1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. “Lefkoşa’nın kalbi ‘Merhametle’ atıyor”
“Lefkoşa’nın kalbi ‘Merhametle’ atıyor”

“Lefkoşa’nın kalbi ‘Merhametle’ atıyor”

ARKHE Projesi Direktörü Halil Duranay, “Lefkoşa’nın kalbi ‘Merhametle’ atıyor” ifadelerini kullandı.

A+A-

Simge ÇERKEZOĞLU

Lefkoşa Bienali, “merhamet” temasıyla hepimizi kucaklamaya hazırlanıyor.

Avrupa’nın bölünmüş son başkenti, bir ay boyunca sanatın birleştirici diliyle yeniden nefes alacak. Yirmi bir farklı coğrafyadan yüz otuz beş sanatçı, aynı duyguda buluşmak ve merhametin sesini sanatla duyurmak için Lefkoşa’ya geliyor. Kıbrıs’ın kuzeyinde bir ilk olacak bienal, 7 Kasım’da başlayacak ve 6 Aralık’a kadar sürecek. On farklı istasyonda açılacak sergilerin yanı sıra performanslar, paneller ve konserlerle Lefkoşa, bir ay boyunca yaşayan bir sanat galerisine dönüşecek. Bu özel yolculuk, Lefkoşa Türk Belediyesi’nin kültür girişimi olan ARKHE Projesi çatısı altında hayat buluyor.

Ve biz, bu heyecanı projenin direktörü Halil Duranay’la paylaşıyoruz.

Sohbetimize ARKHE ile başlıyoruz. Lefkoşa Türk Belediyesi’nin himayesinde hayata geçen proje, şehrin sanat ve kültür yaşamında uzun zamandır hissedilen bir boşluğu doldurmaya hazırlanıyor. Kıbrıs’ın kalbinde, tarihî Arabahmet bölgesinde konumlanan ARKHE, yalnızca bir kültür merkezi olarak değil; geçmişin izlerini bugünün sanat anlayışıyla buluşturan, araştırma ve üretimi alanı olma yolunda ilerliyor.  

"ARKHE Lefkoşa Türk Belediyesi'nin himayesinde ve Arabahmet Bölgesi Geliştirme Şirketi'nin katkılarıyla oluşturulan bir proje. Kültür Politikaları ve Arşiv Çalışmaları Merkezi olarak tasarlandı. Bünyemizde şu anda hâlâ üzerinde çalıştığımız bir arşiv oluşturma birimi bulunuyor. Bu birim, ileride açılması planlanan Lefkoşa Kent Müzesi için Lefkoşa ve Kıbrıs’a dair bir birikim oluşturma üzerinde çalışıyor. Bunun yanı sıra, Lefkoşa kenti için sürdürülebilir  kültür politikaları üretme misyonumuz da var. Geçen yıl senin de katıldığın Eklektik Manifest projesini hayata geçirmiştik. Bu yıl Bienal Lefkoşa’yı düzenliyoruz. Tabii bu arada pek çok proje ve sergi de gerçekleştirildi. Ayrıca Arhke bünyesinde bir de yayınevi var; şu anda yayımlanmış bir kitabımız var. 2026 yılı için planlanan yeni yayınlarımız da bulunuyor. Bu kitaplar daha çok arşiv çalışmalarında kullanılacak içeriklerden oluşacak. ARKHE, Aralık 2023’te açıldı. İki yıl gibi kısa bir sürede pek çok projeyi hayata geçirmeyi başardık. Arkhe, Lefkoşa Türk Belediyesi’nin kültür birimine bağlı olmakla birlikte, kendi içinde özer bir yapı, bağımsız bir yürütme kurulumuz var ve kararlarımız burada alınıyor." 

“Bienaller kendi doğasını yaratan sanat etkinliklerine dönüşüyor”

ARKHE bu kez bir bienale hazırlanıyor. Dünyada pek çok örneği olmasına rağmen, Kıbrıs’ın kuzeyinde ilk kez bir bienal düzenleniyor. Bu durum, benim gibi sanatla yaşayan ve kentin kültürel dönüşümünü yakından izleyen biri için kuşkusuz son derece heyecan verici. Bienal, en genel anlamıyla bir kültür-sanat festivali olarak tanımlanabilir; ancak Halil Duranay, bu etkinliğin ada bağlamında ne ifade ettiğini ve ARKHE’nin bakış açısından nasıl şekillendiğini ayrıntılarıyla anlatıyor.

