
'DAĞIN GÖRÜNMEYEN YÜZÜ'NÜN ARDINDAN...
Taş ocağı işletmecisi Soyer Arpalıklı konuştu:
“TAŞ OCAKLARI TABİİ Kİ DOĞAYA ZARARLI, AMA…”
Ülkedeki taş ocaklarının tahribatı ile ilgili, YENİDÜZEN’de yayınlanan haberin ardından, haberde yer alan taş ocağı işletmecisi Soyer
Taş ocağı işletmecisi Soyer Arpalıklı konuştu:
“TAŞ OCAKLARI TABİİ Kİ DOĞAYA ZARARLI, AMA…”
Ülkedeki taş ocaklarının tahribatı ile ilgili, YENİDÜZEN’de yayınlanan haberin ardından, haberde yer alan taş ocağı işletmecisi Soyer Arpalıklı bazı açıklamalarda bulundu. Çevre ile taş ocaklarının doğru orantılı hizmet veremeyeceğini ifade eden Arpalıklı, taş ocaklarının ülkede gerekli kurumlar olduğunu söyledi.
Ülkedeki taş ocaklarının tahribatı ile ilgili, YENİDÜZEN’de yayınlanan haberin ardından, haberde yer alan taş ocağı işletmecisi Soyer Arpalıklı bazı açıklamalarda bulundu. Çevre ile taş ocaklarının doğru orantılı hizmet veremeyeceğini ifade eden Arpalıklı, öte yandan taş ocaklarının ülkede gerekli kurumlar olduğunu vurguladı. Ülkedeki taş ocakları sayısının 3’ten 14’e çıkmasının ise “ihtiyaç fazlası” olduğunu ifade eden Arpalıklı, bazı taş ocaklarının doğaya büyük zararlar verdiğini de doğruladı.
“TAŞ OCAKLARI İLE DOĞA ASLA AYNI DOĞRULTUDA OLAMAZ”
Taş ocaklarının ister istemez doğayı tahrip ettiğini ifade eden Soyer Arpalıklı, bunun kaçınılmaz bir durum olduğunu sözlerine ekledi. Taş ocakları ile doğanın asla aynı doğrultuda olamayacağını belirten Arpalıklı, öte yandan ülkenin taş ocaklarına da ihtiyacı olduğunu vurguladı. İnsanoğlu’nun ürediği, dünyanın ise geliştiği sürece taş ocaklarının da mecburi olduğuna değinen Arpalıklı, bu ocakların inşaatın temel malzemelerini elde etmek için var olduğunu hatırlattı. Bu malzemelerin başka ülkelerden getirilmesi konusunda ise Arpalıklı, büyük maliyet gerektirmesi nedeni ile kimsenin karşılayamayacağı bir bütçe gerektirir cevabını verdi.
“1950’Lİ YILLARDAN BERİ BURASI VAR”
Dikmen bölgesi üzerindeki taş ocaklarının 1950’li yıllardan beri var olduğunu belirten Arpalıklı, kendi şirketinin bölgeyi 1987 yılında devir aldığını sözlerine ekledi. Asfalt ve beton malzemeleri için kum-çakıl malzemelerinin çıkarıldığı taş ocağında, ayda en fazla beş gün çalışıldığını ifade eden Arpalıklı, buradan aylık ortalama 20 bin ton kum-çakıl elde edildiğini ifade etti. Kendi şirketinin alt yapı malzemelerini buradan elde ettiğini ifade eden Arpalıklı, bu amaçla ayda en fazla beş patlama ve bunun karşılığı her patlamada ise ortalama 20 Kg dinamit ve 800 Kg Amonyum Nitrat kullanıldığını açıkladı.
“PATLAMALAR BÖLGEYE KESİNLİKLE ZARAR VEREMEZ”
Patlamalardan dolayı bölgedeki evlerin zarar görmesi konusunda ise Arpalıklı, Beşparmak Dağları eteklerine yerleşim birimlerinin kurulmaması gerektiğini ifade etti. Beşparmak Dağları’nın parçalı kaya sistemine sahip olduğunu vurgulayan Arpalıklı, bu nedenle dağlardan yerleşim birimlerine kayaların düşmesinin şaşırılacak bir durum olmadığını açıkladı. Kendi taş ocaklarında patlamalar sırasında bir tek camın bile çatlamadığını belirten Arpalıklı, patlamaların şiddetlerinin devletin ilgili kurumları tarafından düzenli olarak denetlendiğini de sözlerine ekledi.
“PETROL YOK, ÜRETİM YOK, MADEN VAR”
Ülkenin kaynakları içerisinde petrol ve üretim gibi konuların var olmadığına dikkat çeken Arpalıklı, var olan maden kaynaklarının değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti. Bu değerlendirmeyi ise en az seviyede hasarlar ile yapmak gerektiğine vurgu yapan Arpalıklı, ülkede bulunan birçok taş ocağı firmasının bu duyarlılığı göstermediğine işaret etti.

















