1. HABERLER

  2. ÖZEL HABER

  3. “Emek harcayıp, karşılığını almanın verdiği mutluluğu hiçbir şeye değişmem”
“Emek harcayıp, karşılığını almanın verdiği mutluluğu hiçbir şeye değişmem”

“Emek harcayıp, karşılığını almanın verdiği mutluluğu hiçbir şeye değişmem”

Berke Dağlı, 24 yaşında, Norveç'te İşletme okudu, deniz işletmesi alanında uzmanlaştı, DAÜ'de yüksek lisansına devam ediyor, Kıbrıs'a kesin geri dönüş yaptı ve Mağusa'da dedesinden kalma bir dükkanda “Sandüviççi” açtı.

A+A-

 

HASAN YIKICI 

 

 

“Sabah 8'e 35 tane sandüviç yetiştirmem lazım. Çok yoğun gidiyor ama çok mutluyum” diyor, sohbet ederken.

Berke Dağlı, yurt içi-yurt dışı yıllarca süren eğitiminin ardından Mağusa Kaleiçi’nde bir Sandüviççi açıyor…

Tek kelime ile kendisini esnaf olarak tanımlıyor Berke ve bundan da motive olduğunu belirtiyor.

Berke, dedesinden kalma dükkanı sandüviççiye dönüşmesinin öyküsünü anlatıyor.

“Şu an yaşadıklarım bitirdiğim tüm okullardan daha fazla ders veriyor”

Samimi bir şekilde kendisini anlatan Berke Dağlı, “açık konuşmak gerekirse el-bebek, gül-bebek büyüdüm. Rahat bir çocukluğum oldu. Özel okullarda, yurt dışında okudum” diyor. Fakat bir şey daha ekliyor: “Hayatın zorluğunun farkında olsam da yaşamadığım için hiçbir zaman anlayamazdım. Şu ana kadar yaşadığım hazırlık süreci ve ilk bir haftadaki deneyimim, okuduğum tüm okullardan daha fazla ders veriyor. Hayatın zorluğunu şimdi daha iyi anlıyorum. Çalışarak bir şey ürettiğimi düşündüğümden dolayı Yenidüzen’in sloganı gibi “emeğin en yüce değer” olduğunu içimde hissettiğimi düşünürüm. Emek harcayıp, karşılığını almanın verdiği mutluluğu şu an hiçbir şeye değişmem.”

“Dedemden kaldı, turizm ofisi mi şarap evi mi derken Sandiviççi yaptım”

“Sandüviççi’yi açtığım dükkân bana dedemden kaldı. 1960’lardan 1993’e kadar orası onun avukatlık ofisiydi. Aradan geçen yıllarda gerek ailem gerekse başka kişi ve kurumlar orayı kullandı. Maalesef hiçbiri sürdürülebilir olmadı. Dükkân bir süre kapalı kaldı. Kıbrıs’a kesin dönüş yapmadan “Dükkânda neler yapabilirim?” şeklinde düşünmeye başladım. “Turizm ofisi mi açsam, ya da şarap evi/bar mı yapsam?” diye düşünürdüm. Ailecek insanları Suriçi’ne yatırım yapmasına teşvik ettiğimiz zamanlarda kendi yerimizin boş kalmasının doğru olmayacağını düşündüm. Mağusa’da sandviç büfelerinin teker teker kapanması ve benim de sandviçi çok sevmem, Sandviç dükkanını severek çalıştırabileceğimi bana düşündürttü. Ayrıca çok az sermaye gerektirmesi, bu fikri hemen hayata geçirmeme de yardımcı oldu.”

Sandüviççi ismi hem çok basit hem de bir o kadar akılda kalıcı ve yer edici bir isim... İki gün boyunca bu isim üzerine düşündüğünü kaydeden Berke, birbirinden habersiz iki farklı arkadaşının da bu ismi önerinde sonunda kararını kılıyor.  Sandüviççi'nin göz alıcı logosunu ise Selma Gürani tasalardı.

“Pek çok kişi yardımcı oldu, daha açmadan ilgi vardı”

Dükkanı daha açmadan sosyal medyadan duyurusunu yaptığını ifade eden Dağlı, dükkan daha açılmadan insanlarda ilgi oluştuğunu ve bundan çok memnun kaldığını ifade ediyor.

Dükkanın açılma sürecinden kendisine yardımcı olanlara da teşekkür eden Dağlı: “Henüz dükkânı açmadan birçok yeni kişi ile tanışıp onlardan tavsiyeler aldım. Burada bir kişiye özel olarak teşekkür etmek isterim. Babamın yakın dostu olan ve bu işi öğrenciliğinde yapan Mehmet Şentip abinin bana düzenimi kurana kadarki desteği ve yardımına ne kadar teşekkür etsem azdır”

“'Yaptım oldu' değil, kendimi geliştirmek istiyorum”

İnsanların görüşlerini ve tavsiyelerini sürekli almaya çalıştığını kaydeden Dağlı, “'Yaptım oldu' mantalitesinin aksine tavsiyeleri dinleyip sürekli kendimi geliştirme yönündeyim” diyor.

