1. HABERLER

  2. ÖZEL HABER

  3. Ekonomide enkaz
Ekonomide enkaz

Ekonomide enkaz

Ekonomistler 2020 için bütçe açığının "beklentilerin üzerine" olacağına işaret etti. Daha önce 879 Milyon olması öngörülen 2020 yılı bütçe açığının, gelirlerin azalmasıyla birlikte "1,5 Milyar TL'ye kadar çıkabileceği" hesaplanıyor.

A+A-

Aygün Bahar ÖKMEN

Ekonomi çevreleri 2020 Bütçesi'nde "ciddi bir açığın söz konusu olduğuna" işaret eti, "devletin ciddi bir kriz içerisinde" olduğuna dikkat çekti.

YENİDÜZEN’e konuşan Eski Maliye Bakanı Birikim Özgür, 2021 yılında kamu gelirlerinin düşmesi ve giderlerin artması sonucunda bütçe açığının 3-3,5 Milyar TL dolaylarına çıkacağının hesaplandığını ifade etti. BRT’deki TV programına katılan UBP Milletvekili Menteş Gündüz de bütçe açığının 3,5 Milyar TL olduğunu söyledi.

Öte yandan Ekonomist Mehmet Saydam, 2021 bütçesinde 3,5-4 Milyar TL açık söz konusu olduğunu dile getirdi. Ekonomist Mustafa Baturalp, bütçe açığının en az 1,5 Milyar olacağını düşündüğünü ifade ederken, Ekonomist Ayşem Çelebi, “Çok daha kötü ekonomik sıkıntılar ve bütçe açığı ile yüz yüze olduğumuzu, çok daha kötü günlerin bizi beklediğini görmezlikten gelemeyiz” şeklinde konuştu. Eski Devlet Planlama Örgütü (DPÖ) Müsteşarı Ödül Muhtaroğlu ise; seçimlerden sonra oluşacak yeni hükümetin, karşısında büyük bir ekonomi enkazı bulacağını ifade etti.

 

Maliye Eski Bakanı Birikim Özgür:

“2021 yılında kamu gelirlerinin düşmesi ve giderlerin artması sonucunda bütçe açığının 3-3,5 Milyar dolaylarına çıkacağı hesaplanıyor”

Pandemi döneminde ekonomin daralmasıyla birlikte kamu maliyesi gelirlerinde de ciddi düşüşler yaşandığını belirten Eski Maliye Bakanı Birikim Özgür, “2020 için öngörülen bütçe açığı 879 Milyondu ancak gelirlerin azalmasıyla birlikte bu açığın 1,5 Milyara kadar çıkabileceği değerlendiriliyor” dedi.

Özgür, UBP-HP hükümetinin seçim ekonomisine dayalı yanlış kamu maliyesi politikalarının ve pandeminin yol açtığı sıkıntıların bir araya gelmesiyle karşımıza ürkütücü bir tablo çıktığını dile getirdi. “Diğer yandan mevzuat gereği en geç 31 Ekim tarihinde Bakanlar Kurulu’nun 2021 Mali Yılı Bütçe Yasa Tasarısı’nı Meclise göndermesi gerekiyor” hatırlatmasında bulunan Özgür, 2020 yılında yaşanan ekonomik daralmanın 2021 yılında tahsil edilecek kurumlar vergisi ve gelir vergisi miktarlarını olumsuz yönde etkileyeceğini belirtti.

“Aynı zamanda 2020 yılının ikinci yarısında dövizdeki artış nedeniyle oluşan enflasyonun 2021 yılı kamu harcamalarını arttıracağı öngörülüyor” şeklinde konuşan Özgür, 2021 yılında kamu gelirlerinin düşmesi ve giderlerin artması sonucunda bütçe açığının 3-3,5 Milyar dolaylarına çıkacağının hesaplandığını ifade etti.

