
DAĞIN GÖRÜNMEYEN YÜZÜ
Dikmen bölgesinin üst kısımlarında yer alan taşocakları, birçok çevre örgütünün yıllardır verdiği mücadeleye rağmen dağları yok etmeye devam ediyor. 1974 öncesinde de taş ocağı olarak kullanılan bölgedeki dağlar, özellikle inşaat patlaması ile birlikte bu
Dikmen bölgesinin üst kısımlarında yer alan taşocakları, birçok çevre örgütünün yıllardır verdiği mücadeleye rağmen dağları yok etmeye devam ediyor. 1974 öncesinde de taş ocağı olarak kullanılan bölgedeki dağlar, özellikle inşaat patlaması ile birlikte bu gün tükenmiş duruma geldi. İki özel firmanın ortaklığında, Jeoloji ve Maden Dairesi denetiminde çalıştırılan ocaklardan; her yıl binlerce ton ağırlığında çakıl, kum ve mermer maddeleri elde ediliyor. Elde edilen bu maddelerin birçoğu yurt dışına ihraç edilirken, çevre örgütleri bu durumu “ülkenin doğasının ihracı” olarak yorumluyor.
Boğaz taş ocaklarının işletiliş şekli ve doğaya verdiği zararın büyük ölçülerde oluşu, çevre örgütlerinin yanı sıra vatandaşlar tarafından da büyük tepki topluyor. Güney cephesinden dağa bakıldığı zaman gerçekleştirilen tahribatın fark edilmesi mümkün değilken, dağın tepesinden güneye bakıldığı zaman, dehşetin boyutu gözler önüne seriliyor. Kamufle konusunda, işletme hakkı bulunan firmaların oldukça titiz davrandıkları gözden kaçmazken, denetleyici kurumların bu konuyu nasıl göz ardı ettikleri bilinmiyor.
BÖLGE HALKI PATLAMALARDAN ŞİKÂYETÇİ
Yıllardır çakıl, kum ve mermer çıkarmak adına patlamaların gerçekleştirildiği bölgede vatandaşlar korku içerisinde yaşıyor. Bu konu ile ilgili geçmiş yıllarda da dilekçe yapıp imza toplayan bölge sakinleri, bu girişimlerinden bir sonuç elde edemedikleri gibi, bölgedeki patlamaların daha da şiddetlendiğinden yakınıyor. Öte yandan yine bölge sakinleri, yıllardır Lefkoşa’nın büyük ölçekte su ihtiyacını karşılayan Bozdağ suyunun kurumasını da, bu patlamalara bağlıyor.
Boğaz Taşocaklarının yanı sıra ülkedeki bütün taş ocaklarının doğaya ve canlılara zarar verdiğini belirten Yeşil Barış Hareketi Başkanı Doğan Sahir, bu konuda herkesin duyarlı olmak zorunda olduğunun altını çizdi.
Çevre Koruma Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Kenan Atakol, bu kişi veya kurumların ülkenin doğal güzelliklerini, üç beş kuruş için sattıklarını vurguladı.
Taşocağında gerekli bütün denetimlerin AB kıstaslarına uygun bir şekilde gerçekleştirildiğini savunan Jeoloji ve Maden Dairesi Müdürü Mustafa Alkaravlı, bu yönde denetimlere tabi kalınarak taş ocağı işletme ruhsatının yenilendiğini iddia etti.
HABERİN AYRINTILARI BUGÜN GAZETENİZ YENİDÜZEN’DE

