“Mağusa'da sandviç kültürü var”

Mağusalıların ilgisinden oldukça memnun olan Berke, Mağusa'da geçmişten gelen, ciddi bir sabah sandviç yeme kültürü olduğunu vurguluyor. “Gelen ilgiden, ciddi şekilde “Suriçi’nde bir sandviç yeme özlemi” olduğunu fark ettim. Bunda en büyük etkenin Mağusa Suriçi’nde bulundan sandviç büfelerin teker teker kaybolması olduğunu düşünüyorum.”

 

b1-100.jpg

 

“Esnaf olmak gurur verici bir şeydir”

Yaptığım işten büyük bir keyif alıyorum” diyor Dağlı, “Hayatımın düzene girmesi, insanlar ile günlük diyaloğum, bunun yanında sandviçi hazırlarken, tedarik ettiğim ürünleri alırken gördüğüm üretim, beni fazlasıyla tatmin ediyor.”

Hiçbir zaman başkasını küçümsemediğini, aksine üreten herkese her zaman saygı duyduğunu da  vurgulayan Dağlı şöyle konuşuyor: “Esnaf olmak gurur verici bir şeydir. Üretmek ve bundan ekmeğimi kazanmak çok gurur verici.”

Çevresindeki insanların ve dükkana gelenlerin verdiği destek ve motivasyonla işine daha fazla sarıldığını kaydeden Dağlı, “Bunun verdiği motivasyon, benim her gün saat 5’te mutluluk ile kalkmamı sağladı” diyor.

“Mağusa Suriçi bir anda gözde yer hâlini almaya başladı”

Dağlı, Lefkoşa Surlariçi’nde yaptığı gözlemleri anlatarak, Lefkoşa'daki bir odalı mekânların bile çok güzel butik kafe, pastane ve restoranlara dönüştürülebildiğini belirtiyor.  “Bunun artmasının sebebi Lokmacı Kapısı’ndan ciddi bir turistin geliyor ve Lefkoşa Surlariçi’nin yerel halkın günlük kullanımında olmasıdır.”

Mağusa Kaleiçi'e de son dönemlerde yoğun bir ilginin olduğunu kaydeden Dağlı, bunun artan konuk evleri sayesinde olduğunu anlatıyor. “Bunun etkisi ile birçok yeni kafe, bar ve restoranın açılması Mağusa Suriçi’ni yine gözde yer yaptı. Elbette ben de bu dönüşümde yer almaktan dolayı mutluyum. Lefkoşa’da bulunan butik tarzdaki yerlerin benzerlerinin Mağusa’da da artması kenti elbette canlandıracaktır.”

“Dükkânı ileride turistlerin de ilgi çekeceği ve kullanacağı bir yere çevirmeyi isterim”

Berk Dağlı, zaman içerisinde dükkanın turistlerin de uğrak yeri olabilecek bir mekana dönüştürmek istediğini belirtiyor. Berke, ilerisiyle ilgili düşünce ve hedefleriyle ilgili şunları söylüyor:

“Daha önce de bahsettim şu an itibarıyla mutluyum, hedefime ulaştım. Henüz çok başındayım ve belki de yeni açıldığım içindir, beklediğim de daha iyi ilgi gördüm. Şu an yaptığım beni tatmin ediyor. İlerisi için net konuşmak mümkün değil. Dükkânın yeri Mağusa’da turistin en yoğun kullandığı yol olan Liman Yolu’ndadır. Elbette dükkânı ileride turistlerin de ilgi çekeceği ve kullanacağı bir yere çevirmeyi isterim. Sandüviççi’yi koruyarak elbette. Kıbrıs’a dönüş motivasyonlarımdan biri de turizme yönelmekti. İlerideki beklentim ve hedefim, öncelikle bu küresel salgının geçmesi ve Sandüviççi’nin hem yerel halkın hem de turistlerin ilgisini çekebilecek bir yere dönüşmesidir. Mağusa’nın eksikliklerinden biri de budur. Son olarak: Yerim Mağusa Liman Yolu, Bandabuliya’nın dışa bakan dükkânlarından biridir. Gün içinde tarihi meydan ve St. Nicholas Katedrali’ne karşı bir sandviç yemeye veya kahveye beklerim. Keyifli günler!”

Bu haber toplam 9839 defa okunmuştur