“Bienal, kelime anlamı olarak iki yılda bir demek. Genel olarak şehirlerle bütünleşmiş büyük kültür – sanat organizasyonları olarak tanımlanabilir. Elbette dünyada uygulama biçimleri oldukça farklı; bu konuda standart bir reçete yok. Venedik Bienali gibi dev ölçekli organizasyonlar da var, dünyadaki en önemli on bienal arasında yer alan İstanbul Bienali gibi yıllar içinde ustalaşmış örnekler de. Bir de bizimki gibi daha küçük ölçekte çalışan, kentler için mütevazi bütçelerle hayata geçirilen bienaller bulunuyor. Dolayısıyla bienaller, bir noktada kentin karakteriyle ve elinizdeki imkânlarla biçimlenen, yıllar içinde kendi doğasını yaratan sanat etkinliklerine dönüşüyor.”

575182901-1684492349512937-3140264338012628572-n.jpg

“Bienal yalnızca bir sanat etkinliği değil”

Avrupa’nın bölünmüş son başkenti Lefkoşa’da bir bienal fikrinin doğuşu, başlı başına etkileyici bir hikâye olarak karşımıza çıkıyor. 

“Geçen yıl düzenlediğimiz etkinlik bir bienal değildi; Lefkoşa Bienali’ne bir hazırlık girişimiydi. Aslında bu yapı kurulduğundan beri tartışılan konulardan biri de bienal fikriydi. Lefkoşa gibi tarihi katmanları çok fazla olan, büyük bir kültür mirasını barındıran bir şehre elbette bienal yakışırdı. Bu sayede kentin kültürel mirası sanatla birleşecek ve yerel ile uluslararası arasında köprü kurabilecek büyük bir projeye dönüşeceğine inanıyorum. Bienal elbette yalnızca bir sanat etkinliği değil. Bu organizasyonun bir parçası olarak akademik paneller, atölyeler ve farklı disiplinleri buluşturan etkinlikler de yer alacak. Daha sonra arşiv çalışmalarına dönüştürülebilecek işler de göreceğiz. Tüm bunları bir bütün olarak düşündüğümüzde, aslında büyük bir kültür-sanat sürecinden söz ediyoruz. Bir de şunu unutmamak gerekiyor: Kıbrıs bir ada ülkesi, bir güneş ülkesi… Kış ayları geldiğinde hayatın temposu yavaşlıyor. Bu projeyle, Kasım ve Aralık aylarında kente yeniden bir canlılık kazandırmayı hedefliyoruz. Bunun aynı zamanda bir turizm ayağı var; hatta kentteki esnaf için de ekonomik bir hareketlilik yaratacağını düşünüyorum. Eklektik Manifest aslında bir noktada bizim kendimizi sınadığımız bir projeydi. O süreçte aldığımız eleştirileri ve takdirleri değerlendirerek, bienal yapma fikrini olgunlaştırdık.”

572504150-1684492382846267-5128039252432133253-n.jpg

“Zahra Sokak’ta da özel bir açılış konseri olacak”

7 Kasım Cuma günü başlayacak bienal, sadece sergilerle değil; açılış gecesine özel etkinlikler ve konserlerle de Lefkoşa’nın sokaklarına sanatın enerjisini yaymaya hazırlanıyor. 

“7 Kasım Cuma günü, saat 18.00’e kadar on sergi alanı, yavaş yavaş ve belirli bir sırayla kapılarını açacak. Ardından Lefkoşa’da, Arap Ahmet Kültür Evi’nde bir resepsiyon düzenleyeceğiz. Bienalin açılış konuşmasını, bir felsefeci olan Kenan Gürsoy yapacak ve bienal ‘merhamet’ temasıyla başlayacak. Zahra Sokak’ta da Korhan Futacı’nın sahneye çıkacağı özel bir açılış konseri olacak. On sergi istasyonunun dışında, kentin çeşitli kamusal alanlarına yerleştirilmiş eserler ve mekan müdahaleleri de yer alacak. Bunun yanı sıra akademik tartışmalar, paneller, dokuz farklı performans ve konserler planlandı.Tüm bu etkinlikler ücretsiz olacak; herkes dilediği şekilde katılabilecek. Sadece bazı performanslarda, mekânın fiziksel sınırlılığından dolayı katılımcı sayısı sınırlı olacak. Bu durumlar da her performanstan önce duyurulacak.”

