1. HABERLER

  2. ÖZEL HABER

  3. Eğitimde ‘uçurum’ derinleşti
Eğitimde ‘uçurum’ derinleşti

Eğitimde ‘uçurum’ derinleşti

Pandemi gölgesindeki eğitimde kamu-özel uçurumu giderek derinleşirken, ‘seyreltilmiş eğitim’ yeni fırsat eşitsizliklerini de yaratıyor…

A+A-

Pandemi gölgesindeki eğitimde kamu-özel uçurumu giderek derinleşirken, ‘seyreltilmiş eğitim’ yeni fırsat eşitsizliklerini de yaratıyor…

Özel okullarda 7 bin 400 öğrenci tam gün eğitim yapıyor
Devlet okullarında 33 bin civarı öğrenci yarım gün eğitim yapıyor.
Devlet okullarında 9 bin 700 öğrenci haftanın belirli günleri eğitim yapıyor.


Eğitim bilimciler uyarıyor:

“Özellikle ilköğretim kademesinde kamu okuluna giden öğrencilerin %45’i seyreltilmiş eğitim alıyor”

Eğitim Programları ve Öğretim Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Kemal Akkan Batman:  “Özel okul öğrencileri tam gün, tüm hafta, sabahtan akşama kadar eğitim alırken, devlet okullarında özellikle ilkokullarda çok müthiş bir fırsat eşitsizliği var. Devlete gidenlerin eğitme ulaşması da zorlaşıyor ve fırsat eşitsizliği giderek büyüyor.”Eğitim Araştırmaları Birliği (KEAB) Başkanı ve Eğitim Bilimci Salih Sarpten: “Özellikle ilköğretim kademesinde kamu okuluna giden öğrenciler %45’i seyreltilmiş eğitim alıyor. Yani haftanın 2 veya 3 günü okula gidiyor. Başka bir ifadeyle kazanması gereken becerilerin sadece yarısını elde edebiliyor”

tabl-015.jpg

Fehime ALASYA

Pandemi öncesinde okullardaki özel-kamu arasında sık sık gündeme gelen ‘eğitimde fırsat eşitsizliği’ pandemi sonrasında giderek derinleşirken, kamu içindeki seyreltilmiş eğitim ile birlikte üç grup öğrencinin ortaya çıkmasına neden oldu. Eğitim sendikalarından derlenen rakamlar, ‘seyreltilmiş’, yani haftanın belirli günlerde düzenlenen eğitimle doğan fırsat eşitsizliğini bir kez daha ortaya koydu. Özel okullarda 7 bin 400 öğrenci haftanın 5 günü tam gün eğitim görürken, devlet okullarında 33 bin civarı öğrenci haftanın 5 günü yarım gün eğitim alıyor.  9 bin 700 öğrenci ise seyreltilmiş eğitimde haftanın belirli günlerinde, 5 günden az yarım gün okula gidiyor.  

Bakanlık “seyreltilmiş” kararı ile eşitsizlik yarattı

Pandemiyle birlikte kalabalık ve mesafesiz olan bazı kamu okullarındaki sıkıntı, Eğitim Bakanlığı tarafından yaratılan ‘seyreltilmiş eğitim’ çözümüyle giderilmeye çalışıldı. Söz konusu uygulama bu kez de ‘fırsat eşitsizliğini’ doğurdu.

Özel okullarda eğitim gören ilk, orta ve liseli öğrenciler, sabah 8.00’den akşam 16.00’ya dek tam zamanlı eğitim alırken, kamu okullarında seyreltilmiş eğitim gören çocuklar dönüşümlü olarak bazı hafta 3 bazı hafta bazı hafta ise 2 yarım gün okula gidiyor. Seyreltilmiş eğitim dışında kalan diğer kamu öğrencileri ise haftada 5 yarım gün eğitim alıyor.

Eğitimbilimciler ise söz konusu uygulamayla kamu-özel okulları arasındaki mevcut uçurumun giderek derinleştiğinin altını çizerken, bunun yanında kamu okulları arasındaki fırsat eşitsizliğinin de doğduğunu belirterek uyarılarda bulunuyor.

Öğrencilerin eğitim zamanı: kaçı seyreltilmiş eğitimde, kaçı tam gün kaçı yarım gün?

Özel okullarda orta ve liselerde 3 bin 560 öğrenci haftanın beş günü tam gün eğitim alırken, özeldeki ilkokullarda yine tam gün eğitim alan 3 bin 685 öğrenci kayıtlara geçti. Kamu okullarında yaklaşık 700 civarı lise öğrencisi seyreltilmiş eğitim alırken, ilkokulda 9 bin civarı öğrenci haftada iki veya üç eğitim alan bu grupta yer alıyor.

Haftada beş gün sabah 8.00’den öğlen 13.00’e kadar kamuda ‘tam zamanlı’ eğitim alan öğrenci sayısı orta ve liselerde 22 bini aşkın iken, bu rakam ilkokullarda 11 bin civarında.