Özgür, “Kısa vadede hem hükümet sorununa rağmen bütçenin meclise sevk edilmesi hem de aynı zamanda 3,3-5 Milyar düzeyindeki bütçe açığına Türkiye tarafından yapılacak katkı hususunda T.C. Teknik Heyeti ile bir uzlaşmaya varılması gerekiyor” dedi. Ülkemizde hazırlanan taslak bütçenin, Türkiye ile paylaşılarak destek talebi iletildiğini tahmin ettiklerini dile getirdi.

“Seçimin hemen ardından teknik çalışmaların hızlıca tamamlanması ve 2021 yılı için Türkiye’nin ülkemiz bütçesine yapacağı katkının netleşmesi bekleniyor” şeklinde konuşan Özgür, 2. Turun hemen öncesinde bu teknik tespitleri yaparlarken “şu adaya oy vermezsek Türkiye bize para göndermeyecek” gibi bir algı yaratma derdinde olmadıklarını da ifade etti.

Özgür, “Elimiz kolumuz bağlı oturmak yerine memleketimize sahip çıkıp kendi kendine yetebilen bir sistem tahayyülü ile etkili bir siyaset yürütülmesi gereken günlerden geçiyoruz” dedi. Yıllardır bunu anlatmaya çalıştıklarını dile getiren Özgür, “Teknik anlamda dış yardım ihtiyacıyla birlikte değerlendirildiğinde öncelikli olarak yapılması gereken şey onurlu bir halk olarak kendi programımızı hazırlamamızdır” yorumunda bulundu.

“Türkiye’ye avuç açan değil, kendi dinamikleriyle kendi sisteminin nasıl toparlanabileceği konusunda somut politika önerileri geliştirebilen ve Türkiye’den destek istenecekse de bu zeminde konuşulmasını sağlamaya dönük, özgüvenli, ilkeli ve kararlı bir ilerici siyasete ihtiyacımız var” şeklinde konuştu.

Bu durumun kimsenin kişisel meselesi olmadığını belirten Özgür, “Bana kalsa beklentilerin çok altında hizmet sunabilen bir sistemin çökmesini dahi tercih ederim ancak herkesin, bilhassa da şu veya bu şekilde ülkede siyasi sorumluluk üstlenmiş bireylerin toplumsal sorumlulukları vardır” ifadelerini kullandı. Sistemin karşı karşıya olduğu sorunların aşılmasına görüşleri ile katkı sağlamanın da bu sorumlulukların başında geldiğini dile getirdi. “Zaman irademize ve onurumuza sahip çıkma zamanıdır” şeklinde bir paylaşımla Pazar günü gerçekleştirilen 1. Tur Cumhurbaşkanlığı seçimindeki oy doğrultusunu sosyal medyada ilan eden bir kişinin, bahsi geçen çerçevede sistemin nasıl toparlanabileceğine dair görüşlerini paylaştığı televizyon programı ardından “Birikim Özgür, ölmüş babasına ihanet edip Türkiye borazanlığı yapmaya devam ediyor” şeklinde yorumlarda bulunduğunu ifade eden Özgür, “Bu zihniyet köklerimizi kemiriyor. Belli bir kesim tarafından içinde yaşladığımız sisteme ve sorunlara ilişkin sorumsuz bir tutum dayatılmaya çalışılıyor halkımıza” ifadelerini kullandı. Bütçe açığı sorunundan çok daha büyük bir sorun olan zihniyet sorunu çözülmeden bir arpa boyu yol kat edilemeyeceğini dile getirdi.

 

Ekonomist Mehmet Saydam:

“2021 bütçesinde 3,5-4 milyar TL açık söz konusudur”

Siyaset bizi uyutuyor. Gerçekten çok uzak bir beklenti ve hayaller âleminde yaşatıyor bizi. Ama gerçek, 19 Ekim sabahı tüm bu curcuna bitince anlaşılacak. Sterlin 10.30, Euro 9.20. Banka kredi taksitini, ev ve dükkân sahibi de kirasını isteyecek. Devlet memurunu ödesin diye iç gelirlerden para toplamaya gidecekler. Bugün itibari ile öngörülen 2021 bütçesinde 3,5-4 Milyar TL açık söz konusudur. Bu öngörü bütçesinin pandemi sürecinin ekonomik yansımaları ne kadar hesaplanarak yapılmıştır bilmiyorum ama bu açığın 2021 yılında çok daha fazla artış göstereceğinden eminim.

