1. HABERLER

  2. ARŞİV

  3. Erdoğan’ın ‘Muhteşem’lik hayali…
Erdoğan’ın ‘Muhteşem’lik hayali…

Erdoğan’ın ‘Muhteşem’lik hayali…

Sultan Süleyman yine gündemde… ‘Muhteşem Yüzyıl’ dizisi başlarken tepkiler gelmiş, yargıya taşınmış olay ve yargı da “bunun bir dizi olduğuna, tarihi olayları istediği gibi işleyebileceği” gibi bir sonuçla karar almıştı. Şim

A+A-

 

Sultan Süleyman yine gündemde… ‘Muhteşem Yüzyıl’ dizisi başlarken tepkiler gelmiş, yargıya taşınmış olay ve yargı da “bunun bir dizi olduğuna, tarihi olayları istediği gibi işleyebileceği” gibi bir sonuçla karar almıştı.

Şimdi yine TC Başbakanı R. Tayyip Erdoğan yargıya çağrıda bulunuyor ve önlem alınmasını istiyor. Türkiye’de Başbakan’ın yargıya çağrıda bulunması, bir talimat gibi algılanır. Başbakan böyle istemişse yargı kaale almamazlık edemez.

Diziyi ben de izlerim. Konu aldığı dönemi ‘harem’ üzerinden anlatan dizi reyting rekorları kırıyor. Erdoğan, “Kanuni 30 yıl at sırtında fetih yaptı, dizideki gibi haremde oturmadı” diyor. Dediğimiz gibi; dizi Kanuni dönemini ‘harem’ üzerinden anlatıyor, dolayısıyla Kanuni’nin de harem zamanlarını konu ediyor.

Fetihlerini de veriyor ama kısa… Kanuni bir sefere çıkıyor, dönüyor Hürrem’i doğurmuş buluyor. Başka bir sefere çıkıyor, dönüyor çocukları büyümüş buluyor, başka bir fetih daha yapıyor, dönüyor, bu kez şehzadeleri ‘harem’ kurmuş buluyor. Yani fetihleri kısa geçiyor çünkü konu ‘harem’…

Tabii, yargı konuyu yine ele alır, Erdoğan’ın isteğine boyun eğip diziyi yayından kaldırır, bu kez karşı tepkiler gelir, falan… Olabilir. Konumuz bu değil ama… Konu Erdoğan’ın kendisini dizideki ‘harem’ dışı Padişah’lara benzetmesi ve bir dizinin üzerinden bile diktatörlük hevesini ortaya koyması…

Bakın Alman Die Welt Gazetesi, konuya ilgi göstermiş ve; “Büyük Osmanlı hayali kuran” Başbakan Erdoğan’ın tarihi boyutları düşündüğünü, eskiden Türkler tarafından fethedilen yerlerin, yeniden “fethedilmesini” istediğini, ancak Kanuni Sultan Süleyman ile ilgili bir TV dizisinin bu düşüncesine uymadığını yazmış.

Alman gazetesi şöyle devam ediyor: “Yaklaşık 3 yıldan bu yana Batı medyası Türkiye’nin dış politikasının Neo-Osmanlı tarzında olduğunu ve eski Osmanlı Devleti’ni modern bir tarzda kurmak istediğini dile getiriyor. Erdoğan, daha önce direkt olarak, Türkiye’nin, bir zamanlar Osmanlı Devleti’ne ait olan bölgelere angaje olduğunu söylemişti.”

Daha önce de yazdığımız gibi Osmanlı Padişahlarının fethettikleri yerlerde ilk buyruklarının cami yapılmasıyla ilgili olması gibi, Erdoğan da Kıbrıs’ın kuzeyini camiyle doldurmaya çalışıyor. Şimdi de İstanbul’un en yüksek tepesinde Çamlıca’da gelip geçen gemilerin ilk göreceği şey olabilecek şekilde bir cami yaptırıyor. Ne gariptir ki Haspolat’ta yapılmaya başlanan Külliye örneğine çok benziyor. Orada da ihale açılmadan çok kısa sürede burada olduğu gibi ne idüğü belirsiz bir vakıf, caminin yapımını üstlendi. O da hayırseverlerden! bağış toplayacakmış. Orası da Külliye olacakmış, orada da spor salonları, alışveriş merkezleri olacakmış. Havuzu da olacak mı duyamadım ama buradakinde vardı galiba…

Ve son olarak da okullarda üniformayı kaldırıyor Erdoğan… Ne güzel aslında ama Erdoğan’ın bu kararları İslami düşünceleri yüzünden kuşkuyla karşılanıyor hep… Çünkü bu kararın içinde şimdilerde okullarda başlayan kuran derslerinde “artık kız öğrenciler başlarını kapayabilecek” deniyor. Peki bütün derslerde başını kapamak isterse buna kim karşı çıkacak?

Ya bu gelişmeler bize nasıl yansıyacak? Türkiye’nin bir ili gibi görülen ve yönetilen Kıbrıs’ın kuzeyinde biz bu olanaklardan mahrum mu kalacağız! 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bu haber toplam 1220 defa okunmuştur