
Girne Kalesi ve düşündürdükleri
“Orta Çağ'dan günümüze kadar geldi Girne Kalesi… Bazı araştırmalar kalenin yapılış tarihinin Helenistik Roma çağlarına dayandığını gösterse de kesin bir bilgi yok. Kaynaklarda ilk kez, 1191 senesinde Üçüncü Haçlı Seferi sırasında İngiltere Kr
“Orta Çağ'dan günümüze kadar geldi Girne Kalesi… Bazı araştırmalar kalenin yapılış tarihinin Helenistik Roma çağlarına dayandığını gösterse de kesin bir bilgi yok. Kaynaklarda ilk kez, 1191 senesinde Üçüncü Haçlı Seferi sırasında İngiltere Kralı Arslan Yürekli Richard’ın Kıbrıs Kralı İsak Kommen’i yenilgiye uğratıp Kıbrıs'ı alması ile Girne Kalesi'nden söz edilmektedir. İlk yapılış tarihinin 7 yy 'da olduğu ve Bizanslılar tarafından Arap saldırılarına karşı kenti korumak üzere yapıldığı varsayılmaktadır
Arslan Yürekli Richard Kıbrıs'ı Templar Şövalyeleri’ne, ardından da Fransız Guy de Lusignan’a (Luzinyan) satmış ve 1489'a kadar ada Luzinyanlar'da kalmıştır. 1208-1211 yılları aralığında Kral John Dibelin tarafından kaleye yeni giriş kapısı, kare planlı ve at nalı kuleler, zindanlar, muhafız odaları ve ok mazgalları ilave olarak yapılmıştır Kale savaş dönemlerinde savunma için, barış dönemlerinde de dinlenme amaçlı kullanılmıştır. 14. yüzyılda kale Venedikliler'in saldırıları neticesinde hasar görmüş, 1491’de Kıbrıs'ın Venedikliler'e geçmesinin ardından yapılan değişikliklerle bugünkü şeklini almıştır Venedikliler Osmanlı saldırılarına karşı kaleyi güçlü tutabilecek, savunma planlarına uygun şekilde ilave kuleler ve tahkimat duvarları inşa etmişlerdir Buna rağmen, 1571'de Osmanlılar'ın zafer kazanması ile direnmeden kale Osmanlılar'a teslim edilmiş, böylelikle savaş sonucu zarar görmemiş ve üç asır boyunca Osmanlılar'ın elinde kalmıştır.”
***
Çeşitli kaynaklarda tarihçesi verilen işte bu Kale’de 1. Girne Kültür ve Sanat Festivali’nin açılışı vardı önceki akşam… Anlatılan tarihte Kıbrıs’tan ve Girne Kalesi’nden kimler gelip geçmişse bu tarih Festival’in açılışında canlandırılmaya çalışıldı. Kale’nin kapısında Lüzinyan, Venedik, Osmanlı giyimli görevliler karşıladı açılışa katılanları… Kale’nin iç yolları, avlusu, surları 10 bin adet mumla süslendi… Ellerinde kılıçları, mızrakları ile tarihi kıyafetler içindekiler katılanları yalnız bırakmadılar. Ve avlusunda o tarihin canlandırıldığı standlar, Girne otellerinin ve turizmle ilgili örgütlerin tanıtım ve ikram standları… Ve “Kalavaç Kale’ye taşınacak” söylemi abartılı gelse de önceden, gerçekten de taşınmaya benzer bir manzara vardı standların ortasında… Kalavaç köyünün başarısı olan Kıbrıs kültürüne sahip çıkma girişimi Girne Kalesi’nde de takdir topladı.
***
26 Ağustos’a kadar sürecek olan Kültür ve Sanat Festivali’nde çeşitli konserler, tiyatrolar yer alacakken açılış gecesi sahnede anlatılan Kale’nin tarihi, tarihten gelen kıyafetler, o koku bazı şeyler de düşündürdü elbette… Festival’in düzenleyicisi Girne Belediyesi’nin Başkanı Sümer Aygın, konuşmasını yaparken yanında Kalavaç’tan 200 yıllık çıkrık’la kilim dokuyan yaşlı bir kadın vardı. Aygın; “Yaşlı teyzemiz o maharetli elcikleriyle dokuduğu kilimi bana hediye etmek istiyor… Gel de ağlama!” diyordu. Neden ağlamak istiyordu Sümer Aygın? Çok mu duygusallaşmıştı bu jest karşısında… Gitmeye yüz tutan kültürümüze mi, bu kültürün o yaşlı kadın tarafından büyük bir inatla korunmaya çalışılmasına mı… Ağlama nedeni daha farklı, daha fazla olabilir ama sırayla sahneye çıkan tarihi anlatan kültürümüzün en sonunda o yaşlı kadının temsil ettiği Kıbrıslı kültürü vardı. ‘Acaba’ diyorum, arkadan da başka bir kültür mü eklenmeliydi yoksa! Şimdi yaşamaya zorlandığımız!!!
Ve acaba Kıbrıs’taki bir kültür daha tarihe mi karışıyor!