Turizmin olmadığı, eğitim sektörünün online sisteme döndüğü ve tüm dünyada pandemi ile yaşama uygun ekonomik oluşumların hazırlandığı bir dönemde uçuşları kapayarak önlem almaya çalışıyoruz. Bu şartlar altında ülkemizde güçlü bir icraat hükümetinin kurulması, acil eylem planı yapılması ve olası bütçe açığı için kaynak arayışına başlanması şarttır. Her geçen gün biraz daha geç kalıyoruz. Pazartesi sabah uyandığımızda, bu gerçeklerle yüzleşiyor olacağız.

 

Ekonomist Mustafa Baturalp:

“Bütçe açığı en az 1,5 Milyar olacak”

Ekonomist Mustafa Baturalp, “2020 bütçesinin büyüklüğü 8 milyar 800 milyon. Gelirlerimize bakıldığında, bunu karşılayamayacaktır. Dolayısı ile açık büyük olacak” şeklinde konuştu.

“8 aylık dönemde gelişmelere bakınca toplam gelir 4 Milyar 400 Milyon yani yarısı ancak toplanabildi bu gelirin” ifadelerini kullanan Baturalp, bütçe açığının en az 1,5 Milyar olacağını düşündüğünü dile getirdi.

Baturalp, “Tabi T.C. katkıları var. T.C. 1 Milyar 400 Milyar civarındaki para vaatlerini gerçekleştirmedi. Bütçe büyüklüğüne bakılınca 1 Milyar 400 Milyon ama henüz 500 Milyon katkı sağladı” ifadelerini kullandı. Bütçe açığının 1,5 Milyarı bulacağı düşüncesini yineledi.

“Cari harcamalarda örneğin yatırımlarda kısıntı olacaktır” diyen Baturalp, “Geriye 4 aylık bir dönem kaldı dolayısı ile bütçe açığı kaçınılmazdır” dedi.

 

Ekonomist Ayşem Çelebi:

Bütçe açığı ve stagflâsyonla yüz yüzeyiz”

Ülkemizin çok ciddi ekonomik daralma ve bütçe sorunları olduğunu ifade eden ekonomist Ayşem Çelebi, “Dünyada hiçbir siyasi bağlantısı olmaması sebebi ile tamamen kapalı bir ekonomi ve tamamen Türkiye Cumhuriyeti’nin yıllık olarak sağladığı mali yardımlara (cari harcamaların finansmanı ( maaş ödemeleri ve benzeri cari giderler) bağlı bir kapalı ekonomik düzenden bahsediyoruz” dedi.

“Para politikası yok, maliye politikası yok denecek kadar az, tüm ekonomik faaliyet ancak belli giderleri karşılıyor” ifadelerini kullanan Çelebi, “Fakat hantal kamu sistemi sonucu tüm maaş ve bütçe giderlerini her yıl kesintisiz Türkiye Cumhuriyeti karşılıyor” şeklinde konuştu.

“Kısacası 1974’ten beri ülkemizde ithalat bazlı tüketime dayalı bir ekonomik yapı oluşturuldu ve toplum hızla üretimden koptu” yorumunda bulunan çelebi “Tüm bunlar ekonomimizde ciddi yaralar oluştururken pandemi ve karşımızda çığ gibi duran döviz krizi ile birlikte ekonomik kriz daha belirgin hissediliyor” dedi.

“Çok daha kötü ekonomik sıkıntılar, bütçe açığıyla yüz yüze olduğumuzu, çok daha kötü günlerin bizi beklediğini görmezlikten gelemeyiz” ifadelerini kullandı.