574087154-1684492386179600-1416414213829045455-n.jpg

“Eserlerin büyük bölümü bienal için özel olarak üretildi”

Bienal süresince, Türkiye’den ve dünyanın dört bir yanından sanatçılar başkent Lefkoşa’ya gelecek; şehir, sanatın evrensel diline ev sahipliği yaparken, Gazze Bienali aracılığıyla acılara da ortak bir ses verecek.

“Pek çok önemli sanatçıyı ağırlamaya hazırlanıyoruz. Tek tek isim saymak istemiyorum; kimseye haksızlık etmek istemem. Ancak Kıbrıslı sanatçılarımız arasında da çok değerli isimler var. İsmet Tatar, İnci Kansu, Emel Samioğlu ve Osman Keten gibi sanatçılar projeye dahil. Kıbrıs Kâğıt Sanatçıları Derneği de bienale özel bir proje hazırlıyor. Eserlerin büyük bölümü bienal için özel olarak üretildi; böylece tematik bir bütünlük yakalamayı hedefliyoruz.

Bu yıl ayrıca Gazze Bienali’ni ağırlayacağız. 2024’te başlayan bu oluşum, Gazze ablukası altındaki sanatçıların eserlerinin farklı ülkelerde yeniden üretilmesiyle dünyayı geziyor. Şu anda İstanbul Bienali sırasında paralel sergi olarak İstanbul’da yer alıyor, ardından Lefkoşa’ya gelecekler. Onları burada ağırlamak bizim için ayrı bir anlam taşıyor; adeta bienalin içinde başka bir bienal deneyimi yaşanacak.”

“Merhamet’i, sanatçıların nasıl yorumladığını merak ettik”

Bienalin “merhamet” teması beni derinden etkiliyor. Bu kavramın hem anlamına hem de duygusuna çok yakın hissediyorum kendimi. Belki de çağımızın en çok ihtiyaç duyduğu şey bu… O yüzden, “neden merhamet?” sorusunu sormadan sohbetimizi bitirmek istemem.

“Tema konusu, aramızda uzun süre tartıştığımız başlıklardan biriydi. Sonunda ortak bir noktada buluştuk. Artık dünyada birçok eşiğin fazlasıyla aşıldığını görüyoruz. Ekolojik krizlerden kimlik meselelerine, göçten politik gerilimlere kadar sayısız sorun yaşıyoruz ve tüm bunlar, sınırları zorlayan bir hâl aldı. Üstelik bu durumlar yalnızca belirli bölgeleri değil, hepimizin hayatını etkiliyor, coğrafya fark etmeksizin. Bugün yanı başımızda, Gazze’de yaşananlar hepimizin hayatına bir şekilde dokunuyor. Dolayısıyla, bu tabloya karşı bir duruş sergilememiz gerektiğini düşündük. Farklı coğrafyalarda yaşayan insanların bu sorunları nasıl algıladığını, hangi perspektiflerden yaklaştığını paylaşmak da bizim için önemliydi.

Merhamet’i, bir eylem biçimi olarak sanatçıların nasıl yorumladığını merak ettik. Kıbrıs’tan bakan sanatçılar bunu nasıl okuyor, dünyanın başka yerlerindeki sanatçılar nasıl hissediyor? Bu bienal, tüm bu farklı bakışlardan çok yönlü bir anlatı çıkaracak. Merhamet teması tam da bu noktadan doğdu. Bence çok kapsayıcı, çok insani ve bugünün dünyasında en çok ihtiyaç duyduğumuz şey.”

574599642-1684492389512933-3086543031424742662-n.jpg

Bu haber toplam 2649 defa okunmuştur