
HAMİTKÖY CANAVARI
STELLA ACİMAN
Yıl 2010… Yazdan kalma ılık bir Ekim akşamı. İnsanlar salonlarında oturuyor, televizyon izliyor. Balkon kapıları açık… Üniversite öğrencilerinin okudukları süre içinde baktıkları ama giderken sokağa bıraktıkları beyaz bir di
STELLA ACİMAN
Yıl 2010… Yazdan kalma ılık bir Ekim akşamı. İnsanlar salonlarında oturuyor, televizyon izliyor. Balkon kapıları açık… Üniversite öğrencilerinin okudukları süre içinde baktıkları ama giderken sokağa bıraktıkları beyaz bir dişi terrier, hayvansever bir kişi tarafından kısırlaştırılıyor ve eve alınıyor. Adı Hachi! Yeni sahiplerinden mutlu, balkondan dışarıyı izliyor. Kim bilir, belki de eski sahiplerini düşünüyordur o an. Biraz sonra içeri giriyor, yeni sahibinin yüzüne bakıyor. O da ne? Kadın “aman Allah’ım, ne oldu sana Hatchi?” diye bağırarak yerinden kalkıyor. Hatchi’nin ağzından salyalar akıyor, bedeni titriyor, çaresiz gözlerle yardım istercesine sahibinin yüzüne bakıyor ve yere seriliyor. İlk şoku atlatan aile Hatchi’yi kucakladıkları gibi hızla veterinere götürüyor ama sonuç maalesef ölüm! Veteriner “ çok kuvvetli bir zehir, kurtulması mümkün değildi” diyor. Aile suskun, mutsuz ve huzursuz bir halde eve dönüyor. Sokaklarına girdiklerinde olağandışı bir hareketlilikle karşılaşıyorlar. “Neler oluyor?” diye düşünene kadar yan komşularının güzeller güzeli kurt köpeğinin cansız bedenini görüyorlar kaldırımda. Sahipleri köpeğin başında hıçkırarak ağlıyor, “biri bahçemize girmiş, kafese zehirli et atmış” diyorlar. Hatchi’nin yediği tavuk parçasının kalıntıları balkonda bulunuyor. Aynı et parçasından bir tane de üst katın balkonuna atılmış ama o sırada balkon kapalı olduğu için Jerry adlı kurt köpeğinin hayatı kurtuluyor. Sabah sokaktaki seslerle uyanıyor Hatchi’nin ailesi. Seslerin kaynağını öğrenmek için balkona çıkıyorlar. Manzara korkunç! Kedi sever bir diğer komşu, bir gece önce sokağın çeşitli yerlerine atılan zehirli etleri yiyen kedilerin ölüsünü toplamış, polislere gösteriyor.
İşte Hamitköy, canavarıyla o gün tanıştı! Kimdi bu sevgi yoksunu canavar, ne istiyordu Allah’ın yarattığı bu varlıklardan? 8-9 yaşlarında bir erkek çocuğu “ben kim olduğunu biliyorum” demiş ve canavarın oturduğu evi göstermişti ama elde delil yoktu ve söyleyen bir çocuktu. O gün bu gündür sokak halkı görünmez bir tedirginlik içinde yaşıyor.
08.12.2012… Ilık, güneşli bir kış sabahı. Sokağın sevilen köpeği kangalı sahibi kapıya çıkarmış, her zamanki yerinde oturuyor. Sahibi Ersan Serinyürek, evinin karşısında bulunan oto elektrikçisinde arabasının lambasını tamir ediyor. Bir diğer müşteri daha var… Ve tamirciler. O sırada beyaz bir araba, kangal köpeğinin bağlı olduğu duvar kenarına yanaşıyor, açılan kapıdan uzanan bir el köpeğin önüne bir şey atıyor ve hızla uzaklaşıyor. Ersan Bey ve diğerleri koşarak köpeğin yanına gidiyorlar. Köpeğin önüne atılan büyük bir parça içi oyulmuş ve beyaz zehir doldurulmuş beef parçasını, zorla köpeğin ağzından alıyorlar. Acilen veterineri arıyorlar ama köpek o ara sallanmaya başlıyor ve ağzı köpürüyor. Hemen gelen veterinerin sayesinde köpek kurtuluyor… Tabii şimdilik! 15 gün önce aynı evin diğer köpeğine de, bahçeye girerek zehirli et atan Hamitköy Canavarı’nın bu defa kim olduğu, şahitlerinde teyid etmesi sonucu bulunuyor. Adının baş harfi
E… son harfi N… Havuzlu kocaman bahçeli bir evde oturuyor ama ne yazık ki insan değil!
Polisler hemen geliyor, muntazam kesilmiş içi zehirli beef parçasını alıyor ve olayı görenleri ifadelerini almak için merkeze çağırıyor. Şimdilerde yine Hamitköy sakinleri huzursuzlar çünkü tehlikede olan salt köpekler değil. Çoğunun küçük yaşlarda çocukları var ve balkonlarda oynuyorlar. Balkona atılacak zehirli bir et parçasını ağzına almaya kalkan bir çocuğun akıbetini varın siz düşünün. Köpek zehirlemenin 25 lira cezasının olduğu bir memlekette, olası çok muhtemel olan bir çocuk cinayetinin cezası ne olacaktır acaba… 25 lira mı?

















