamen taşın altındayız, hiç çıkmadık ki. İşçi her zaman özverilidir ve çok çalışır. Ama yönetenlerin de bunun karşılığını vermesi lazım. Bu işleri yargının çözeceğini düşünüyorum. Yargıya güveniyorum ama daha hızlı olursa bu işler çözülür. Bazı suçlamalar yargıya intikal etti, peki yargı neyi bekliyor? Yargı daha seri çalışıp, “bu adam bunu bunu yaptı” veya “yapmadı” demelidir. O zaman yollar açılır. Ama bu da yapılmıyor. Zaten yargı şikayetleri değerlendirip açıklarsa her şey ortaya çıkacak, kimin ne kadar suçlu olduğu belli olacak. Ama bu olana kadar biz çimenler ezilmeye devam edeceğiz.
“BELEDİYE İŞÇİLERİ AÇ KALAN KURTLAR GİBİ”
· Soru: Bazen çalışanların eylemlerine yönelik de eleştiriler, tepkiler oluyor. Bunlarla ilgili ne söylemek istersiniz?
· Basmacı: Dereboyu’ndaki çöp dökme eylemiyle ilgili çok eleştiriler oldu. “İşçiler bunu yapıp halka zarar veriyorlar, hedef olarak hükümeti seçsinler” gibi tepkiler oldu. Dağda kurtlar aç kaldıkları zaman şehre inip hayvanları, insanları parçalar. İşte belediye işçileri de o aç kalan kurtlar gibidir. İki aydır evine lokma götürmeyen insan sizce aç kalınca ne yapar? İşte bu gibi agresif hareketler yapar çünkü bilinci yerinde değildir, açtır, beyni doludur, düşüncelidir, “Ne yapacağım, ne edeceğim” diye düşünür. Aç kalmayanlar işçileri eleştiriyor. Ben de onlara soruyorum bir iki hafta aç kalsınlar bakalım ne yapacaklar. Aynen belediye işçileri gibi olacaklar.
“CEMAL BAŞKANIN DÖNEMİNDE İŞE ALINANLAR TARAFTIR”
· Soru: Bu süreçte sendikanın ve personelin tutumunu nasıl buluyorsunuz?
· Basmacı: Bana göre yeni personel sendikaya çok bağlı değildir. Hiç unutmam Akıncı döneminde 15 gün greve gittik, bir tanemiz de evde yatmadı, uyumadı. Ama 15’inci günde “pes” dedirttik. Eskiden çok güzel ve etkili grevlerimiz olurdu, birliktik. Şu anda neden birlik olamıyoruz? Çünkü Cemal başkanın döneminde işe alınanlar taraftır. Onlar bir kitledir, “bu adam bizi işe aldı şimdi karşısına çıkıp bağırmayayım” diye düşünüyorlar ama işsiz kalacaklarını düşünmüyorlar. Dürüst ve cesur olmak lazım, öyle olunca her şeyi kazanabilirsiniz. Zaten hepimiz açız, işsiz kalmamak için çabalamak lazım. Büyüklerimiz “Ağlamayan çocuğa meme yok” derler, Sesimizi duyurmalı, cesur olmalıyız. Çokluktan, birlikten güç doğar. Belediyede bin personel varsa, en eskiler 300 civarında olsa, diğer 700 kişinin çok azı eylemlere katılıyor, bence bu yeterli değildir. İşçilerin tümü orada olsa, o kalabalık bile çok büyük korku ve gözdağı verir.
Sendikamız çok çabalıyor, cesurdur ve doğru kararlar alıyor. Bunca yıldır gördüğüm tek yürekli sendika başkanı Rasıh Keskiner diye mimar bir arkadaşımızdır. En cesur ve en yürekli başkandı. Zaten sözleşmemiz de onun zamanında hazırlanmıştı. Tabi ki sonraki başkanlar da bunu geliştirdi. Rasıh Bey’den sonra en dişli, ayakta duran sendika yönetimi şimdikidir. Ben bir dönem sendikanın yönetim kurulunda da bulundum. Sendikanın kararlılığını beğeniyorum ve personelden destek alırsa daha cesur daha yürekli yüreyeceğine inanıyorum.

