Eğitim Programları ve Öğretim Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Kemal Akkan Batman:

“Özellikle ilkokullarda çok müthiş bir fırsat eşitsizliği var”

Özel okul ve devlet okulları arasında olan fırsat eşitsizliğinin, kamudaki seyreltilmiş eğitim ile daha da açıldığını anlatan Eğitimci Kemal Akkan Batman, konuyla ilgili şu değerlendirmeyi yaptı: “Özel okul öğrencileri tam gün, tüm hafta, sabahtan akşama kadar eğitim alırken, devlet okullarında özellikle ilkokullarda çok müthiş bir fırsat eşitsizliği var. Söz konusu eğitim içerisinde mevcut kayıplar dışında öğrendiklerini tekrar yapma gibi şansları da ellerinden alınıyor. Özelden çıkışlı çocuklar çeşitli sınavlarda avantajlı sayılacak. Devlete gidenlerin eğitme ulaşması da zorlaşıyor ve fırsat eşitsizliği giderek büyüyor. Liselerdeki iki okullar da üniversiteye girişlerde özel okula gidenlere oranla büyük kayıpları olacak. Devlet yaz ayları ve COVİD döneminde okul ve daha fazla sınıf yapmalıydı, eşit olanakları sağlamalıydı. İki yıllık kapalı dönemde yüz yüze eğitime hiç hazırlanmadık. Okul yapımı veya derslik ekleme, kalabalık sınıfları azaltma, öğrencilerin her gün okula gidip, kaliteli ve sağlıklı eğitimi almalarını sağlayamadık. Buna karşın özel okula gidenler daha iyi imkânlardan yararlanabilecek. Zaman devlet okulları öğrencilerinin aleyhine çalışacak, bu öğrenciler nitelikli eğitim alamayacak. Eğitim sistemimiz zaten seçici ve eleyici bir sistemdir, ilk okul sonu ve ortaokul ile lise sonda iyi öğrenciler seçiliyor. Bu nedenle fırsat eşitsizliği giderek büyüyor, büyük bir hata doğuyor. Zaten seyreltilmiş eğitimde okula 2 gün gelen çocuk, evde 3 gün ne yapacak belli mi? Çocukların üst düzey düşünme becerileri ve öğrendiklerini uygulayabilmesi için de önemler alınmalıydı. Örneğin çalışma kitapları hazırlanabilirdi. Bunları göremedik.”


 

Eğitim Araştırmaları Birliği Başkanı ve Eğitim Bilimci Salih Sarpten:

“Kamu okuluna giden öğrencilerin %45’i seyreltilmiş eğitim alıyor, bu kabul edilemez”

Özellikle ilköğretim kademesinde kamu okuluna giden öğrencilerin %45’inin seyreltilmiş eğitim aldığını ifade eden Eğitim Araştırmaları Birliği Başkanı ve Eğitim Bilimci Salih Sarpten bu durumu eleştirdi. Sarpten  seyreltilmiş eğitimle öğrencilerin kazanması gereken becerilerin sadece yarısını elde ettiğini kaydetti.

Özellikle kamu-özel okul arasındaki rakamları işaret eden Sarpten, “Eğitimde fırsat eşitsizliğinin hem pedagojik hem de vicdani anlamda yürekleri parçalayan kabul edilemez bir noktada olduğunu” belirtti.

Sarpten, söz konusu fırsat eşitsizliğini şöyle değerlendirdi: 

“Tablolardaki rakamlardan da görüleceği üzere eğitim sisteminde pedagojik anlamda bir standarttan söz etmek mümkün değil. Oysa bir sisteminin en önemli unsuru, öğrencilere sunulan kaliteli eğitime erişime standartlarıdır. Bu durum eğitimdeki fırsat eşitliğinin olmazsa olmazıdır.

Verilerden de anlaşılacağı üzere özellikle ilköğretim kademesinde kamu okuluna giden öğrencilerin %45’i seyreltilmiş eğitim alıyor yani haftanın 2 veya 3 günü okula gidiyor. Başka bir ifadeyle söyleyecek olursak kazanması gereken becerilerin sadece yarısını elde edebiliyor. Öte yandan özel okula giden öğrenciler ise günün daha büyük bir kısmını okul ortamında bulunduklarından pedagojik kazanımları çok daha yüksek bir oranda elde edebiliyor. Sadece bu durum bile eğitimde fırsat eşitsizliğinin hem pedagojik hem de vicdani anlamda yürekleri parçalayan kabul edilemez bir noktada olduğunun en açık göstergesidir.

Oysa fırsat eşitliği bir sistemin en temel yapıtaşıdır. Eğitimde fırsat eşitliği okullarda ve eğitim sisteminde tüm öğrencilere eşit öğrenme fırsatları sunulması demektir. Bu sayede öğrenciler sosyo-ekonomik düzeylerinden, cinsiyetlerinden, göçmen olma durumu veya aile geçmişlerinden bağımsız olarak okuma, matematik ve fen gibi temel bilişsel alanlardaki akademik performanslarında benzer başarı düzeyini elde ederken, eğitimleri süresince yaşam memnuniyeti, kendine güven ve sosyal entegrasyon gibi alanlarda sosyal ve duygusal olarak iyi olma durumları da benzer düzeyde olur.

Eğitim en liberal ülkelerde bile kamusal bir sorumluluk içerir. Bu nedenledir ki, kamu okulları vazgeçilmezdir. Bir sistemde fırsat eşitliği yoksa yoksulun, olanağı olmayanın, ekonomik ve sosyal koşulları darda olan aile çocuklarının, bu yoksulluk ve olanaksızlık koşullarını eğitim yoluyla düzeltememesi, yani yoksul ve dezavantajlı durumda kalmaya mahkum olması demektir. Bu durum kabul edilemezdir.”

 

yd-destek-gorseli-2-337.jpg

Bu haber toplam 3347 defa okunmuştur