1. HABERLER

  2. ARŞİV

  3. Dokunana kadar…
Dokunana kadar…

Dokunana kadar…

24-25 yaşlarında bir oğlu vardı. Kendisi de çok yaşlı değildi, 40-42 yaşlarında olmalıydı. Yani 16-17 yaşında anne olmuştu. Erken bir evlilik ve yaşamı erken biten bir eş. Eşinin bıraktığı mirasla yaşıyordu. Biraz nakit, biraz da emlâktan elde ettiği ki

A+A-

 

 

24-25 yaşlarında bir oğlu vardı. Kendisi de çok yaşlı değildi, 40-42 yaşlarında olmalıydı. Yani 16-17 yaşında anne olmuştu.

Erken bir evlilik ve yaşamı erken biten bir eş.

Eşinin bıraktığı mirasla yaşıyordu. Biraz nakit, biraz da emlâktan elde ettiği kira geliri rahat bir hayat yaşamasını sağlıyordu. Hatta rahattan da öte…

Eşini arıyordu bazen ama bazen de bu geliri istediği gibi kullanmasının verdiği tek başınalık ona iyi geliyordu.

Bu rahat yaşamına rağmen 24 yaşındaki oğlu onunla yaşamıyordu. Başka bir arkadaşıyla kiraladığı bir evde oturuyor, arada bir annesini arıyor veya görüyordu.

Onun da babasından kalan ve kullandığı bir geliri vardı, onun için de anneye bağlılık veya annesinin oğluna maddi anlamda bir bağlılığı yoktu. Böyle bir bağlılık olmayınca da herkes hayatını istediği gibi yaşıyordu.

Annenin kendinden oldukça genç, bazen oğlu yaşındaki gençlerle takılması, flört etmesi oğlu açısından da rahatsız edici bir olay değildi.

Ta ki annesinin birlikte oturdukları arkadaşıyla ilgilenmeye başlamasına kadar… Bu durum biraz ağır geldi. Arkadaşının annesiyle buluşmak için evden çıkması, eve geldiğinde ağzı kulaklarında olma durumu iyice sinirlerini bozmaya başlamıştı.

Bu ilişki başlarken ne annesi oğluyla konuşmak gereği duymuş ne de ev arkadaşı onun onayını sormuştu.

Böyle olunca zaten kendi açısından ilişki yanlış başlamıştı. Umursanmaz bir biçimde annesinin ve arkadaşının ilişkilerini sürdürmeleri bu yanlışı daha da büyütüyordu.

***

Bir şey yapmalı ve bu yanlış ilişkiyi veya onaysız ilişkiyi bitirmeliydi. Önce arkadaşıyla konuşmak istedi.

Biraz konuşalım dedi.

Ne konuşacağız?

Senin önce konuşman gereken şeyi…

Neyi konuşmadım?

Annemi…

Ne olmuş annene…

Annemle ilişki yaşıyorsun, benimle aynı evde oturuyorsun…

Eeee…

Benimle konuşman gerekmiyor muydu böyle bir ilişkiye başlarken?

Gerek görmedim. Senin için önemli olduğunu bilmiyordum.

Başka bir şey söylemedi genç adam… Aldığı yanıttan sonra başka bir şey söylemenin anlamı yoktu.

***

Annesine gitti, aynı soruyu ona da sordu.

Bu ilişkiye başlamadan neden bana sormadın?

İlgileneceğini düşünmedim.

O benim ev arkadaşım.

Diğerleri değildi belki ama daha önce ilişkilerime hiç karışmadın!

İlişkini benim evimde yaşıyorsun ama…

Ne fark eder yani!..

Bu yanıta da başka bir söz söylemek gereksizdi.

Ayrıldı annesinin yanından… Daha sonra da evine gitti, eşyalarını topladı, o gece için bir otele yerleşti.

Ertesi gün başka bir ev buldu, oraya yerleşti. Arkadaşı evi terk ettiğini ertesi gün ancak fark edebilmişti. Ev arkadaşının annesine yani sevgilisine de durumu anlattı.

Umurunda olmadı kadının…

Kendi bilir dedi.

***

Bir hafta sonra kadına mahkeme kağıdı gelir.

Kağıtta, eşinden kalan mal varlığını ve nakiti oğlunun zararına ve ondan habersiz kullandığı yazıyor ve oğlunun haklarına tecavüz ettiği şikayetiyle mahkemeye veriliyordu.

İlk defa bir şeyi umursadı kadın… Hemen oğlunu aradı. Çünkü avukatına okuttuğu mahkeme kağıdına göre sözkonusu mal varlığı oğlunun idaresine verilebilirdi.

Genç adam telefonları açmadı. Annesi peşinde, o kaçışta… Annesini böyle arkasından koşar duruma getirmek ona büyük haz veriyordu. Mahkeme günü geldiğinde ancak mahkemede görüştüler. Anne uysal kedi gibiydi, oğluna karşı çok duyarlı, sevecen davranıyordu.

Rant gelirinin nasıl harcandığını hakime anlatmaya çalışıyor, karşı tarafın iddialarını çürütmeye çalışıyordu ancak yaşadığı hayatın çok da sorumlu bir yaşam olmadığı kanaatine varan hakim, bütün mal varlığının idaresini genç adama bırakıyordu.

Bu kararı verirken bir de nasihatte bulunuyordu hakim;

Anladığım kadarıyla her ikiniz de hayatınızı çok rahat yaşadınız. Anne oğlunu çok umursamadı, bulduğunu sadece harcamakla ilgilendi. Ancak oğul da annesini çok sevmedi. Ta ki kendi zarar görene kadar… Bu kararım belki ikinizi de birbirine ihtiyaçlı kılar, yakınlaştırır. Bir aile olursunuz.

Çıktılar mahkemeden ama bu karar onları yakınlaştırdı mı yoksa kanlı bıçaklı mı yaptı şu an için bilemiyoruz. Belki ileride tekrar bu hikâyeye döner ve sonrasına bakarız.  

   

 

 

 

 

 

Bu haber toplam 930 defa okunmuştur