 

Eski DPÖ Müsteşarı Ödül Muhtaroğlu:

“Ekonomik enkazla karşı karşıyayız. Enflasyon ilk altı ayda %4,38 iken, 9 ayın sonunda %10,7’ye yükseldi. 3 ayda enflasyon yaklaşık %6,5 düzeyinde arttı”

31 Ekim’de 2021 yılı bütçesinin meclise sunulmak zorunda olduğunu hatırlatan Eski Devlet Planlama Örgütü Müsteşarı Ödül Muhtaroğlu, “Benim de aldığım duyumlar, 3-3,5 Milyar açık olacağı öngörüsü olduğu yönünde” şeklinde konuştu.

“Perşembenin gelişi Çarşamba’dan bellidir” diyen Muhtaroğlu, 2020 yılının da aynen böyle bir yıl olduğunu ifade etti. “Çok kötü yönetilen bir yıl oldu. Pandemi süreci de kötü yönetildi. Aslında baktığımızda biz bu işaretlerini krizin 2019 yılında da görmüştük. Pandemi öncesinde de ekonomide bir kriz başlangıcı vardı” ifadelerini kullandı.

Muhtaroğlu, “2018 yılında döviz krizi, Rahip Brunson krizi olmasına rağmen, enflasyonun %30’a çıkmasına rağmen, çalışanlara-asgari ücretlilere %32 zam yapılmasına rağmen, 2018 yılı bütçesi 51 milyon TL fazla ile kapanmıştı” diyerek 2019 yılında baş gösteren ekonomik kriz emarelerini “2019 yılında ise; herhangi bir döviz, pandemi krizi olmamasına rağmen ekonomik göstergelere baktık ki ithalatta ve ihracatta %15 düşüşler yaşanıyor, borçlar 2019 yılında geçmiş yıllara göre artış göstermiş, çek yasaklıları artmış... Dolayısı ile 2019 yılını da iyi yönetememiş bir hükümetle karşı karşıyaydık” şeklinde ele aldı.

Muhtaroğlu, “Bunun üzerine 2020 yılında Mart ayından itibaren pandemi sürecinin başlaması, ekonominin iyice daralması, turizmin durması, güneyden geçişlerin durması ekonomiyi daha da zor bir duruma getirdi” dedi. “Bilinen üzere ülkemiz dış kaynaklarla beslenen bir ülke. 900 Milyon dolarlık turizm gelirleri vardı mesela ya da 800 Milyon dolarlık yüksek öğrenim geliri. Turizm gelirlerinin yok düzeye inmesi, yükseköğrenim gelirlerinin inanılmaz derecede azalması” şeklinde konuştu.

“80 Bin yabancı öğrenci bulunuyordu ülkede. Bunların önemli bir kısmı şu anda ülkede değil. Özellikle T.C. öğrencileri ki bunlar 50-55 Bin kişi civarındadır. Oradan gelen gelir de ortada yok” diyen Muhtaroğlu, “Bunun yanında 2019 yılında güneyden 2,5 Milyon Kıbrıslı Rum ve 2 Milyon da turist geçmişti ülkeye. 1 Milyondan fazla turist de doğrudan ülkemize gelmişti. Bunlar da durdu. Dolayısı ile ekonomi dış kaynak gelirinden mahrum vaziyettedir” diye ekledi.

Muhtaroğlu, “Bunun üzerine bir de döviz krizi yaşıyoruz ve ülkede döviz krizinden dolayı pahalılık artmış durumda” ifadelerini kullandı. “Enflasyon ilk altı ayda %4,38 iken, 9 ayın sonunda %10,7’ye yükseldi. 3 ayda enflasyon yaklaşık %6,5 düzeyinde arttı. Döviz böyle yüksek seyrettiği taktirde yıl sonunda da enflasyon toplamda %15’i görebilir” yorumunda bulundu. Bunun ise pahalılık ve satın alma gücünde düşüş anlamına geldiğini ifade etti.

Pandemi döneminde ekonomik krizin yarattığı sıkıntıları ortaya koyan Muhtaroğlu, “Bu süreçte insanlar işsiz kaldı. Binlerce insanın çalışsa bile maaşları düşürüldü. 8 Bin iş yeri çalışmaya ara verdi. Bu bağlamda ekonomide büyük sıkıntı var” şeklinde konuştu.

“İnsanlar işsiz kaldığı, gelirleri düştüğü için tüketim de düşüyor. Tüketim düştüğü için piyasa daralıyor. Piyasa daraldığı için iş insanlarının geliri düşüyor. Onlar da yanlarında çalıştırdıkları insanların maaşlarını azaltıyorlar veya çalışanları işten çıkartıyorlar. Böylesine bir kısır döngü...” ifadelerini kullandı.

“Bu çerçevede de devletin toplayacağı vergiler azalıyor. İnsanlar gelir elde edemezse, işletmeler kar elde edemezse ödeyecekleri vergiler de düşüyor. Kurumlar vergisi, katma değer vergisi, gelir vergisi, fiyat -istikrar fonu, gümrük vergileri düşüyor” diyen Muhtaroğlu, “İthalat da daraldığı için oradan alınan vergiler de düşüyor. Bu nedenle devletin geliri azalıyor. Gelir azalınca, giderler sabit dursa bile, ki pandemi dolayısı ile giderlerde de artış oldu, gelirler giderleri karşılayamadığı için bütçe açığı büyüyor. Bu da yüksek bütçe açığı sıkıntısına götürüyor” şeklinde konuştu.

Muhtaroğlu, “Kıbrıs’ın kuzeyinde, yüksek bütçe açığını karşılama yollarından bir tanesi vergi toplamaktır” dedi. “Şu anda ekonomi canlı olmadığı için yeteri kadar vergi toplanamıyor. O zaman ne olacak? Türkiye’den dış kaynak yardımı alacaksınız” yorumunda bulundu. “Türkiye ile 2020 yılında imzalanan bir mali protokol vardı. Bu mali protokolde 2.3 Milyar TL’lik bir katkı öngörüyordu Türkiye” dedi. “Bunun 1.150 Milyon TL’si de direk olarak bütçe açığına katkı idi. Bunların yapılabilmesi için Türkiye 17 maddelik bir eylem planı görevi varmıştı bize. Bunlar da yapılmadı. Bunları yapmazsanız kaynak gelmesi zor olur” ifadelerini kullandı.

Muhtaroğlu, bugüne kadar Türkiye’den gelen kaynakların da henüz daha bu protokolde vaat edilen şekilde, (toplam 2.3 Milyar TL, bütçe açığı için 1.150 Milyon TL bütçe açığına katkı şeklinde) gerçekleşmediğini dile getirdi. “Bunlar olmazsa, katkı gelmezse, devlet iç borçlanma yoluna gitmek durumunda kalır. Onda da ne kadar başarılı olunur?” sorusunu yöneltti. Muhtaroğlu olası bir iç borçlanma hakkında “Uzun vadeli borçlanma lazım. En az beş yıllık borçlanması lazım ki pandemi süreci atlatıldığında, borçların geri ödenme takvimleri ona göre düzenlenebilsin” ifadelerini kullandı.

Bütçenin hazırlanması noktasında sıkıntılar gördüğünü ifade eden Muhtaroğlu, “Seçimlerden sonra oluşacak yeni hükümet, büyük bir enkaz bulacak karşısında. Çünkü bu büyük bir enkazdır ekonomide” dedi. “Bu enkazı kaldırmak da o kadar kolay olmayacaktır. Çünkü kaynak bulamazsanız, devletin gelirleri artmazsa,  ekonominin çarkları dönmezse süreç ilerlemez. Gerçekten sıkıntılı bir tabloyla karşı karşıyayız” ifadelerini kullandı.

Bunun yürütülebilmesi için ülkenin istikrarlı, güçlü, birbiri ile uyumlu çalışan, uzun soluklu bir hükümete olan ihtiyacını özellikle vurguladı. “Seçimlerden sonra, oluşacak olan yeni hükümetin uyumlu, duyarlı, çalışkan ve Türkiye ile bu konuları diyalog yolu ile kaynak aktarımını sağlayarak bu açığın azalmasını sağlayacak...” dedi.

Bu haber toplam 2510 defa okunmuştur
Etiketler :